Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/64 E. 2022/770 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/64 Esas
KARAR NO : 2022/770

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmada özetle; Müvekkillerinin murisi …’ın 14/12/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü … hakkında … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında dava açıldığını, iş bu davada alınan bilirkişi raporlarında sürücünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacılar murisinin vefat etmesi nedeniyle annnesi … ve …’nın oğullarının desteğinden yoksun kaldıklarını, davalı sigorta şirketinin kazaya karışan …plaka sayılı aracın ZMMSP ile sigortacısı olduğunu, bu nedenle müvekkillerinin davalı sigorta şirketine başvurduklarını, açılan hasar dosyasından hesaplama yapıldığını ve bir miktar belirlenerek müvekkillerine ödendiğini, ancak bu hesaplanan tutarın eksik olduğunu, yapılacak yargılama sonunda belirlenecek miktar üzerinden harcı tamamlanmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacılar için ayrı ayrı 5.000 ‘er TL den toplam 10.000 TL maddi tazminatın sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından Zorunlu Karayolu Taşıma Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile sigortalanan …plakalı aracın 14.12.2015 tarihinde işletilmesi sırasında oluşan kazada davacıların desteğinin vefat ettiğini, kazanın tescilsiz motosiklet sürücüsünün aşırı hızlı olmasından kaynaklandığını, kazanın oluşumunda davacıların desteğinin bulunduğu motosiklet sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, ayrıca davacılar desteğinin kask takmadığından yaralarının artmasına sebep olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkili şirketin maddi tazminat talepleri açısından, poliçe limitleri dahilinde ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında davacıların zararlarını gidermekle yükümlü olduğunu, kusur oranları tespit edildiğinde müvekkili şirket sigortalısının kusursuz olduğunun anlaşılacağını bu nedenle davacıların taleplerinin yersiz olduğunu ve reddinin gerektiğini, ayrıca müvekkili şirket tarafından davacıların zararları için aktüer hesabı yaptırılarak, aktüer hesaplamasına göre davacılara 61.360,28 TL ödeme yapıldığını, davacılar gerçek zararın tamamının ödenmesine rağmen huzurdaki davayı açtığını, davacının tüm zararları karşılandığından ve davacıların müvekkili şirketi ibra ettiğinden davacıların tazminat taleplerinin zamanaşımına uğraması nedeniyle zamanaşımı nedeniyle ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama neticesinde Mahkememizin 2018/1019 Esas 2019/150 karar sayılı kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair hüküm kurulmuş, verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2019/2086 esas 2021/2175 karar sayılı ilamı ile;
“2918 sayılı KTK’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Yerel mahkemece, taraflar arasında 17/08/2016 tarihli ibranamenin imzalandığı, 18/08/2016 tarihinde davacılara ödeme yapıldığı, davanın 31/10/2018 tarihinde açıldığı, bu nedenle KTK’nın 111.maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği kabul edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; ibranamenin geçerli bir belge olabilmesi için kayıtsız ve şartsız olması gerekliliği karşısında, 17.08.2016 tarihli ibranamenin davacılar vekilince ” fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak” imzalanması, ihtirazi kayıt içermesi göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu belgenin geçerli bir ibraname olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Yapılan toplam 61.360,00-TL ödeme davacı tarafın kabulünde ise ancak makbuz hükmünde kabul edilebilir. Açıklanan nedenlerle mahkemece bu husus gözetilmeden eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.(Bknz. Yargıtay 17. HD’nin 2015/8203 Esas, 2018/2286 Karar sayılı ilamı)
Öte yandan, KTK’nın 111. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, yerel mahkemece resen dikkate alınması gerekir. Bu itibarla; yerel mahkemece davanın hem KTK’nın 111.maddesi gereğince 2 yıllık sürede açılmadığı belirtilerek hem de davalının zaman aşımı definin kabulü ile davanın zaman aşımından reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu halde yerel mahkemece yapılacak iş, ceza zamanaşımı süresinde açılan ve KTK’nın 111.maddesinin uygulanma imkanı bulunmayan eldeki davada, davanın esasına girilip yargılamaya devamla, davalı tarafça davacılara yapılan ödeme de dikkate alınmak suretiyle, toplanmış ve toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.” değerlendirmesiyle kaldırılmakla mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Somut olayda, olay tarihi olan 14/12/2015 günü saat 18:30 sıralarında Batakköy caddesini takip ederek … istikametinden … istikametine seyretmekte olan sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … önüne geldiğinde yolun sağ tarafında durduğu petrol tarafına (sol taraf) dönüş sinyalini verdiği, bir müddet karşı yönden gelmekte olan araçların geçişini beklediği, 4 tane aracın geçmesinden sonra sol tarafa doğru … girmeye başladığı esnada Sakarya istimatinden … istikametine gitmekte olan tescilsiz motosiklet üzerinde … ve …’ın bulunduğu esnada …’in kullanmış olduğu araca çarpması sonucunda iki taraflı maddi hasarlı, ölümlü, yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir.
Mahkememizce BAM ilamı doğrultusunda, meydana gelen trafik kazasında kazanın taraflarının kusur durumunun tespiti ve müteveffanın ölümü nedeniyle davacıların talep edebileceği bir tazminat miktarının bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise miktarı yönünden rapor düzenlenmesi için dosyamız kusur ve aktüer bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 02/03/2022 tarihli raporda özetle;
“1. Davalı şirkete ZMS sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’in % 65 (Yüzdealtmışbeş) oranında asli kusurlu olduğu,
2. Davacının murisi sürücü …’ın %35 (Yüzdeotuzbeş) oranında tali kusurlu olduğu,
3. Davalının %65 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre bu kaza nedeniyle 16.12.2015 tarihinde vefat eden …’ın geride kalan hak sahiplerinin;
A)ÖDEME TARİHİNDEKİ VERİLERE GÖRE;
a)Davacı Anne …’ın destekten
yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 70.780,43 TL
b)Davacı …’ın destekten
yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 54.936,64 TL. olduğu,
TOPLAM =125.717,07 TL
c)Davalı sigorta şirketi tarafından 18.08.2016 tarihinde anneye 34.404,42 TL ve babaya 24.955,86 TL olmak üzere toplam 61.360,00 TL ödeme yapıldığı, buna göre,
Davalı tarafından yapılan ödemeler davacıların ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen maddi zararlarını karşılamadığı,
B)GÜNÜMÜZE KADAR GERÇEKLEŞEN VERİLERE GÖRE YENİDEN YAPILAN HESAPLAMALADAN, ÖDEMENİN GÜNCEL TUTARIN TENZİLİ SONUCU;
a)Davacı Anne …’ın destekten
yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 144.558,07 TL,
b)Davacı Baba …’ın destekten
yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 109.956,44 TL. olduğu,
c)Davacıların maddi zararının ödeme tenzil edildikten sonra geriye kalan zorunlu trafik sigorta poliçesindeki bakiye limiti aşması nedeniyle, (290.000,00 – 61.360,00)= 228.640,00 TL.lık bakiye limit ile sınırlı olarak her bir davacının davalıdan talep edilebilir destek zararının aşağıdaki gibi olduğu;
d)Dosyada mevcut belgelere göre davalının 18.08.2016 ödeme tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği,
e)Sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi gözüktüğü” yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
Davacı vekili 13/06/2022 tarihli bedel arttırım dilekçesinde özetle; müvekkilleri için açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminat miktarını toplam 228.640,00 TL’ye ıslah ettiğini belirtmiştir. Davacı vekilinin bedel arttırım dilekçesinin davalı vekiline tebliğe çıktığı, tebliğ edilerek parçasının döndüğü görülmüştür.
… 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … E ve … K sayılı kararında ölenin 1996 doğumlu …, katılanların 1998 doğumlu …, sanığın 1966 doğumlu… oldukları, iddianamede özetle 14.12.2015 günü saat 18:30 sıralarında … caddesini takiben Akyazı yönünden Sakarya yönüne seyreden sürücü …’in yönetimindeki … plakalı otomobiliyle … tesisleri önüne geldiğinde yolun sağ tarafında durduğu, petrol tesislerinin bulunduğu sol tarafına dönüş sinyali verdiği, bir süre karşıdan gelen 4 aracın geçmesini beklediği, devamında sola dönüşe başladı; … yönünden … yönüne seyreden tescilsiz plakasız motosiklet sürücüsü …’ın ve …’in bulunduğu motosikletin ön kısımlarıyla otomobilin sağ ya kısımlarına çarpması sonucu ölümlü kaza meydana geldiği, olayla ilgili kaza tespit tutanağında, motosiklet sürücüsünün … olduğunun, yolcunun … olduğunun belirtildiği, …’nin kendisinin yolcu olduğunu beyan ettiği, tutanak mümzilerinin beyanlarında sürücünün belirlenemediği, …’nin sürücü olduğu yönünde delil olmadığından kendisi hakkına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alman raporda, sürücü …’in yönetimindeki aracıyla sola dönmeden önce karşı yönden gelip düz seyreden motosikletin geçmesini beklemediğinden asli kusurlu, motosiklet sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği, …’nin ifadesinde motosikletin hızının 60-70 Km/s civarında olduğunu ve farının yandığını söylediği, katılan …’in ifadesinde kazaya karışan motosikletin …’ın olduğunu belirttiği, dosyadaki delillerin incelenmesinden olay anında motosiklette bulunan …’ın aracı kullandığı, kafa kubbe kemiği kırılması ve genel beden travması sonucu öldüğü, kaza tespit tutanağında sürücü …’in sola dönmeden önce karşı yönden gelen araçları kontrol etmediğinden asli kusurlu, sürücü …’nin ise aşırı hızlı seyrettiğinden tali kusurlu olduğunun belirtildiği, 04.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, sürücü …’in 96 75 oranında asli kusurlu, sürücü …’nin ise 96 25 oranında kusurlu olduğunun, ayrıca kask takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunun mütalaa edildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 17.02.2016 tarihli raporda, sanık …’in sola dönüş kurallarına uymadığından asli kusurlu, sürücü …’in ise hızlı ve dikkatsiz araç kullandığından tali kusurlu olduğunun belirtildiği, yolcu …’ın ise kusursuz olduğunun belirtildiği, her ne kadar sürücü olarak tutanağa …’nin adı yazıldıysa da kaza sırasında aracı …’ın kullandığının belirlendiği, buna göre alınan bilirkişi raporlarının oluşa uygun bulunduğu, bu nedenle olayda sanık sürücü …’in sola dönüş kurallarına y ıdan asli kusurlu bulunduğu belirtilmiş ve cezalandırılmasına karar verilmiştir. Anılan mahkeme kararı 13.12.2017 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin onama kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporu, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; mahkememizce alınan kusur ve aktüerya raporunun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği anlaşılmış, mahkememizce itibar edilebilir bulunmuştur. Buna göre, meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği …’ın kask takmaması ve ölümünün kafa kubbe kemiği kırılması ve genel bedensel travma sonucu gerçekleştiğinin belirlendiği ve ceza dosyasında ATK’dan alınan kusur raporunda desteğin tali kusurlu olduğunun tespit edildiği göz önünde bulundurulduğunda davalı şirkete ZMS sigortalı araç sürücüsü …’in % 65 oranında asli kusurlu olduğu, davacının murisi sürücü …’ın %35 oranında tali kusurlu olduğu yönündeki tespitin olaya ve ceza dosyasında alınan ATK raporuna uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Aktüer bilirkişinin tespitlerine göre ise davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce 18/08/2016 tarihinde anneye 36.404,42 TL ve babaya 24.955,86 TL ödeme yapıldığı, ödeme tarihindeki verilere göre annenin maddi zararının 70.780,43 TL ve babanın maddi zararının ise 54.936,64 TL olarak belirlendiği, yapılan ödeme ile davacıların maddi zararının karşılanmadığı, bu durumda yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile güncellenerek güncel tutarın hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiği nazara alınarak davalı tarafından davacı hak sahiplerine yapılan ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş faizi ve asıl ödemenin ilavesi ile hak sahiplerinin maddi zararının ödeme tenzil edildikten sonra geriye kalan zorunlu trafik sigorta poliçesindeki bakiye limiti aşması nedeniyle, (290.000,00 – 61.360,00)= 228.640,00 TL.lık bakiye limit ile sınırlı olarak her bir davacının davalıdan talep edilebilir destek zararının davacı anne … için 129.861,98 TL ve davacı baba … için 98.778,02 TL olarak hesaplandığı, bu kapsamda davacıların TBK’nın 53.maddesi kapsamında destek yoksun kalma tazminatı talep şartlarının oluştuğu anlaşıldığından dava ve ıslah dilekçesine göre davanın kabulü ile toplam 228.640,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulü ile,
Davacı … için 129.861,98-TL destekten yoksun kalma tazminatı ve … için 98.778,02-TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 228.640,00-TL tazminatın ödeme tarihi olan 18/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve sigorta poliçesi ile sınırlı tutulmak kaydıyla davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 15.618,40-TL harçtan alınan 785,90- TL ( Peşin harç + ıslah harcı ) harcın mahsubu ile bakiye ‭14.832,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-a)Davacı … duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 20.479,30 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
b)Davacı … duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 15.804,48 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 785,90- TL (Peşin harç + ıslah harcı ), 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 159,55 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.986,55-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak müştereken ve müteselsilen davacılara verilmesine,
5-Davacılar ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 29/11/2022

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)