Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/529 E. 2022/697 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/529 Esas
KARAR NO : 2022/697

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2016
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin beraber iş yapmış olduğu … isimli şahıstan birikmiş olan alacaklarını talep ettiğini, ancak …’ın son bir ihale işinden sonra tüm borçlarını ödeyebileceğini, bunun içinde 275.000.TL. ye daha ihtiyaç olduğunu söylemesi üzerine , müvekkilinin …’in daha önceden tanıdığı …’ya durumu açtığını, adı geçenin bu parayı verebileceğini ifade etmesinden sonra, …’ dan aldığı 275.000.TL.’ yi …’a verdiğini, paranın ödeme zamanı geldiğinde …’ın aldığı 275.000.TL.’ yi işlerinin bozulduğunu bahane ederek müvekkiline ödemediğini , bu konu ile ilgili ceza davası bilgilerini sunduklarını, neticede müvekkilinin de …’dan aldığı 275,000.TL.’ yi adı geçene ödeyememe durumunda kaldığını, bir süre sonra …’ın geçmişte olan birikmiş borçlarına, son aldığı 275.000.TL.’ yi de ilave ederek müvekkiline 745.000.TL.’ lik bir senet verdiğini, zamanı geldiğinde elden ödeyeceğini ifade etmiş olmasına rağmen, yine ödemediğini, müvekkilinin …’ya olan borcunu ödeyemediğinden zor duruma düştüğünü, borçlunun kendisine verdiği sözleri yerine getirmemesinden dolayı sıkıntılı günler yaşadığını; bunun üzerine müvekkilinin …’ dan aldığı 745.000.TL. lik senedi ciro edip ve iyiniyet göstergesi teminat olarak …’ya verdiğini; …’nun ise müvekkilinden teminat olarak aldığı 745.000.TL.’ lik senet için önce senet sahibinden 275.000.TL. olan alacağına istinaden haricen elden 350.000.TL. istediğini, fakat anlaşamadıkları için alacağını tahsil edemediğini, …’nun … Şubedeki ifadesinde olayı şöyle anlattığını; “…’e 275.000.TL. borç verdiğini ve buna karşılık kendisine … tarafından teminat olarak verilen 745.000.TL. lik senedi aldığını, bu senet karşılığında senet sahibi … 350.000.TL. istediğini ve bütün bu olaylar yaşanırken avukatı ….’ın yanında bulunduğunu, onun bilgisi dahilinde olduğunu,” ifade ettiğini; …’ nun iş getirerek yanında prim ile çalıştığı avukatı …’ın vasıtası ile müvekkiline 790.000.TL. lik icra takibi gönderdiğini, bu rakam karşısında şaşkına dönen ve zor durumda bırakılan 71 yaşındaki müvekkilinin 275.000.TL.’ lik borcuna karşılık 745.000.TL. ödemek mecburiyetinde bırakıldığını ve parayı elden ödediğini; buna ilişkin olarak …’ın bir gün sonra 15/11/2015 pazar günü … deki evinden … in evine gelerek ödeme makbuzu ( ibraname) yazısını kendi el yazısı ile yazarak, taraflara imzalattığını, 11/11/2015 tarihinde icra müdürlüğüne teslim ettiğini; davalı … yanında çalıştığı avukatı ile birlikte 275.000.TL. olan alacak karşılığında kendisine teminat olarak verilen 745.000.TL. lik senedi müvekkilinden tahsil etmelerine rağmen, on gün sonra da bu sefer takip öncesi ve sonrası faiz – icra masrafı ve Avukatlık ücreti alarak 239.000.TL. lik haciz yazısını Bankalara göndermek sureti ile müvekkiline ait … , …, … Bankası, … Şubelerine de haciz işlemi yapmış olup, ayırca müvekkilinin evine ve arabasına da haciz koydurduğunu, bu sebeplerle davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davacıya verilen senedin teminat seneti olmadığını, teminat senedi vasıflarının bir tanesini dahi taşımadığını, davacının davalıya olan borcuna karşılık verilen ve davalı tarafından da vadesinde ödenmediğindene bahisle … 34.İcra Müdürlüğünün …Esas Sayılı dosyasından icra takibine konu edilen 745.000.TL. bedelli senedin teminat senedi olduğunu oysa söz konusu bonunun teminat senedi olmasının hukuken ve esasen mümkün olmadığını davacı tarafından yapılan ödemenin icra takibinin kabulü anlamını taşıdığını bununla birlikte yapılan ödemeye ilişkin ödeme makbuzunun ibraname olarak belirtilmesinin abesle iştigal olduğunu kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesinin bulunmadığını davanın ikame edilirken dava değerinin eksik olarak hesaplandığını davacı borçlu aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine davacı borçlu aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunma olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, … 34.İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasına konu 745.000 TL bedelli senet nedeni ile 470.000,00 borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı yargılama sırasında sunduğu ıslah dilekçesi ile 14.11.2015 tarihinde fazladan talep edilen 470.000,00 TL yi ödediğini, ödediği miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık; davalının polis ifadesindeki mahkeme dışı ikrarının delil durumu ve davacının davalıya … 34.İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasına konu 745.000 TL bedelli senedin 470.000,00 kısmı yönünden borçlu borçlu olup olmadığına ilişkindir.
Davalının 20.09.2014 tarihinde poliste verdiği ve imzası ile teyit ettiği ifadesi” …bana para verip veremeyeceğimi sordu, bana da kar payı verebileceğini söyledi, ben de kabul ettim ve kendisine 275.000.- TL nakit parayı verdim.” şeklindedir.
Davalı vekili … 61. Asliye Ceza Mahkemesince davalının tanık sıfatı ile alınan bayanına dayanmıştır. Ceza mahkemesince alınan beyan iş bu davanın açılması ve dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra olduğu gibi sunulan cevap ve ikinci cevap dilekçesinde davalı taraf … 61. Asliye Ceza Mahkemesince davalının … Esas ile 02.12.2016 tarihinde verdiği ifadesinde belirttiği peyderpey toplamda 1.000.000,00 TL ye yakın borç verdiği şeklinde bir savunmasına da rastlanmamıştır. Ayrıca … 61. Asliye Ceza Mahkemesince davalının… Esas ile 02.12.2016 tarihinde tanık sıfatı ile alınan beyanında davalı kolluk aşamasında alının ifadesinin doğru olduğunu ve kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce 2016/1071 Esas 2017/551 Karar sayılı karar ile “Takibe konu senet kambiyo senedidir. Kambiyo senedinin asıl alacağı icra dosyasına ödenmiş olup, asıl alacak ödendiğinden, menfi tespit davasına konu alacaktan dolayı borçlu olmadığını ispat yükü davacıda olup, davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlamasının gerektiği, davacının anlatımlarının hayatın olağan akışına ters olduğu, kendisine borçlu olan birisine yeniden 275.000 TL yi başkasından alıp vermesinin inandırıcı bulunmadığı ve yine … dan aldığı senedi arkasını cirolayarak davalıya vermesinin sebebinin davalının … dan bu parayı alamayacağı, davacı ile …in bu parayı birlikte alıp davalıya verecekleri şeklindeki beyanlarının inandırıcı olmadığı, davacının eğitimli yüksek okul mezunu, 3 yıl öğretmenlik yapmış ve 25 yıl … ta çalışmış ve en son genel müdürlük yapmış birisi olarak iddialarının inandırıcı olmadığı ve anlatılanların ticari hayata ve alacak borç ilişkisine uygun olmadığı bu nedenle davacının icra dosyasındaki borcu ödemiş olması ve takibe konu senedin kambiyo vasfında olması, davacının anlatımlarının inandırıcı bulunmaması ve davalı tarafça da kabul edilmemesi sebebiyle taraflar arasındaki ilişkinin yargılamayı gerektirmesi ve davacının icra dosyasındaki asıl borcu ödemesi nedeniyle davacının davasının reddine, davalının tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerektiği,” gerekçesi ile davanın reddine hükmedilmiştir.
Mahkememizce verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz sonucu Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/4781 Esas, 2018/2019 Karar sayılı ilamında mahkememizce verilen kararın “Borcu söndürücü işlemlerin her zaman ileri sürülmesi mümkün olduğundan mahkemece öncelikle davacının avukatı hakkında açılan Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın sonucunun beklenmesi ve bu davada ortaya çıkacak olan maddi vakıanın davaya etkisi üzerinde durulması ve diğer taraftan davalının polisteki 20/09/2014 tarihli ikrarı üzerinde de durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına hükmetmiştir.
Bozma sonrası dosya 208/902 Esas sırasına kaydedilerek … 10.Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı ilamı celp edilip incelenmiştir. Anılan dosyada dosyamızın davacısının şikayeti üzerine … hakkında Görevi Kötüye Kullanma suçundan açılan kamu davasının Beraat ile sonuçlandığı ve verilen kararın kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Bozmaya konu Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının kesinleşmesi ile bu kez 208/902 Esas, 2019/565 Karar sayılı ilam ile mahkememizce, ” davacının takibe konu senedin teminat senedi olduğunu iddiasına karşılık, davalı (alacaklı) yargılamanın tüm aşamalarında senedin mücerret borç ikrarı olduğunu belirterek savunmada bulunduğu, senedi talil etmediği, dava konusu senedin 6102 sayılı Kanun’un 776. maddesi uyarınca zorunlu şartları taşıması nedeniyle mücerret borç ikrarı olduğu, 6100 sayılı Kanun’un 190. maddesi uyarınca ispat yükü kendisinde olan davacının ibraz ettiği delillerin senedin mücerretlik niteliğini kaldırmadığı, daha önce avukatı olan …’ın, davalı … ile işbirliği içinde bu kez onun avukatı olarak hareket ederek kendisini yanılttıklarını ve …’ya olan 275.000.- TL borcuna karşılık lehtarı olduğu 745.000,00 TL’lik bonoyu davalıya ciro ettirdiklerini, kendi avukatı ile davalının kendisini bu bonoyu kendi namına tahsil edecekleri konusunda kandırdıkları iddiasına karşılık dava dışı avukat … hakkında … 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararının kesinleştiği ve başkaca delil de sunulamadığı, davanın ödeme ile istirdat davasına dönüştüğünden davalı lehine tazminata da karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davanın reddine ilişkin hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4427 Esas, 2022/3449 Karar sayılı ilamı ile;
“1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, bonodan kaynaklı başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece, davacı tarafın senette yazan miktarda borcu olmadığı iddiasını kanıtlayamadığı, davalının poliste verdiği ifadenin mahkeme dışı ikrar olduğu, davalının yargılama aşamasında bu ifadesini inkar ettiği ve davacının da bunun aksini ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
Ancak davalının 20.09.2014 tarihinde poliste verdiği ve imzası ile teyit ettiği ifadesi” …bana para verip veremeyeceğimi sordu, bana da kar payı verebileceğini söyledi, ben de kabul ettim ve kendisine 275.000.- TL nakit parayı verdim.” şeklindedir. Davalının, polisteki bu beyanının iradesi hilafına alındığına dair dosyada herhangi bir delil olmayıp, bu durumda mahkemece taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinde davacının borcu 275.000.-TL kabul edilerek buna göre bonodan dolayı kısmi kabul kararı verilmesi gerekirken davanın reddi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünün bozulmasına karar vermiştir.
Bozma sonrası dosya mahkememizin 2022/529 Esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur. Davacı vekili yazılı ve sözlü açıklamalarında bozma ilamına uyulmasını, davalı vekili ise bozma ilamına karşı mahkemenin kararında direnmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4427 Esas, 2022/3449 Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince;
Davalının resmi bir makam olan Polis Merkezindeki beyanı mahkeme dışı ikrar niteliğinde olup, düzenlenen ifade tutanağının yazılı olması nedeniyle HMK 199. maddesi kapsamında ödeme vakıasına ispata yarayan belge niteliğinde sayılacağından icra takibine konu iş bu davaya dayanak bono nedeni ile davacının davalıya 275.000,00 TL borcu bulunduğu, (Kısa kararda sehven 250.000,00 TL yazılmış olup, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye sebebiyet vermemek için bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.) bakiye 470.000,00 TL borcunun bulunmadığı vakıası artık çekişmeli olmaktan çıkmıştır. Cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturma kapsamında polis tarafından alınan ve davalının imzası ile ikrarını taşıyan bu ifade mahkeme dışı ikrar olup, bu belgeye göre uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmalıdır. Kaldı ki davalı tarafça bu beyanın iradeyi sakatlayan bir şekilde verildiği hususuna ilişkin bir savunmaya da rastlanmamıştır. (Okunmadan imzalandığı savunması isi kabul görmemiştir.) Aksine düşünmek aksi savunulmayan bir ifadenin hukuken geçersiz olduğu sonucunu doğurur ki bu hususta hukuk güvenliğini ve resmi kurumlara olan güven duygusunu zedeler. Davalı taraf savunmasında ifade tutanağının okunmadan imzalandığını savunmuş ise de bu hususta dosyaya soyut beyan dışında somut bir delil sunulmaması, ifadenin alındığı tarihte davacı ile bir husumetinin bulunmadığının belirtilmiş olması ve poliste alınan ifadenin detaylı alınmış olması karşısında davalı vekilinin polise verilen ifadenin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi ve başka kanıtlarla ispatlanması gerektiğine ilişkin savunması kabul görmeyerek davalının poliste alınan ifadesi ve uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/4427 Esas, 2022/3449 Karar sayılı ilamı uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının ikrarı ile sabit olduğu üzere davalı borçlu olmadığı halde davacı aleyhine kötü niyetli olarak icra takibi başlattığından İİK.nun 72/5 nci maddesi hükmü uyarınca iadesine karar verilen 470.000,00 TL nin % 20 si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacının menfi tespit isteminin kabulü ile; … 34.İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasına konu 745.000 TL bedelli senet nedeni ile davalıya 250.000,00 TL borcu bulunduğu, bakiye 470.000,00 TL yönünden borcunun bulunmadığının tespitine,
2-)Davacının istirdat isteminin kabulü ile; fazla ödenen 470.000,00 TL nin ödeme tarihi olan 14.11.2015 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-)İadesine karar verilen 470.000,00 TL nin % 20 si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Alınması gereken 32.105,70 TL nispi karar harcından peşin+ ıslah harcı toplamı 8.026,42 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 24.079,28 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 68.800,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan toplam 8.454,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-)Davacı tarafından yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren15 günlük yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

Peşin Harç : 3.434,86,- TL
Başvuru Harcı : 29,20 .- TL
Islah Harcı : 4.591,56-TL
Vekalet Harcı : 4,30 .- TL
Posta Giderleri: 394,53.- TL
Toplam : 8.454,45.- TL

TASHİH ŞERHİ

Dava konusu ödenen 470.000,00 TL nin borçlu olup olmadığı ve istirdadına ilişkindir. Mahkememizce iş bu uyuşmazlık konusu ve miktarı hakkında hüküm kurulmuş olmakla birlikte 745.000,00 TL den 470.000,00 TL ye ulaşılırken yapılan hesaplamada (745.000-250.000= 470.000 TL) 275.000 TL yazılacağı yerde sehven 250.000 TL yazılmıştır. HMK md. 304/1 uyarınca hükümdeki yazı, hesap ve açık hatalar resen düzeltilebilir. Aynı kanunun 304/2 maddesi uyarınca tashih şerhi kararın altına yazılır.
Uyuşmazlık konusu 470.000 TL borçlu olunmadığı ve istirdadına ilişkin olması hükümde uyuşmazlık konusu 470.000,00 yönünden bir değişiklik yapılmayarak 470.00000 TL ye ulaşmada çıkarılan miktarda hata yapılması nedeni ile yapılan tashih ile hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlarda bir değişiklik yapılmamıştır.
HMK .md uyarınca hesap hataları her zaman düzeltilebileceğinden hükmün 1 numaralı bendinin 2. satırında yazılı “250.000,00” sayısının hükümden çıkarılarak yerine “275.000,00” sayısının yazılmasına ve hükmün HMK md. 304 gereği bu şekilde tashihine oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır