Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/116 E. 2022/459 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/116 Esas
KARAR NO : 2022/459

DAVA : Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/02/2020
KARAR TARİHİ : 21/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından … 9. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkilisi bulunduğu … Tic. Ltd.şti’nin alacaklı bulunduğu muhtelif tarih ve bedelli çeklerin tahsili için şirket tarafından davalı avukat ve iş arkadaşları adına … 10. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesinin verildiği, davalı avukat ve iş arkadaşları tarafından söz konusu işler için muhtelif tarihlerde ve farklı tutarlarda masraf avanslarının talep edildiği, müvekkili şirket tarafından farklı tarihlerde masraf avansı olarak davalının iş arkadaşı …’e ait banka hesabına 100.150,00.TL ile davalı …’a ait banka hesabına 18.200,00.TL olmak üzere toplam 118.350,00.TL ödeme yapıldığını, ayrıca şirketin gönderdiği masraf avanslarının yanında davalı ve iş arkadaşlarının kendi cebinedn masraf yapmaları halinde bunların teminatı olarak keşide ettiği ve şirket yetkilisi davacı müvekkili tarafından da cirolanan 28/02/2020 tarih ve 25.000,00.TL bedelli 1 adet çeki de davalı Avukat …’e verdiğini, davalı avukat ve iş arkadaşları tarafından takip edilen icra dosyaları için fahiş miktarda masraf alındığı, alınan masrafların çok cüzi bir kısmının harcandığını, davacı müvekkil tarafından şirketi temsilen davalı avukat ve iş arkadaşlarına gönderilen … 47. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile vekaletnameden azledildiklerinin bildirildiği, ilgili ihtarname 20/01/2020 tarihinde muhataplarına tebliğ edilmesine rağmen bugüne kadar harcanan masraflar ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmadığını, davacı müvekkilin yetkilisi bulunduğu şirketin gönderdiği masraf avanslarının yanında davalı ve iş arkadaşlarının kendi cebinden masraf yapmaları halinde bunların teminatını teşkil etmek üzere …Bankası A.Ş bankalar caddesinde şubesinin 28/02/2020 tarih, 25.000,00.TL bedel ve … nolu çeki keşide ettiği, söz konusu çek şirket yetkilisi davacı … tarafından ciro edilerek davalı avukat …’e verildiğini, bu nedenle davacı müvekkilinin… Bankası A.Ş bankalar … şubesinin 28/02/2020 tarih, 25.000,00.TL bedel ve … nolu çeki yönünden borçlu bulunmadığının tespiti ile zararının aratmasının engellenemsi ve ileride telafisi güç durumlara sebebiyet verilmemesi adına İİK 72.maddesi uyarınca çek bedelinin %15i tutarındaki teminat karşılğıında dava konusu … Bankası A.ş … cad. Şubesinin 28/02/2020 tarih, 25.000,00.TL bedel ve … nolu çekinin takibe konu edilmesi halinde takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada karşı görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, kıymetli evrakın teminat amaçlı olarak verildiği ve bedelsiz olduğu iddiasının ancak yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davada davacı tarafından herhangi bir yazılı delil sunulmadığını, açıklanan nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
… 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … karar numaralı kararı ile davanın Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği gerekçesi ile görevsizlik kararı vermesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek mahkememiz esasına kayıt olmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, vekalet ücreti alacağından kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.09.2015 gün ve 2014/15-1026 E. 2015/1765 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
TTK’nın 5/1.maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olacağı düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanı düzenlenmiş olup madde metnine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olacağı hüküm altına alınmıştır.
Görevle ilgili değerlendirmenin 6102 Sayılı TTK’nun 4 ve 5.maddesindeki düzenlemeler gözetilerek yapılması gerekir. 6102 Sayılı Kanun’un 19.maddesi ”ticari iş karinesi” başlığını taşımakta olup, bu maddenin 2.fıkrasında yer alan ”Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” hükmünün, görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınması mümkün değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/15-440 esas 2015/1769 karar sayılı ilamı).
Yapılan açıklamalar ışığında somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, kambiyo senedinden değil taraflar arasındaki temel ilişki olan avukatlık hizmet sözleşmesi kapsamında avukatlık hizmet ilişkisi gereğince avans ya da teminat olarak verildiği iddia olunan çekin bedelsiz kalıp kalmadığı hususundan kaynaklandığı, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden her iki tarafın da tacir sıfatını taşımadığının anlaşıldığı, buna göre mahkememizin mutlak ve nispi ticari dava niteliği taşımayan işbu davaya bakmakla görevli olmadığı ve dava konusu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanısına varılmakla görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği nazara alınarak mahkememizin karşı görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 madde uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Karar istinaf edilmeksizin kesinleştiğinde Mahkememiz ile … 9. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıktığından görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İstinaf ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 21/06/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)