Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/823 E. 2022/661 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/139 Esas
KARAR NO : 2022/666

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 19/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki nedeniyle ifa ettiği sunucu hizmetlerine karşılık hizmet faturaları düzenlediğini, müvekkili ile davalı arasında 23.10.2017 tarihinde KDV-Stopaj dahil 35.400,00 TL tutarında sunuculuk hizmeti ile ilgili sözleşme ve 27.10.2017 tarihinde KDV-Stopaj dahil 17.700,00 TL tutarında sözleşmeler akdedildiğini, müvekkilinin faturaları sunulan sunucu hizmetlerini davalı şirkete tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin bu faturaları tanzim ederek davalı tarafa ilettiğini, davalının faturalara 8 gün içinde itiraz etmeyip faturanın içeriğini kabul ettiğini, davalının müvekkiline gönderdiği e postalar ile ödeme yapacağını beyan etmesine rağmen bu zamana kadar bakiye borcunu ödemediğini, davaya konu faturaların müvekkili lehine delil teşkil ettiğini, anılan uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk başvurusu yapıldığını ancak netice alınamadığını, bu nedenlerden dolayı … 21. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına yapılan kötü niyetli itirazın iptaline, itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bilirkişi raporu, taraflar arasındaki sözleşmenin ve faturaların aslı gibidir örnekleri, hesap ekstresi sureti, arabuluculuk son tutanak sureti, Gelir İdaresi Başkanlığı yazı cevabı,… 21. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının uyap çıktıları dosya arasında delil olarak mevcuttur.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile; incelenen davacı şirkete ait 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile 2018, 2019 ve 2020 yılı sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, davacı şirketin 2017 yılı yevmiye defter kapanış tasdikinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmaması nedeniyle davacı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulup tutulmadığına dair ve ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıyıp taşımadığına dair kararın mahkemenin takdirinde olduğu, davacı yanın 2018, 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerini TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davacı yanın 2018, 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin 2017 yılı mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim formunun BA incelenmesi neticesinde davalı şirketin tarafına düzenlenen toplamı 45.000,00 TL kdv hariç tutarındaki 2 adet hizmet alımı faturasını bağlı bulunduğu … Vergi Dairesine 2017 yılı BA formunda bildirdiği, davalı şirketin her ne kadar ticari defter ve kayıtlarını inceleme esnasında ibraz etmemiş olsa da 2017 yılında tarafına düzenlenen iki adet faturayı bağlı bulunduğu … Vergi Dairesine 2017 yılına ait BA formunda bildirmesinden dolayı davalı şirketin tarafına düzenlenen faturaları ticari defterlerinde kayıt altına aldığının görüldüğü, davacının sözleşmeye istinaden düzenlediği iki adet faturadan kaynaklı olarak icra takip tarihi olan 06.10.2020 tarihi itibariyle davalıdan 8.100,00 TL alacağının bulunduğu, davacı yanın icra takibinde talep edebileceği işlemiş faiz miktarının 2.099,12 olarak hesaplandığı, davacının icra takip tarihi olan 06.10.2020 tarihi itibariyle davalı yandan 8.100,00 TL asıl alacak, 2.099,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.199,12 TL talep edebileceği, ancak davacının icra takibinde 8.100,00 TL asıl alacak, 2.033,21 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 10.133,21 TL alacak talep etmesinden dolayı davacı yanın talebe bağlılık ilkesi gereğince davalı yandan 8.100,00 TL asıl alacak, 2.033,21 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 10.133,21 TL alacak talep edebileceği, davacının 8.100,00 TL asıl alacağı için icra takip tarihi olan 06.10.2020 tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faiz talep edebileceği, tarafların icra inkar tazminatı ve diğer taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür.
… 21. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacının 10.133,21 TL alacağı için davalı aleyhine icra takibi başlattığını davalının takibe itirazı sonucunda takibin durduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, sunucu hizmet sözleşmesi kapsamında hazırlanan fatura bedellerinin ödenmemesinden kaynaklı yapılan icra takibine karşı açılan itirazın iptali davasıdır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı yan her ne kadar davaya karşı cevap sunmamış ise de, icra takibine yaptığı itirazda davacıya yana borcu olmadığını beyan etmiştir. Bu kapsamda öncelikle davacı yanca taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında hizmetin ifa edilip edilmediği ispatlanacaktır. Dava dilekçesi ekinde yer alan yazışmalardan hizmetin davalı yanca alındığı, ancak hizmet bedellerinin ödenmediği görülmektedir. Bu durumda ispat yükü davalı yanda olduğu görülmekle, fatura karşılığı bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir. Bu sebeple hiçbir mazereti olmaksızın ticari defterlerini ibraz etmeyen davalı yanın, davacının defterlerinin aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlaması gerekmektedir. Ancak bu hususta davalı yanca sunulan hiçbir delil bulunmamaktadır.
Nitekim dosyamıza sunulan 13/07/2022 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma vasfına haiz olduğunun belirtildiği, davalı şirketin 2017 yılı mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim formunun BA incelenmesi neticesinde davalı şirketin tarafına düzenlenen toplamı 45.000,00 TL KDV hariç tutarındaki 2 adet hizmet alımı faturasını bağlı bulunduğu … Vergi Dairesine 2017 yılı BA formunda bildirdiği, davalı şirketin her ne kadar ticari defter ve kayıtlarını inceleme esnasında ibraz etmemiş olsa da 2017 yılında tarafına düzenlenen iki adet faturayı bağlı bulunduğu … Vergi Dairesine 2017 yılına ait BA formunda bildirmesinden dolayı davalı şirketin tarafına düzenlenen faturaları ticari defterlerinde kayıt altına aldığının görüldüğü, davacının sözleşmeye istinaden düzenlediği iki adet faturadan kaynaklı olarak icra takip tarihi olan 06.10.2020 tarihi itibariyle davalıdan 8.100,00 TL alacağının bulunduğu, tespiti yapılmakla davanın kabulü gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması ve alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KABULÜNE,
Davalının … 21.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 10.133,21 TL alacağın %20’si olan 2.026,64 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 692,20 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 122,38 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 569,82 TL harcın ve arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.560,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Peşin Harç : 122,38 TL
Başvuru Harcı : 59,30 TL
Vekalet Harcı : 8,50 TL
Bilirkişi Ücreti: 1.250,00 TL
Posta Giderleri: 120,10 TL
Toplam : 1.560,28 TL