Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/738 E. 2023/921 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/738 Esas
KARAR NO : 2023/921

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 15.11.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların aralarındaki ticari ilişki nedeni ile davacı şirket ile cari hesap alacağından kaynaklı olarak … 35. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının tüm borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişki gereği kendi edimini yerine getirerek davalıya mal/hizmet verdiğini, davalının ise kendi edimlerini yerine getirmeyip borcunu geri ödemediğini, dolayısıyla davalının borçlu olduğunun açık olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; davalının … 35. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazlarının iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamını, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …’ne dava dilekçesi ve duruşmaya davet tutanağının 08.12.2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı şirketin cevap dilekçesi sunulmadığı ve duruşmalara katılan olmadığı görüldü.
DELİLLER: Bilirkişi Kök ve Ek Raporu, … 35. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, Taraflara ait BA/BS Formları, Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
18.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı şirketin alacak talebine konu fatura suretinde Davalı şirkete ait teslim alan imza bilgisinin bulunmadığı, Davalının icra takibine konu faturayı BA bildiriminde bulunmadığı, Davacı şirketin fatura içeriği ürünlerin Davalı şirkete teslimine ilişkin evrak, bilgi ve belge ibrazında bulunmadığı, alacağa konu ürünlerin tesliminin ispata muhtaç kaldığı, Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme neticesinde Davacı şirket ile ticari ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı hususlarında tespitte buluna bilecek olup takdiri Sayın Mahkemenize aittir.” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
26.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “1. Davacı şirket vekili itiraz dilekçesinde “Dava konusu alacağı ilişkin fatura, davalı şirket tarafından kabul edilmiş sayılmalıdır. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasının şartları mevzuat, doktrin ve Yargıtay içtihatlarında belirlenmiştir. Birinci şart, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmasıdır. Müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin varlığı, müvekkil şirketin usulüne uygun bir şekilde tutulan ticari defterleri, sunulan cari hesap ekstreleri, faturalar ve Vergi Dairesine sunulan BS formları ile sabittir. İkinci şart, faturayı gönderenin tacir olmasıdır. Somut olayda her iki taraf da tacirdir. Üçüncü ve en önemli şart, fatura içeriğine itiraz edilmemiş olmasıdır.” Şeklinde itirazda bulunmuştur. Ancak kök raporda yapılan incelemelerime ve dosya kapsamına 1. Şartı sağlayacak olan sözleşme ibraz etmemiştir. 2. Şartı sağlayacak olan Faturayı gönderenin tacir olma şartına değinmiş ancak faturanın yada fatura içeriği ürünlerin davalıya teslimine ilişkin evrak ibraz etmemiş, kök raporda da belirttiğim üzere alacak talebine konu fatura davaya konu alacağın 30.07.2019 tarih … nolu 11.688,70 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, faturanın İrsaliyeli fatura olarak düzenlendiği, ancak fatura üzerinde Davalı … şirketine ait imza/teslim alan bilgisinin bulunmadığı, Üçüncü ve en önemli şart, fatura içeriğine itiraz edilmemiş olmasıdır. diyerek itirazda bulunulmuş ancak, faturanın tebliğinin henüz ispat edilmemiş olması nedeni ile içeriğine itiraz hususunda da bir bilgi görülmemiştir. Bu sebeple öncelikle tebliğin ispatı gerekmektedir. 2. Davacı vekili itiraz dilekçesinde “Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmadan düzenlenen bilirkişi raporunun kabulü mümkün değildir.” Şeklinde itirazda bulunmuş ancak kök raporda tarafıma yapılan görevlendirme “Davacı tarafın 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine” şeklinde olup, kök raporumda “Davalı şirketin merkez adresinin … olduğu, Davalı şirkete 08.12.2021 tarihinde T.K 35. Madde gereğince çıkış merci tarafından düzenlenen 6 örnek nolu tebliğ evrakı gönderildiği, tebliğ mevzusunun dava dilekçesi ekleri ve tensip zaptının Davalıya tebliğ edildiği, Davalının bu tebligat hususunda dönüş sağlamadığı görülmüş olup ticari defter ve belgelerini üzerinde inceleme yapılamamıştır.” şeklinde tespitte bulunularak bu hususa dikkat çekilmiş ve raporumun sonuç kısmı da bu husus dikkat çekilerek neticelendirilmiştir. 3. Davacı şirket vekili itiraz dilekçesinde “Müvekkil şirket alacağı sunulan faturalar, cari hesap ekstresi ve BS formları ile ispatlanmış olup bilirkişi tarafından soyut ve yetersiz bir inceleme ile düzenlenen raporun kabulü tarafımızca mümkün değildir.” Şeklinde itirazda bulunmuş ancak kök raporumda da ifade ettiğim üzere Davacının Sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterler, dosyaya ibraz ettiği belgeler ve Sayın mahkemenizin müzekkere talepleri ile dosya kapsamına ibraz edilen BA/BS formları ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Davacı şirketin BS formlarında bildirdiği faturanın Davalı şirket tarafından BA bildiriminde karşılık görmediği ve Davacı şirketin fatura içeriği ürünlerin Davalı şirkete teslimine ilişkin evrak, bilgi ve belge ibrazında bulunmadığı, alacağa konu ürünlerin tesliminin ispata muhtaç kaldığı, Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme neticesinde Davacı şirket ile ticari ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı hususlarında tespitte buluna bilecek olup takdiri Sayın Mahkemenize bırakılmıştır.” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ilişkisi olduğundan bahisle açılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz (YHGK 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı ilamı). Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkin şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı takibe yaptığı itirazda, davacı yana borçlu olmadığı savunması ile takibe itiraz etmiş, ancak huzurdaki davada cevap dilekçesi ise sunmamıştır. Bu durumda ispat yükünun davacı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki gereği mal ve ürünlerin teslim edilip edilmediği, mal karşılığı bedelinin ödenip ödenmediği ile bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Yukarıda kapsamda Mahkememizce taraflara ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak atanacak mali müşavir bilirkişiye bildirilmesine, davacı vekilinin inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağı duruşmada ihtar edilmiş, aynı hususta davalı yana tebliğ ile ihtarat yapılmış, ancak buna rağmen ticari kayıtları sunulmadığından, davalı yanın ticari kayıtları yazılan talimata rağmen sunulmadığından ibrazdan kaçındığı kabul edilmiştir.
Nitekim dosyamıza sunulan 26/12/2022 tarihli bilirkişi raporu ile; “1. Davacı şirket vekili itiraz dilekçesinde “Dava konusu alacağı ilişkin fatura, davalı şirket tarafından kabul edilmiş sayılmalıdır. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasının şartları mevzuat, doktrin ve Yargıtay içtihatlarında belirlenmiştir. Birinci şart, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmasıdır. Müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin varlığı, müvekkil şirketin usulüne uygun bir şekilde tutulan ticari defterleri, sunulan cari hesap ekstreleri, faturalar ve Vergi Dairesine sunulan BS formları ile sabittir. İkinci şart, faturayı gönderenin tacir olmasıdır. Somut olayda her iki taraf da tacirdir. Üçüncü ve en önemli şart, fatura içeriğine itiraz edilmemiş olmasıdır.” Şeklinde itirazda bulunmuştur. Ancak kök raporda yapılan incelemelerime ve dosya kapsamına 1. Şartı sağlayacak olan sözleşme ibraz etmemiştir. 2. Şartı sağlayacak olan Faturayı gönderenin tacir olma şartına değinmiş ancak faturanın yada fatura içeriği ürünlerin davalıya teslimine ilişkin evrak ibraz etmemiş, kök raporda da belirttiğim üzere alacak talebine konu fatura davaya konu alacağın 30.07.2019 tarih B-517305 nolu 11.688,70 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, faturanın İrsaliyeli fatura olarak düzenlendiği, ancak fatura üzerinde Davalı …şirketine ait imza/teslim alan bilgisinin bulunmadığı, Üçüncü ve en önemli şart, fatura içeriğine itiraz edilmemiş olmasıdır. diyerek itirazda bulunulmuş ancak, faturanın tebliğinin henüz ispat edilmemiş olması nedeni ile içeriğine itiraz hususunda da bir bilgi görülmemiştir. Bu sebeple öncelikle tebliğin ispatı gerekmektedir. 2. Davacı vekili itiraz dilekçesinde “Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmadan düzenlenen bilirkişi raporunun kabulü mümkün değildir.” Şeklinde itirazda bulunmuş ancak kök raporda tarafıma yapılan görevlendirme “Davacı tarafın 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine” şeklinde olup, kök raporumda “Davalı şirketin merkez adresinin … olduğu, Davalı şirkete 08.12.2021 tarihinde T.K 35. Madde gereğince çıkış merci tarafından düzenlenen 6 örnek nolu tebliğ evrakı gönderildiği, tebliğ mevzusunun dava dilekçesi ekleri ve tensip zaptının Davalıya tebliğ edildiği, Davalının bu tebligat hususunda dönüş sağlamadığı görülmüş olup ticari defter ve belgelerini üzerinde inceleme yapılamamıştır.” şeklinde tespitte bulunularak bu hususa dikkat çekilmiş ve raporumun sonuç kısmı da bu husus dikkat çekilerek neticelendirilmiştir. 3. Davacı şirket vekili itiraz dilekçesinde “Müvekkil şirket alacağı sunulan faturalar, cari hesap ekstresi ve BS formları ile ispatlanmış olup bilirkişi tarafından soyut ve yetersiz bir inceleme ile düzenlenen raporun kabulü tarafımızca mümkün değildir.” Şeklinde itirazda bulunmuş ancak kök raporumda da ifade ettiğim üzere Davacının Sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterler, dosyaya ibraz ettiği belgeler ve Sayın mahkemenizin müzekkere talepleri ile dosya kapsamına ibraz edilen BA/BS formları ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Davacı şirketin BS formlarında bildirdiği faturanın Davalı şirket tarafından BA bildiriminde karşılık görmediği ve Davacı şirketin fatura içeriği ürünlerin Davalı şirkete teslimine ilişkin evrak, bilgi ve belge ibrazında bulunmadığı, alacağa konu ürünlerin tesliminin ispata muhtaç kaldığı, Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme neticesinde Davacı şirket ile ticari ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı hususlarında tespitte bulunabileceği, belirtilmiş ancak davalı yanın ticari defter ve kayıtlarını sunmadığından ibrazdan kaçınmış sayıldığından davanın kısmen kabulü ileitirazın kısmen iptali ile takibin11.688,70 TL asıl alacak üzerinden devamına, temerrüt olmadığından işlemiş faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın fatura ve açık hesap alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 35.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin, 11.688,70 TL asıl alacak ile bu alacağa takip tarihi olan 07.09.2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 11.688,70 TL alacağın %20’si olan 2.337,74 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 929,39 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 164,32 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 765,07 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 164,32 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Taraflar arabuluculuk görüşmesine katılmış olmakla Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 11.688,70 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti 529,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.097,30 TL yargılama giderinin hükmolan kısım üzerinden hesaplanan 1.801,83 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan, kullanılmayarak artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.22/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır