Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/694 E. 2023/763 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/694 Esas
KARAR NO : 2023/763

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2021
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davalı …’in mülkiyetine sahip olduğu … Mahallesi,3037 ada ve 1 nolu parselde kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edilecek olan otelin müvekkili şirket tarafından “…” markası altında işletilmesi ile ilgili olarak davalılar ile müvekkili şirket arasında 11.09.2013 tarihli Otel İşletmeciliği anlaşması imzalandığını, anlaşmanın 18.1. maddesinde anlaşmanın süresi Otel’in açılış tarihinden itibaren 15 yıl olarak kararlaştırılmış olup otelin tahmini açılış tarihinin de 2014 yılı Nisan ayı başı olarak tespit edildiğini, ancak otelin belirtilen tarihte açılamadığını, otelde 07.11.2014 tarihinde Deneme Dönemi başlayabildiği ve otelin nihai açılış tarihi 15.01.2015 tarihi olduğunu, bu hususa ilişkin olarak da taraflar arasında 20.05.2015 tarihli ek protokol imzalandığını, otelin deneme döneminde otele bitişik binanın 1. Bodrum kat, 1. ve 2. katında yer alan toplantı salonları ve balo salonunun da taraflar arasında imzalanmış olan anlaşma kapsamına dahil edilmesi ve bu alanların da müvekkili şirket tarafından işletilmesi hususunda taraflarca mutabakat sağlandığını, bu mutabakat gereğince de belirtilen bu alanların otele ait turizm işletme belgesi kapsamına dahil edilmesi halinde dahiliyet tarihinden itibaren müvekkili şirkete ödenecek baz ücret ve başarı ücret oranlarının revizyonuna karar verildiğini ve bu hususa ilişkin olarak da 04.03.2015 tarihli ek protokol imzalandığını, bahis konusu alanların 2016 yılı Mart ayında turizm işletme belgesine dahil edilmiş olup bu tarihten itibaren de taraflarca belirlenen farklı oranlar üzerinden fatura düzenlendiğini, davalı tarafça 2016 yılında müvekkili şirketin prensip olarak uyguladığı yıllık 16 maaş ödemesinden vazgeçildiğini ve bu konuda müvekkili şirketin anlaşmadaki haklarının bertaraf edildiğini, bu hususa ilişkin 03.02.2016 tarihli ek protokolün ekte ibraz edildiğini, davalının bu açık anlaşmaya aykırı işlemine rağmen müvekkili şirket tarafından anlaşmanın feshi yoluna gidilmediğini, davalılar tarafından müvekkili şirkete gönderilen ihtarname ile mücbir sebepler ileri sürülerek anlaşmanın feshedildiğinin bildirildiği, davalıların ilgili ihtarname ile anlaşmayı fesh etmelerinin hukuki ve fiili dayanağı bulunmadığının, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarının saklı kalması kaydı ile, haksız fesih sebebi ile anlaşmanın 20.4. maddesi uyarınca hesaplanacak olan cezai şart bedelinden şimdilik 50.000 TL cezai şart bedelinin muacceliyet tarihi olan 10.01.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, haksız fesih sebebi ile hesaplanacak olan kar kaybı bedelinden şimdilik 50.000 TL bedelin anlaşmanın fesih tarihi olan 14.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davacı tarafın, taraflar arasında imzalanmış olan anlaşmanın 17.maddesine göre davalıların mücbir sebebe dayalı fesih hakkı bulunmadığını, feshin haksız olduğunu, otelin pandemi sebebiyle kapatılması noktasında davalıların muvafakatinin bulunduğu, zira otelin davalı şirket adına tescili izin ve ruhsatlar vasıtası ile faaliyette bulunduğunu, davacı şirketin davalıların haberi ve onayı olmaksızın faaliyeti durdurma imkanı bulunmadığını, ilgili dönemde davalılar tarafından otelin kapatılmasının talep edildiğini, hatta yapılan görüşmelerde görevini sürdürmekte olan otel müdürünün maaşının davalılara fatura edilmemesi talep edildiği için 22 Nisan 2020 tarihinde gönderilen e-mail vasıtası ile Nisan-Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin olarak otel müdürüne ödenen maaşın davacı şirket tarafından talep edilmediğini, otelde faaliyetin durdurulmasını takip eden aylarda davacı şirket tarafından otelde faaliyete geçirilmesinin talep edildiğini ancak Covid 19 sebebi ile bu talebin davalılar tarafından geri çevrildiğini ve kısa çalışma ödeneğinin devamı için işlemlerin bizzat davacı şirkte tarafından yapıldığını, anlaşmanın fesh edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup feshin usulsüz ve haksız olduğunu, davalıların fesih bildiriminden sonra sözleşmenin şartlarını değiştirilerek yeniden imzalanması hususunda davacı şirket ile irtibata geçtiklerini, davalıların otel işletmeciliği anlaşmasını fesh ettikleri yönündeki ihtarnamelerinin tebliğini takiben 23.10.2020 tarihinde taraflarca toplantı yapıldığını ve yapılan toplantıda davalı şirket tarafından anlaşmanın 9.7 maddesi hükmünde yer alan minimum garanti ücret ödeme taahhüdünün kaldırılması durumunda anlaşmanın devam edebileceği yönünde görüşmelerin devam etitğni, ancak geline noktada yeniden sözleşme imzalanmadığını, davacı şirket aleyhine … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası marifeti ile açılan davada red kararı verildiğinden anlaşmanın usulsüz olarak feshi yoluna gidildiğini, otelin işletmesinin ve yönetiminin davacı şirkete devredildiğini, yönetim ve işletme hususunda davacının münhasıran tek yetkili olduğunun tartışmasız olduğunu, 11.09.2013 tarihli Otel işletmeciliği anlaşmasında, davalı müvekkillerinin otel işletmesine yönelik en basit kararların alınmasında dahi hiçbir hakkı olmadığını, yönetim ve işletme hususunda davacının münhasıran tek yetkili olduğunu, mal sahibi yetkililerinin doğrudan ya da dolaylı olarak otelin günlük çalışmasına karışmamayı taahhüt ettiklerini, davacının haksız ve mesnetsiz davasındaki taleplerinden, anlaşmanın 17. Maddesi gereği mücbir sebep halinin 5 aydan fazla sürmesi halinde her bir tarafın anlaşmayı tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olacağının kararlaştırıldığını, anlaşmanın iş bu sebeple feshedilmesi halinde tarafların birbirlerinden herhangi bir ad ve nam altında hak ve cezai tazminat talebinde bulunamayacaklarından haksız fesih iddiasına dayalı cezai şart alacağı talebinin reddine, müspet zarar bahsinden olan kar kaybı alacağı talebinin ise sözleşmenin haklı sebeple feshedilip ayakta olmaması ve sözleşmede bu alacağın talep edilebileceğine ilişkin bir düzenleme de bulunmaması nedeniyle reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, bilirkişi raporları dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imza edilen 11/09/2013 tarihli Otel işletmeciliği anlaşması ve çeşitli tarihlerde düzenlenen ilk protokolerde belirtilen edimlerin yerine getirilip getirilmediği, davalı tarafından sözleşmenin feshedilmesinin haklı olup olmadığı, davacının cezai şart, kar kaybı tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı, öyle ise miktarı hususunda toplanmaktadır.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasının ardından davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi amacıyla … Nöbetçi ATM’ye talimat yazılmasına karar verilmiş, dosyamız talimat mahkemesine gönderilmiş, mali müşavir bilirkişi tarafından ibraz edilen 16/05/2022 tarihli raporda özetle; “Dava tarihi itibariyle davacı … A.Ş.’nin davalı … Ltd. Şti.’den herhangi bir alacağı bulunmadığı” şeklinde rapor ibraz edilmiştir.
Tarafların rapora yönelik itirazlarda bulunmaları üzerine taraflarını itirazlarını karşılar ek rapor tanzimi için dosyamız yeniden talimat mahkemesine gönderilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 17/10/2022 tarihli ek raporda özetle;
“16/05/2022 tarihinde sayın mahkemenize sunmuş olduğum bilirkişi raporunda 2013 ile 2021 yılları arası ticari defterler incelenmiş olup dava tarihi itibariyle ticari defterler yönünden incelemeler yapılmış olup dava tarihi itibariyle davacı … A.Ş.’nin davalı …Ltd. Şti.’den herhangi bir alacağı olmadığı olmadığı yönünde sonuca vardığımı belirttim. Yapmış olduğum bu değerlendirmeyi S.M.Mali Müşavirlik mesleği gereği incelemelerimi muhasebe boyutuyla değerlendirip ticari defterler yönünden sonuca ulaştığımı ancak davacı tarafın maddi tazminat talepleri yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. yönündeki itirazları ve davalı tarafın cezai şart ve kar payı bakımından hesaplama yapılması hususlarının mesleğimle örtüşmeyip hukukçu bir bilirkişiden rapor alınması” şeklinde rapor ibraz edilmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını incelenmesinin ardından davacı tarafın defter ve kayıtları da incelenerek rapor hazırlanmak üzere dosyamız mali müşavir, akit uzmanı ve otelcilik konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 21/08/2023 tarihli heyet raporunda özetle;
“1- Taraflar arasında 11/09/2013 tarihli otel işletmeciliği sözleşmesinin akdedildiği,
2- Bahse konu sözleşmenin ve buna bağlı protokollerin … 7. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile feshedildiği,
3-Feshe gerekçe olarak, sözleşmenin 17.maddesinde yer alan mücbir sebeplerin gösterildiği,
4- Gerek doktrin gerekse Yargıtay kararlarında;
a. Tarafların kontrolü dışında gerçekleşen,
b. Mücbir sebebin, sözleşmenin kurulduğu tarihte öngörülemeyen,
c. Her türlü önlemin alınmasına rağmen mücbir sebebin edimleri ifayı imkansız
hale getirmesinin önlenemediği,
d. Yahut sözleşmede açıkça mücbir sebep olarak belirlenmiş,
Hususların mücbir sebep olarak kabul edildiği,
5- Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 17.maddesinde de mücbir sebeplerin fesih sebebi olarak yer aldığı,
6-…’nün ve birçok ülkenin yıllardır başa çıkamadığı ve “pandemi” ilanının dahi haftalar/aylar sonra alınabildiği, COVİD-19’un dünya tarihinde yer alan en büyük 10 pandeminden biri olması gerçeği karşısında, söz konusu salgının ve salgın neticesinde getirilen yasakların basiretli tacirin öngörebileceği veya öngörmesi gereken değişikliklerden daha ağır bir durum olduğu,
7- Bu nedenle COVID-I9 pandemisinin, tacirin basiretli davranma yükümlülüğünün ötesinde ve öngörülmesi beklenemeyecek “mücbir bir durum” olduğu,
8-Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 17.maddesi gereğince “…Anlaşma’nın işbu sebeple feshedilmesi halinde taraflar birbirlerinden herhangi bir ad ve nam altında hak ve cezai tazminat talebinde bulunamazlar…” madde hükmü gereğince cezai şart ve/veya başkaca bir tazminat talep hakkının bulunmadığı,
9-Sayın mahkeme tarafından davacının kar kaybı ve cezai şart alacağının doğacağı hakkında karar ittihazı halinde de;
10- KAR KAYBI AÇISINDAN;
Yukarıda mali bölümde yapılan hesaplamalar neticesinde;
1 Aylık Kar Kaybı = 98.173,58 TL hesap edilmiştir.
Davacının 1 Yıllık Kar Kaybı =1.178.083,00 TL
Sözleşmenin bakiye süresi 9 yılık kar kaybı= 10.602.747 TL olarak hesap edilmiştir.
Sayın mahkemece takdir edilecek davacı alacağına dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık 9614,75 orandan başlayacak değişen oranda reeskont faiz uygulanması gerekecektir.
11- CEZAİ ŞART AÇISINDAN;
150.000 USD x 7.41,94 TL = 1.112.910 TL yıllık cezai şart
1.112.910/12 = 92.742,50 TL aylık cezai şart hesap edilmiştir.
Sözleşmenin bakiye süresi 9 yıllık kar kaybı 1.350.000 USD X 7.4194 = 10.016.190,00TL olarak hesap edilmiştir.
Sayın mahkemece takdir edilecek davacı alacağına 10.01.2021 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %14,75 orandan başlayacak değişen oranda reeskont faiz uygulanması gerekecektir.” yönünde tespitlerde bulunulduğu, raporun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görülmüştür. Bu doğrultuda davacı vekilinin yeniden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davalı taraf, sözleşme ile kararlaştırılan hizmetlerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bunun gerekçesi olarak da mücbir sebep niteliğinde Covid-19 Pandemisi’nin gerçekleştiğini belirtmektedir.
Buna göre taraflar arasında 11/09/2013 tarihli Otel İşletmeciliği Anlaşması yapıldığı ve sözleşmenin geçerliliği yönünde herhangi bir ihtilaf bulunmakta olup, uyuşmazlık sözleşmenin 17.maddesinde yer alan “mücbir sebep”in gerçekleşip gerçekleşmediği, davalı tarafına ilgili madde kapsamında feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususlarında toplandığı görülmektedir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Mücbir Sebepler başlıklı 17.maddesi;
“Doğal afetler, terör olayları, savaş ilanı ve durumu, ihtilal, darbe gibi ve sayılanlarla sınırlı olmamak üzere Tarafların iradesi dışında oluşan ve Otel’in işleyişini ve turizm faaliyetlerini olumsuz şekilde etkileyecek hallerin tamamı mücbir sebep kabul edilir.
Taraflardan birinin işbu Anlaşma ile yüklenmiş olduğu borç ve yükümlülüklerini herhangi bir mücbir sebep dolayısıyla yerine getirmemesi, bu Tarafin sorumluluğunu doğurmayacaktır. Mücbir sebep halinin 5 (beş) aydan fazla sürmesi halinde her bir Taraf Anlaşma’yı tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olacaktır. Anlaşma’nın işbu sebeple feshedilmesi halinde taraflar birbirlerinden herhangi bir ad ve nam altında hak ve/cezai tazminat talebinde bulunulamazlar.” şeklindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun “İfa İmkansızlığı” başlıklı 136.maddesi;
“Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.”
“Aşırı İfa Güçlüğü” başlıklı 138.maddesi ise “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.” hükmünü haizdir.
Yargıtay uygulamasında salgın hastalıklar birer mücbir sebep olarak kabul edilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/06/2018 tarihli 2017/11-90 Esas, 2018/1259 Karar sayılı kararı). Kaldı ki bu salgın döneminde TBMM tarafından çıkarılan kanuni düzenlemelerde de Covid-19 salgın hastalık olarak mücbir sebep sayılmıştır (İstanbul BAM 46.HD’nin 15/06/2023 tarihli 2021/3160 Esas, 2023/1522 Karar sayılı kararı)
Bu doğrultuda bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 11/09/2013 tarihli Otel İşletmeciliği Anlaşmasını akdedildiği, anılan sözleşmenin ve buna bağlı protokollerin … 7. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı tarafça sözleşmenin 17.maddesinde yer alan mücbir sebepler gerekçe gösterilerek feshedildiği, yerleşik içtihatlara göre COVID-I9 pandemisinin, tacirin basiretli davranma yükümlülüğünün ötesinde ve öngörülmesi beklenemeyecek “mücbir bir durum” olduğu, yapılan feshin geçerli bir fesih olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 17.maddesi gereğince “…Anlaşma’nın işbu sebeple feshedilmesi halinde taraflar birbirlerinden herhangi bir ad ve nam altında hak ve cezai tazminat talebinde bulunamazlar…” madde hükmü gereğince davacının cezai şart ve/veya başkaca bir tazminat talep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin olarak alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.437,9‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 17/10/2023

Katip
✍e-imzalı

Hakim
✍e-imzalı