Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/54 E. 2023/224 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/54 Esas
KARAR NO : 2023/224

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalı şirkette çalışan … tarafından davacı … ve davalı … Ltd. Şti. aleyhine … 6. İş Mahkemesi … E. Sayılı dosya ile işçilik alacağı davası açıldığını, … 6. İş Mahkemesi …E. …K. Sayılı kararı ile davacı ve davalı şirket aleyhine alacak kalemlerine hükmedildiğini, … tarafından davacı şirket aleyhine … 32. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla ilamlı icra takibi başlatıldığını, müştereken ve müteselsilen sorumluluk ilkesi uyarınca davacı şirketin söz konusu icra dosyasına ödeme yaptığını ve icra dosyasının infaz olduğunu, davalı … Ltd. Şti.’nin payına düşen 2.178,00 TL’lik kısmın ise davalı şirketten istenmesine rağmen, davacı tarafa herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davacı şirketin, davalı şirket aleyhine 2.178,00 TL asıl alacak ve 91,83 TL faiz olmak üzere toplam 2.269,83 TL’nin rücu için … 29. İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve davalı şirketin söz konusu icra dosyasına itiraz ettiğini beyan edip, itirazın iptali ile davalıya karşı açılan icra takibin devamına, esas alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı şirket aleyhine icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacı kurumun, … 32. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu ödemenin 2.178,00 TL ‘sinden müvekkili şirketin sorumlu olduğunu iddia ettiğini ve davalı şirket aleyhine … 29. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirket tarafından bu takibe itiraz edildiğini ve aradan tam 6 sene geçtikten sonra işbu haksız davanın ikame edildiğini, davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği yahut rücu edebileceği hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, davalı şirketin hizmet alım ihalesi kapsamında asıl işveren olan davacı şirketin ihale alıcısı olduğunu, bu işçilerin işverenlerinin ihaleyi alamasalar ihaleyi alan müteakip firmaların yanında ve gerçek işvereni olan kurum bünyesinde çalışmaya devam ettiğini, dava dışı işçinin tüm çalışması ve mesaisini davalı şirkete değil gerçekte işçisi olduğu davacı şirkete tahsis ettiğini, emir ve talimatları …’den aldığını ve feshe bağlı alacakların tek başına sorumlusunun davacı şirket olduğunu, dava dışı işçilerin iş akdinin feshi hususunda ise davalı şirketin herhangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığını, tüm irade, yetki ve sorumluluğun gerçek işveren olan davacı şirkete ait olduğunu, tüm alacak kalemlerinden davacı şirketin sorumlu olduğunu, işbu davaya konu olan itirazın 2016 yılında yapıldığını, zamanaşımı def’i itirazında bulunduklarını, davaya konu talepler açısından zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, itirazın iptali davası açısından yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu ve bu süre dolduktan sonra dava açıldığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, dava dosyası, icra dosyaları, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının … 6. İş Mahkemesi tarafından verilen karar doğrultusunda yaptığı ödemelerin rücuen tahsilini isteyip isteyemeyeceği, öyle ise … 29. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Davalı tarafça zamanaşımı itirazı ileri sürülmüş ise de taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki ve takip tarihi ile ödeme tarihi nazara alındığında itiraz yerinde görülmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davaya konu … 29. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine 2.178,00-TL asıl alacak, 91,83-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.269,83-TL lik takip talebinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 25/01/2016 tarihinde tebliğ olduğu, borçlu vekilinin 01/02/2016 tarihinde borca ve takibe itiraz ettiği ve bunun üzerine icra takibinin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 17/05/2022 tarihli ara kararı gereğince dava dosyası, icra dosyası, taraflar arasındaki sözleşme de nazara alınarak rücuen tazminat talep şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı yönünden rapor hazırlanmak üzere dosyamız işçilik alacakları konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 13/02/2023 tarihli raporda özetle;
“… Dosya kapsamındaki belge ve bilgilerin birlikte incelenmesi sonucu, dava dışı işçi …’un, davacı kurumdan ihaleyle alınan hizmet alım sözleşmesi kapsamında, davalı şirketlerin işçisi olarak çalıştırıldığı, anılan işçinin çalışmalarına ara vermeden devam ettiği, bu bağlamda, davacı kurumun asıl işveren, davalı ve dava dışı şirketlerin alt işveren olduğu, giderek asıl işveren ve alt işverenlerin dava dışı işçinin alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekeceği sonucuna varılmıştır. Buna göre dava konusuna ilişkin yapılan inceleme ve değerlendirme aşağıdadır.
2-RÜCU ALACAĞININ YASAL DAYANAKLARI:
a) Asıl işveren ile alt işverenin birbirine karşı sorumluluk payları:
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 167’nci maddesinin 1’nci fıkrasına göre “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.”
b) Müteselsil borçluların iç ilişkisinde (rücuda) teselsül olamayacağı ilkesi:
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 167’nci maddesinin 2 ve 3’ncü fıkralarına göre “Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.
Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.”
Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, davacı asıl işveren ile davalı alt işverenler işçiye karşı müteselsilen sorumlu bulunsalar da kendi aralarındaki iç ilişkide (rücuda) teselsül olamayacağından, her biri kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu olacaktır.
Bu nedenle, her bir alt işverenin dava dışı işçiyi istihdam ettiği hizmet süresi ve ücret seviyesi üzerinden sorumlu bulunduğu rücu alacağının ayrı ayrı tespit edilmesi gerekmektedir.
c) Rücuda halefiyet ilkesi: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 168’nci maddesine göre
“Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur.
Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.”
d) Muvazaa iddiasının rücu alacağına etkisi olup olmadığı: Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarıyla kabul edilen görüşleri, işçilik alacağı davasında asıl işveren-alt işveren ilişkinin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi durumunda dahi sözleşme ve kanun hükümlerine göre tarafların birbirine rücu edebileceği yönündedir.
e) 6552 Sayılı Yasanın rücu hakkına etkisi olup olmadığı: 6552 Sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yapılandırılmasına Dair Kanunun 3, 4, 6 ve 8. maddeleri ile yapılan değişiklikler asıl ve alt işverenler karşısında işçinin haklarını korumaya yönelik düzenlemeler içermekte olup, asıl işverenin alt işverene rücu hakkını ortadan kaldıran herhangi bir hüküm içermemektedir.
f) Ödeme ve faiz başlangıç tarihi: Dosyaya dahil edilen Dekontta, davacı asıl işveren tarafından dava dışı işçinin başlattığı icra dosyasına, 22.07.2015 ve 20.01.2016 TARİHLERİNDE ÖDEME yapılmış olup, davalı alt işverenin sorumlu bulunduğu rücu alacağının ödeme tarihi olan 22.07.2015 ve 20.01.2016 tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili gerekecektir.
g)Rücu alacağına lecek faizin oranı: Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarıyla kabul edilen görüşü, dava konusu uyuşmazlığın, ticari iş niteliğindeki Hizmet Alım Sözleşmesinden kaynaklandığı ve bu nedenle rücu alacağına avans faizi yürütülebileceği yönündedir. (Y.13.HD.04.10.2013/19495-21612) Davacı vekili, dava dilekçesinde faiz talep etmiş, ancak faiz türünü belirtmemiştir.
h)Davalı alt işverenin sorumlu bulunduğu işçilik alacakları:
1475 Sayılı İş Kanununun halen yürürlükte bulunan 14’ncü maddesine göre devreden alt işverenler devir tarihindeki ücret seviyesi ve hizmet süresi üzerinden hesaplanacak olan kıdem tazminatından “işçiye karşı” müteselsilen sorumlu iseler de, müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişkide (rücu ilişkisinde) her bir alt işverenin kıdem tazminatı sorumluluğunun arasındaki iş hukuku hükümlerine göre değil, Borçlar Kanunu hükümlerine göre tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu bakımdan, davalı alt işverenin “işçiye karşı” sorumlu olduğu kıdem tazminatı miktarları devir tarihindeki ücret seviyesi üzerinden hesaplanmakta ise de, işçi-işveren ilişkisinde uygulanması gereken iş hukuku hükümlerinde geçerli bu ilkenin asıl işveren-alt işveren arasındaki iç ilişkide (rücu ilişkisinde) uygulanması yasaya, hakkaniyete ve giderek Yüksek Yargıtay’ın içtihatlarına uygun değildir.
Nitekim, Yüksek Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bu konuda emsal nitelikteki 12.05.2015 gün, 2014/18882 E. ve 2015/15117 K. sayılı kararına göre “…Her ne kadar mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince, dava dışı işçinin, davalılardan… … Şirketlerindeki çalışmalarının, bir yıldan az bir süre olması nedeniyle rücuen tazminat dışında kaldığı belirtilerek, adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmişse de, az yukarda da belirtildiği gibi dava, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gereken Asıl işverenin alt işverenlere karşı açmış olduğu rücuen tazminat istemine ilişkin olduğundan, OLAYDA İŞ HUKUKU MEVZUATI HÜKÜMLERİ ESAS ALINAMAZ. Dava konusu uyuşmazlığın, Borçlar Hukuku kapsamında, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, dava dışı işçinin, her bir davalı nezdinde çalıştığı dönem itibari, bir davalının kendi dönemi ile sınırlı olmak üzere sorumluluklarına karar verilmesi gereklidir. Bu sürenin bir yıldan az olması da, asıl işverenin alt işverene karşı, işçinin kendi nezdinde çalıştığı dönem itibariyle rücuen tazminat isteminde bulunmasına engel değildir…. O halde mahkemece, davalılar… Şirketlerinin, kendi dönemleri ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre rücuen tazminata ilişkin sorumlulukları belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
T.C.YARG.23. H.D.E. 2019/2119,K. 2020/3214,T. 22.10.2020 güncel kararında; “…
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işvereni alacaklarından sorumlu olacağına dair bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu. kidem . tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, FAZLA MESAİ ÜCRETİ gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı İŞÇİYİ ÇALIŞTIRDIKLARI DÖNEMLE SINIRLI olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yüklenicilr MECBURİ DAVA ARKADAŞI OLMADIĞI gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır…” hükmedilmiştir.
Bu itibarla, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından, her bir alt işverenin sorumlu olacağı bölümünün, kendi dönemlerine isabet eden hizmet süresi, kıdem tazminatına esas alınan toplam hizmet süresi ile “oranlanmak” suretiyle tespit edilmesi gerekmektedir.
Buna göre, dava dışı …’un 01.06.2005-31.05.2010 tarihleri arasında, davalı işyerinde her bir alt işveren nezdinde geçen çalışma süresi ve her bir işverenin nezdinde geçen çalışma süresinin tonlam calısma süresi asağıdaki tabloda belirtilmistir.
3- RÜCU EDİLEBİLECEK ALACAĞIN KAPSAMI VE SINIRI:
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 167/1’nci maddesi ile| Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki oturmuş ve yerleşmiş içtihatlarına göre, asıl işveren ile alt işveren arasındaki sözleşmede işçinin hak ve alacaklarından hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağına ilişkin hüküm bulunmakta ise rücu alacağının sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. Şayet taraflar arasındaki sözleşmede bu hususta açık bir hüküm bulunmamakta ise işçinin hak ve alacaklarından asıl işveren ve alt işverenin eşit şekilde, yani yarı yarıya sorumlu oldukları kabul edilerek rücu alacağının tespiti gerekmektedir.
Dosyaya CD olarak dahil edilen;
Hizmet Alım Sözleşmesinin 23. Maddesinde; “ Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunlara aynen uymak zorundadır.”
Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 6.Bölüm 38. Maddesinin 7.parağrafında;“…Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtilen şekilde işlem yapmak zorundadır…”
Tip İdari Şartnamenin 56.3 maddesinde; “…Yüklenici, işçilerinden ihale konusu işin görülmesinde hizmet akdinden kaynaklanan ücret ve sair hakları, sigorta primleri (ihtiyarlık, sağlık v.s) kıdem ve ihbar tazminatı ile vergi alacaklarını aldığını, idare ve yükleniciden her hangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, idare ve yükleniciyi ibra ettiğini içerir noter tasdikli ibranameyi alarak …’ye verecektir…” denildiği görülmüştür.
T.C.YARG.13. H.D.E. 2015/33001,K. 2016/2063,T. 28.1.2016 kararında: “…Dava konusu olayda taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup dava, asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin, iş akdinin feshedilmesi nedeniyle açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda Hizmet alım sözleşmesinin 22. Maddesinin atıf yaptığı Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 6.Bölüm 38/. maddesinde ise “… Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur…” hükmü mevcuttur. Kamu İhale Genel tebliğinin 78/30. maddesinde ise “Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalelerinde isteklilerin teklif bedelleri varsa yüklenici karı ile aşağıdaki bileşenlerden oluşur:
a) Asgari İşçilik Maliyeti: İhale tarihinde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret veya idari şartnamede brüt asgari ücretin yüzde (%) fazlası olarak belirlenen ücret (ulusal bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışma saatlerine ilişkin ücretler dahil), nakdi yemek ve yol bedeli gibi prime esas kazancın hesabında esas alınan işçiliğe bağlı diğer ödemeler ve işveren sigorta primlerinin toplam tutarı asgari işçilik maliyetini oluşturur…” yazılıdır.
İki hüküm birlikte değerlendirildiğinde yüklenicinin sorumlu olduğu “ücretler”in içerinde ulusal bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışma saatlerine ilişkin ücretleri ile kıdem tazminatı olduğu anlaşılmaktadır. O halde asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşme ve şartnamelerde, iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan söz konusu tazminat alacaklarından tümüyle yüklenici alt işverenin sorumlu olacağına ilişkin düzenleme bulunduğundan, dava dışı işçiye yapılan dava konusu ödemeler nedeniyle davacı Belediye davalıya rücu edebilecektir…” denilmiştir.
Ancak dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgilerin nihai takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere, 1. Seçenekte: davacı şirketlerin ihale dönemine isabet eden kısmının tamamını davalı alt işveren şirketlere rücu edebileceği, 2. Seçenekte:, davacı şirketlerin ihale dönemine isabet eden kısmının 1/2si oranında rücu edebileceği kabul edilerek iki seçenekli olarak rücu alacağı hesaplanarak sayın mahkemenin takdirlerine sunulacaktır.
Kıdem tazminatı;
Yargıtay 9.H.D.’nin 05.11.2014 tarih, 2014/32263 E.-2014/32723 K. sayılı kararıyla ONANARAK kesinleşen … 6. İş Mahkemesi …E. … K. Sayılı kararında; dava dışı işçi …’ın 3.535,85 TL kıdem tazminatı alacağı alacağından, davalı …’in 1.117,06 TL sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır.
Her ne kadar, yukarıda, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından, her bir alt işverenin sorumlu olacağı bölümünün, kendi dönemlerine isabet eden hizmet süresi, kıdem tazminatına esas alınan toplam hizmet süresi ile “oranlanmak” suretiyle tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, … 6. İş Mahkemesi … E. … K. Sayılı kararının gerekçe bölümünde, davalı …’in dava dışı işçiye 6.685,00 TL kıdem tazminatı ödediği ve hesaplanan tutardan yapılan ödemenin mahsubu sonucu hüküm kurulduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak üzere, kesinleşen dosyada davalı …’in sorumlu olduğu kıdem tazminatının toplam kıdem tazminatına oranı (3.661,88 TL : 1.117,06-TL) = 0,31 oranı esas alınarak davalı şirketin sorumlu olduğu tutar hesaplanacaktır.
… 32. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına, davacı kurum tarafından toplam (13.589,00 TL+1.235,17 TL)=14.824,17 TL ödenmiştir.
Buna göre davalı şirketin 1.117,06 TL ile diğer alacak kalemleri ve faizlerinden ( işlemiş faizi, yargılama giderleri, ilam vekalet ücreti, icra giderleri, icra vekalet ücreti ve bunların işlemiş faizleri ile kesinti ödemesi) oluşan ödeme miktarı 14.824,17 TL’den sorumlu olduğu tutar aşağıda hesaplanmıştır.
IV) HESAPLAMA : ¸
S O N U Ç: Delillerin ve hukuksal durumun takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
“I.SEÇENEKTE;
Davacının asıl alacak miktarının 3.119,86 TL olduğu ve davalının … 29.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin 3.119,86 TL üzerinden devamı gerektiği, (talep: 2.269,83 TL)
II.SEÇENEKTE;
Davacının asıl alacak miktarının 2.118,46 TL olduğu ve davalının İstanbul 29.İcra Müdürlüğü’nün 2016/58 E. sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin 2.118,46 TL üzerinden devamı gerektiği, (talep: 2.269,83 TL)
Dava ve takip konusu alacağın likit olup olmadığı ve giderek %20 icra inkar tazminatı talebinin yerinde olup olmadığı hususundaki hukuksal durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu” yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Bu kapsamda alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı hakkında … 6. İş Mahkemesinin … Esas … K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda dosyamız davacısı aleyhine işçi alacaklarının tahsili yönünde hüküm kurulduğu, verilen kararın Yargıtay 9. HD’nin temyiz incelemesi neticesinde onararak kesinleştiği görülmüştür. Davacı tarafından, bu karara dayanılarak aleyhine başlatılan … 32. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile dava dışı işçiye ödendiği anlaşılan işçi alacakları yönünden davalının, alt işveren olarak dava dışı işçinin çalıştığı kendi dönemindeki sorumluluk oranı ile sınırlı olmak üzere taraflar arasında imza edilen şartnamenin 38.maddesi ile 56,3.maddesi doğrultusunda dava dışı işçinin tüm ihale döneminden tek başına sorumlu olacağı anlaşıldığından davacı asıl işverenin davalı şirkete rücu talebinin yerinde olduğu kanaatine varılarak raporda yer alan ilk seçenek üzerinden davanın kabulu ile davalının … 29. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 2.178,00-TL asıl alacak ve 91,83-TL işlemiş faiz üzerinden kaldığı yerden devamına, alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulü ile, davalının … 29. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 2.178,00-TL asıl alacak ve 91,83-TL işlemiş faiz üzerinden kaldığı yerden devamına,
2-Alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatının reddine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭ 99,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.269,83 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet harcı, 80,70 TL peşin harç, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 183,35 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.756,25‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 14/03/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı