Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/315 E. 2023/701 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/315 Esas
KARAR NO : 2023/701

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili .. 1.Tüketici Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı … Şti.’ne ait … plakla sayılı araç davalı sigorta şirketi tarafından … poliçe numarası ile kasko sigortalı olarak sigortalandığını, sigorta başlangıcının 03.05.2019 ve bitişi ise 03.05.2020 tarihli olduğunu, söz konusu aracın müvekkil şirket yetkilisi …’ın sevk ve idaresinde iken, 03.03.2020 tarihinde ve saat 20:50’de … trafik ışıkları bölümünde sağdan gelen aracın sıkıştırması nedeni ile tek taraflı olarak direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve orta refüje çıkması sonucu kazaya sebebiyet verdiğini, kaza sonrası gelen trafik ekipleri tarafından “maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı” tanzim edildiğini, saat 21:18 yani kazadan 28 dakika sonra yapılan alkolmetre ölçümünde 0.42 promil alkol tespit edildiğini, … plaka sayılı araç, davalı sigorta şirketine yaptığı hasar başvurusu nedeniyle …. Ltd. Şti. tarafından tamir edilerek, 29.483,26-TL’sı hasar bedeli olarak fatura edildiğini, söz konusu bedelin kasko sigorta poliçesi tarafından ödenmesi adına sigorta şirketine başvurulduğunu, sigorta şirketi tarafından 19.03.2020 tarih ve dosya no: … No.lu yazı ile “alkol ölçüm testi raporunda sigortalı araç sürücüsünün 0.42 promil alkollü olduğu, kaza saati ile alkol ölçüm saati arasındaki zaman fakrı nedeniyle sigortalının yasal sınır olan 0.50 promil alkol değerinin üzerinde alkollü olduğu kanaati ile” hasar ödemesinin yapılamayacağını belirtildiğini, davalı tarafın afaki olarak varsayıma dayalı bir söylemle sigortacı olarak sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi uygun olmadığını, davalı tarafın sigorta şirketi hiçbir yasal dayanağı olmayan kanaati ile usule ve yasaya aykırı olarak sırf hasar tazminatı ödememek için taleplerini reddettiğini belirterek, davalı Sigorta Şirketi’nin usule ve yasaya aykırı olarak vecibesini yerine getirmemesi ve poliçe gereği hasar bedelini ödememesi dolayısı ile tarafımızdan ödenen 29.483,26-TL’sı bedelin 13.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkilim davacı şirkete ödenmesi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davanın reddinin gerektiğini, delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, davacının sigortalının kasıt veya kusuru nedeniyle zarara uğradığını ispatlamaları gerektiğini, kusur oranının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirketin alacağı ret gerekçesinden de anlaşılacağı üzere olayda araç sürücüsüsün kusurlu olduğunu, araç sürücüsünün alkol ölçümünde 0,42 promil alkollü olduğunun belirlendiğini, kaza saati ile ölçüm saati arasındaki farktan kaza anında 0,50 promilin üzerinde olduğunun açık olduğunu, bu nedenle yasal dayanaktan yoksun davanın reddinin gerektiğini, kasko sigortası genel şartlarına göre davanın reddinin gerektiğini, davanın haklı olduğu belirlense dahi davalının tazmin yükümlülüğünün olmadığını ve davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… 1.Tüketici Mahkemesinin … Esas, …karar sayılı kararı ve Mahkememizin 2021/245 esas 2021/283 karar sayılı kararı ile görev uyuşmazlığı oluştuğundan uyuşmazlığın çözümü dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş, BAM’ın 13/04/2022 tarih, 2021/2086 Esas, 2022/1031 Karar sayılı merci tayini kararı ile Mahkememiz görevli bulunduğundan Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, hasar dosyasın, sigorta poliçesi, bilirkişi heyet raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, 03/02/2020 tarihinde davacıya ait aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası nedeniyle oluşan hasar miktarı ve davacının kaza sırasındaki alkol oranının yasal sınırlar içerisinde olup olmadığı, belirlenecek hasar miktarının poliçe teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı, hasarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğu olup olmadığı ve zamanaşımı hususunda toplanmaktadır.
Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ile kaza ve dava tarihleri nazara alındığında eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasının ardından Mahkememizin 13/12/2022 tarihli ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere kusur-hasar bilirkişisi, sigorta bilirkişisi ve ATK uzmanı hekim bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 25/05/2023 tarihli raporda özetle;
“1.Davalı sürücü … % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu,
2.Davacı şirkete ait … plakalı araçtaki gerçek hasar miktarının KDV dahil 29.483,26 TL olduğu,
3.Kazanın araç sürücüsünün münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğinin söylenemeyeceği,
4.Araçtaki hasarın davalı sigorta şirketince temin edilen kasko sigorta poliçesi kapsamında olduğu” yönünde tespitlerde bulunulduğu, raporun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görüldüğünden davalı vekilinin yeniden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Raporda yapılan tespitlere göre, davacıya ait … plaka sayılı araç davalı Sigorta Şirketi nezdinde … no.lu poliçe ile 03.05.2019/2020 dönemi için rayiç değer teminatlı olarak genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı bulunmaktadır.
Sigortalı aracın 03.03.2020 tarihinde karıştığı kaza sonucu zarar gördüğü beyan edilmiştir. Hasar, kasko sigorta poliçesi vadesi içerisinde meydana gelmiştir.
TTK’nın 1409. maddesi; “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur. Sözleşmede öngörülen rizikolardan her hangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.”
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11/4 maddesi ise; “Sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır” hükmünü getirilmiştir.
TTK’nın ve 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun ilgili hükümleri, Kasko Sigortası Poliçe Genel ve Özel Şartları açısından değerlendirildiğinde;
Kasko Sigortası Poliçe Genel Şartları’nın “Teminat Dışında Kalan Zararlar” başlıklı A.5 maddesinde tahdidi olarak sayılan haller A.5.10.maddesi “Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 no-lu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” halinde meydana gelen hasarın teminat dışında kalacağı belirlenmiştir. 5.4 ve 5.5. maddeleri alkollü veya ehliyetsiz araç kullanma sebebiyle sürücünün kimliğinin tespit edilememesi halleridir.
Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükü sigortacıya aittir. Sigorta Şirketince rizikonun, Kasko Sigortası Genel Şartları A.5. maddesinde sayılan teminat dışı kalan zararlardan olduğunu şüpheye mahal vermeyecek şekilde somut ve net delillerle ispatlanması gerekmektir.
Sigortalının ihbar yükümlülüğünün kasten yerine getirilmediğinin ya da iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde kullanıldığının tartışmaya mahal vermeyecek somut kanıtlarla sigortacı tarafından ispat edilmesi gereklidir.
İspat yükü gereğince davalı, dosyaya beyan ve belgeler sunmuştur.
TTK 1409/2- 1410. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve T.T.K. 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Davalı sigorta şirketi tarafından kazanın ihbar olunduğu şekilde meydana gelmediği, Kasko Sigortası Genel Şartları C.2 maddesi ile rizikonun gerçekleştiğine ilişkin doğru beyan mükellefiyetine uymadığı hususunun ispat edilmediği görülmektedir.
Kasko sigorta sözleşmesinin sigorta teminatı dışı kalan halleri düzenleyen poliçe genel şartlarının A.5.5 maddesine göre taşıtın uyuşturucu maddeler veya 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar kasko sigortası teminatı dışında kaldığı kabul edilmiş bulunmaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, “Genel Şartları’nın A.5.5. maddesi hükmü gereğince, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle, sürücünün münhasıran, sadece alkolün veya uyuşturucunun etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Böyle bir nedenle, hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK hükmü uyarınca, sigortacıya düşmektedir.”
Kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği, kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu v.s. gibi diğer koşulların kazadaki rolünün değerlendirilmesinin gerektiği , kazanın salt alkol alınması sebebiyle aracın güvenli sürülme yeteneğinin kaybedilmesi sonucu meydana gelmiş ise zarar, teminat kapsamı dışında kalacaktır.
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün salt alkollü olması veya alınan alkolün az ya da çok olması yeterli olmayıp, alkollü araç kullanımı ile olay arasındaki illiyet bağının bu tür maddelerin sinir sistemini etkilemesi nedeniyle meydana geldiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olayda, davalı şirket vekili kazanın sürücünün münhasıran alkollü olması nedeniyle meydana geldiği ileri sürmüş ise de dosyaya sunulan trafik ve nörolog bilirkişi değerlendirmelerine göre olayın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğinin tespit edildiği, meydana gelen hasarın poliçe teminatı kapsamında bulunduğu ve zarardan sigorta şirketinin sorumlu olacağı anlaşıldığından davanın kabulü ile 29.483,26 TL nin temerrüt tarihi olan 19/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulü ile, 29.483,26-TL nin temerrüt tarihi olan 19/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 2.014,00 TL harçtan peşin alınan 503,51 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭1.510,49 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 680,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 503,51 TL peşin harç, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 363,50 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.434,81 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 26/09/2023

Katip
✍e-imzalı

Hakim
✍e-imzalı