Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/837 E. 2023/119 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/529 Esas
KARAR NO : 2023/171

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 11/08/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı-borçlu icra takibine itiraz ederken … 31. İcra Müdürlüğü’nün yetkisine de haksız ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla olduğu belli şekilde itiraz ettiğini, Davalı … ile Müvekkil Şirket arasında acentelik sözleşmesi yapıldığını, daha sonra söz konusu sözleşme sona erdiğini, davalı ile müvekkil şirket arasındaki sözleşme sona erdiğinde devir işlemleri gerçekleştiğini, ilgili işyerinde yapılan kasa nakit süspan ve diğer denetimlerinde davalı acentanın müvekkil şirket hesabına aktarma gereken bedellerde açık olduğunun tespit edildiğini, müşterilerin ödemelerini yaptıklarını beyan ettikleri müşteriler tarafından tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil kaydı düşülmediğini, faturalar ve sorumlu durumdaki üye müşteri faturalar incelendiğinde 293.028,70 TL tutarında müvekkil şirkete aktarılması gerekip aktarılmayan açık olduğunu görüldüğünü, ilgili tutarın müvekkil şirket hesaplarına gönderilmesi gerekirken davalının zimmet ve sorumluluğunda tutulduğu tespit edildiğini, dolayısıyla aktarılması gereken bedellerde toplam 293.028,70 TL açık olduğu ortaya çıkmış olduğunu, yapılan bu tespitler tutanak altına alındığını, 293.028,70 TL açığın tarafınca icra takibine konu edildiğini, davalı-borçlu taraf ile defalarca iletişime geçilip bu borcu ödemekten kaçındığını, müvekkil şirket tarafından … 31. İcra Müdürlüğü … esas sayılı numaralı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takip durduğunu, davanın kabulü ile borçlunun … 31. İcra Müdürlüğü … esas sayılı takibine yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafı üzerine bırakılmasına dava ve talep etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: bilirkişi raporu, … 31. İcra Dairesi yazı cevabı, Gelir İdari Başkanlığı yazı cevabı, … Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği yazı cevabı dosyamız arasında mevcuttur.
Bilirkişi Heyeti tarafından dosyaya sunulan rapor ile; davacının … Bölge Müdürlüğü, davalı … şubesi … acentesinde yapılan tespitte, 18.05.2019 tarihinde 39.944,13 TL kasa açığı, 01.07.2019 tarihinde 62.774,47 TL kasa açığı, 24.07.2019 tarihinde 29.081,05 TL kasa açığı, 22.08.2019 tarihinde 22.705,03 TL kasa açığı, 23.08.2019 tarihinde 246.080,00 TL kasa açığı, 28.08.2019 tarihinde 2.900,00 TL kasa açığı tespit edilerek tutanak altına alındığını, ve tüm tutanaklarda Bölge Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte dava … imzasının bulunduğunu, … Bölge Müdürlüğü tarafından … Genel merkezine yazılan … Acente Kasa Kontrolü sonuçlarının üst yazı ile birlikte genel müdürlüğe bildirimi yapılarak açık tespit edilen miktarların … Acente kasasından çekilerek davalı … hakedişinden kesilmesinin onaya sunulduğunu, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan tespitte, takip tarihi ile davalıdan 293.028,70 TL alacağının kayıtlı olduğunu, davacı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre e-beratlarının zamanında yapıldığını, ticari defterlerin delil niteliğine sahip olduğunu, davacının davalıdan … 31. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 293.028,70 TL asıl alacak talep ettiğini, yapılan incelemede davacının 293.028,70 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %13,75 oranından başlayacak değişen oranlarda avans faiz uygulaması gerekeceğini, belirtmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesi kapsamında cari hesap ilişkisinden kaynaklı açılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz (YHGK 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı ilamı). Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkin şartların oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda, taraflar arasında acentelik sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin bitmesi akabinde davalı yanca aktarılması gereken miktarın aktarılmadığı iddiasında bulunulmuş, davalı sözleşme kapsamında davacı yana borçlu olmadığı savunması ile takibe itiraz etmiş, ancak huzurdaki davada cevap dilekçesi ise sunmamıştır. Bu durumda ispat yükü davacı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki karşılığı alınan malların bedelinin ödenip ödenmediği ile bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Yukarıda kapsamda Mahkememizce taraflara ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak atanacak mali müşavir bilirkişiye bildirilmesine, davacı vekilinin inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağı duruşmada ihtar edilmiş, aynı hususta davalı yana tebliğ ile ihtarat yapılmış, ancak buna rağmen ticari kayıtları sunulmadığından, davalı yanın ticari kayıtları ibrazdan kaçındığı kabul edilmiştir.
Nitekim dosyamıza sunulan 24.11.2022 tarihli bilirkişi raporu ile;
davacının … Bölge Müdürlüğü, davalı … şubesi … acentesinde yapılan tespitte, 18.05.2019 tarihinde 39.944,13 TL kasa açığı, 01.07.2019 tarihinde 62.774,47 TL kasa açığı, 24.07.2019 tarihinde 29.081,05 TL kasa açığı, 22.08.2019 tarihinde 22.705,03 TL kasa açığı, 23.08.2019 tarihinde 246.080,00 TL kasa açığı, 28.08.2019 tarihinde 2.900,00 TL kasa açığı tespit edilerek tutanak altına alındığını, ve tüm tutanaklarda Bölge Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte dava … imzasının bulunduğunu, … Bölge Müdürlüğü tarafından … merkezine yazılan … Acente Kasa Kontrolü sonuçlarının üst yazı ile birlikte genel müdürlüğe bildirimi yapılarak açık tespit edilen miktarların … Acente kasasından çekilerek davalı … hakedişinden kesilmesinin onaya sunulduğunu, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan tespitte, takip tarihi ile davalıdan 293.028,70 TL alacağının kayıtlı olduğunu, davacı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre e-beratlarının zamanında yapıldığını, ticari defterlerin delil niteliğine sahip olduğunu, davacının davalıdan … 31. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 293.028,70 TL asıl alacak talep ettiğini, yapılan incelemede davacının 293.028,70 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %13,75 oranından başlayacak değişen oranlarda avans faiz uygulaması gerekeceğini, davalı taraf incelemeye katılmadığı, ticari defter ve kayıtları ibraz etmediğinden davalı taraf ticari defter kayıtları üzerinden bir tespitin yapılamadığı, tespiti yapılmakla davanın asıl alacak yönünden kabulü ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın fatura ve cari hesap alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlerin göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 31.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 293.028,70 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihi olan 28.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki ticari avans faizi üzerinden devamına, davacının faiz oranı talebinin REDDİNE,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 293.028,70 TL alacağın %20’si olan 58.605,74 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 20.016,79 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 3.856,86 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 16.159,93 TL harcın ve arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 44.024,02 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 3.856,86 TL nispi harç, 8,50 TL vekalet harcı ve 3.074,40 TL posta-davetiye-bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.999,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2023

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)