Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/492 E. 2023/264 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/492 Esas
KARAR NO : 2023/264

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın müvekkili şirkette 2007 ile 2012 tarihleri arasında Genel Müdür olarak çalıştığını ve kendi arzusu ile 05/12/2012 tarihinde istifa ettiğini, 31/03/2013 tarihinde ise şirketten fiilen ayrıldığını, diğer davalılar … ile …’nin ortak ve yöneticisi oldukları davalı …’nin müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip bir şirket olduğunu, diğer davalılar …, …, …, …. ve …’ın ise müvekkili şirkette satış temsilcisi olarak çalıştıklarını, davalı şirket ortakları … ve …’nin öncelikle davalı …’ı arayarak ve ona gizli ortaklık teklif ederek müvekkili şirketin iş sırlarını ele geçirdiklerini, davalıların da müvekkilinin bu ticari bilgilerini kullanarak müvekkilinin müşterisi olan birçok diş hekimine kendi ürünlerinin pazarlama ve satışını gerçekleştirdiklerini, davalı … ‘ın, diğer davalı … A.Ş’nin distribütörlüğünü yaptığı rakip şirket … ürünlerinin tanıtım ve satış stratejisi toplantılarına katıldığı, bu amaçla 2012 yılının Aralık ayının ilk haftasında …’da. 16 Ocak 2013 tarihinde de …’te bulunduğu tespit edildiğini, davalı genel müdür …’ın rakip şirketin … toplantısına henüz müvekkili şirketten istifa etmeden önce katıldığını ve o tarihle halen Müvekkil şirkette çalışmakta bulunan satış temsilcileri davalılar …, …, …, … ve …’ı da birlikte götürdüğünü, davalı şirketin müvekkili bünyesinde çalışan başarılı satış temsilcilerini de ayartarak, çeşitli vaatlerle transfer etmiş ve ellerindeki müşteri profilini ve iş bilgilerini elde ettiğini, davalılardan … ve …’in davalı genel müdür …’ın tek taraflı tasarrufu ile müvekkişi müvekkili işyerinden diğer yöneticelere haber vermeksizin çıkarttığını ve hemen akabinde davalı şirkette işe başladıklarını, davalı …’ın müvekkilinin onayını almadan işten eleman çıkarmasının mümkün olmadığını, davalılar …, … ve …’nun ise kendi istekleri ile nedensiz olarak işten ayrıldıklarını bu 3 çalışanın ihbar süresi beklenmeksizin işten ayrılmalarına yine davalı genel müdür …’ tarafından müsade edildiğini, davalı şirkete transfer olan Davalılar …, …, … ve …’ın müvekkili şirkette çalışırken edindikleri müşteri bilgilerini, ürün bilgilerini satış ve pazarlama stratejilerini ve her türlü iş sırlarını ifşa ederek yeni işverenleri davalı şirket için kullandırlarını, bu davalıların halen müvekkili şirkette çalışırlarken müşteriler ile geliştirdikleri iyi ilişkilerden istifade ederek bu müşterileri davalı şirkete yönlendirdiklerini, davalı şirket ve ortakları davalılar … ve … ile gizli ortaklık yaptıkları davalı …’ın müvekkillirinin eski çalışanı satış temsilcilerinden elde ettikleri iş ürünlerinden istifade ererek karşı strateji ve satış teknikleri uygulayarak müşteriler ile geliştirilen iyi ilişkilerden yararlanarak müvekkilinin müşterilerini ele geçişmeye başladıklarını, ayrıca davalı şirketin ortakları … ve …’nin müvekkilden 5 satış elamanı birden transfer etmesinin bile müvekkili satış kapasitesini bir anda düşürdüğünü, davalıların müştereken gerçekleştirdikleri haksız rekabet teşkil eden iş ve eylemler sonucu uğratılan zararın tespiti, tahkikatın tamamlanması ve özellikle davalı …’ nin müvekkilinden temin ettiği müşterilere yapılan satış miktarının tespitinin akabinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile saptanabileceğini, müvekkilinin uğradığı maddi zararın yanı sıra davalıların iş ve eylemleri nedeniyle manevi açıdan da zarar gördüğünü, davalı …’ın belirttikleri iş ve eylemleri ile çalıştığı şirketin menfaatlerine aykırı hareket ettiğini davranışları yüzünden müvekkilinin zarara uğradığının açık olduğunu, ancak uğranılan zararın ve 5 yıllık süreçte yaşanacak kar kaybının bu aşamada tespitinin mümkün olmadığını, davalılardan … ile …, …, …, … ve …’nun müvekkili bünyesinde hizmet akdi ile çalıştıkları sürede yükümlülüklerine uygun davranmadıklarını ve müvekkili şirkedin zararına yol açtıklarını, davalı …’ın iş akdi devam ederken ve iş akdinin sona ermesinden sonra iki yıllık bir süre boyunca müvekkilinin ürinleri ile rekabet halindeki hiçbir ürünün doğrudan yada dolaylı olarak satış ve dağıtımında yer almacağını taahhüt ettiğini, sadakat ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığını, iş bu davalıların müvekkilinin uğradığı tüm zararın tazmininden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyan ederek davalılar tarafından yapılan haksız rekabetin tespitine ve menine, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun Türkiye’nin en yüksek trajlı iki gazetesinde yayınlanmasına, davalıların haksız rekabet teşkil eden fiillerinden dolayı müvekkilinin uğradığı zararın tespitine ve şimdilik 10.000.TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tazminine, uğranılan 500.000.TL’ lik manevi zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, tahsilde tekerrür etmemek üzere davalı … ile …’ın hizmet sözleşmesine aykırılık teşkil eden fiillerinden dolayı müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ile anılan davalılardan müşterek ve müteselsilen tazminine, tespit edilen tutarlara haksız fiil tarihinden itibaren en yüksek ticari temerrüt faizinin işletilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’ın 15/11/2012 tarihinde, …’ın ise 01/12/2012 tarihinde fesih ihbarında bulunulduğunu ve ihbar önellerini kullandıklarını, …’ın ise işine son verildiğini, … ‘nun ise 28/12/2012 tarihinde işten ayrılacağını yazılı olarak bildirerek ihbar önelini kullandığını ve akabinde gazete ilanı ile eleman arayan davalı şirket ile görüşerek ve zaten bu davalı şirket bünyesinde çalışan arkadaşlarının da desteği ile bu işyerinde çalışmaya başladığını, böylece … ve …’ın 10/01/2013 tarihinden itibaren, … ve …’in 11/01/2013 tarihinden itibaren ve …’nun ise 12/03/2013 tarihinden itibaren davalı şirket bünyesinde çalışmaya başladıklarını, müvekkillerinin davacı firmada çalışmaya başlamadan öncesinde de aynı alanda çalıştıklarını ve bu pazar içinde yer alarak kişisel beceri ve ilişkileri ile kendi müşteri portföylerini oluşturduklarını, çalışanların elde ettikleri mesleki bilgi ve beceriler ile tecrübelerini kullanmalarının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, müvekkillerinin her birinin ayrı ayrı olmak üzere bahsettikleri özellikleri sayesinde davacıya oldukça fazla müşteri kazandırdığını, ancak davacıdan ayrılmalarından sonra davacıdan müşteri çalma yada benzeri bir eylemin söz konusu olmadığını, müşterilerin zaten müvekkillerinin devamlı müşterisi olan ve aralarında güven ilişkisi olan doktorlar olduğunu, müşteri bilgilerinin yeni işveren için kullanma yahut ifşa etme yada müşterileri ele geçirme diye bir durumun söz konusu olmadığını, bu sektörü hiç bilmeyen bir kişinin dahi internetten yapacağı araştırma ile öğrenilebilecek bilgilerin ticari sır olmadığını, dava konusu her iki ürünün de internet üzerinden tanıtımının yapıldığını hatta davacının internet üzerinden ürünün reklamını yaptığının görüldüğünü, davacının iddia ettiği gibi bir mesleki sır veya ürün bilgisinin ifşa edilmesinin söz konusu olmadığını, uzun yıllar davacı firmada çalışmış elemanlar olarak davacı firmanın ürünlerini kötülemek müvekkillerinin şuan yaptıkları ve satacakları ürün için kötü bir intiba yaratacağından böyle bir eylemin içine girmediklerini, teknik anlamda zaten bilgilere vakıf ve ve belirtildiği üzere internet üzerinden katalog ve üretim bilgilerine sahip olabilecek hekim müşterileri yanıltmak yahut kandırmanın söz konusu olmayacağını, müvekkillerinin şu an pazarlamada oldukları ve tüm hekimlerce zaten tercih edilen … Marka ürün davacının ürününden daha yüksek fiyatla satıldığını, Nobel markalı ürünün müşteriler tarafından tercih edildiğinin herkes tarafından bilindiğini, Nobel ürünlerinin davacı satıyor olsaydı davacının ürünleri daha çok tercih edilecek ve davacı böyle bir dava açmaya niyetlenmeyecğini, açıkça anlaşılacağı üzere davacının davalı şirketin …’in tartışılmaz desteği ile sektördeki çıkışından rahatsız olduğundan dolayı bu davayı açtığını, davacının işten çıkartmış olduğu, ki şu ana kadar davalılar dışında 10 dan fazla kişinin de çıkartıldığı bilindiğini, diğer başka elemanları da hatta grup halinde başka firmalarda çalışmaya başladığı halde aynı sebeple davacının hedef alarak davalıları seçtiğini beyan ederek davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirkette 5,5 yıl boyunca her şeyden sorumlu tek imza yetkilisi olarak çalıştığını, müvekkilinin istifasının ardından 31/03/2013 tarihine kadar istifadan sonra neredeyse 4 ay daha davacı şirkette çalıştığını, müvekkilinin çalışırken de ayrıldıktan sonra da davacı şirket ile herhangi bir hakız rekabet oluşturacak bir eylemde bulunmadığını, davacı şirketin herhangi bir ticari iş sırrını da kimseyle paylaşmadığını, müvekkilinin davacı şirketin prosedürleri gereği ayrılırken bilgisayarını, çalıştığı döneme ait biriktirdiği tüm bilgi ve belgeleri ajandalarını şirkette bıraktığını, şirketin herhangi bir belgesinin dijital ortamda yada basılı olarak kopyasını almadığını, davacı tarafın ticari sır olarak nitelendirdiği müşteri bilgileri, implan ürünleri satın alan diş hekimlerinin merkezlerinin sağlık kuruluşlarının bilgileri olduğunu ki bu bilgilerin kamuya açık, herkes tarafından bilgisayar başında bile öğrenilebilecek bilgiler olduğunu, implan sektöründeki müşteri bilgisi herkes tarafından uzlaşılabilecek ve elde edilebilecek bir bilgi olduğunu, müvekkilinin davacı şrketten ayrıldıktan sonra implan sektöründe değil onun yan sektörü olarak adlandırılabilecek yardımcı malzeme Botiss ürünleri sektöründe çalışmaya başladığını, davacı şirket ile bırakın haksız rekabeti rekabet edeceği bir alanda dahi çalışmadığını, müşteri bilgisinin iş sırrı olmasının mümkün olmadığını, implan sektöründe ürünün Türkiye’ye giriş fiyatı haricinde satış fiyatı, vadesi, promosyonu satış sonrası hizmet bilgilerinin gizli bilgi veya iş sırrı olmadığını, diğer davalı … AŞ’nin hali hazırda … firmasının Türkiye distribütörü olduğunu, bu firma ve ortaklarının müşteri portföyleri olan mesleki tecrübeleri ile bu sektörde kazandıkları deneyimleri ile belli bir pazar payına sahip bilinen bir firma olduğunu, … A.Ş. ve ortakları nede diğer satış temsilcisi beş davalı ile planlama yaparak davacı şirkete karşı haksız rekabet oluşturulacak herhangi bir eylemde bulunulmadığını, müvekkilinin fiilen ayrıldığı 31/03/2013 tarihine kadar tüm bilgilerini müşteri portföyünü satış politikalarını yeni gelen genel müdür ile 1 ay çalışarak aktardığını, müvekkilinin imzaladığı 2007 ve 2012 tarihli hizmet sözleşmesindeki tüm yükümlülüklerine şirket politikalarına çalıştığı süre boyunca uyduğunu, istifasından sonra ise davacı şirketle rekabet yasağına uymaya devam ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalılar … Tic AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yanlış yönlendirme yapmayı amaçladığını, müvekkilinin ve ortaklarının piyasada tanınmış kişiler olduklarını, iddiaların fiilen ve hukuken geçerliliğinin bulunmadığını, davalılardan …’ın müvekkili şirket arasında davacı tarafın iddia ettiği gibi açık yada gizli bir ortaklığının bulunmadığını, gizli bilgilerin hiçbir şekilde ifşasının söz konusu olmadığını, davacının hangi iş sırlarının nasıl açıklandığı konusunda herhangi bir somut iddia ve delil ortaya koymadığını, iddia edildiği gibi davalılardan … ile müvekkili şirket orkaklarının hiçbir surette müvekkili şirketin ürünlerinin pazarlanması için davacının müşterilerine ziyarete gitmediklerini ürünleri kötüleyici beyanlarda bulunmadıklarını, davacının satış fiyatlarının ve tekniklerinin öğrenilmesinin gerçek dışı olduğunu, müvekilinin böyle bir bilgiye ihtiyacının olmadığını, implant piyasasında fiyat gibi teklif unsurlarının gizli bilgi olabilmesinin mümkün olmadığını ve müvekkilinin ürünlerinin davacının Türkiye’de satmış olduğu benzer ürünlerin fiyatlarından daha yüksek fiyatlara satıldığını belirterek davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DELİLLER :
Ticari defter ve kayıtlar, …, Hudut Kapılarına ve SGK’ ya yazılan müzekkere cevapları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları ve dosya kapsamı.
GEREKÇE;
Dava, haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 309. Maddesinde feragatin, kayıtsız ve şartsız olması gerektiği, 310. maddesinde ise hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği açıklanmıştır.
Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır. (HGK.’nın19/02/2019 tarih ve 2015/21-1114 E, 2019/164 K, )
Somut olay bakımından, mahkememizce henüz ön inceleme duruşması yapılmadan önce davacı vekili 27/03/2023 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. Davalılar vekilleri de 28/03/2023 tarihli dilekçeleri ile yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını açıklamıştır.
Davacı vekili davadan feragat ettiğini kayıtsız ve şartsız olarak bildirdiğinden, davaya son veren taraf işlemi olan bu beyanı çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Bu nedenle davanın 6100 sayılı HMK.’nın 307. maddesi gereğince feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Peşin alınan toplam 8.709,55 TL harçtan alınması gereken 179,90 TL red harcının mahsubu ile artan 8.529,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine
3-Talep edilmediğinden yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-Talep bulunmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı ve davalı tarafa ait artan gider avansının bulunması halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır