Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/242 E. 2022/439 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/242 Esas
KARAR NO : 2022/439

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/05/2004
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …’dan hava yoluyla turist ve işçi taşımakta olup, bu amaçla davalı … Şirketi ile 12/04/2003 ile 25/10/2003 tarihleri arasını kapsayan hava yolu uçak kiralama anlaşması imzaladığını, söz konusu uçak kira anlaşmasındaki fiyatların piyasa koşulları üzerinde alması nedeni ile davalı şirketin KİT teşekkülü olması , daha rahat ve güvenli uçuş yapılabilmesi olduğunu, bu görüşün müşterilerine durulması için yazılı ve görsel medya organlarına yaklaşık 120.000.EURO luk reklam yaptıklarını, ve kısa zamanda kiralanan uçaklardaki koltukların doluluk oranlarının yüksek rakamlara çıktığını, davalı ile yapılan uçak kira anlaşması nedeni ile 12/04/2003 tarihinde başlayan uçuşlarda teamüle aykırı olarak sıcak yemek yerine soğuk sandviç verilmesinin dışında sözleşmeyi esastan etkilemeyen ufak çaplı aksaklıklarla yüksek sezona gelindiğini ancak Temmuz ayının başından itibaren davalı … nin bir takım operasyonel nedenlerle uçuş programlarının bir çoğunu aksatması, geciktirmesi, ve bazılarını da iptal etmesi nedeni ile müvekkil şirketin büyük maddi zarar ve itibar kaybına sebebiyet verdiğini, uçak kira anlaşması gereği uçuşlar için tahsis edilmiş olan 177 koltuk kapasiteli uçak yerine 04/07/2003 tarihinden itibaren 170- 172- 168 – veya 165 koltuk kapasiteli uçaklar verildiğini, ve iki hat için iki uçak programlanmış iken bazen tek uçak bazende başı uçuşlar iptal edildiğini yada uçuş programlarının değiştirilmek zorunda bırakıldıklarını bu durum karşısında yolcuların alanda kaldıklarını, ya da başka şirketlerle uçurulmuş veya bir kısmı uçuşlarını iptal ederek bile ücretlerini iade aldıklarını, bir kısmı ise ödedikleri para ve zararlarının tahsilini hukuken almanın çabası içine girdiklerini, yaşanan uçak iptalleri, rötarlar nedeni ile yolcuların farklı firmalarla taşınmasının sağlandığını ve yaşanan bu iptaller neticesinde müvekkili şirket ve sorumlu olduğu yolcu ile birçok acenteyi çaresizlik içinde bıraktığını müvekkili şirketin Avrupa ve Türkiye’deki ofisleri yolcular ve yakınları tarafından basılarak personelin darp edildiğini ve hakarete maruz kaldıklarını, davalı …’nin meydana getirdiği olumsuzluklar nedeniyle uçuşlarını eksik ve gereği gibi yerine getirmemesi üzerine bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalan müvekkili şirketin piyasadaki güven ve itibarını davalının eylemleri neticesinde kaybettiğini yaşanan bu sıkıntıların sonucu olarak müvekkil şirketin 2004 yılı bilet satışları ve koltukların doluluk oranlarındaki düşüş ve bu yüzden mahrum kalınan muhtemel kar kayıplarına ilişkin kayıtların dava safahatında arz edeceklerini, ayrıca yaşanan aksaklıklar ve uçuş iptalleri, gecikmeler, şikayetler ve müvekkil şirket yetkilileri ve elemanlarına yapılan saldırı ve hakaretler sonucunda müvekkili şirketin kişilik haklarının ihlal edildiğini, müvekkilinin bu yüzden uğradığı manevi zararının tazmin edilmesi gerektiğini, B.K madde 96 hükmü gereğince davalının edimini hiç yada gereği gibi yerine getirmemiş olması kötü ifa yada eksik ifa sonucunu doğurduğunu bu nedenle doğan zararı gidermekle sorumlu olduğunu, borcun gereği gibi yerine getirilmemiş olduğu öteki durumlarda alacaklının giderim isteyebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesinin gerekmediğini uçak kiralama sözleşmesine göre borçlunun sorumluluğunun sadece mücbir sebep halleriyle sınırlandırıldığını olayda mücbir sebep halleri mevcut olmadığını, bu aksaklıklar başladığı andan itibaren davalı tarafa birçok yazı ve ihtarname gönderdiklerini, meydana gelen aksaklıklar, müvekkili şirketin uğradığı zararlar, davalıya ödenen paralar ve yapılan uçuşlarla ilgili kesilmeyen faturalar konularında mutabakat sağlanması için tarafların birçok kez müzakereler ve görüşmeler yaptığını, hatta müvekkili şirketin uğramış olduğu zarar kalemlerinin bir kısmı ile ilgili davalı yönetimine sunmak üzere protokol yaptıklarını, davalı tarafından müvekkili şirket zararlarının bir kısmı uygun görülmüş olmasına rağmen tüm zararların karşılanması ve bu konuda mutabakat sağlanmasının mümkün olmadığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddi ve manevi zararların tespiti ile 1.000-EURO müsbet, 1.000 EURO yoksun kalınan kar, 200.000-EURO manevi zarar olmak üzere 202.000. EURO giderim tazminatının 21/01/2004 tarihinden itibaren ticari avans faizleri ile birlikte ve ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden Türk Liları olarak davalıdan tahsiline yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin Türkiye’de ikametgahı olmadığını yabancı şirket olması nedeni ile dava açarken teminat göstermek zorunda olduğunu, böyle bir teminat göstermeden davaya devam edilemeyeceğini ve dava hakkında da bir karar verilemeyeceğini, müvekkilinin davacı şirket aleyhine 11/06/2003 tarihli uçak kiralama anlaşması nedeniyle 196.167,20 USD cari hesap alacağından dolayı şirket aleyhine … 6.İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını davacının haksız itirazı üzerine takibin durması üzerine … 11. ATM nin … esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davacı açtıklarını iki dava arasında irtibata bulunduğundan her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini, davacı tüzel kişiliği olan bir şirket olduğundan manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında uçak kiralama anlaşması olduğunu bu anlaşma çerçevesinde müvekkili şirketin üzerine düşün yükümlülüğünü yerine getirdiği halde davacı şirket dava dilekçesinde açıkladığı beyanların aksine sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı şirketin yazı ve ihtarlarla uyarılmasına rağmen davacının bu uyarılara duyarsız kalarak temerrüde düştüğünü davacı tarafın dilekçesinde soyut hukuki bilgiler verdiğini dava konusu ve sebebi olabilecek hiçbir hususun açıklanmadığını, davacının dava dilekçesinde belirtiği tüm beyanları ve iddiaları hem hukuka hem gerçeği hemde maddi gerçeğe aykırı olduğundan kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Deliller:
Bilirkişi raporları, taraflarca sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı.
… 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar 20/10/2005 tarihli kararı ile mahkememiz dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE :
Davada davacı taraf 25.10.2013 tarihli uçak kiralama anlaşmasına dayanarak, davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle uğramış olduğu 1.000 Euro müspet zarar, 1.000 Euro kardan yoksunluk ve 1.000 Euro manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkememizce 2004/984 Esas üzerinden yapılan yargılamada “Asıl davanın Kısmen Kabulü ile, 1.000 EURO kar kaybı 1.000. EURO müsbet zarar ve 1.000 EURO manevi tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı 4/A maddesi gereğince işleyen faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” hükmedilmiştir.
Mahkememiz 11/04/2022 tarihli tensip ile Birleşen … 11 Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyanın iş bu davadan tefriki ile 2022/347 Esasına kaydı yapılmıştır.
Davalı tarafın istinafı üzerine dosya İstanbul BAM a gönderilmiş olup, İstanbul 17. Hukuk Dairesinin 2022/157 esas 2022/340 karar, 24/03/2022 tarihli kararı ile ” dosyanın 04.04.2005 tarihli ve 11.12.2006 tarihli duruşmalarda takip edilmediği için iki kez HUMK 409. madde gereğince işlemden kaldırıldığı taraflar arasında çekişmesizdir. Mahkemece 17.04.2012 tarihli celsede asıl dosyanın 16.02.2012 tarihi itibariyle HMK 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına, 3 aylık süresi dolduğunda açılmamış hususunun hüküm ile birlikte karar altına alınmasına karar verilmişse de söz konusu karar isabetli olmamıştır. Dosyanın 3. kez takipsiz bırakılması nedeniyle HMK 150/5-6. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek esasın kapatılması gerekecektir. Yasanın emredici düzenlemesinin aksine dosyanın işlemden kaldırılması ve devamında ara karardan dönülmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, birleştirilen dosyanın tefrikine, asıl dosyanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde davacının tebligata dair iddialarının ancak istinaf konusu yapıldığında değerlendirilmesi gerekeceğinden bunun aksine işin esasına dair hüküm tesisi isabetli olmadığından bahisle asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği,
Dosyanın bu kapsamda incelenmesinden, 04.04.2005 tarihli celsede, davacı vekilinin duruşmada bulunmadığı ve davalı vekilinin davayı takip etmiyoruz beyanı sonucunda dosyanın HUMK 409. maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı, 14.04.2005 tarihinde davacı vekili dilekçesi üzerine yenilendiği, 11.12.2006 tarihli duruşmada davacı vekilinin duruşmada hazır olmaması, davalı karşı davacı vekilinin duruşma zaptına geçen ve imzası ile teyit ettiği karşı tarafın davasını takip etmeyecekleri beyanı üzerine, ”1” nolu ara karar ile takip edilmeyen asıl davanın HUMK 409. maddesi gereğince dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 27.12.2006 tarihli dilekçesi İle yenileme talebinde bulunduğu, 01.12.2011 tarihli celsede, davacı vekili adına bir önceki celse mazeretin kabulü için çıkarılan tebligatın akibetinin araştırılmasına, usulüne uygun tebliğ edilmişse HMK 150. maddenin bu celse itibarı ile değerlendirilmesine dair ara karar oluşturulduğu, duruşmanın ertelendiği 16.02.2012 tarihli celsede ise davacı vekilinin hazır olmadığı, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olduğunun belirtilerek asıl dosyanın HMK 150. maddenin uygulanmasına ve açılmamış sayılmasına gelecek celsede karar altına alınmasına dair hüküm verildiği, duruşmanın 17.04.2012 tarihine bırakıldığı, 17.04.2012 tarihli celsede asıl davada 01.12.2011 tarihli duruşma gününün mazeretli davacı vekiline 30.06.2011 tarihi itibariyle tebliğ edildiği anlaşılmakla, 16.02.2012 tarihi itibariyle asıl davanın HMK 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına, 3 aylık süresi dolduğunda açılmamış sayılması husususun hüküm İle birlikte hüküm altına alınmasına karar verildiği, aynı celsede duruşmanın birleştirilen dosya yönünden 14.06.2012 tarihine ertelendiği, 14.06.2012 tarihli duruşmaya davacı vekilinin katıldığı ve zapta geçen beyanına göre yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, çalışan olmayıp, stajyer avukat olduğunu belirterek HMK 150. madde gereğince verilen karardan rücu edilmesini talep ettiği, mahkemece bu konuda PTT’den gelen yazıya göre tebligatta daimi çalışan sekreter olarak bildirilen …’ın SGK kaydının SGK Bölge Müdürlüğünden ve Baro Başkanlığından sorulmasına ve gelecek cevabı yazıya göre rücu talebinin değerlendirilmesine karar verildiği, davalı birleştirilen dosya davacı şirketin İflas etmiş olması nedeniyle İflas Müdürlüğüne tebligatın gerçekleştirildiği, iflas idare memurunun 15.11.2012 tarihli celsede davayı takip ettiklerini beyan ettiği, 12.03.2013 tarihli duruşmada, asıl dosya davacı vekilinin hazır olmadığı, davalı birleştirilen dosya davacısı şirket adına İflas idare vekilinin zapta geçen beyanında, asıl dosyanın ikiden fazla müracata bırakıldığı ve açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece asıl dosya davacı vekilinin söz konusu duruşmada hazır olmamasına dair herhangi bir gerekçenin belirtilmediği, asıl dosya davacısının bir sonraki celse olan 30.04.2013 tarihli duruşmada da hazır olduğuna veya mazeret bildirdiğine dair bir beyana duruşma zaptında yer verilmediği, 10.10.2013 tarihli duruşmada davalı birleştirilen dosya davacı vekilinin talebinin hükümle birlikte karar verilmesine dair ara karar oluşturulduğu, 04.06.2015 tarihli celsenin “4” nolu ara kararı ile 17. 04.2012 tarihli 1 nolu ara kararının tebligatın usulsüz yapılmış olması gerekçesiyle kaldırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
Somut davada, dosyanın 04.04.2005 tarihli ve 11.12.2006 tarihli duruşmalarda takip edilmediği için iki kez HUMK 409. madde gereğince işlemden kaldırılmıştır. Buna rağmen 16.02.2012 tarihli celsede dava yine takip edilmediğinden HMK md. HMK 150/5 uyarınca davanın 16.02.2012 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına, karar verilmiştir.
Davacının ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat isteği bulunduğu gözetilerek maddi ve manevi tazminat isteği için davalı yararına ayrı ayrı tarifede yazılı avukatlık ücretinin tamamına hükmolunmuştur.
HÜKÜM Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Dosyanın iki kez işlemden kaldırılmasına karar verildikten sonra 3. kez takipsiz bırakılması nedeniyle HMK md. HMK 150/5 uyarınca davanın 3. kez takip edilmediği 16.02.2012 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 4.908,60 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 4.827,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı vekili lehine avukatlık ücret tarifesince maddi tazminat talebi için 5.100,00 TL, manevi tazminat talebi için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı tarafından yatırılan, bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/06/2022

Başkan
(e-imza)
Üye
(e-imza)
Üye
(e-imza)
Katip
(e-imza)