Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/662 E. 2023/31 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/662 Esas
KARAR NO : 2023/31

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’in 16.12.2019 tarihinde saat 17.10’da sahibi olduğu … plakalı aracı … 50. Noterliğinin … yevmiye no.lu satış sözleşmesi ile 3. Kişi …’e sattığını, aynı gün aracı alarak ikameti …’e doğru yolan çıkan 3. Kişi …’in, aracı satın aldıktan yaklaşık 1 saat sonra … idaresindeki … plakalı araca arkadan çarptığını, çarpmanın etkisiyle … idaresindeki … plakalı aracın da arkadan … idaresindeki … plakalı araca çarptığını, olaya ilişkin taraflarca kaza tutanağı tutulduğunu, 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 49/1.maddesinin “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmünü haiz olduğunu, hükmünden de anlaşılacağı üzere haksız fiil sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olup haksız fiil neticesinde oluşan zararın da kusurlu kişi tarafından tazmin edileceğini, davaya konu trafik kazasında ise müvekkiline 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3.maddesinde düzenlenen işleten sıfatının ne de malik sıfatının bulunmaması sebebiyle herhangi bir kusuru yahut yükümlülüğünün de bulunmadığını, … plakalı aracın 29.12.2020 tarihinde müvekkili tarafından … poliçe numarası ile … A.Ş’ye sigortalattırıldığını, aynı gün saat 17.10’da …’e satıldığını, KTK md. 94/4 mucibince 15 günlük devam süresi içerisinde esasen de satıştan yaklaşık bir saat sonra yeni malik … idaresinde bahsi geçen kazaya karıştığını, bu haliyle; aracın maliki ve işleteni …’in zorunlu mali trafik sigortacısı da … Sigorta A.Ş olduğu halde, borca konu olayla hiçbir alakası bulunmayan müvekkili aleyhine ikame edilen icra takibinin pasif husumet yokluğu sebebiyle iptalinin gerektiğinin de aşikar olduğunu ileri sürerek müvekkili aleyhine ikame edilen işbu haksız ve yersiz icra takibinin iptaline, kötü niyetli davalının İİK md. 75/5 gereği %20’den aşağı olmamak kaydıyla tazminat ödemekle yükümlendirilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Yargılamaya konu davaya ilişkin … 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının, …’nda 16.12.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkili şirkete kasko sigortalı … plakalı araca … plakalı aracın %100 kusurlu olarak çarpması sonucunda oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen sigorta tazminatının zarar sorumlusundan rücuen tahsili talebine ilişkin olduğunu, icra takibinde anılan trafik kazasında müvekkili şirkete kasko sigortalı … plakalı araca, … plakalı aracın %100 kusurlu olarak arkadan çarpması neticesinde (araç sürücüsünün kusurundan dolayı) KTK m. 85 kusursuz sorumluluğu bulunan ve kaza tespit tutanağında işleten olarak gösterilen kişiye icra takibi başlatıldığını, yani müvekkili şirket tarafından taraflarca imza altına altına alınan kaza tespit tutanağında işleten olarak gösterilen …’e karşı işlem başlatıldığını, davacının icra takibine karşı süresinde yapmış olduğu itirazı ile aleyhine başlatılmış olan icra takibi durduğundan icra-i işlemlere de devam edilmediğini, davacı tarafın itirazı ile duran icra takibinde aleyhine herhangi bir işlem yapılmaz iken menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği gibi müvekkili şirket tarafından kötüniyetli olarak başlatılan bir icra takibi bulunmadığını, icra takibinin kaza tespit tutanağında işleten olarak gösterilen kişiye karşı başlatıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin kötüniyetli olarak icra takibi başlattığı iddiasının da herhangi bir gerçekliğinin bulunmadığını, dava dilekçesinde menfi tespit isteminin yanı sıra kötüniyet tazminatı da talep edilmiş ise de bu talebin şartları oluşmadığından reddine karar verilmelsi gerektiğini beyan ederek davanın reddine, davacı tarafın kötüniyetli olarak ikame etmiş olduğu işbu davada %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişitr.
DELİLLER :
… 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, … plakalı aracın 16/12/2019 günü saat 18:15 itibari ile kim adına kayıtlı olduğunu gösterir noter tescil belgesi, noter satış sözleşmesi, hasar dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının 16/12/2019 günü saat 17.10’da sattığı aracın satıştan bir saat sonra karıştığı trafik kazası nedeniyle davacı aleyhine davalı sigorta şirketi tarafından başlatılan icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
Mahkememizin 2020/430 E sayılı dosyasından verilen davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine ilişkin kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1679 E – 2022/1543 Karar numaralı 07/09/2022 tarihli kararı ile “…Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 13/02/2017 tarih, 2016/6749 E. ve 2017/1043 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere “Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, itirazın iptali davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Somut olaya dönülecek olursa, yargılama sırasında davacı icra dairesine ödediği parayı tahsil etmiş olduğundan istirdat istemi konusuz kalmış ise de davalı alacaklının her zaman alacağının tahsili için dava açma hakkı bulunduğundan davacının bu hukuki baskıdan kurtulmak amacıyla menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.”
Yukarıya aktarılan Yargıtay kararı ışığında değerlendirme yapıldığında; somut uyuşmazlıkta davacı borçlunun süresinde ödeme emrine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ancak henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmadığı gözetildiğinde davacı borçlunun, İİK’nın 72. maddesine göre menfi davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…
” ifadelerine yer verilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmıştır.
Mahkememizce yargılamaya devam edilmiş, davalı vekili 10/10/2022 tarihli dilekçesi ile, … 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde ödeme emri davacı tarafa 16.07.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı tarafça da 20.07.2020 tarihinde icra takibine itiraz edildiğini, davacının icra takibine karşı süresinde yapmış olduğu itirazı ile aleyhine başlatılmış olan icra takibi durduğundan icra-i işlemlere devam edilmediğini ve işbu davada sunulan belgeler akabinde de müvekkili şirket talimatı ile icra dosyasından feragat edildiğini, menfi tespit davası açılmış ise de davaya konu icra takibi feragat ile infaz olunduğundan davanın konusuz kaldığını, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin kaza tespit tutanağında malik olarak gösterilen davacı aleyhine işlem yaptığı ve dava öncesinde davacı tarafla yapılan görüşmelerde takibin haksız olarak başlatıldığına dair iddialarını destekler bilgi ve belgelerin paylaşılması durumunda haklı olmaları halinde icra takibinden feragat edileceği ve itirazın iptali davası açılmadan dosyanın kapatılacağı hususlarında bilgi verilmesine rağmen davacının müvekkil şirketin olumlu teklifine karşın herhangi bir dönüş yapmaksızın kötü niyetli olarak işbu davayı açtığı nazara alınarak konusuz kalan davadan dolayı davalı aleyhlerine vekalet ücreti ve masraf hükmolunmamasını, aksi halde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin takdirinde HMK’nın 331 vd. maddeleri ile Avukatlık Kanunu’nun 6.maddesi’nin nazara alınmasını talep etmiştir.
Davacı vekili ise 03.12.2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili tarafından ve kazanın asıl müsebbibi ve aracın asıl maliki … tarafından toplamda 3 kez davalı şirkete yazılı başvuruda bulunulmuş ve defalarca telefon görüşmesi yapılmış olmasına rağmen dava sırasında da açıklandığı üzere davalı şirketin hem müvekkiline hem de dava dışı 3. kişi …’e karşı icra takibi ikame ettiğini, taraflarınca icra takibine itiraz edildiğini ve arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, davalı şirketin arabuluculuk görüşmesinde de iddialarını kabul etmediğini ve görüşmeyi anlaşamama olarak sona erdirdiğini, daha sonra işbu davanın ikame edildiğini, dava sırasında davalı yanın …’den alacağını tahsil etmesine rağmen davayı sebepsizce uzattığını, icra takibini ve alacağı tahsil ettiğini de inkar ettiğini, ne var ki işbu davada haklılıkları ve davalı yanın kötü niyeti kanıtlanmasına karşın mahkemece hukuki yarar yokluğundan bahisle davanın reddine karar verildiğini, istinaf kanun yoluna başvurulduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesince başvuruları kabul edilerek dosyanın geri gönderildiğini, bu sırada ise davalı yanın ilk karardaki vekalet ücretini dosya kesinleşmediği halde kararın çıktığı gün icraya koyduğunu, taraflarınca bu icraya karşı da icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulduğunu ve dava sonunda İcra Hukuk Mahkemesi davayı kabul ederek takibin iptaline karar verdiğini, şimdi ise, davalının iki yılı aşkın süredir haksız ve her bir adımı kötü niyetli süreci feragat ile sona erdirmek, esasında ise vekalet ücreti ve kötü niyet tazminatı ödemeden dosyayı kapatmak gayesine girdiğini beyan ederek müvekkilinin mağduriyetine bir an önce son verilmesi amacıyla davanın kabulünü, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmilini ve davalı yan aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça … 30. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinden feragat edildiğinden iş bu dava konusuz kalmış olup esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı tarafça davaya konu aracın asıl malikinin … olduğu bilindiği halde davacıya karşı takip başlatılmış olması nedeni ile davalının kötü niyetli olduğu kabul edilerek asıl alacağın (15.071,55 TL) %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği kabul edilerek yargılama giderlerinin ve davacı lehine vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davalının kötü niyetli olduğu kabul edilerek asıl alacağın (15.071,55 TL) %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 179,90 TL ilam harcının peşin yatırılan 257,39 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 77,49 TL harcın davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 257,39 TL peşin harç, 136,20 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 447,99 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/01/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır