Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/246 E. 2023/764 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/246 Esas
KARAR NO : 2023/764

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkili şirketin kitapçılık ve yayın dağıtım faaliyeti yapmakta olduğunu, davalı şirket ile imzalanan sözleşmeye istinaden bayilik ilişkisi kurulduğunu, bu ilişki uyarınca Müvekkili şirketin, … ve ilçelerinde davalı şirketin bayiliğini yapmaya başladığını, bahse konu sözleşmenin 3’üncü maddesi uyarınca Müvekkili şirkete bayilik bölgesinde … iskonto oranı ile satış yapma hak ve yetkisi verildiğini, aynı sözleşmenin 6’ncı maddesi ile Müvekkili şirketin ödeme aracının çek olarak belirlendiğini ve Müvekkili şirket tarafından davalı şirkete toplam 200.000,- TL tutarında 5 adet çek verildiğini, sonrasında davalı şirketin bahse konu sözleşmeye aykırı olarak kendisine ait web sayfası üzerinden aynı iskonto oranı ile satış yapmaya başladığını, ilâveten başka bir web sayfası üzerinden de aynı iskonto oranında satış yapılmasına izin verdiğini, davalı şirketin hukuka ve sözleşmeye aykırı hareketleri nedeniyle Müvekkili şirketin bayilik ilişkisi uyarınca satış ve ticaret yapamaz hâle geldiğini, bunun üzerine Müvekkili şirketin bahse konu çekler ile yapılan ödemeler ve satışlar mahsup edilerek taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayalı bakiyenin Müvekkili şirkete ödenmesini ya da verilen çeklerin iadesini talep ettiklerini ancak davalı şirketin söz konusu talebi yerine getirmediğinden bahisle alacağın temini için … 2. İcra Dairesinin … Esasında 119.555,75 TL tutarında ilâmsız icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin borca itirazı üzerine takibin durduğunu, ticari alacaklarda zorunlu arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını, itirazın iptalini ve takibin devamı ile davalı şirketin haksız borca itirazı sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; taraflar arasında Müvekkili şirkete ait “…” markası ile basılan ve basılacak eğitim yayınlarının satışı ve pazarlanmasına ilişkin olarak … ilini kapsamak üzere bayilik sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca davacı şirketin … ili ile sınırlı olmak üzere Müvekkili şirketin yayınlarını satmayı ve pazarlamayı, en az 400.000,- TL tutarında kitap satışı yapmayı ve bu bedelin 200.000,- TL’lik kısmını sözleşmenin imzalanması ile birlikte sözleşmede belirtilen vadeli çeklerle ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davacı şirketin söz konusu çekleri keşide edip Müvekkili şirkete teslim ettiğini, Müvekkili şirketin de sözleşmedeki taahhüdü karşılığında davacı şirkete sözleşmede belirlenen oranlarda iskonto yaparak indirimli fiyattan talep ettiği kadar kitap teslim etmeyi taahhüt ettiğini, ancak davacı şirketin; sözleşme devam etmesine ve sözleşmeyi feshettiğine dair bir bildirimde de bulunmamasına rağmen sözleşme ile yazılı yükümlülüklerini yerine getirmemeye başladığını ve vaad ettiği satışı yapmadığını, Müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan bütün yükümlülüklerine ve vaadlerine uyduğunu, Müvekkili şirketin sözleşmeye aykırı olarak internet siteleri üzerinden daha ucuz fiyata satış yaptığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Müvekkili şirket tarafından sözleşmeye aykırı bir satış yapılmadığını, sözleşmeye aykırı davrananın ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın bizzat davacı şirket olduğunu iddia ederek davanın reddine, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, icra dosyasının UYAP kayıtları, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan bila tarihli bayilik sözleşmesinde belirtilen edimlerin taraflarca yerinde getirilip getirilmediği, davacının … 2. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu miktar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda toplanmaktadır.
Davaya konu … 2. İcra Dairesine ait… Esas sayılı icra dosyasının UYAP kayıtları dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 119.555,75-TL cari hesap alacağı için takip talebinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 08/02/2022 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu vekili 08/02/2022 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasının ardından davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenerek rapor hazırlanması amacıyla … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, 30/11/2022 tarihinde mali müşavir bilirkişi tarafından ibraz edilen raporda özetle;
“Davacı …Tic. Ltd. Şti.’nin şirket merkezinde tarafımca yapılan inceleme sonucunda; davacı şirket tarafından ibraz edilen ticari defterlerin açılış kapanış onaylarının ve e- defter beratlarının yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı tespit edilmiştir.
Takdiri ve hukuki değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının tetkikinde; davalı … Şti.’nin, davacı …Şti.’ye 104.463,45 TL borçlu olduğu kanaatine varılmıştır” şeklinde tespitlerde bulunulmuştur.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinin ardından davalı kayıtları da incelenmek suretiyle taraflar arasında imza edilen sözleşme gereğince davacı tarafça alacak talebinde bulunup bulunamayacağı, öyle ise miktarı hususlarında rapor hazırlanmak üzere Mali Müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 30/03/2023 tarihli raporda özetle;
“1-Dava konusunun; davacı tarafından yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması talebinden ibaret olduğu,
2- Davacı tarafından, davalı şirket aleyhine 03.02.2022 tarihinde … 2.İcra Müdürlüğü … E. Sayılı İcra Dosyası ile 119.555,75 TL Asıl Alacak üzerinden toplam 119.555,75 TL tutarında icra takibi başlatıldığı,
3- 24.11.2022 tarihli YMM … tarafından tanzim olunan bilirkişi raporu ile; davacı şirket tarafından ibraz edilen ticari defterlerin açılış kapanış onaylarının ve E-Defter beratlarının yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığının tespit edildiği,
4- Davalı defterlerini 6102 sayılı TTK.m.64/3, VUK. M.182 uyarınca tutulması zorunlu olan 2021- 2022 yıllarına ait Yevmiye, Defter-i Kebir ve Envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süre içerisinde yaptırılmış olduğu, 2021 yılına ait Yevmiye Defterlerinin kapanış tasdikinin yasal içerisinde yapılmış olduğu, 2022 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde olduğu, bu itibarla HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 madde gereğinde mevcut haliyle davalının 2021-2022 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde bulunduğu,
5-24.11.2022 tarihli YMM … tarafından tanzim olunan bilirkişi raporu ile; davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği, davacının davalıdan 104.463,45 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı,
6- Davalı tarafın ticari defterlerine göre; davalının davacıya 03.02.2022 icra takip tarihi itibari ile 116.55S,72 TL borçlu olduğu yönünde bakiyesinin bulunduğu, ancak; yargılama sırasında davalı şirketin davacıya ürün göndermesi sonucunda 31.05.2022 tarihi itibari ile davalının davacıya 101.463,42 TL borçlu olduğu yönünde bakiyesinin bulunduğu,
7-Tarafların defter kayıtları örtüşmemekte olup, 104.463,45 TL – 101.463,42 TL = 3.000,03 TL cari hesap farkının bulunduğunun tespit edildiği, örtüşmeme nedeninin davacı tarafın yasal defter kayıtlarında yer alan, ancak; davalının yasal defter kayıtlarında yer almayan 12.05.2021 tarih 3.000,00 TL bedelli EFT ödemesinden kaynaklandığı,
8- Dosya münderecatında 3 sayfadan ibaret, düzenlenme ve başlama tarihinin mevcut olmadığı, süresinin 1 yıl olduğu, her sayfada tarafların kaşe ve imzalarının yer aldığı, davacının bayi olduğu “… LTD. ŞTİ. YAYINLARI BAYİLİK SÖZLEŞMESİ”nin mevcut olduğu,
9- Esası itirazın iptali yönünden “Takdiri Tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Taraflar arasında tanzim olunan bayilik sözleşmesinin mali hükümler kısmının 6. Maddesi kapsamında, belirlenen satış hedefinin 400.000,00 TL olduğu, belirlenen bu hedefin %50’sine tekabül eden 200.000,00 TL tutarlı çeklerin bayilik sözleşmesinin imzalanmasına mütcakiben davacı tarafından davalıya teslim edileceğinin hüküm altına alındığı, ilgili hüküm çerçevesinde davaya konu 5 adet toplamda 200.000,00 TL bedelli çeklerin düzenlendiği, ilgili bayilik sözleşmesi kapsamında davacının davalıdan liste fiyatı üzerinden %55 iskonto oranı ile çalıştığı ve vadeli ödemelerde ürünün fatura tarihinden itibaren 120 gün vade şeklinde uygulandığı hükmünün yer aldığı, davalının incelenen yasal defterlerinde ve dosya münderecatında yer alan davacının cari hesap ekstrelerinden davaya konu bayilik sözleşmesi kapsamında belirlenen satış hedefinin %50’sine tekabül eden 200.000,00 TL bedelli vadeli çeklerin alınmasına müteakip davacının davalıdan icra takibine kadar KDV dahil 96.158,03 TL, icra takibinden sonra KDV dahil 15.092,30 TL tutarında ürün aldığı, davalının liste fiyatı üzerinden %55 iskonto oranı ile ürün almasının ancak satış hedefinin 400.000,00 TL Iıııasma bağlı olduğu, davacının %55 iskonto oranı karşılığı hedeflenen satış hedefini gerçekleştiremediği,
10- Davacının itirazın iptaline konu takip alacağının cari hesap ekstresine dayandığı, davalının ise sözleşme gereği satışını garanti ettiği ürünlerin bir kısmının ödemesi olarak verdiği çek ödemelerini davalının cari borcuymuş gibi gösterilerek davacının alacak talebinde bulunduğunu, bayilik sözleşmesi kapsamında davacının yükümlülüklerini yerine getirmediği ve Sözleşmenin fesih edilmediği hususlarında itiraz ettiği dikkate alınarak ilgili bayilik sözleşmesinin yorumlanması uzmanlık alanım dışında olduğundan bu hususta bir değerlendirme yapılamadığı” şeklinde rapor ibraz edilmiştir.
Mahkememizin 09/05/2023 tarihli ara kararı gereğince sözleşmeler konusunda uzman bilirkişinin de katılımı ile ek rapor hazırlanmak üzere dosyamız bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 25/08/2023 tarihli raporda özetle;
“- Dosyada mübrez çeklerin mala mukabil verildiğinin kabul edilebileceği,
– Bu sebeple davalı şirketin; davacının ticari defterine göre icra takip tarihinde 119.555,75 TL borçlu olduğu, mal tesliminden sonra 104.463,45 TL borcu kaldığı,
-Sayın mahkeme aksi kanaate ise, davalı şirketin 99.991,55 TL alacaklı olduğu” yönünde tespitlerde bulunulduğu, raporun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görüldüğünden davalı vekilinin yeni bir rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda taraflar arasında “… Şti. Yayınları Bayilik Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığı ve geçerliliği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamakta olup dava konusu alacağın tespiti için anılan sözleşmenin bazı hükümlerinin yorumlanması gerekmektedir.
İlk öncelikle sözleşmenin sona erip ermediği konusunda “SÖZLEŞME SÜRESİ VE FESİH” maddesi incelenmelidir ki bu madde aynen şu şekildedir:
“1. İşbu sözleşmenin süresi 1 (bir) yıldır.
2. …” nin satışını tatminkar görmediği takdirde, BAYİ kendisine yazılı olarak verilen 2 aylık süreye rağmen satışını istenilen seviyeye getiremezse, … aynı bölge dahilinde birden fazla BAYİLİK tayin ve tesis hakkına veya iş bu bayilik sözleşmesini derhal fesih hakkına haizdir.
3. BAYİ’nin iş bu sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle …’in sözleşmeyi derhal, hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın fesih hakkı vardır.”
Bayilik sözleşmesi; hukuki niteliği itibariyle bir sürekli borç ilişkisini düzenlemektedir. Somut olayda; herhangi bir fesih bildirimi bulunmadığından sözleşmeyi sona erdiren bir hukuki işlem yoktur. Ancak bilindiği üzere bazı hallerde sürekli borç ilişkileri kendilerinden sona ermektedir ki bu hallerden biri, belirlenen ifa süresinin bitmesidir. Soyut olarak belirlenen süre boyutlarının, olaydaki “bir yıl” gibi, başlangıcının belirlenmesi gerekir. Daha önceki bilirkişi raporlarında da ifade edildiği üzere söz konusu sözleşmenin kuruluş tarihi sözleşmede yer almamakta ve sözleşmeyi sona erdirmeye yönelik herhangi bir irade beyanı bulunmamaktadır. Bir yılın dolduğu kabulünde dahi; tarafların fiili ilişkisi devam ediyor iken sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini söylemek, sürekli borç ilişkisinin bünyesine ters düşecektir. Sözleşmeye uzatma hükmü konulmayıp, sözleşmede belirlenen sona erme tarihinin gelmesine rağmen, tarafların sözleşme ilişkisine devam etmesinin ise ne anlama geleceği tartışmalı olup, somut olay bakımından bu hususun önem arz etmedmektedir. Zira dava konusu alacak cari hesap alacağına ilişkin olup, bu alacağın muacceliyeti ve dolayısıyla icra takibine konu edilebilmesi, bayilik sözleşmesinin sona ermesine bağlı değildir.
Huzurdaki dava açısından belki de en önemli husus olan bir başka ihtilaf; sözleşmede bayiye tanınan iskontonun satış garantisine bağlı olup olmadığı, sözleşmede bir satış garantisi belirlenmiş olup olmadığıdır. Bu bağlamda; verilen çeklerin ödeme aracı mı yoksa teminat mı olduğu da ihtilaflıdır. Yorumlanması gereken sözleşme maddesi şu şekildedir:
“3. BAYİ, ürün alımlarında ürün liste fiyatı üzerinde %55 iskonto oran ile çalışacak olup vadeli ödemelerde ürünün fatura tarihinden itibaren 120 gün vade şeklinde olacaktır.
6. BAYİ’nin … tarafından kendisine tahsis edilen çalışma bölgesi için belirlenen satış hedefi 400.000 TL olup, belirlenen bu hedefin %50’sine tekabül eden 200.000 TL Eylül-Ekim-Kasım-Aralık ve Ocak vadeli çeklerle iş bu bayilik sözleşmesinin imzalanmasını müteakiben …”e teslim edilecektir.”
Tek satıcılık sözleşmesi (münhasır bayilik sözleşmesi), üretici ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenler iken bu sözleşmeyle; üretici malların tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede münhasır hak sahibi olarak satmak üzere tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık olarak da tek satıcı da sözleşme konusu mal veya hizmeti kendi adına ve hesabına satmak ve sürümü arttıracak faaliyetlerde bulunma yükümlülüğünü üstlenir. Somut olayda da bayilik sözleşmesiyle; davacı şirket davalı şirketin ürünlerini …’da kendi hesabına satma ve sürümü artırma, davalı şirket ürettiği ürünleri %55 iskonto ile davacı şirkete sağlama yükümlülüğü altına girmiştir. Dosyada mübrez sözleşmede açık olarak “tek satıcı” ifadesi bulunmamakla beraber; bayinin arzu edilen satışı sağlayamaması halinde, üreticiye, birden fazla bayilik verme yetkisinin tanındığı görülmektedir. Alınan bilirkişi raporlarında davacı ve davalının ticari defterleri incelenmiş olup; davalının davacıya mal sağladığı ve bunun karşılığında davalının davacıya birtakım ödemeler yaptığı hususunda ihtilaf yoktur. Cari hesap alacağı her iki tarafın defterinde (3.000,00 TL/lik bir farkla) sabittir ve dava konusu alacağa dair itiraz, yukarıda yer alan sözleşme maddesinin yorumuna yöneliktir.
Bayilik sözleşmesinde taraflar, bayiye bir asgari alım yükümlülüğü yükleyebilirler. Bu yükümlülük, genel alım yükümlülüğünün somutlaşmış şeklidir. Asgari alım yükümlülüğü, bayii sürümü artırma konusunda gayretli bir çalışmaya teşvik etmesi bakımından, üreticinin ise mallarının önceden üretimini planlayabilmesi bakımından önemlidir. Somut olayda “…kendisine tahsis edilen çalışma bölgesi için belirlenen satış hedefi 400.000 TL olup…” hükmünün bir asgari alım yükümlülüğü getirip getirmediği ihtilaflıdır. İlgili hükümde “garanti”, “teminat”, “asgari” gibi kelimeler kullanılmamış olup “hedef” kelimesi tercih edilmiştir. Hükmün devamında “…belirlenen bu hedefin %50’sine tekabül eden 200.000 TL Eylül-Ekim-Kasım-Aralık ve Ocak vadeli çeklerle iş bu bayilik sözleşmesinin imzalanmasını müteakiben …’ e teslim edilecektir.” denmiştir. Bu çeklerin teminat olarak verildiği kabul edildiği ihtimalde, ilgili hükmün asgari alım yükümlülüğü getirdiği yönünde yorum yapılabilecektir. Yukarıda anılı “sözleşme süresi ve fesih” başlıklı sözleşme maddesinde “bayinin satışının tatminkar görülmemesi” hali düzenlenmiş ancak somut bir sınır belirlenmemiştir. Yine aşağıda gerekçelendirileceği üzere, ilgili maddeye binaen verilen çeklerin ödeme aracı olduğu düşüncesiyle bu hükmün davacıya asgari alım yükümlülüğü getirmediği ve ıskonto oranının şartlı olmadığı anlaşılmaktadır.
Çek, esasen ve kanunen; muhataba yöneltilen yazılı bir ödeme emri olarak düşünülmüşse de uygulamada, ileri keşide tarihli çekten yararlanılarak doğmuş ya da ileride doğması muhtemel bir borcun teminatını oluşturmak amacıyla kullanıldığı sıkça görülmektedir. Ancak çek için bir borcun ödenmesi amacı ile keşide edildiği karinesi geçerli olup çekin ödeme dışında başkaca bir amaçla -teminat gibi- keşide edildiğini ileri süren tarafın bu iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Tarafların ticari defterlerinde de sözleşmenin lafzında da “teminat” ifadesi geçmemektedir. Davalı defterinde söz konusu çekler, “çek tahsili” davacı şirketin defterinde “çek ödemesi” olarak kayda geçmiştir. Davalı şirketin defterlerine göre de cari hesapta, teslim edilen malların toplam çek bedelinden düşülmesiyle bakiye hesabı tutulmuştur. Tüm bu sebeplerle, söz konusu çeklerin mala mukabil verildiği kanaatine varılmıştır.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, çeklerin ödeme aracı olarak verildiği kabul edilerek davalı şirketin, icra takip tarihinde 119.555,75 TL borcunun bulunduğunun hesaplandığı, eldeki davanın itirazın iptali davası olarak açıldığı, itirazın iptali davasının icra takibinde istenen alacak kalemi ve miktarı ile sıkı sıkıya bağlı bir dava türü olduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği nazara alındığında takip tarihi itibariyle davacının takibe konu miktar açısından alacaklı olduğu kanaatine varıldığından davanın kabulüne, alacak miktarı belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulü ile, davalının … 2. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına,
2-Asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 8.166,85 TL harçtan peşin alınan 1.443,94 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭ 6.722,91 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 19.128,92 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet harcı, 4.800,00 TL bilirkişi ücreti, 1.443,94-TL peşin harç, 269,00 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 6.605,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı.17/10/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı