Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/847 E. 2022/735 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/847 Esas
KARAR NO : 2022/735

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin 27/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil …şti ile ile davalı şirket arasında araç kiralama sözleşmesi imzalandığını davalı şirkete ait araçlar müvekkil şirketin kullanımına verildiğini, kiralayan davalı şirket araçların kullanımına ilişkin olarak her ay fatura tanzim ederek müvekkil şirkete tebliğ edildiğini, müvekkil şirket ise bu faturaları davalı şirket hesabına dilekçemiz ekinde de sunduğu banka dekontlarıyla ödendiğini, kiralanan araçlar, 02/11/2021 tarihinde davalı şirkete, araç teslim tutanağı ile teslim edildiğini, araç teslim tutanağı ile teslim edildiğini, araç teslim tutanaklarında ise araçlardan sadece … plakalı araçta sol dış dikiz aynasında kırık olduğunu, diğer araçlarda ise herhangi bir hasarın bulunmadığını açıklama kısmına yazıldığını, araçlar davalı şirket yetkililerince imza karşılığı teslim alındığını, dolayısıyla davalı şirket tarafından kesilen 01/11/2021 tarihli faturada dahil olmak üzere borç ve alacağın kalmadığını, kiralama ilişkisinin sona erdirildiği hususunda karşılıklı olarak mutabakata varıldığını, davalı taraf kiralama ilişkisi sona erdirildikten ve araçlar kendileri tarafından teslim alındıktan sonra 12/11/2021 günü … numaralı 20.001 meblağlı faturayı e-arşiv fatura olarak düzenlediğini müvekkil şirkete gönderdiğini, davalı taraf söz konusu bu faturaya gerekçe olarak …plakalı araçtaki hasar ve eksik parça bedeli ve … plakalı araçtaki hasar ve eksik parça bedeli karşılığı alacak olarak gösterdiğini, davalı şirket herhangi bir alacağa olmamasına rağmen düzenledikleri bu bedelsiz faturaya karşılık gelen miktar için daha önceden kiralama ilişkisinin teminatı olarak müvekkil …’nun da kefil olduğunu, takibe konu bedelsiz kalan bonoyu … 28.İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasından icra takibine koyarak mükerrer ödeme hatta olmayan bir alacağın tahsilatı yoluna gittiğini, böylelikle müvekkilleri haciz baskısı altına alınarak zor duruma düşürdüğünü, davalı taraf kötü niyetle kiralama ilişkisi sona erdikten ve araçlar kendilerince teslim alındığını, sonra borç oluşturma yoluna gidildiğini, ellerinde bulunan ve bedelsiz kalmasına rağmen müvekkilin tüm ikazlarına ve taleplerine rağmen kendisine iade edilmediği bonoyu icra takibine koyulduğunu, kötü niyetle mükerrer ödeme, bir alacağın tahsilatını amaçladığını, dava konusu haksız durum nedeniyle müvekkillerin maddi manevi telafisi imkansız zararlara uğrayacağı açıkça belli olmakla davaya konu icra takibi neticesinde müvekkillerin uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için ihtiyaten durdurma karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkiller adına başlatılmış bulunan icra takibinin durdurulmasına mahkemece uygun görülecek teminat miktarı yatırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulü ile müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalı aleyhine %20 tazminat ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Araç teslim tutanakları 3 adet, faturalar, dekontlar, İto kayıtları, Gelir İdaresi Başkanlığı yazı cevabı, Türkiye Noterler Birliği yazı cevabı dosya arasında delil olarak mevcuttur.
GEREKÇE: Davacı tarafından açılan dava, kambiyo senedinden kaynaklanan İİK 72.maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak, takip alacaklısı davalıya aittir. (TMK mad. 6, HMK mad. 190) Ancak davacı hukuki ilişkinin maddi hukuk bakımından hiç doğmadığını değil de sona erdiğini (ödeme yapıldığını) veya yerine getirilmesinden kaçınabileceğini (zamanaşımına uğradığını, ödeme yapıldığı, başkaca bir hukuki ilişkiye dayandırma) ileri sürüyorsa, bu iddiasını borçlu davacı ispat edecektir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, … 28. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına konu 09.03.2021 düzenleme tarihli, 25.11.2021 vade tarihli ve 20.001,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının borçlu olup olmadığı, takibe konu senetteki imzaların davacıya ait olup olmadığı hususundadır.
… 28. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı tarafından davalılar aleyhine dava konusu kambiyo senedine dayalı icra takibi olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde, davacının araç kiralama işi yapan davalıdan araç kiraladığı, kiralanan araçların teminatı olarak, kiralama sırasında imzalanmak suretiyle boş halde dava konusu bononun verildiği, davalıya borcunun olmadığı iddiasında bulunmuş. Dava dosyasındaki beyanlardan bonodaki imzanın davacılara ait olduğu yönünde herhangi bir ihtilaf bulunmadığı ve açılan davada ispat yükünün davacı tarafta olduğu anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesi ile senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler 6.640,00 TL’den az miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Huzurdaki davaya konu senedin incelenmesinden, senedin teminat olarak yahut başka amaçla verildiği anlaşılmamaktadır. 6102 sayılı TTK’ nun 646. maddesi; “1. Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür. 2. Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur.” hükmüne havidir. Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14/04/2014 tarih, 2013/19-1155 Esas ve 2014/660 Karar sayılı emsal nitelikte olan bir içtihadında; “Somut olayda, davacı/borçlu, emre yazılı 42.000,00 TL bedelli bonoda yer alan imzasını inkâr etmiş değildir. Senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir.” şeklinde değerlendirmede bulunduğu görülmüştür.
Aynı şekilde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02/04/2003 tarih, 2003/19-261 Esas ve 266 Karar sayılı kararında; “Davadaki talepler, bono bedelinin ödendiği iddiasına dayalıdır. Özet Dairenin bozma kararında belirtildiği üzere, davaya konu bono davalının elinde bulunduğuna göre, onun bedelinin ödenmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü, davacılara aittir. Yazılı bir belgeye ( senede ) bağlanmış olan ve varlığı borçlusunca kabul edilen bir borcun ödendiğine ilişkin savunma, kural olarak, senede karşı senetle ispat zorunluluğu kuralı çerçevesinde ( HUMK. madde 290) ancak yazılı delille ispatlanabilir. Somut alayda, bu kuralın istisnalarının varlığı da (HUMK. Madde 292, 293 ) iddia ve ispat olunmamıştır. Öyleyse, davacıların, ödeme savunmalarını yazılı delille ispat etmeleri zorunludur. Eş söyleyişle, somut olayda ödeme savunmasının tanıkla kanıtlanmasına hukuken olanak yoktur. Yine, somut olayda, davacıların ödemeye ilişkin bir yazılı delillerinin bulunmadığı da çekişmesizdir.” şeklinde değerlendirmede bulunduğu görülmüştür.
Şekli açıdan unsurları tam olan bono üzerinde taraflar seçimlik olarak senedin hangi amaçla düzenlendiğine ilişkin bir kayıt eklememişlerdir. Hukuki ilişkiden mücerret olan senetteki keşideci imzası da inkâr edilmemiştir. Bu durumda davacı 818 sayılı BK’nın 182. maddesinde düzenlenen peşin satışa dayanmış ve ödeme vasıtası olarak düzenlenen bononun avans olarak verilmesine rağmen malın teslim edilmediğini iddia etmiştir. Bu durumda ispat yükü yer değiştirmiş ve somut olayda edimlerin aynı anda ifası gerektiğinden, bu karinenin aksini ispat külfeti davacıya geçmiştir. Kambiyo senedi hukuken geçerli olduğundan eldeki menfi tespit davasında davacı-borçlunun bononun kömürün tesliminden önce avans olarak verildiğini, malın (kömürün) teslim edilmediğini ve senedin bedelsizliğini de usul hükümleri gereğince yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-819 Esas ve 2018/771 Karar sayılı ilamı) Dava konusu senedin incelemesinden “malen” kaydının da bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla senedin teslim alınan mal karşılığı verildiği de anlaşılmamaktadır, bunun aksini davacının kesin delillerle kanıtlamak durumunda olduğu, ancak yazılı bir delil sunamadığı, bu kapsamda senedin kiralanan araçların teminatı olarak verildiği de kabul edilemeyeceğinden, davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı yan kıymetli evrağa bağlanmış alacağı dava dışı bir takım olaylara dayandırmış, ancak dava dosyamızın özü itibariyle ve alacağın bonodan kaynaklı olması nedeniyle ispata yeterli olmadığı görülmüştür. Nitekim kambiyo senetleri, sebepten soyut borç ikrarlarını içerdiği, bunun aksini davacıların kesin delillerle kanıtlamak durumunda olduğu, ancak sunulan delillerin davanın kabulü için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı yan taraflar arasında araç kiralamadan kaynaklı ticari ilişki olduğu belirtilmiş ise de, davacı yan ne kendi ne de davalı yanın ticari kayıtlarına dayanmamış, sadece senetten bağımsız tutanak, banka ödeme dekontu ve faturaya dayanmış olmakla tarafların ticari kayıtları da incelenmemiştir.
Davacı yan, iddiasını ispat edemediğinden, davacı yanın bu haliyle borçlu olmadığını da belgeleyecek başkaca bir delili olmadığından ve dava dilekçesinde de yemin deliline dayanmamış olduğundan, yemin hakkı hatırlatılmayarak davanın reddi gerekmiştir.
Açılan davada Mahkememizce 11/01/2022 tarihli karar ile İİK 72/3. maddesi kapsamında icra takip dosyasında tedbir kararı verildiğinden, İİK. 72/4 maddesi gereğince talep olmamasına rağmen asıl alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir kararı ile takip durdurulduğundan İİK. 72/4 maddesi gereğince %20 tazminat tutarı 4.000,20 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 341,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 260,87‬ TL harcın davacıya iadesine,
4-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı yanca yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)