Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/398 E. 2023/403 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/398 Esas
KARAR NO : 2023/403

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 03/06/2022 dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin alacağının sağlanması amacıyla … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı İcra dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra yoluyla icra takibine geçildiğini, davalı/ borçlunun icra takibinde asıl alacağa, işlemiş faize, döviz kuruna ve işleyecek faize itiraz ettiğini, dava şartı olan arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığını, takip alacaklısı …Ltd. Şti.nin 10/07/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinden de anlaşılacağı üzere …A.Ş. ile birleşerek tasfiye olduğunu, birleşmeden sonra unvanının …Tic.A.Ş. olduğunu, davalı/ b.orçlunun itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu ve iptalinin gerektiğini, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında yapılan sözleşmelere dayanarak düzenlenen 03/07/2013 tarih, 04/06/2013 tarih, 15/05/2013 tarih ve 23/04/2013 tarihli faturalarda satış bedelinin ABD doları olarak belirlendiğini, sözleşme tarihi ile vade tarihi, vade tarihi ile fiili ödeme günü arasındaki kur farkından kaynaklanabilecek uyuşmazlıklar için satım sözleşmelerine ödeme günündeki kurun esas alınacağı ve yapılacaklara dair hükümler konduğunu, bu hususun söz konusu sözleşmede ve faturalarda: “TL cinsinden nakit, çek veya senetle tahsilat durumunda, fiili ödeme tarihini izleyen iş gününe ait TCMB satış kuru hesaplamalarda esas alınır.” ve “Vade tarihinde TCMB satış kurunun faturada esas alınan kurdan büyük olması durumunda Kalmet paslanmaz bu farkı, alıcıya fatura ederek üzerine ekler, alıcı bu farkı 7 gün içinde nakden ödemekle yükümlüdür.” maddeleriyle hüküm altına alındığını, Vergi Usul kanununda yer alan zorunluluk gereği ABD doları cinsinden olan alacaklar taraflar arasında tutulan cari hesaba Türk Lirası olarak kaydedilmekte ise de faturalarda alacağı Döviz cinsinden karşılığı gösterildiğini, cari hesaptan da görüleceği üzere kur farkı faturası düzenlenmeden önce dahi davalının müvekkile bakiye cari hesap borcu bulunmadığını, davalının borçlu olduğunu bilmekte olup takibe itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalının borca ve ferilerine itirazında kötü niyetli olup, icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini beyan ederek, davalının/ borçlunun … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı İcra Takip dosyasına yaptığı itirazın iptalini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş ise de, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER:
Bilirkişi Raporu, dava dosyasındaki taraf açıklamaları ve tüm deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
06/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”Davacı şirketin ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre delil niteliğine haiz olduğu davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle 10.556,84 TL karşılığı, 4.535,74 USD alacağının kayıtlı olduğu, davacı, davalıdan … 32. İcra Müdürlüğü … E Sayılı Dosyası ile 4.535,75 USD asıl alacak, 427,51 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.963,26 USD (10.556,85 TL), asıl alacağına 3095 sayılı yasa gereği yıllık 9611,75 oranından az olmamak üzere fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden tahsilini talep ettiği, davacı Takibi USD döviz cinsinden başlatmış, dolayısıyla takip sonrası faizi TL cinsinden talep alacağa uygulanan faiz oranları uygulanamayacağı gibi, davacı tarafından da talep edilemeyeceği, yapılan incelemede davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle, 4.535,74 USD karşılığı ( 9.647,52 TL-İcra Takip tarihindeki USD/TL parite) talep edebileceği, davacının asıl alacağına, takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasa 4/a maddesi gereği Devlet Bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceğini, davacının 427,51 USD (909,74 TL) takip öncesi işlemiş faiz talebinin fazla ve yersiz talep olduğundan reddinin gerekeceği” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesi gereğince hazırlanan faturaların ödenmemesinden kaynaklı başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Huzurdaki davada taraflar arasında mal alışverişi kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu ve teslim edilen malların bedelinin ödenmediği iddia edilmiş, davalı yanca dosya kapsamında herhangi bir savunma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı ticari ilişki kapsamında mal almadığını değil, davacı yana borçlu olmadığı savunması ile takibe itiraz etmiş, ancak huzurdaki davada cevap dilekçesi ise sunmamıştır. Bu durumda ispat yükü davalı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki karşılığı alınan malların bedelinin ödenip ödenmediği ile bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Yukarıda kapsamda Mahkememizce taraflara ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak atanacak mali müşavir bilirkişiye bildirilmesine, davacı vekilinin inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağı duruşmada ihtar edilmiş, aynı hususta davalı yana tebliğ ile ihtarat yapılmış, ancak buna rağmen ticari kayıtları sunulmadığından, davalı yanın ticari kayıtları ibrazdan kaçındığı kabul edilmiştir.
Nitekim dosyamıza sunulan 06/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ile davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle, 4.535,74 USD karşılığı ( 9.647,52 TL-İcra Takip tarihindeki USD/TL parite) talep edebileceği, davacının asıl alacağına, takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasa 4/a maddesi gereği Devlet Bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceğini, davacının 427,51 USD (909,74 TL) takip öncesi işlemiş faiz talebinin fazla ve yersiz talep olduğundan reddinin gerekeceği, tespiti yapılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın fatura ve cari hesap alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık kapsamında alacağın USD cinsinden olduğu kabul edilmiş, bu kapsamda alacağın hangi tarihteki döviz kuru üzerinden karar bağlanacağı hususunun öncelikle açıklanması gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkememizce davacının borçlu olmadığı kabul edilen senetlerin toplam tutarının 4.535,75 USD olduğu görülmekle, karar tarihi olan 17/05/2023 tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden 1 USD 19.7988 TL olacak şekilde TL’ye çevrilerek hesaplanan 89.802,41 TL üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;.
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 32.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin; 4.535,75 USD asıl alacak ile bu alacağa takip tarihi olan 17/07/2014 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden 1 yıllık döviz mevduatına uyguladıkları faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin işlemiş faiz ve faiz talebinin REDDİNE,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 4.535,75 USD alacağın %20’si olan 907,15 USD icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 6.134,40 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 1.187,25 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.947,15 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
5-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 14.368,39 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 2.758,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı yanın yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2023

Katip Hakim
(e-imza) (e-imza)

Peşin Harç :1.187,25 TL
Başvuru Harcı : 80,70 TL
Vekalet Harcı : 11,50 TL
Bilirkişi Ücreti: 1.250,00 TL
Posta Giderleri: 228,75 TL
Toplam : 2.758,20 TL