Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/528 E. 2023/526 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/528 Esas
KARAR NO : 2023/526

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2022
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas, 2022/… Karar numaralı kararı ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın tevzi bürosu tarafından mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapması üzerine yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 13/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin kumaş alımı hususunda anlaşmaya vardıklarını, davalı şirketin müvekkili şirketten mal almaya başladığını, söz konusu ticari ilişkiye konu malların bedelleri konusunda e-posta yolu ile tarafların mutabık kaldıklarını, söz konusu fiyatların davalı şirkete e-posta yolu ile bildirildiğini ve bu bedellerin dava şirket tarafından kabul edildiğini, bu bedellerin dolar üzerinden belirlendiğini, ödeme tarihindeki kur üzeriden TL’ye çevrilerek ödeme yapılacağı hususunda tarafların anlaştıklarını, söz konusu anlaşmaya istinaden ön ödeme – kapora ödemesi olarak davalı şirketten ileri tarihli 150.000,00TL bedelli 30/08/2021 vade tarihli ve 150.000,00TL bedelli 30/10/2021 vade tarihli iki adet çek alındığını, vade tarihinde davalı şirket tarafından alınan ürünlerin bedellerinin güncel kur üzerinden Türk Lirasına çevrildiğini ve çekler ile ödenmeyen kısmına ilişkin TL bedelli faturalar kesilerek davalı şirkete iletildiğini, tüm bunlara karşın davalı şirket aldığı malların ödemelerini yapmadığını, müvekkili şirket tarafından noter kanalıyla gönderilen ihtarnamenin iade edildiğini, söz konusu şirketin ihtarnameye cevap vermediğini ve ödeme de yapmadığını, söz konusu alacağın tahsili amacıyla … 6. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafın kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili tarafından başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz eden davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 29/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacınında belirttiği üzere taraflar arasında kumaş alım satım ticari ilişkisi mevzu bahis olduğunu, müvekkilin satın alınan kumaşların bedelini tam ve eksiksiz ödediğini, davacı tarafın müvekkil aleyhine başlatmış olduğu icra takibine konu alacağa işletilen faizin fahiş olduğu gibi hesaplamanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın alacak talebinin vergi usul kanunu ilgili hükümlerine de aykırı olduğunu, yapılan yasal düzenleme ile Türk firmalarının yurt içi müşterilerine döviz cinsinden fatura düzenlemelerinin mümkün olduğunu, düzenlenecek dövizli fatura yurt dışındaki bir müşteriye düzenlenmiş ise faturada Türk Lirası karşılığının gösterilmesine gerek olmadığını, gerek alıcı gerekse satıcı düzenlenen faturayı bu kur üzerinden hesaplanan TL bedeli ile muhasebe kayıtlarına alması gerektiğini, kuralın istinası taraflar arasında döviz cinsinden ödeme yapılacağına dair sözleşme ya da kesilen faturalarda döviz cinsinden ödeme yapılacağına ilişkin ibare bulunması olduğunu, dava dosyasına konu olayda taraflar arasında sözleşme olmadığı faturalarda ibare olmadığının açık olduğunu, diğer taraftan taraflar arasındaki anlaşmaya bağlı olarak ödeme günündeki anlaşılan kur üzerinden hesaplanan TL karşılığı olarak ödeme yapılabileceğini, davaya konu olayda müvekkilin vadeli çek kesmiş davacı taraf da karşılığını makbuz keserek tutar hususunda anlaşıldığını belgelendirdiğini, müvekkilin kendi tezahürü ile davacının hesabına ödeme yapmadığını, davacı ile anlaşıp çek teslim ettiğini, davacı tarafın müvekkilden çekleri teslim alırken hiç bir itirazda bulunmadığını, ancak yükselen kurlar hasebiyle kötü niyet içerisine girerek müvekkile kur farkı faturası dayatmaya çalıştığını, açıklanan bu nedenlerle; davacının haksız davasının reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Bilirkişi Raporu, … 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, …. Arabuluculuk Bürosu’nun … Arb. sayılı 17/05/2022 tarihli anlaşmama tutanağı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
10/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Taraflar arasında TTK 89. Madde anlamında yazılı bir cari hesap ve/veya yazılı bir ticari sözleşmeye rastlanmamıştır. Taraflar arasında cari hesap benzeri ticari bir münasebet bulunmakta olup bu ticari münasebet açık hesap ilişkisidir. Açık hesap ilişkisi önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları bir ticari münasebet türüdür.
A) Ticari İlişkinin TL Olarak Kabulü Halinde; Mahkeme Tarafından Taraflar Arası İlişkide Ödemelerin TL Olacağı Hakkında Kanaat Halinde; taraflar arasındaki itilafta davacının davalıya kestiği ve davalının yapmış olduğu ödemeleri
TL olarak değerlendirildiğinde davacının davalıya 28 adet fatura ile 724.021,89 TL tutarlı fatura kestiği, davalının bu faturalara 723.675,23 TL ödeme yaptığı ve bakiye davacıya 346,66 TL borcunun olduğu, davacının bu alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %15,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği,
B) Çeklerin İktisap/verildiği Tarihte Asıl Alacaktan Tenzili Halinde; davacının, davalıya kestiği USD bazlı faturalar nedeniyle, davalının, davacıya verdiği vadeli çeklerin verildiği tarihteki Kur Üzerinden USD Para Birimine Çevrilerek asıl alacaktan düşülerek yapılan değerlendirme gereği, Davalı tarafından TL bazında yapılan ödemelerin her birinin verildiği tarihindeki TL/USD karşılığı belirlenerek ve Davacıya keşide edilen çeklerin keşide/iktisap tarihlerindeki Kur Üzerinden USD Para Birimine Çevrilerek asıl alacaktan düşülerek yapılan hesaplamada; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2018/1227 E., 2019/1611 K. 13/03/2019 T. “…Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almış olmakla çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez.Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır…” hükmü Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/2655 E. , 2019/3068 K. 09.05.2019 “…Ancak davalılar tarafından yapılan ödemenin bir kısmının dolar olarak banka üzerinden yapıldığı, diğer ödemelerin ise çeklerle yapıldığı anlaşılmıştır. Dolar olarak banka üzerinden yapılan ödemeler için kur farkı istenemeyeceği gibi, çek bir ödeme aracı olup verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için de tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemez. …” Hükmü gereği, Davacıya verilen ÇEKLERİN keşide tarihleri itibariyle TCMB döviz satış kuru üzerinden TL/USD’ye çevrilmesi sonucu davacının, davalıdan, 682,23 USD asıl alacak + 122,80 TL KDV
olmak üzere toplam 805,03 USD ( 11.939,24 TL) alacaklı olacağı ve bu alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereği yıllık %15,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği,
C) Çeklerin Vade Tarihindeki Tl/usd Paritesinin Asıl Alacaktan Tenzili Halinde; Vergi Usul Kanunu’nun 215/2-a maddesi gereği, dövizli fatura düzenleme usulü gereğince yapılan değerlendirme “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi
kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Ancak faturanın esası dövizli olduğu için faturada gösterilen TL tutar fatura muhatabının ödemesi gereken tutar değildir.
Fatura muhatabının fatura tutarını faturadaki para birimi üzerinden veya yine taraflarca belirlenen kur kullanılmak suretiyle başka bir para birimi ile ödemesi gerekir…” değerlendirmesi gereği, T.C Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No:2017/3549 Karar No:2018/4033 Karar Tarihi:11/09/2018 “…Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığının da gösterildiği görülmektedir. Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacağından, davacının kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması suretiyle…” kararının değerlendirilmesi gereği, Davacının davalıdan, 8.966,43 USD KDV hariç (122.114,52 TL )alacaklı olacağı, Davacı 9.030,96 USD KDV dahil (122.114,52 TL) tutarlı fatura kesmiş ve bu miktarı talep etmektedir.
Davacının 122.114,52 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereği yıllık %15,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
04/04/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; A) Ticari İlişkinin TL Olarak Kabulü Halinde; Sayın Mahkeme Tarafından Taraflar Arası İlişkide Ödemelerin TL Olacağı Hakkında Kanaat Halinde; Taraflar arasındaki itilafta davacının davalıya kestiği ve davalının yapmış olduğu ödemeleri TL olarak değerlendirildiğinde davacının davalıya 28 adet fatura ile 724.021,89 TL tutarlı fatura kestiği, davalının bu faturalara 723.675,23 TL ödeme yaptığı ve bakiye davacıya, 346,66 TL asıl alacak, 1,80 TL takip öncesi işlemiş faiz 348,46 TL alacağının hesap edildiği, davacının 346,66 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %15,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği,
B) Çeklerin İktisap/verildiği Tarihte Asıl Alacaktan Tenzili Halinde; Davacının, davalıya kestiği USD bazlı faturalar nedeniyle, davalının, davacıya verdiği vadeli çeklerin verildiği tarihteki Kur Üzerinden USD Para Birimine Çevrilerek asıl
alacaktan düşülerek yapılan değerlendirme gereği, Davalı tarafından TL bazında yapılan ödemelerin her birinin verildiği tarihindeki TL/USD karşılığı belirlenerek ve Davacıya keşide edilen çeklerin keşide/iktisap tarihlerindeki Kur Üzerinden USD Para Birimine Çevrilerek asıl alacaktan düşülerek yapılan hesaplamada; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2018/1227 E., 2019/1611 K. 13/03/2019 T. “…Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almış olmakla çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır…” hükmü Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/2655 E. , 2019/3068 K. 09.05.2019 “…Ancak davalılar tarafından yapılan ödemenin bir kısmının dolar olarak banka üzerinden yapıldığı, diğer ödemelerin
ise çeklerle yapıldığı anlaşılmıştır. Dolar olarak banka üzerinden yapılan ödemeler için kur farkı istenemeyeceği gibi, çek bir ödeme aracı olup verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için de tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemez. …” Hükmü gereği, Davacıya verilen ÇEKLERİN keşide tarihleri itibariyle TCMB döviz satış kuru üzerinden TL/USD’ye çevrilmesi sonucu davacının, davalıdan, 682,23 USD asıl alacak + 122,80 USD
KDV toplam 805,03 USD ( 11.939,24 TL) asıl alacak, 61,82 TL İşlemiş faiz 12.001,06 TL toplam alacağının hesap edildiği, Davacının 11.939,24 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereği yıllık %15,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği,
C) Çeklerin Vade Tarihindeki Tl/usd Paritesinin Asıl Alacaktan Tenzili halinde; Vergi Usul Kanunu’nun 215/2-a maddesi gereği, dövizli fatura düzenleme usulü gereğince yapılan değerlendirme “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi
kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Ancak faturanın esası dövizli olduğu için faturada gösterilen TL tutar fatura muhatabının ödemesi gereken tutar değildir. Fatura muhatabının fatura tutarını faturadaki para birimi üzerinden veya yine taraflarca belirlenen kur kullanılmak suretiyle başka bir para birimi ile ödemesigerekir…” değerlendirmesi gereği, T.C Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No:2017/3549 Karar No:2018/4033 Karar Tarihi:11/09/2018 “…Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığının da gösterildiği görülmektedir. Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacağından, davacının kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması suretiyle…” kararının değerlendirilmesi gereği, Davacının davalıdan, 8.966,43 USD KDV hariç (122.114,52 TL )alacaklı olacağı, Davacı 9.030,96 USD KDV dahil (122.114,52 TL) tutarlı fatura kesmiş ve bu miktarı talep etmektedir.
122.114,52 TL asıl alacak 632,32 TL işlemiş faiz 122.746,84 TL hesap edilmiştir.
Davacının 122.114,52 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereği yıllık %15,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekecektir.” şeklinde sonuç ve kanaate varıldığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle oluşan kur farkı alacağından kaynaklı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya satış yapıldığı, bedellerin dolar üzerinden belirlendiğini, ödeme tarihindeki kur üzeriden TL’ye çevrilerek ödeme yapılacağı hususunda tarafların anlaştıklarını, söz konusu anlaşmaya istinaden ön ödeme – kapora ödemesi olarak davalı şirketten ileri tarihli 150.000,00TL bedelli 30/08/2021 vade tarihli ve 150.000,00TL bedelli 30/10/2021 vade tarihli iki adet çek alındığını, vade tarihinde davalı şirket tarafından alınan ürünlerin bedellerinin güncel kur üzerinden Türk Lirasına çevrildiğini ve çekler ile ödenmeyen kısmına ilişkin TL bedelli faturalar kesilerek davalı şirkete iletildiğini, ödenmeyen kur farkı alacağı nedeniyle icra takibi yapıldığı, yapılan itiraz üzerine işbu itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yer alan kayıtlardan ve ticari kayıtlar üzerinden hazırlanan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere taraflar arasında kur farkı uygulamasına ilişkin imzalanmış bir sözleşme bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, verildiği tarihteki döviz satış kuru üzerinden doldurulması da mümkündür. Buna rağmen ödemeyi TL üzerinden düzenlenmiş çek ile kabul eden davacının, bu aşamadan sonra kur farkı istemesi mümkün değildir.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında yabancı para üzerinden devam eden ticari ilişkinin bulunması gerekir. (Yargıtay 19.HD. 2008/6163 Esas ve 2008/7544 K sayılı karar ile Yargıtay 19. HD.nin 2017/3549 Esas, 2018/4033 Karar ve 11/09/2018 tarihli kararı) Yabancı para cinsinden olan borcun, TL üzerinden düzenlenen çek ile ödenmesi halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edileceğinden alacaklı artık kur farkı isteminde bulunamaz.
Somut olayda, davacı defterlerinde TL ve USD cinsinden kayıt tutulduğu, davalı tarafından TL olarak verilen çeklerle ödemelerin yapıldığı, bu çeklerin davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmesi karşısında, davacının artık kur farkı talebinde bulunamayacaktır.
Nitekim davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen ve TL cinsinden düzenlenen çeki teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı TL cinsinden düzenlenen ve teslim tarihindeki satım bedeli karşılığı olan çeki alırken yabancı para cinsinden oluşacak kur farkını saklı tutmadığı gibi TL ile ödeme yapılmasına rağmen kur farkı alacağının bakiye kalacağına ilişkin bir sözleşme hükmü de bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. HD. 2020/2682 Esas, 2020/5731 Karar ve 08.12.2020 Tarihli kararı).
Yukarıda anlatılan gerekçe ile davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, davacı takipte haksız olsa da kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;.
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından ve ispatlanamadığından kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 1.494,65 TL harcının mahsubu ile fazla alınan ‭1.314,75‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
5-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 19.563,19 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır