Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/345 E. 2022/723 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/345 Esas
KARAR NO : 2022/723

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davalı şirket ile müvekkili arasında 16.09.2020 tarihinde akdedilen “Eser Telif Sözleşmesi” ile müvekkilin eser sahibi olduğu “…” isimli eser üzerindeki 5846 syl. Kanun gereğince müvekkilinin sahip olduğu işleme, çoğaltma, yayma, temsil, işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlara umumi iletim hakkına ilişkin mali haklar ve kullanım ruhsatı, sözleşmenin 5/a maddesi gereğince eserin satışa sunulduğu tarihten itibaren 3 ayda bir satış adedi üzerinden hesaplanacak şekilde eser satış fiyatı üzerinden %3,5 telif ücreti ödemesi karşılığında 5 yıl süre ile münhasıran davalıya devredildiğini, ancak davalı şirketin, eser sahibine karşı anılan sözleşmenin 5/a bendinde öngörülen telif ücretlerini ödeme yükümlülüğünü müvekkiline karşı süresi içerisinde tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmeyerek sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, anılan sözleşmenin madde 6/b hükmü çerçevesinde telif ücretlerinin ödenmemesi sözleşme yükümlülüklerinin ihlali niteliğinde olup bu durumun eser sahibine sözleşmeyi haklı fesih imkanı tanıdığını ve ilgili sözleşmenin 8.maddesinin b bendi ile, sözleşmeyi ihlal eden tarafın ihlal sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararlara karşılık olarak karşı tarafa 40.000 TL cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, tüm bu sebeplerle Bakırköy … Noterliği 08.09.2021 tarih ve … Yevmiye numarası ile taraflarınca ihtarname keşide edildiğini ve ”taraflar arasında akdedilen “Eser Telif Sözleşme” sini, ilgili sözleşmenin feshe ilişkin 6.maddesinin b bendi ve TBK m.125 gereğince genel hükümlere göre haklı sebeple feshettiğimiz” davalı şirkete bildirildiğini, işbu ihtarın tebliği tarihinden itibaren 1 hafta (7 gün) içerisinde ödenmemesi üzerine müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Md…. E. sayılı dosyası üzerinden … LTD. ŞTİ. hakkında Eser Telif Sözleşmesine dayanarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun, borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, bu itirazın sadece takibi sürüncemede bırakarak müvekkilinin haklı alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla yapılmış olduğunu, haksız ve mesnetsiz olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulüne, davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm ferileri ile birlikte devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ve tensip tutanağı tebliğ edilmiş, davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, icra dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanmış 16/09/2020 tarihli eser telif sözleşmesi kapsamında davacının cezai şart isteminden kaynaklı İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türkiye’de Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemeleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilgili hukuki ilişkilerden doğan dava ve işlere bakmakla görevli mahkemelerdir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesinde tanımlaması yapılan eserlerin yorumlanması ve kullanılmasından kaynaklanan mali ve manevi uyuşmazlıklara bakmakla görevli mahkemenin aynı kanunun 76. maddesi gereğince dava konusunun miktarına ve kanunda gösterilen cezanın derecesine bakılmaksızın ihtisas mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Bu konuda kurulan ihtisas mahkemeleri Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Yapılan açıklamalar ışığında eldeki dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1/B maddesine göre eser mahiyetinde sayılabilecek “…” isimli esere ilişkin mali hakların devrine yönelik sözleşmenin feshinden kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olduğu, cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir edim olduğuna göre, sözleşme içeriğinin 5846 sayılı yasadan kaynaklı telif haklarına ilişkin olması sebebiyle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 76.maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu (aynı yönde İstanbul BAM 44. HD’nin 2022/1257 Esas ve 2022/1241 Karar sayılı ilamı), görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, arabuluculuk gideri, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 22/11/2022
Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı