Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/26 E. 2022/413 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/26 Esas
KARAR NO : 2022/413

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketi iş bu davaya konu alacağını temlik eden … Ltd Şti, ile davalı şirketin mağazaları için gerekli olan çeşitli malzemeleri davalıya temin ettiğini, ve bu malzemelerin montajlarını ve kurulumu ile ilgili davalı şirkete hizmet verdiğini, bu işlere ilişkin düzenlenen faturaların temelindeki hizmet ile malzeme teminlerinin ifa edildiği ve faturaların münderecatının doğru olduğu davalı yanın kabulünde olduğunu, davalının davaya konu faturalardaki bedelleri zamanında ödemeyerek TTK m.1530 uyarınca faturaların hazırlandığı tarihten 30. Günün sonunda ihtara gerek kalmaksızın temerrüte düştüğünü, davalı şirketin bir çok uyarıya rağmen fatura bedellerini zamanında ödenmemesinden kaynaklı faiz borcunu temlik eden şirkete ödemediğini, her fatura için temerrüte düştüğü tarihten itibaren %18,25 bedelle işletilen faiz bedeli toplamda 636.726,73 TL olduğunu, bu borcun ödenmemesi üzerine … 27 İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davacı yanın icra dosyasında bulunan ödeme emrine haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, temlik eden şirketin iş bu itirazın iptaline konu icra dosyasındaki alacakları … 27 Noterliğinin … yevmiye numaralı ve … tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile müvekkil şirket tarafından temlik alındığını, beyan ederek davanın kabulüne, davalı yanın … 27. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasındaki icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı yanın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Davaya Cevabında ;
Davalı vekili mahkememize hitaben verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile dava dışı temlik eden … Şirketi ile aralarında imzalanan sözleşme ile alacağın devrinin açıkça yasaklandığını, bu nedenle davacı şirketin huzurdaki davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı temlik eden … şirketine karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, temlik eden dava dışı şirket ile davacı şirket arasında akdedilen temlik sözleşmesinin kısmı temlik niteliğinde olduğunu, temlik sözleşmesinde temlik bedelinin 250.000 TL olduğunu, ancak huzurdaki davada icra takibinde icra dosyası incelendiğinde takipte kesinleşen miktarın 636.726,73 TL olduğunu, bu nedenle alacaklının iş bu davada temlik almadığı miktar bakımından aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, dava dışı temlik eden şirketin müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı bütün borçlarını tam ve eksiksiz olarak ödediğini, müvekkili şirketin dava dışı temlik eden şirket tarafından başlatılan bir takim icra dosyalarına ödemeler yaptığını, dava dışı şirketin müvekkil şirkette hak ediş vadelerinin 6 ay ötelenmesine ilişkin mail yoluyla bildirimde bulunduğunu, bu bildirimden sonra faiz talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, dava dışı şirket ile müvekkil şirket arasında 31/08/2021 tarihinde cari hesap mutabakatına varıldığını bu mutabakata rağmen temerrüt faizi talep edilmesinin TBK nın 131 maddesine aykırı olduğunu, dava dışı şirketin cari hesap mutabakatına faiz alacağına ilişkin herhangi bir kayıt koymadığı gibi faiz alacağı ile ilgili hakkın da saklı tutmadığını, dava dışı şirketin 31/08/2021 tarihine kadar yapılan ödemelerden hem haberdar hem de bu ödemeler bakımından müvekkili şirketi ibra ettiğini, faize hükmedilmesi için ana para tahsil edilirken faiz hakkının saklı tutulması veya halin icabından saklı tutulduğunun anlaşılması gerektiğini, faizin yan edim olduğunu, hukuki niteliği itibariyle asıl alacağı genişleten bir yan hak olduğunu, bu nedenle faiz borcunun varlığı ve devamı her şeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlı olduğunu, asıl alacak hakkı doğmamışsa faiz borcunun da doğamayacağını, faiz borcunun asıl alacak devam ettiği sürece devam edeceğini, faiz asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için asıl alacak sona ererse faizin de sona ereceğini beyan ederek öncelikle aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve mesnetsiz davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına,
DELİLLER;
Temlik sözleşmesi, temlik edin ve davalı arasında imzalanan sözleşmenin 24. Ve 25. Maddeleri, tarafların sundukları deliller, taraf açıklamaları ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, temlik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Dava dışı … Şirketi ile davalı arasında 20.06.2017 imza tarihli “Mağaza Dekorasyon ve Yenileme İşleri” sözleşmesi akdedilmiştir. Dava dışı şirket bu sözleşmeden kaynaklanan alacağını davacı şirkete temlik etmiştir. Davaya kona alacak da anılan sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Anılan sözleşmede davalı … firması işveren, dava dışı temlik eden … firması isi yüklenicidir.
Davalı ile temlik eden dava dışı … firması arasında imzalanan sözleşmenin 24. Maddesi;
Yüklenici hiçbir sebep ve bahane ile sözleşmeyi, sözleşme konusu işi, hak, alacak ve yükümlülüklerini, işverenin yazılım muvafakatini almadan kısmen veya tamamen başkasına devredemez aksi halde işveren sözleşmeyi fesh etme hakkını kullanır. İşverenin ayrıca zarar ve ziyanı talep hakkı saklıdır.
Yüklenici bütün sorumluluk kendine kalmak ve öncesinde işverene yazılı olarak bildirmek şartıyla yanına ortak alabilir.
25. maddesi;
Yüklenici hak edişlerini kısmen veya tamamen başkasına temlik veya devir edemez temlik ettiği takdirde bu temlikin uygulanmamasından doğacak her türlü sorumluluk yükleniciye ait olacaktır.
Şeklindedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 25. Maddesi ile alacağın devredilmesi açıkça yasaklanmıştır.
6098 Sayılı TBK’nun 183. maddesinde; “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.
Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.” düzenlemesi yer almıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/(15)6-565 Esas 2021/1464 Karar salıyı kararının ilgili kısmı;
“30. Tarafların borç ilişkisinden doğan alacağın başkasına devredilmesini yasaklaması hâlinde sözleşmeden kaynaklanan “akdî devir yasağı” söz konusudur. Sözleşmede kararlaştırılan devir yasağına rağmen alacak temlik edilmiş ise; yapılan devir nedeniyle alacağı devralan üçüncü kişi, borçluya başvuramaz. Bu durumda borçlu, alacağı devredene karşı akdî devir yasağı savunmasında bulunabilir.
31. Sözleşmeden doğan devir yasağının üçüncü kişilere mutlak olarak ileri sürülmesi bazı hâllerde haksızlıklara yol açabilir. TBK’nın 183/2. maddesi bu yasağı yumuşatmak amacıyla bir istisnaya yer vermiştir. Bu hükümle sözleşmeden doğan temlik yasağının bir istisnası getirilmiştir. Bu hükmün uygulanabilmesi için aşağıdaki koşullar aranacaktır:
a) Borçlu alacaklıya alacağın varlığını tanımış (ikrar etmiş) olmalıdır.
b) Borçlunun bu tanıması (ikrarı) bir senede (belgeye) dayanmalıdır.
c) Alacaklı borç tanımasını (ikrarını) içeren bu senetten doğan alacağını üçüncü kişiye devir etmiş olmalıdır.
d) Üçüncü kişi taraflar arasında devir yasağından iyiniyetle haberdar olmamalıdır (Kılıçoğlu Ahmet M.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2012, s. 791). Bu koşullar mevcut ise, devir yasağına rağmen üçüncü kişiye yapılan devir geçerlidir. Ancak alacağı temellük eden üçüncü şahıs, devir yasağını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu hükümden yararlanamaz.
32. Devri caiz olmayan bir alacak hakkında yapılan temlik işlemi ilke olarak geçersiz olup; böyle bir devir sadece borçlu karşısında değil, temlik edenle temlik alan arasında da hüküm ve sonuç doğurmaz. Sözleşmede temlik yasağı bulunması ya da borçlunun rızasına bağlanmış olup, borçlunun rızasının bulunmaması hâlinde alacağın temliki borçluya karşı ileri sürülemez. Nitekim aynı hususlar, Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2017/15-427 E., 2021/685 K. sayılı kararında da açıklanmıştır.
…sözleşmenin 11.5. maddesinde kararlaştırılan devir yasağı nedeniyle temlik alacaklısı yeni davacının kendisinden talep edebileceği alacağın bulunmadığını kanıtladığından, mahkemece sözleşmede temlik yasağı olduğu gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine dair verilen direnme kararı doğru olmuştur. “
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/4318 Esas 2015/5062 Karar sayılı kararının ilgili kısmı;
“6098 sayılı TBK’nın 183. ( BK’nın 162 ) maddesi hükmü uyarınca kanun, sözleşme ve işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü kişiye devredebilir. Somut olayda, … Şti. ile … arasındaki 19.10.2010 tarihli sözleşme ve 10.09.2012 tarihli yenileme sözleşmesinin 13.2. maddesinde temlik yasağı öngörülmüştür. Davacı yanca temlikin, davalının muvafakatı ile yapıldığına dair dosyada herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Bu durumda davanın reddi gerekirken, temellük eden lehine hüküm tesisi yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.”
Şeklindedir.
Somut olayda, dava dışı … firması ile davalı … firması arasındaki 20.06.2017 imza tarihli sözleşmenin 24. Ve 25. Maddesinde açıkça temlik yasağı öngörülmüştür. Davacı yanca temlikin, davalının açık muvafakatı ile yapıldığına dair dosyaya sunulmuş herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Yukarıda yer verilen YHGK kararında belirtilen sözleşmeden doğan temlik yasağının istisnalarına ilişkin şartlarda mevcut değildir. Bu nedenle davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 7.690,08 TL harcın düşümü ile bakiye 7.609,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4- Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan 11,50 yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2022

Başkan
(e-imza)
Üye
(e-imza)
Üye
(e-imza)
Katip
(e-imza)