Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/288 E. 2023/107 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/288 Esas
KARAR NO : 2023/107

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 25/04/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; … markasıyla ve www…..com alan adlı internet sitesi üzerinden e-ticaret sektöründe faaliyetlerini akdedilen sözleşmelere istinaden ülke genelindeki birçok gerçek ve/veya tüzel kişi tacirin ürünlerin satışına da aracılık ettiğini, davalı tarafla 18.03.2020 tarihinde Satıcı İş Ortaklığı ve İlan Sözleşmesi akdedilmiş bulunduğunu, davalıya ait ürünler www…..com internet sitesi üzerinden tüketicilere satışa sunulduğunu, müvekkile ait www…..com internet sitesi üzerinden yapılan işlemler her bir taraf nezdinde doğan hak edişler faturalandırılarak cari hesaba kaydedildiğini, davalı tarafın cari hesabı 24.982,17- TL tutarında borç bakiyesi vermesine rağmen ilgili tutar kararlaştırılan vade tarihinde ödenmediğini, sözlü görüşmeler ile davalının sözleşmede yazılı adresine tebliğ edilen ödeme mektubundan da olumlu bir netice elde edilemediğini, davalı aleyhine … 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, dava şartı olan zorunlu arabulucuğa müracaat edildiğini, ancak yapılan görüşmeler anlaşmayla neticelendirilemeyeceğini, davanın kabulü ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, dava ve talep etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ; Bilirkişi raporu, Ticaret Sicili Müdürlüğü yazı cevabı, … 8. İcra Dairesi yazı cevabı dosyamız arasında mevcuttur.
Bilirkişi Mali Müşavir tarafından dosyaya sunulan rapor ile; Davacı şirketin 2020-2021 yılı ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre açılış ve kapanış e-beratlarının zamanında yapılmış olduğunu, ticari defterlerin delil ve kapanış e-beratlarının zamanında yapılmış olduğunu, ticari defterlerin delil niteliğine sahip olduğunu, davacının davalıdan … 8. İcra Müdürlüğünün … e sayılı dosyası ile, 24.982,17 TL asıl alacağına yıllık %9 faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, yapılan incelemede davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi ile 25.392,17 TL alacağının kayıtlı olduğunu, icra takibinde 24.982,17 TL talep ettiğinden, taleple bağlılık ilkesi gereği talebine bağlı olarak 24.982,17 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %9 oranından başlayacak yasal faiz uygulanması gerektiğini, bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ilişkisi olduğundan bahisle açılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz (YHGK 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı ilamı). Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkin şartların oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı sözleşme kapsamında mal almadığını değil, davacı yana borçlu olmadığı savunması ile takibe itiraz etmiş, ancak huzurdaki davada cevap dilekçesi ise sunmamıştır. Bu durumda ispat yükü davalı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki karşılığı alınan malların bedelinin ödenip ödenmediği ile bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Yukarıda kapsamda Mahkememizin 02.11.2022 tarihli ara kararı ile; taraflara ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelemenin 29.11.2022 günü saat 14:00’te mahkememiz kaleminde yapılmasına, bilirkişi olarak atanacak mali müşavir bilirkişiye bildirilmesine, davacı vekilinin inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağı duruşmada ihtar edilmiş, aynı hususta davalı yana tebliğ ile ihtarat yapılmış, ancak buna rağmen ticari kayıtları sunulmadığından, davalı yanın ticari kayıtları ibrazdan kaçındığı kabul edilmiştir.
Nitekim dosyamıza sunulan 03.01.2023 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı şirketin 2020-2021 yılı ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre açılış ve kapanış e-beratlarının zamanında yapılmış olduğunu, ticari defterlerin delil ve kapanış e-beratlarının zamanında yapılmış olduğunu, ticari defterlerin delil niteliğine sahip olduğunu, davacının davalıdan … 8. İcra Müdürlüğünün … e sayılı dosyası ile, 24.982,17 TL asıl alacağına yıllık %9 faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, yapılan incelemede davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi ile 25.392,17 TL alacağının kayıtlı olduğunu, icra takibinde 24.982,17 TL talep ettiğinden, taleple bağlılık ilkesi gereği talebine bağlı olarak 24.982,17 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %9 oranından başlayacak yasal faiz uygulanması gerektiğini, davalı taraf incelemeye katılmadığı, ticari defter ve kayıtları ibraz etmediğinden davalı taraf ticari defter kayıtları üzerinden bir tespitin yapılamadığı, tespiti yapılmakla davanın asıl alacak yönünden kabulü ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın fatura ve cari hesap alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlerine göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KABULÜNE,
Davalının … 8.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 24.982,17 TL alacağın %20’si olan 4.996,43 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.706,53 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 301,73 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.404,80 TL harcın ve arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.648,50 TL bilirkişi-posta-tebligat ücreti, 23,00 TL vekalet harcı, 301,73 TL peşin harç ve 80,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 2.053,93 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen, davalının yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2023

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)