Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/827 E. 2022/315 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/827 Esas
KARAR NO : 2022/315 Karar

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirketin … adresindeki taşınmazın iç dizaynının tadilatının yapılması konusunda anlaşmaya vardıklarını, yazılı olmayan anlaşmaya göre müvekkilinin, iletildiği şekilde evin tadilatının tamamını yapacağını, hazır hale getireceğini ve teslim edeceğini, yapılan iş karşılığında müvekkiline her şey dahil 650.000-TL ödeme yapılacağını, müvekkilinin bu doğrultuda 24.12.2020 tarihinde çalışmaya başladığını ve 120.000-TL ödeme aldığını, devam eden süreçte sırasıyla 13.01.2021 tarihinde 40.000-TL, 01.02.2021 tarihinde 160.000-TL, 21.03.2021 tarihinde 20.000-TL’nin davalı tarafından müvekkiline ödendiğini, bu ödemelerin toplamının 340.000-TL olduğunu, yapılan şifahi anlaşmaya göre müvekkilinin 310.000-TL daha alacağı bulunduğunu, 21.03.2021 tarihinde yapılan ödemeye ilişkin olarak müvekkilinin imzaladığı dekont vasfındaki belgede kalan tutarın 310.000-TL olduğunun açıkça belirtildiğini, devam eden süreçte davalı firmanın, müvekkilinden sürekli olarak ekstra işler talep etmeye başladığını, bu talepler karşısında müvekkilinin, haliyle karşı taraftan daha fazla ödeme talep ettiğini, bu talebin davalı tarafça reddedildiğini, olayın devamında müvekkili ile davalı şirket yetkililerinin hararetli bir tartışma yaşadığını, yaşanan tartışmanın akabinde müvekkilinin taşınmazının bulunduğu … projesine girişinin davalının talimatıyla engellendiğini, anlaşma gereği yapılması gereken işlerin tamamlanamadığını, müvekkilinin işin kendi ifadesine göre %70’ini tamamlamadığını, hakkaniyet gereğince müvekkilinin, işin ne kadarını tamamladıysa o kadar ücret talep etmesi gerektiğinin aşikar olduğunu, müvekkilinin işi %70’ini tamamlamış ise kendisine 455.000-TL ödeme yapılması gerektiğini, (650.000×70/100=455.000-TL) gelinen noktada yapılan ödemenin miktarının 340.000-TL olduğunu, bu durumda hesaplamalarına göre 115.000-TL bakiye alacak bulunduğunu, bu hesabın taraflarınca yapılmış olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … isimli şahısın satın almış olduğu gayrimenkulün mimarlık ile ilgili işlerinde müvekkili şirketten yardım talep ettiğini, müvekkili şirketin iş yoğunluğundan ötürü yapılacak işi arada herhangi bir anlaşma olmadan ve sadece danışanlık görevini ifa etmek üzere, müvekkili şirketin kendini … yetkilisi olarak Aılar … isimli şahsa işi verdiğini, müvekkilinin burada yaptığı eylemin sözleşmenin tarafı olmak olmadığını ve … ile … arasında anlaşmayı hızlandırmak ve para transferleri yapmaktan ibaret olduğunu, müvekkilinin, davacıyı ise …’nin çalışanı olarak tanıdığını, bu davada belirtilen iddiaların müvekkili şirket yönünden herhangi bir dayanağı bulunmadığını, nispilik ilkesi gereği şifai de olsa sözleşmelerin ancak sözleşmenin tarafları arasında hak ve borç doğuracağından sözleşmede taraf olmayan davalı şirket’in davacıya karşı yapılan işe dayalı bir sorumluluğu bulunmadığını, bu yönden husumet itirazlarının nazara alınarak öncelikle husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, yapılan çalışmalara istinaden … tarafından müvekkili şirkete verilen ödemelerin tamamının hem … hem de kendisinin çalışanı olarak tanıttığını, davacının hesabına gönderdiğini, davacının belirtmiş olduğu meblağların dışında da ödemeler yapıldığını, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, her ne kadar işin %70 lik kısmını bitirdiğini ve işi gereği gibi yaptığını beyan etse de bu durumun gerek tanık gerekse de diğer delillerle işin eksik ve malzemelerin kalitesiz kullanıldığının ortaya çıkacağını, yapılan işin %50 luk kısım olduğunu, davacının beyan ettiği oranlardan çok uzak olduğunu, müvekkilinin davacıya ödemiş olduğu fazla ödemeleri gayrimenkul sahibine kendi cebinden karşılayarak ödediğini, davacı tarafın her ne kadar işin %70 ini tamamladığını beyan ettiğini ve gereği gibi yaptığını iddia etse de bu durumun gerek tanık gerekse de diğer deliller ile işin eksik ve malzemelerin kalitesiz kullanıldığının ortaya çıkacağını, yapılan işin %50’lik kısmı olduğunu, davacının beyan ettiği oranlardan çok uzak olduğunu, müvekkilinin davacıya ödemiş olduğu fazla ödemeleri gayrımenkul sahibine kendi cebinden karşılayarak ödediğini, müvekkilinin işlerin hatalı yapıldığını gördüğünü, ancak hem … tarafından hem de çalışanı olan davacı tarafından bu durumun hiç dikkate alınmadığını, işin 2 ayda teslim edileceği şeklinde anlaşma yapılmışken işin 2 aydan daha çok uzadığını, müvekkilinin yaşadığı prestij kaybı ve yapılan fazla ödemelere ilişkin dava açma hakkını saklı tuttuğunu, davacının her ne kadar ekstra işler yaptığını iddia etmiş olsa da taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, öncelikle bu hususun tespit edilmesini, sonra da işin kalan kısmının tamamlanmamasından dolayı müvekkili şirketin zararının davacı tarafından ödenmesi konusunun gözetilmesini, bu nedenlerle, davacının haksız ve mesnetsiz bir şekilde açmış olduğu davanın reddi her türlü sunulan delillere karşı dava ve delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller; Davalı tarafın ticaret sicil kaydı, … Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığı’na yazılan müzekkere cevabı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davacıya ait 2020 ve 2021 yıllarına ait BA-BS formları, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davalı şirkete ait 2020 ve 2021 yıllarına ait BA-BS formları.
… Ticaret Sicil Müdürlüğün’nce verilen müzekkere cevabında; davacı …’ın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
… Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığın’ca verilen müzekkere cevabında; davacı …’ın esnaf kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce verilen müzekkere cevabında; davacı …’ın İşletme Hesabı esasına göre defter tutmakta olduğunun bildiriilmiş ve BA-BS 2020 ve 2021 formları gönderildiği görülmüştür.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce verilen müzekkere cevabında; davalı şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ait ait BA-BS formların gönderildiği görülmüştür.
GEREKÇE;
Tüm Dosya Kapsamından;
HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca Mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda, davacı gerçek kişinin ticari işletme kaydının olmadığı, esnaf kaydına rastlanılmadığı, davacı …’ın işletme hesabına göre defter tuttuğu, görev hususunun Mahkemece resen her aşamada değerlendirilebileceği, davanın niteliği itibari ile 6102 Sayılı Kanunun 4-5.md kapsamında kalmadığı bu haliyle 6100 Sayılı Kanunun 2.maddesinde yer alan ”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli Mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir.” hükmü gereğince; davacının esnaf olarak kabul edildiği, uyuşmazlığın her iki tarafının da ticari işletmesiyle ilgili olmaması nedeniyle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olmasından dolayı 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın görev yönünden usulden reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20.mad uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama gideri harç ve vekalet ücreti, arabuluculuk ücreti konusunda görevli Mahkemece karar verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) nezdinde İsinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 20/04/2022

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı