Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/19 E. 2023/578 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/19 Esas
KARAR NO : 2023/578
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2022
KARAR TARİHİ : 12/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; …nün … sicil numarasında kayıtlı bulunan ve … Mahallesi … sokak … iş merkezi No: … faaliyet gösteren … ANONİM ŞİRKETİ’nde hekim olan müvekkilinin ve hekim olmayan diğer davalılar … ve … olmak üzere üç ortaklı olarak kurulduğunu, sicil gazetesinde tescil ve ilan olunduğunu, şirket sermayesinin 51.000,00 TL olduğu, her pay sahibinin 17.000,00 TL sermayeye sahip olduklarını, üç ortaklı olarak kurulan şirketin bir çok amaca hizmet ettiğini, müvekkilinin hekim olmasından kaynaklı olarak, bu çalışmaların tamamına yakını müvekkilimiz davacının sorumluluğunda gerçekleşmiş, şirket kurulup, tescil edilmek suretiyle faaliyetine başladığını, çok kısa bir sürede şirket amaç ve konusunu gerçekleştirmek için olumlu sonuçlar almaya başladığını, müşteri portföyünün arttığını, kar eder hale getirildiğini, müvekkilinin şirketin kuruluş aşamasından bu yana olduğundan fazla emek ve çaba gösterdiğini, sektörle bir bilgi ve çalışmaları olmayan diğer davalıların bu şirketteki ortaklıklarından kaynaklı olarak işlere vakıf hale geldiğini, davalılardan … tarafından, … A.Ş nin ortağı ve pay sahibi ve imza yetkilisi olduğu halde, …nün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Sağlık Hizmetleri A.Ş ünvanlı AMAÇ VE KONUSU aynı olan şirketi kurmak suretiyle 31.08.2021 tarihinde tescil ve ilan ettirmek suretiyle faaliyetine başladığını, diğer davalı … da, yine … A.Ş nin ortağı ve pay sahibi ve imza yetkilisi olduğu halde, …nün … A.Ş ünvanlı bir şirket kurarak, AMAÇ VE KONUSU aynı olan şirketi faaliyete geçirdiğini, müvekkili tarafından oldukça emek ve mesai sarf edilerek oluşturulan müşteri pörtföyü ve elde edilen gelirleri, bu kez davalılar tarafından amaç ve konusu aynı olan başka şirketler kurulmak suretiyle haksız rekabet yaratılarak, kendi kurmuş oldukları şirketlere taşıdıklarını ve taşınmaya da devam ettiklerini, müvekkilinin ortağı ve pay sahibi olduğu … A.Ş ana sözleşmesinde görüleceği üzere yönetim kurulu üyesi olarak üç yıllığına müvekkili ile birlikte … ve … yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, açıklanan bu nedenlerle; davalılar tarafından meydana getirilen haksız rekabetin tespiti ile menine, meydana getirilen maddi zararımızın tespiti ile HMK.nun 107 madde hükmü gereğince belirsiz alacak olarak fazlaya ilişkin dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL. zararın haksız fiilin vuku bulduğu tarihten itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle avukatlık ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … A.Ş. Vekili 28/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili … ve yine diğer davalılardan … 17.000-TL’şer esit sermaye ile …’nün …-5 sicil numaralı … A.Ş.’yi kurduklarını, tarafların esas olarak … şirketini, sağlık turizmi anlamında özellikle yurt dışındaki müşteri/hastaların saç ekimi işlerinin Türkiye’de yapılması adına konaklama, ulaşım ve sağlık hizmetlerinin verilmesi amacıyla ve ticari bir faaliyet sürdürmek için kurduklarını, müvekkilinin uzun yıllardır sağlık sektöründe çalışmakta ve ticari olarak sektörde tecrübe sahibi bir kişi olduğunu, zaten … şirketinin verdiği hizmetin esas olarak sağlık turizmi olduğundan hekimler dışındaki kişilerinden doğal olarak bu sektörde çalışması ve başarılı olması olağan bir durum olduğunu, zaten aksi durumda hekimler dışındaki kişilerinde sağlık turizmi şirketlerinde ortak olmasına kanuni düzenlemeler ile izin verilmeyeceğini, davacının kendisinin hekim olduğunu ve tüm portföyün kendisine ait olduğunu belirttiğini, bunun tamamen gerçek dışı olduğunu, müşteri çevresinin müvekkili tarafından sağlandığını ve davacının da buradaki ticarette dahil olmak ve gelir elde etmek amacıyla … şirketinin ortak bir şekilde kurulduğunu ispat edilebilir olduğunu, dolayısıyla davacının hekim olmasından kaynaklı olarak söz konusu şirketin kurulmadığını, davacı …’in hiçbir ticari faaliyetine dahil olmadığını, çok yeni bir şirket olan …’in davacının iddia ettiği gibi çok bir başarı ve cirosu olmadığını, aksine Covid-19 pandemisinin, şirketin kurulmasından kısa bir süre sonra başlamış olması ve uzun süre seyahat yasakları, sokağa çıkma yasakları gibi nedenlerle zaten yurt dışından müşteri gelmediğini, bu sebeple de zaten şirketin gelirleri, cirosu çok düşük olduğunu, davacının dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ihtarnameler müvekkilleriden kaynaklı bir rekabet etme yasağına aykırı eylem olmadığını ispatlaması gerektiğini, davacının dahi … dışında kendisine ait başkaca ticari işletmeleri bulunmadığını, yine davacının da … şirketi kurulurken yine aynı tarihte ve aynı muhasebeci ile davalılardan … yine diğer davalı …Ş.’yi kurduğunu, bu durum dahi davacının zaten durumu bildiğini ortaya koyduğunu, davacının ve diğer davalınında aynı alanda faaliyet gösteren başka şirketlere sahip olduğunu, müvekkillerden … A.Ş. zaten çok yeni kurulmuş bir şirket olup, hiçbir şekilde … ile ilgisi bulunmadığını, hatta davacı ve diğer davalı çok daha öncesinde kendi özel işletmelerini kurdukları ve bağımsız şekilde faaliyette bulunmaya başladıklarını, açıklanan bu nedenlerle; davacının mesnetsiz delil tespiti talebinin reddini, haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … A.Ş. Vekili 28/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İşbu davaya amir 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 60. Maddesi, haksız rekabete ilişkin dava hakkının öğrenmeden itibaren 1 yıl ve her halükarda haksız rekabet teşkil eden eylemden itibaren 3 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu düzenlendiğini, müvekkiline itham edilen bir fiil bulunmadığını, tek iddia ise müvekkil tarafından 14.02.2020 tarihinde … sağlık danışmanlı şirketinin kurulmuş olması olduğunu, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğini, ayrıca haksız rekabet veya rekabet etmeme yasağını oluşturan fiilin ne olduğunu, hangi tarihte öğrenildiğini gibi aslında hukuki yarar bağlamında da değerlendirilmesi gereken en temel unsurların bulunmadığını, bu dosyada müvekkilinin hangi fiilinin haksız rekabet teşkil ettiğini, davacı tarafın kendisinin oldukça emek ve mesai sarf edilerek oluşturulan müşteri portföyü ve elde edilen gelirlerinin müvekkilleri tarafından amaç ve konusu aynı olan başka şirketler kurulma suretiyle haksız rekabet yaratılarak kendi kurmuş oldukları şirketlere taşındığını, taşımaya da devam edildiğinin iddia edildiğini, tarafların esas olarak … şirketini sağlık sağlık turizmi anlamında özellikle yurt dışındaki müşteri saç ekim işlemlerinin Türkiye’de yapılması adına konaklama, ulaşım ve sağlık hizmetlerinin verilmesi amacıyla ve ticari bir faaliyet sürdürmek için kurulduğunu, ancak şirketin kurulmasından kısa bir süre sonra covid 19 pandemisi nedeni ile alınan tedbirler nedeniyle şirketin çalışamadığını, davacının tüm iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkillerinin hiçbir suretle … isimli şirketten müşteri portföyü veya gelir elde etmediğini, açıklanan bu nedenlerle; davacının öğrenme tarihini her bir haksız fiil yönünden ispat etmesi gerekirken beyan dahi etmediği gözetilerek davanın her halükarda zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmiş olması sebebiyle talepler yönünden reddini, davacının hukuki yararını göstermekten aciz kalması sebebi ile tüm taleplerin usulden reddini, davacının ispat külfiyerini yerine getirememiş olmasından dolayı tüm taleplerin reddini, maddi zarara ilişkin özel dava şartlarının gerçekleşmemiş olmasından dolayı tazminat taleplerinin tümünün reddini, belirsiz alacak olarak açılan maddi tazminat davasında dava türü bakımından da hukuki yararın gösterilememiş olmasından dolayı usulden reddini, müvekkili olduğu şirketin 14/02/2020 tarihinden önce kurulmuş olması sebebi ile pasif husumet ehliyetinin bulunmadığına karar verilmesini, bu sebeple davanın usulden reddini, müvekkili olduğu şirket kurulduktan sonra davacı aleyhinde haksız rekabete konu hiçbir maddi vakıa, illiyet bağı, zarar ve bunlara ilişkin ispat sunulmadığından davanın tüm talepler yönüyle her halükarda esastan reddini, işbu dilekçe ile ibraz ettikleri davacının bizzat haksız rekabet kurallarına aykırı tutum ve davranışları ile kendi iddialarına ilişkin de hiçbir ispat sunmamış olması göz önüne alındığında işbu davanın tamamen hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinden tüm taleple yönüyle esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Bilirkişi raporları, ticari sicil kayıtları, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
07/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” … A.Ş. ve … A.Ş. nin 2020 ve 2021 yılları Satışlar Hesabı ve Müşteri Satış Faturaları ile … A.Ş. ‘ nin 2021 yılı Satışlar Hesabı ve Müşteri Satış faturaların talep edildiği, … ve … şirketleri tarafından talep edilen belgelerin bilirkişiye ibraz edilmediği … şirketi tarafından satışlar hesabı müşteri detayının sunulduğu, davacının ortak olduğu … şirketi ile … şirketi finansal tabloları incelendiğinde; her iki şirketin AYNI TARİHTE ANONİM ŞİRKET olarak ( 14.02.2020) kurulmuş olduğunun, 2020 yılında … şirketinin 26.348 TL; … firmasının 49.682 TL satış yaptığının, 2021 yılında … şirketinin 70.720 TL; … firmasının 750.793 TL satış yaptığının, Şirketlerin hangi müşterilere satış yaptığının belirlenemediğinin, … şirketinin 2020 ve 2021 yılında hesaplarının zarar ile kapandığı; … şirketinde 2020 yılında zarar oluştuğu, 2021 yılının 57.029 TL Dönem Net Kar ile kapandığının tespit edildiği, … şirketi ile … şirketi finansal tablolarının karşılaştırılması neticesinde; … şirketinin 31.08.2021 tarihinde kurulmuş olduğu, 31.08.2021 – 31.12.2021 tarihleri arasında 13.729 TL satış yaptığının, … şirketinin kuruluşundan yaklaşık 1 yıl 7 ay sonra kurulan … şirketinin 2021 yılında gerçekleştirdiği 13.729 TL satışın … şirketi müşterileri olup olmadığının belirlenemediğinin, … şirketi 2021 yılı hesap döneminin zarar ile kapandığının tespit edildiği, Davalı gerçek kişiler dava dışı …’ın yönetim kurulu üyeliğini yapmakta iken aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı başkaca şirketlerde yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları, bu hususun TTK m. 396 hükmüne aykırılık teşkil ettiği; davalılardan … ile …’ın (davacı şirketin yönetim kurulu üyeleri oldukları hususu nazara alındığında) TTK m. 396/f.1 uyarınca dava dışı şirket ile rekabet etmeme borcu altında olmalarına rağmen bu borca aykırı davrandıkları, Yargıtay’ın ilke kararlarında, yasağı ihlâl eden işlem devam ettikçe zamanaşımı süresinin işlemeye başlamayacağının kabul edildiği; davalılardan … ile …’ın dava tarihi itibariyle yönetim kurulu üyeliklerinin devam ettiği, Şayet Muhterem Mahkemece davalıların rekabet etmeme borcuna aykırı davrandıkları kanaatinde olunması halinde ise davalıların TTK m. 396 uyarınca şirkete verdikleri zararın tazmin edilmesinin gerekeceği; ancak dosya münderecatından davalıların, dava dışı … şirketini zarara uğratıp uğratmadığı uğrattı ise hangi miktarda zarara uğrattığının tespit edilemediğinden bu yönde bir hesaplamanın yapılamadığı, Davacı tarafından, emek ve mesai sarf edilerek oluşturulan müşteri portföyü ve elde edilen gelirlerin davalılar tarafından amaç ve konusu aynı olan başka şirketler kurulmak suretiyle haksız rekabet yaratılarak, kendi kurmuş oldukları şirketlere taşındığı ve taşınmaya da devam edilmekte olduğunun iddia edildiği; ancak dosya münderecatından davalıların aynı alanda iştigal eden şirketleri kurmalarına rağmen iddiaya konu olan faaliyetlerde bulunduklarının tespit edilemediği; hâl böyle olunca somut ihtilafta mevcut durumda haksız rekabete konu olabilecek bir hususun bulunmadığının düşünüldüğü; ancak davacı tarafından oluşturulan müşteri portföyü ve elde edilen gelirlerin davalılar tarafından, kurdukları şirketlere taşındığını tevsik eder bir delilin sunulması halinde somut ihtilafta TTK m. 55/f.1-(b/1) uyarınca haksız rekabete sebebiyet verildiği bu yönü ile davalıların haksız rekabetin men’i yönünde karar verilebileceği, ancak mahkemece somut ihtilaf özelinde haksız rekabetin söz konusu olduğu kanaatinde olunması ihtimalinde ise davacı tarafından maddi zarar iddialarına ilişkin somut bir delil sunulmadığından, davalıların verdikleri hizmetler neticesinde uğranılan zararın da tespit edilemediği; Yargıtay’ın zararın ispat edilememesi durumunda mahkemenin hakkaniyete uygun bir miktarı tazminat olarak belirlemesi gerektiği yönünde içtihat ettiği hususu nazara alındığında … şirketinin finansal tabloları incelendiğinde; 2020 yılında 49.682 TL; 2021 yılında ise 750.793 TL satış yaptığı, ayrıca 2020 yılında zarar oluştuğu, 2021 yılının ise 57.029-TL net kâr ile kapandığı … şirketinin finansal tabloları incelendiğinde ise 31.08.2021 – 31.12.2021 tarihleri arasında 13.729 TL satış yaptığı ve dönemi 2.462 TL’lik zarar ile kapattığının tespit edildiği, hâl böyle olunca ilgili Yargıtay ilamı nazara alındığında huzurdaki davada (haksız rekabetin söz konusu olduğu kanaatinde olunması halinde) maddi tazminat talebinin belirlenmesinin tamamen ve münhasıran Muhterem Mahkemenize ait olduğu” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların davacının mesleki itibarını, ticari faaliyetlerini ve menfaatlerini zedeleyici faaliyetleri bulunup bulunmadığı, ticari sırlarını açıklayıp açaklamadağı, davacının davalılardan maddi tazminat isteyip isteyemeyeceği hususlarındadır.
Rekabet yasağı TTK Madde 396; “(1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. (2) Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir. (3) Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar. (4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır.” hükmünü havidir.
Bu noktada öncelikle davacının aktif husumetinin bulunup bulunmadığı incelenecektir.
Haksız rekabetin meydana geldiği iddia edilen dava dışı … A.Ş. şirketi 14.02.2020 tarih ve 10016 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi ile kurulduğu, hissedarlık yapısının davacı … %33, davalı … %33 ve Davalı …’nun %033 olarak eşit payda olduğu ve şirket Yönetim Kurulu Başkanı ve münferiden temsile tek yetkili kişinin … olduğu görülmektedir.
Davalı …Ş.’ nin 14.02.2020 tarih ve 10016 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi ile tek kişilik Anonim Şirket olarak kurularak hisselerinin tamamı ve münferiden temsile yetkili tek kişinin davalı … olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda … şirketi ile … şirketinin aynı gün kurulduğu ve kuruluş ilanlarının aynı ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olduğu görülmektedir.
Davalı …Ş. nin 31.08.2021 tarih ve 10398 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi ile tek kişilik Anonim Şirket olarak kurularak hisselerinin tamamı ve münferiden temsile yetkili tek kişinin davalı … olduğu görülmektedir.
Davacı taraf, davalı gerçek kişilerin ortağı olduğu davalı şirketler vasıtasıyla müşterileri davalı şirketlere yönlendirmek suretiyle haksız rekabette bulunulduğu iddiasıyla maddi tazminatın tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır.
Davacının iddialarının ileri sürülüş biçimine göre zarar görenin dava dışı … A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, haksız rekabet ve müdürün rekabet yasağı ile ilgili iddialar davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş. sujesiyle ilgilidir. Şirketlerin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmakta olup, şirketle ilgili açılacak davaların da kural olarak şirketi temsile yetkili kişilerce şirket adına açılması gerekir. Limited şirket ortaklarının kural olarak, şirket adına dava açma hakları bulunmamaktadır.
Ancak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 644/1-a. maddesi atfı ile limited şirketler hakkında da uygulanan TTK’nın 555/1. Maddesine göre, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Bu halde dahi pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Yöneticinin sorumluluğuna ilişkin TTK’nın 554. Maddesi uyarınca açılan sorumluluk davasında dahi durum böyledir.
Davacı taraf, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında, haksız rekabette bulunan davalılardan fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız rekabetin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ancak tazminatın şirkete ödenmesini talep etmemiştir.
Yukarıda izah edildiği üzere şirketin uğradığı zararın şirkete ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açılabilecek olup, davacı tarafça kendi adına tazmin talep edilmiş olup, bu halde davacı ortağın aktif husumet ehliyeti bulunmamakla (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 27/12/2022 Tarih, 2021/1280 Esas ve 2022/1444 Karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 02/05/2023 Tarih, 2020/1006 Esas ve 2023/666 Karar sayılı kararı) açılan davanın HMK 114/1-d ve 115 maddeleri gereği aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın HMK 114/1-d ve 115 maddeleri gereği aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
3-Alınması gereken 269,80 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcının mahsubu ile eksik kalan 189,10‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar vekilleri lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve bir kısım davalılar vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile … Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır