Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/728 E. 2023/511 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/728 Esas
KARAR NO : 2023/511

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, alacağını tahsil edebilmek adına … 2. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya ile takip başlattığın ve bu takibe davalılar kısmının itiraz ettiğini, bunun üzerine müvekkil şirketin 02.09.2021 Tarihinde arabuluculuğa başvurduğunu ve görüşmeler sonucu 15.09.2021 Tarihinde anlaşma sağlanamadığından tutanak tutularak süreç sonuçlandığını, Müvekkil şirketin, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığından alacağını tahsil edemediğini ve işbu davayı açma zaruretinin doğduğunu, Müvekkil … A.Ş.’nin sektöründe öncü şirketlerden olup, asansör bakım, onarım, temin ve tesis işleri yaptığını, Müvekkil şirket ile davalıların … A.Ş. Adi Ortaklığı ile arasında 01.05.2014 ile 30.04.2017 tarihleri arasında … adresinde bulunan; 1 Adet 8 … 400 Kg. … ProjeNo: …, 1 Adet 8 … 535 Kg. … ProjeNo: … numaralı asansörlerin bakım ve onarımları için 36 ay süreli elit asansör servis hizmet sözleşmesi imzalamış olup … Servis Sözleşmesinin 16. maddesi ile ”Bu sözleşme, sona erme tarihinden en geç bir ay önce yazılı belge ile feshedilmez ise otomatik olarak 1(bir) sene uzar” gereğince süresiz hizmet sözleşmesine dönüştüğünü, Müvekkilin işbu sözleşme çerçevesinde ayda bir defa bakım ve mesai saatleri içinde teknik arıza hizmeti sunmayı kabul edip, …’nın bunun karşılığında 1. yıl her ay için 490 TL + KDV, takip eden yıllar için aylık bakım bedeline TÜFE+ÜFE/2 oranında artış uygulanacağı taahhüt ettiğini, Müvekkil şirketin, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde belirtilen sorumluluklarını yerine getirdiğini, sözleşme konusu asansörün bakım ve onarım işini sözleşme şartları çerçevesinde ifa ettiğini ve eksik iş yapmadığını yapılan hizmet gereği davalı firmalara faturalar düzenlendiğini, Davalı şirketin, borcun ödenmesi hususunda taraflarınca yapılan bütün iyiniyetli girişimlere rağmen taraflar arasındaki ticari münasebet ve düzenlenen faturalar gereğine aykırı olarak borcunu ödememiş olup, Mayıs 2020, Haziran 2020 ve Temmuz 2020 asansör bakım hizmeti Müvekkil tarafından görülmüş olmasına rağmen borçlunun 28.08.2020 tarihli … nolu 1.764,80 TL bedelli faturaya haksız bir şekilde itiraz ettiğini, bu itiraz neticesinde taraflarınca borçlu şirkete gönderilen … 29. Noterliği … Tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile haksız ve mesnetsiz açıklamalarda bulunduğunu, davalı vekilince taraflarına çekilen … 40. Noterliği …Tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamede sözleşmenin mail yolu ile feshedildiğinin iddia olunduğunu, ancak Türk Ticaret Kanunu’nun Tacir Olmanın Hükümleri başlıklı 18. maddesinin 3. fıkrasında fesih usulü ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” şeklinde düzenlendiğini ve taraflar arasında imzalanan Asansör Elit Servis Sözleşmesinde de yazılı usul konulmuş olup, dijital ortamda yapılacak bir fesih düzenlenmediğini, bu nedenle feshin kabulüne imkan olmadığını, ayrıca bu çerçevede yapmış olduğunuz fesih usulü uygun olmamakla birlikte davalı şirkete müvekkil şirketce yapılmış olan hizmeti de ortadan kaldırmadığını, Müvekkilin davalı firmaya ait asansörlerin bakım ve onarım hizmetini asansör hizmet sözleşmesine uygun olarak ifa ettiğini, davalı firmanın Mayıs 2020, Haziran 2020 ve Temmuz 2020 asansör bakım hizmeti için kesinlen 28.08.2020 tarihli … nolu 1.764,80 TL bedelli faturaya itirazının kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu, borçlu şirketin ödeme yapmamasından mütevellit borçlu şirket aleyhine … 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 7.082,60-TL asıl alacak, 709,51-TL ihtar masrafı olmak üzere 7.792,11-TL takip çıkışı ile icra takibi yapıldığını, borçlu şirket zaman kazanmak için hukuka aykırı bir şekilde takibe kısmi itiraz ettiğini, davalının asıl alacağa, işlemiş faize, bakiye alacağına, bakiye borca, asıl alacağa işlemiş faize, masrafa, noter alacağına, faiz oranlarına ve tüm fer’ilerine kısmen itiraz ettiğini, borçlunun itirazlarının mesnetsiz olup hukuka aykırı olduğunu, davalı taraın Mayıs 2020, Haziran 2020 ve Temmuz 2020 asansör bakım hizmeti için borcu bulunmadığını iddia ettiğini, davalı tarafın borçlarının bulunmadığı iddiası hukuki mesnetten yoksun olup zaman kazanmaya yönelik olduğunu, tüm iyiniyetli girişimlerimize rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibi başlatma zarureti doğduğunu İcra takibine yapılan kısmi itirazın davacının alacağına kavuşmasını engellemek ve ödemeyi geciktirmek için yaptığının açık olduğunu, davalı tarafın faize ve faiz oranına ilişkin itirazının da yerinde olmadığını ve itirazlarının da reddi gerektiğini, borçlunun yapmış olduğu ödemeler BK100 kapsamında işlemiş faiz ve diğer ferilere mahsup edildiğinde kalan ana para borcun 2.405,24TL olduğunu beyan ederek, davanın kabulünü ve … 2. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında yapılan takibin devamı ile itirazın iptalini arz ve talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirketlerin adi ortaklık şeklinde … adresinde bulunan arsada … ismi ile bir gayrimenkul projesi geliştirdiğini, projenin inşa aşamasında Davacı Şirket’ten asansör satın alımı yapıldığını, bu alım yapıldığı sırada Davacı tarafından satın alınan asansöre dair garanti yükümlülüğü için servis hizmetinin de Davacı’dan alınması gerektiğini zorunluluk olarak belirttiğini, bu nedenle henüz site yönetimi kurulmadığından Müvekkil Şirketlerin mecburen, site yönetimi kurulduğunda devredilmesi koşuluyla Davacı Şirket ile Servis Sözleşmesi’ni akdettiğini, satın alınan asansörlere dair garanti süresinin sona ermesi üzerine Müvekkil Şirket tarafından 26.09.2019 Tarihinde gönderilen e-mail ile bakım hizmetinin durdurulması talep edildiğini, ancak buna rağmen Davacı tarafından hizmet sunulmamış olmasına rağmen fatura kesilmeye devam edildiğini, akabinde Davacı tarafından gönderilen … 29. Noterliği’nin … Tarihli … yevmiye Tarihli ihtarname ile bakiye borcun ve iade edilen 28.08.2020 Tarihli faturanın kabul edilmediğinin bildirildiğini, bu ihtarnameye Müvekkil tarafından … 40. Noterliği’nin … Tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verilerek 26.09.2019 Tarihi itibariyle hizmet alınmadığını, bu Tarih itibariyle hizmetin talep edilmediğinin bildirildiği, 28.08.2020 Tarihli faturanın içeriğinin kabul edilmediğinin bildirildiğini, bu durum karşısında Davacı tarafın … 2. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine Müvekkil Şirketin 28.08.2020 Tarihli fatura tutarı kadar itiraz ettiğini ve diğer tutarı ödediğini, Müvekkil Şirket’in itiraz ettiği 28.08.2020 Tarihli fatura alacağından kaynaklı Davacı tarafından işbu itirazın iptali davası ikame edildiğinden davaya cevap verme zaruretinin hasıl olduğunu, davacı tarafından hizmet sunulmadığını, Davacı şirketin her ne kadar dava dilekçesinde e-mail yoluyla yapılan feshi kabul etmediyse de e-mail tarihinden sonra hizmeti durdurduğunu, dolayısıyla gönderilen e-mailin karşı tarafa ulaştığı ve bunun sonucunda hizmetin durdurulduğu için e-mail geçerli bir bildirim şekli haline geldiğini, fatura iade edildiğinden davacının hizmeti sunduğunu ispat etmesi gerektiğini, müvekkil şirketin takibe itirazında kötü niyetli olmaması sebebiyle icra inkar tazminatı şartları oluşmadığını beyan ederek, davanın kabulünü ve davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER:
… 2. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası, Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın … Sayılı dosyası, Bilirkişi Raporu dosyada mevcuttur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
30/06/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle: “Tarafların ibraz olunan ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin tam olduğu, e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu, her iki taraf defterlerinin de sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacının ticari defterlerine göre Davacının 23.01.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 7.082,60TL alacağı olduğu, takip tarihinden sonra olmak üzere davalının 5.317,80TL ödediği, dava tarihi itibariyle davacının takibe konu bakiye 1.764,80TL alacağı kaldığı, 3. Davalının ticari defterlerine göre ise Davacının 23.01.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 5.317,80TL alacağı olduğu, Davalının takip tarihinden sonra olmak üzere söz konusu 5.317,80TL borcunu 27.01.2021 tarihinde ödediği, Taraf ticari defterlerindeki farkın davacının 28.08.2020 tarihli … nolu 1.764,80TL tutarlı faturasına mukabil davalının 28.08.2020 tarihli … nolu 1.764,80TL tutarlı iade faturasını düzenleyerek davacı hesabına borç kaydetmesinden kaynaklandığı, Davacının takibe dayanak tüm faturalarının davalı aleyhine borç doğurduğu, dolayısı ile Davacının 23.01.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 7.082,60TL davalıdan alacağı olduğu, söz konusu alacağın 5.317,80TL’lik kısmının 23.01.2021 takip tarihinden sonra 27.01.2021 tarihinden ödemekle davacının takibe konu 1.764,80TL alacağı kaldığı, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 23.01.2021 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %16,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %16,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
28/04/2023 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle: Tarafların ticari defter kayıtlarına göre, taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide, taraflar arasındaki sözleşmenin ödeme koşullarının. düzenleyen 6. Maddesi çerçevesinde gecikme zammı/vade farkına ilişkin bir ödeme yapılmadığı davacı tarafından da vade farkı talep edilmediği vade farkı faturası düzenlenmediği, bu nedenle sözleşme süresi boyunca uygulama bulmayan 6. Madde den ötürü sözleşmenin feshinden sonra aylık 65 akdi faiz yerine ticari faiz istenebileceği kanaatine ulaşıldığı, davacının davaya konu takip talebinde de işlemiş faize ilişkin bir talebi olmadığı bu nedenle eğer Mahkemece aksi benimsense bile takibe aylık 65 akdi faiz üzerinden devam olunabileceği tamamen ve münhasıran Sayın Mahkemenin takdirinde olup, bu hususta kök raporda arz edilen kanaatler aynı perspektif ile muhafaza edildiği, davalının takipten sonra 27.01.2021 tarihinden takip dosyasına 5.317,80TL’si asıl 1.002,72TL fer’ileri olmak üzere icra takip dosyasına toplam 7.030,03TL ödeme yaptığı, davacı takipte fatura alacağından başka ihtarname masraflarını da talep etmiş olup takibe konu ihtarname masrafı davacının ticari defterlerinde davalı hesabına borç kaydedilmediği gibi bu masrafların miktarına ilişkin dosyaya sunulu bir bilgi ve belge olmadığından TBK md. 100 çerçevesinde ihtarname masrafı nazara alınarak 2.998,72TL bakiye asıl alacak ve ihtarname masrafı nazara alınmayarak 1.252,42TL olmak üzere iki türlü kapak hesaplama yapıldığı, İhtarname masraflarının talep edilip edilemeyeceği Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu, davalı vekilinin, Müvekkili Şirketlerin Sözleşme kapsamındaki sorumluluğu garanti süresi ile sınırlı olduğundan Sözleşme konusu asansörlere ilişkin garanti yükümlülüğünün sona ermesi üzerine Davalı Müvekkili Şirketlerin sorumluluğu da sona erdiği, yönünden ileri sürdüğü itirazlar hukuki değerlendirme gerektirmekte olup Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, yine davalı taraf, Davacı Şirket tarafından kesilen 28.08.2020 tarihli faturanın içeriğinin kabul edilmediğinin Davacı Şirket’e ihtarname vasıtasıyla bildirildiğini, Kaldı ki, Davalı Şirketler tarafından Davacı Şirket tarafından hiçbir hizmet verilmediği halde hukuka aykırı şekilde tanzim edilen 28.08.2020 tarihli …. nolu 1.764,80TL tutarlı faturaya … 40. Noterliği’nin … tarihli … sayılı ihtarnamesi ile itiraz edilmiş olduğunu, yönünden itiraz etmişse de davalı tarafın itiraz dilekçesinde beyan ve ikrar ettiği üzere yerleşik Yargıtay kararları uyarınca 8 günlük fatura itiraz süresi içinde itirazda bulunulmadığı takdirde yalnızca bir karine meydana geldiği, ve faturadan dolayı borçlu olmadığı ispat yükünün davalıda olduğu, gerek yerleşik Yargıtay kararları gerekse de doktrinde ifade edildi izere davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan ve yasal sürede itiraza uğramayan faturanın kendi aleyhine borç doğurduğu karinesinin aksini ispat edecek bir vesika sunmadığı, Buna mukabil fatura içeriği hizmetin sağlandığına ilişkin ilişkin servis formları kök rapor aşamasında incelenerek davacı faturalarının davalı aleyhine borç doğurduğu kanaatine ulaşıldığı, davalının icra inkâr tazminatına ve faize ilişkin diğer itiraz ve beyanları hukuki nitelikte olup tamamen ve münhasıran Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 23.01.2021 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %16,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına 27.01.2021 (en son ödeme) tarihinden itibaren %16,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği,”
sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREKÇE: Dava, elektrik satım sözleşmesi kapsamında hazırlanan faturaların ödenmemesinden kaynaklı açılan itirazın iptali davasıdır.
Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu iddia edilmiş, sözleşme kapsamında davacı yanca verilen hizmet karşılığı hazırlanan faturaların davalı yana tebliğ edildiği, davalı yanca hizmetin verilmediği gerekçesiyle bir kısım faturaların ödenmediği ve uyuşmazlığın bu ilişkiden kaynaklı bir kısım fatura alacağına dayandığı anlaşılmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı yan icra dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazda sözleşme kapsamında hizmetin verilmediği gerekçesiyle bir kısım alacağa itiraz etmiş, huzurdaki davada davalı yan cevap dilekçesi ile hizmetin sunulmadığından kaynaklı sözleşmenin feshedildiği ve davacının alacağının bulunmadığı savunması yapılmıştır. Bu durumda ispat yükü davacı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki ve sözleşme karşılığı hizmetin verilip verilmediği, alacağın ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir. Bu kapsamda taraflarca ticari kayıtların sunulduğu ve incelendiği görülmüştür.
Nitekim dosyamıza sunulan 30/06/2022 tarihli bilirkişi kök raporu ile 28/04/2023 tarihli ek raporda; tarafların ibraz olunan ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin tam olduğu, e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu, her iki taraf defterlerinin de sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacının ticari defterlerine göre Davacının 23.01.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 7.082,60TL alacağı olduğu, takip tarihinden sonra olmak üzere davalının 5.317,80TL ödediği, dava tarihi itibariyle davacının takibe konu bakiye 1.764,80TL alacağı kaldığı, davalının ticari defterlerine göre ise davacının 23.01.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 5.317,80TL alacağı olduğu, Davalının takip tarihinden sonra olmak üzere söz konusu 5.317,80TL borcunu 27.01.2021 tarihinde ödediği, Taraf ticari defterlerindeki farkın davacının 28.08.2020 tarihli … nolu 1.764,80TL tutarlı faturasına mukabil davalının 28.08.2020 tarihli …nolu 1.764,80TL tutarlı iade faturasını düzenleyerek davacı hesabına borç kaydetmesinden kaynaklandığı, Davacının takibe dayanak tüm faturalarının davalı aleyhine borç doğurduğu, dolayısı ile Davacının 23.01.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 7.082,60TL
davalıdan alacağı olduğu, söz konusu alacağın 5.317,80TL’lik kısmının 23.01.2021 takip tarihinden sonra 27.01.2021 tarihinden ödemekle davacının takibe konu 1.764,80TL alacağı kaldığı, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 23.01.2021 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %16,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %16,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, raporda belirtilmiştir. İtiraz üzerine de hazırlanan raporda kök rapordaki kanaatlerinin korunduğu belirtilmiştir.
Sözleşme kapsamında davalı yanca hizmet verilmediği iddia edilmiş ise de; hizmet sonrası hazırlanan fatura davalı yana iletilmiş ve davalı yanca ticari kayıtlarına işlendiği, iade faturasının ise 8 günlük itiraz süresinden sonra hazırlandığı anlaşılmakla, davalı yanca yapılan savunmaya itibar edilmeyerek davanın kabulüne yapılan itirazın iptali gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması ve alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;.
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KABULÜNE,
Davalının … 2.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin kalan bakiye alacak ve işleyen faizi üzerinden kaldığı yerden devamına,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 2.405,24 TL alacağın %20’si olan 481,05 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 160,93 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 101,63 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 2.405,24 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvuru harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 57,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.434,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan 1.250,00 TL yargılama giderinin üzerinden bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.09/06/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır