Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/776 E. 2022/600 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/776 Esas
KARAR NO : 2022/600

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Dava dışı … Ltd. Şti. ile müvekkili banka arasında Genel Kredi Sözleşmesi, Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ve Limit Güvencesi Ferdi Kaza Sigortası imzalanarak tahsis edilen limit doğrultusunda ticari kredi kullandırıldığını ve çek hesabı açılarak çek karnesi verildiğini, davalının bu sözleşmelerde müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, akdedilen sözleşmelerden kaynaklanan borcun vadesinde ödenmediği için muaccel hale geldiğini, borcun ödenmesi için dava dışı …Tic. Ltd. Şti’ne , dava dışı kefil …ve davalıya … 7. Noterliği’nden gönderilen … tarihli … Yevmiye Numaralı ihtamame ve ekli hesap özeti keşide edilerek gönderildiğini, itiraz edilmeyen ihtarnamede belirtilen alacak ve faiz miktarının kesinleştiğini, borcunu ödememekte direnen borçlular davalı ve dava dışı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca ve borcun tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, … 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yaptığı ödeme emrine, borcun tamamına, mahrum kalınan kar payına, mahrum kalınan kar payı oranına ve borcun tüm ferilerine itirazının iptaline ve takibin devamına, kesin ve likit borca usul ve yasaya aykırı itiraz ederek takibin durmasına sebep olan davalının aleyhine itiraz olunan alacağının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;Müvekkilinin müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin bahse konu 16.05.2016 tarihli Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ve üzerinde tarih bulunmayan Genel Kredi Sözleşmesi’nin tarafı olan 3. Kişi …Ltd. Şti.’nin bir dönem ortaklarından ve müdürlerinden olduğunu, ancak müvekkilinin hukuka uygun bir şekilde 20.12.2010 tarihinde payını devrettiğini ve aynı tarihte ortaklar kurulunca müdürlük görevine son verildiğini, Türk Hukuku uyarınca limited şirketlerde pay devri tescile tabi hususlardan olduğunu, buna göre limited şirkette pay devrinde belirleyici olan noter tasdikli pay devir ve temlik sözleşmesi ile işbu pay devrini onaylayan genel kurul kararları olduğunu, Pay devri ile devredilen payın tüm aktif ve pasifiyle devralan tarafa geçeceğini, yani payın sahibine sağladığı haklarla birlikte paya ilişkin her türlü hukuki ve mali yükümlülüklerin de devralana geçtiğini, Kanun koyucu bu hükümle kefalet sözleşmesi için nitelikli bir yazılı şekil şartı getirdiğini, davacı tarafça sunulan Genel Kredi Sözleşmesi incclendiğinde kanunda anılan bu sözleşmenin geçerlik şartı olan kefâlet tarihinin ve müvekkilinin, davacı tarafça iddia edildiği gibi müteselsil kefil olduğuna dair müvekkilinin el yazısıyla yazılmış bir ibare görülemeyeceğini, bu nedenle sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu, müvekkilinin bu sözleşme kapsamında sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, zira davacının basiretli bir tacir olduğunu, bu nedenle sözleşmenin geçersizliğinden ve müvekkilin 3. şahıs limited şirketle ilişiğinin kesildiğinin ticaret sicili gibi herkese açık bir mecrada 2010 yılında ilan edilmiş olmasına rağmen dava ve icra takibine girişmesinin davacının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, İcra ve İllas Kanununun İİK’nin 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olduğunu, İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2. fıkrasına göre; Bu davada borçlumun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla malıktım edileceğini, kötüniyet tazminatının, takibe girişmekte kötüniyetli bulunulduğunun borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle öncelikle kötü niyetli açılmış bu davanın reddine, sözleşmenin geçerlilik şartlarını bildiği kabul edilen basiretli tacir davacının kesin hükümsüz sözleşmeye ve iddia edilen 3. Kişi konumundaki Limited şirket ile ilişiğinin 2010 tarihinde kesilmiş müvekkiline haksız ve kötüniyetli olarak başlattığı icra takibi ile kötü niyetli açılan bu dava nedeniyle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, icra dosyasının UYAP kayıtları, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili, davalının müteselsil kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olduğu iddia etmekte, davalı taraf ise üzerinde kendi elyazısıyla kefalet tarihi bulunmayan sözleşmenin geçersiz olduğu ve davanın reddini savunmaktadır. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, müteselsil kefil olarak imza atılan kredi sözleşmesinden kaynaklı başlatılan … 11. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra dosyasında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda toplanmaktadır.
Davaya konu … 11 İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı …ve …Şirketi aleyhine 1.020,48-TL Kurumsal Kredi Dosyası, 179,78-TL diğer masraf, 931,12-TL diğer masraf olmak üzere toplam 2.131,38 TL’lik ilamsız takipte bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ olduğu, davalı borçlu vekili 22/05/2019 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 29/03/2022 tarihli ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 09/05/2022 tarihli raporda özetle;
“Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … ŞTİ. arasında BİLA tarihli 600.000.00 TL limitli, GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ imzalandığı,
Davalı kefil’de söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak – 600.000.00 TL kefalet Limiti ile imzaladığı,
Ancak sözleşmenin tarihsiz olarak imzaladığından davalının iş bu sözleşmeden dolayı kefaletinin geçerli olup olmayacağı sayın mahkemenizin takdirlerindedir.
Yine Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …LTD.ŞTİ arasında 16.05.2016 tarihli BANKACILIK İŞLEMLERİ SÖZLEŞMESİ KURUMSAL imzalandığı,
Davalı kefilin söz konusu sözleşmede kefalet imzasının bulunmadığı,
Davalılara gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilmesi karşısında davalıların temerrüdlerinin ihtarname ile verilen 2 günlük sürenin sonunda 05.05.2019 tarihi itibarı ile gerçekleşmiş sayılabileceği,
Davalı vekili Müvekkilinin hukuka uygun bir şekilde 20.12.2010 tarihinde payını devrettiği ve aynı tarihte ortaklar kurulunca müdürlük görevine son verildiğini,iddia etmesine karşın davacı bankaya müdürlük görevinden azledildiğini davacı bankaya bildirdiğine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı,
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede kefiller yönünden ÇEK DEPO TALEBİNE İLKİŞKİN net bir ifadeye rastlanılamadığı, Kefilin gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için açık ve net bir şekilde sorumluluk içeren düzenleme bulunmaması nedeniyle aşağıdaki Yargıtay içtihatları doğrultusunda davacı bankanın çek ve teminat mektubu talehinin yerinde olmadığı,¸
Davacı TİCARİ KREDİ alacağına ilişkin, davalının … 11.İcra Müdürlüğü … Sayılı takip dosyasına yapımış olduğu itiraz nedeniyle davacı bankanın davalıdan sayın mahkemenizce de kabul edilmesi halinde 15.05.2019 takip tarihi itibarı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 1.020.48 TL asıl alacak 0.90 TL işlemiş faiz(masraf belgesi sunulmadığı) olmak üzere toplam 1.021.38TL alacaklı olduğu,
1.020.48 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %7.92 oranında temerrüt faizinin davalıldan istenebileceğinin” yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu ….TİC.LTD.ŞTİ arasında BİLA tarihli 600.000.00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalı kefilin söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak 600.000.00 TL kefalet limiti ile kendi el yazısı ile atılmış bir kefalet tarihi olmaksızın imzaladığı, yine davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …TİC.LTD.ŞTİ arasında 16/05/2016 tarihli Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi Kurumsal imzalandığı, davalı kefilin söz konusu sözleşmede kefalet imzasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
TBK’nın 583. Maddesi; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenleme gereğince somut olayda, davalının kefil olarak imzasının bulunduğu kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin gerektiği, ancak davaya konu 600.000.00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinde bahsedildiği şekilde el yazısı ile kefalet tarihinin belirtilmediği anlaşıldığından davalının dava konusu sözleşmedeki kefaletinin geçersiz olması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalının kredi sözleşmesindeki kefaleti TBK’nın 583.maddesindeki şekle uygun alınmadığından geçersiz olmasına rağmen davacı bankaca davalı hakkında icra takibine girişilmesinde davacı bankanın kötü niyetli olduğu kabul edilerek davalı yararına İİK’nın 72. maddesi gereğince %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile, % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.131,38 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 04/10/2022

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı