Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/518 E. 2023/1077 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/518 Esas
KARAR NO : 2023/1077

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 05.08.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. isimli müvekkili şirketin 19.10.2020 tarihinde … ve davalı … tarafından iki ortaklı olarak kurulduğunu, müvekkili …’nın firmanın tüm maddi kaynaklarını karşıladığını, davalının şahsi emeği ile destekte bulunacağını belirttiğini, Müvekkiline zaman içinde yapılan işlerle ilgili bilgi verilmediğini, davalının üstlendiği çalışma yükümlülüklerini yerine getirmediğini, gereksiz ve usulsüz harcamalar yaptığını, davalının akrabasına firma hesaplarından 19.03.2021 tarihinde 5.800 TL tutarında usulsüz para aktardığını, davalının danışman olarak çalışanlarla huzursuzluk çıkardığını, tüm bu sebeplerle ortaklık ilişkisinin sürdürülme imkanı ortadan kalktığından tarafların bir araya geldiğini ve davalının firmadaki tüm paylarını 22.04.2021 tarihinde 25.000 TL karşılığında müvekkili …’ya devrettiğini, 22.04.20214 tarihli Anonim Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ve aynı tarihli Hisse Devri Protokolüne Ek Protokolün taraflar arasında imzalandığını, bu kapsamda müvekkili tarafından davalıya aynı tarihte 11:27 ve 12:07 saatlerinde iki ayrı dekont ile 7.000 TL ve 18.000 TL olarak toplam 25.000 TL ödendiğini, Davalının firmadaki payını devretmekle birlikte en kısa sürede … ve endeks şifrelerini ve kullanma haklarını tüm haklarıyla müvekkiline devredeceğini, devretmediği takdirde gelecek zararı karşılayacağını beyan ettiğini, Davalının Türk Patent ve Marka Kurumu’na…başvuru numarası ile … tarihinde “…” ibaresi ile marka başvurusunda bulunduğunu, bu başvurunun 365 marka ilan bülten numarası ile 28.06.2021 tarihli bülten ile yayına çıktığını, Davalının … tarihinde İTO … sicil numarası ile rakip limited şirketi kurarak, müvekkil firma portföyünü kendi firmasına aktardığını, Davalının müvekkili firmanın elektrik, doğalgaz ve su aboneliklerini iptal ettirdiğini, pandemide 17 gün boyunca sokağa çıkma yasağı da olması sebebiyle yeni abonelik yaptırılmasının zaman aldığını ve müvekkili firmanın söz konusu abonelikleri kullanamayarak mağdur olduğunu, davalının Ek Protokol kapsamında … şifresini vermesi gerekirken bu şifreyi vermediğini, müvekkili firmanın tüm emlak ilanlarını yayından kaldırdığını, müvekkili firmanın söz konusu sitede bulunan mağazasını kapattığını/başka firmaya devrettiğini, bu açıdan … mağaza açılış için verilen üyelik ve dopingler için ödenmiş olan yüklüce ödemeler dışında …A.Ş.’ne ödenen 2.500 TL nedeniyle de müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalının müvekkili firmadaki payını devretmesine karşın pay devrine aykırı haksız fiillerinden, sözleşmesel taahhütlerine aykırı davranışlarından dolayı arabuluculuğa başvurulduğunu, tarafların arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamadığını, açıklanan bu nedenlerle; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline 30.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 60.000 TL tazminatın ticari faiziyle birlikte ödenmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 14.12.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itirazları; Davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, haksız fiil nedeniyle çılan davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olması sebebiyle görevsiz mahkemede çılan davanın reddinin gerektiğini, Hangi davacı yönünden hangi fiile istinaden ne kadar alacak talep edildiğinin açıklanması erektiğini, Esasa ilişkin itirazları; davacı şirketin … sayfasında mağaza açamaması ile üvekkili arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacıların ticaret yapma yetkisi olmadığı elde ticaret yapabilmek için usulsüz şekilde müvekkili üzerinden işlemleri yürütmek amacıyla hareket etmek istediğini, bu sebeple müvekkile ait yetki belgelerinin istendiğini, söz onusu belge ile işlemler yapılması hukuki ve cezai yaptırımları beraberinde getirecek olup müvekkilinin sorumlu olacağını, davacıların sorumluluk almadan hukuka aykırı şekilde satış ve kiralama işlemleri gerçekleştirmek için mevzuata aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin böyle bir vaatte bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, hisse devir sözleşmesi akabinde ilgili şifrelerin davacılara teslim edildiğini, davacıların müvekkiline ait yetki ve izin belgelerini usulsüz yapılacak ticari işlemlere zemin hazırlamak için kullanılmaya çalışılması akabinde aboneliklerde müvekkilinin şahsi imzasının olmasının korku yarattığını, davacılara güvensizlik sebebiyle aboneliklerin iptal ettirildiğini, davacılardan kendi imzaları ile abonelik açmalarının istendiğini, müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumuna yapmış olduğu başvuruya karşı haklı gerekçe ile itiraz edildiği takdirde başvurunun reddine karar verilmesinin mümkün olduğunu, henüz kesinleşen başvuru, itiraz ve kullanım olmaması sebebiyle zarardan söz edilemeyeceğini, havale işlemlerinin hisse devri öncesinde de davacılar tarafından bilindiğini, hisse devir işlemleri için gerekli hesaplamalar yapılırken havale işlemleri dahil edilerek müvekkiline ödenmesi gereken miktarın hesaplandığını, talep edilen alacakların doğruluğu kabul edilse dahi alacakların zamanaşımına uğradığını, açıklanan bu nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi Kök ve Ek Raporu, Gelir İdaresi Başkanlığı yazı cevabı, Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısı, Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağı, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı Tanığı … 15.04.2022 tarihli celsede özetle; “Ben inşaat işiyle uğraşmaktayım, yaklaşık 20 yıldır bu işi yapmaktayım, davacı … beyle aynı sitede oturmaktaydık, tanışıklığım oradan gelmektedir, … bey o siteye 2020 başlarında gelmişti, ben pandemiden sonra ofisi kapatıp …’e geçtim, orada birbirimize iş paslıyorduk, bu şekilde çalışmışlığımız var ve halen devam etmektedir, o gayrimenkul kiralama işi ile uğraşmaktadır, bende tadilat işi yapmaktayım, 2020 ortalarında … beyle çalışmaya başladılar, ortaklık hususunda bir bilgim yoktur, 2021 Şubat-Mart gibi … bey ile … bey arasında huzursuzluklar başladığını bende fark ettim, zaten … bey de benimle paylaştı, … bey … beyin mesai saatlerine uymadığından yakınmaktaydı, işe gelmediği zamanlar oluyordu, ben işe gelmediği zamanlara bir kaç kez denk geldim, ama her zaman nasıl oluyordu bilemem, sanıyorum anlaşmalarında … bey işe hakim olduğu için asıl işi … beyin yapacağı üzerinde anlaşmışlardı, ama … bey 1 saat geliyordu daha sonra gelmemezlik yapıyordu, 2 saat geliyordu sonra gelmemezlik yapıyordu, … bey … beyden mutlu olmadığını bana zaman zaman söylüyordu, ama işin bu boyuta gideceğini ortaklıktan ayrılacağını ben anlamamıştım, son dönemde bir-iki evin verilmesi ile ilgili tartışma yaşandı, … bey … beyin şirkete getirdiği elemanların vasıfsız olmasından rahatsızdı, … Bey bir sekreter bir de danışman getirmişti ofise, danışman vasıfsızdı öncesinde de araba alım-satımı ile uğraştığından gayrimenkule dair bilgisi yoktu, … beyin bana söylediği danışmanın çalışmamış olduğu idi ama her ofise geldiğimde ben görüyordum, masasında sürekli birileriyle görüşüyordu, sekreter ise ofis işlerinde yetersizdi, en son filmin koptuğu gün ordaydım ofisteydim, danışman …’in yaptığı hata konusunda tartışma yaşandı ve … ile … toplantıya girdiler, toplantı yarım saat sürdü, toplantıdan çıktığında … hışımla İlkeri alıp oradan ayrıldı, ayrılırken burada işimiz bitti diye söylenerek ofisten çıktı, ama …, benim İlkerle problemim vardı, … onu neden alıp gitti anlam veremedim ondan sonra ben ofise gitmeye devam ettim ancak … hiç görmedim, sekreter ise bu döneme yakın değişmiş olabilir onu hatırlamıyorum ama ondan sonra o da orada çalışmadı.” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
01.09.2022 tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; “5.1 Davacı yan tarafından davalı yana toplam hisse devri bedeli olarak 25.000,00 ödeme yaptığı, 5.2 Dava dışı şirket … com tarafından 1. davacı konumunda olan şirket adına yukarıda dökümü yapılan toplam 23.325,89 TL tutarlı fatura düzenlendiği, 5.3 Dava dışı şirket … com tarafından dava dışı … Ltd. Şti. ne yukarıda dökümü yapılan toplam 20.756,65 TL tutarlı fatura düzenlendiği, 5.4. Davalı …’ın 22 Nisan 2021 tarihli hisse devir ek protokolünde “…devir eden …, devir alan …, … ŞİRKETİ’nde bulunan tüm hisselerimi … olarak devir ettim. Bu devir tarihinden itibaren en kısa sürede … ve … şifrelerini ve kullanma hakkını tüm haklarıyla birlikte …’ye devredeceğimi, devir etmediğim takdirde gelecek zararı karşılayacağımı beyan ederim…” diyerek, hisse devrinden itibaren en kısa sürede … ve … şifrelerini ve kullanma haklarını …’ye devredeceğini ve devretmemesi halinde zararı karşılayacağını taahhüt ettiğini; söz konusu ek protokolde … ve .. hesaplarına ilişkin açıklama ve bilgi bulunmadığını, 5.5. Dosya kapsamındaki tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile sundukları deliller ve özellikle … Tic. A.Ş.nin 10/03/2022 tarihli bilgi yazısı ve ekindeki bilgi ve belgelerden; davalının davacıya şifresini ve kullanma haklarını devretmeyi taahhüt ettiği … mağazanın … kullanıcı adıyla 26/10/2020 açılan hesap olduğu kanaatine varıldığı; söz konusu … kullanıcı adıyla …’da yayınlanan ilanlar ve alınan hizmetler sebebiyle en sonuncusu 20/04/2021 tarihli olan faturaların davacı … ŞİRKETİ adına düzenlendiği; 22/04/2021 tarihli hisse devir ve aynı tarihli ek protokol sonrası ise 20/05/2021 tarihli fatura ve sonrasındakilerin dava dışı … ŞİRKETİ düzenlendiği; dolayısıyla davalı …’ın 22 Nisan 2021 tarihli hisse devir ek protokolüyle devretmeyi taahhüt ettiği … şifre ve hesaplarını devretmediği, bundan dolayı davacı şirketin uğradığı zararları tazmin etmesinin gerektiğinin söylenebileceği, nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 5.6. Davalı …’nın … şifre ve hesabını devretmemesi sebebiyle davacı şirketin ne kadar zarara uğradığı hususunun dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden kesin, net ve tartışmasız olarak tespit edilip hesaplanamadığı; aynı şekilde 22/04/2021 tarihli hisse devrinden sonra davalı …’ın davacı anonim şirketin unvanını haksız yere kullandığı ve bu şekilde davacı şirketi zarara uğrattığı hususunun da kesin, net ve tartışmasız olarak tespit edilemediği; nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 5.7. Dosyaya sunulu …’nin 30/09/2021 tarihli yazısında davacı şirkete ait aboneliğin 05/05/2021 tarihinde iptal edildiği ve aynı şirketin 08/06/2021 tarihinde yeni abonelik tesis ettirdiği, söz konusu yazı ekinde yer alan abone hesap kartında kapama/açma bedeli 223TL ve su/ksub bedeli 5 TL olmak üzere toplam 228TL borç tahakkuk ettiği bilgileri mevcut olup; davalının davacı şirkete ait aboneliği iptal ettirmesinden dolayı davacı şirketin 228TL zarara uğrayıp uğramadığı hususunda da takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu,” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
01.07.2023 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda Özetle; “5.1 kök rapordaki görüş ve kanaatlerimizi koruduğumuzu, 5.2 Dava dışı şirket … com tarafından 1. davacı konumunda olan şirket adına dökümü yapılan toplam 23.325,89 TL tutarlı faturaların şifre devrine ilişkin 22 Nisan 2021 tarihli hisse devir ek protokolünden önceki ödemeler olması sebebiyle, şifre devri yapılmaması sebebiyle davacı şirketin zararı olarak değerlendirmenin zor olduğunu, nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 5.3 5.8.2021 tarihli dava dilekçesi Ek 1’deki hesap özetinin okunaksız olduğu, burada davacı şirket tarafından dava dışı … A.Ş.ye 2500TL ve …’a 5800TL gönderilmesinin, davalının şifreleri davacı …’ye vermemesi ile bağlantısı ve bu işlemlerden davalı …’ın sorumluluğu hususunda takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 5.4. davacı şirketin, … şifrelerinin verilmemesi sebebiyle davacı şirketin önceki döneme göre gelir kaybına uğradığı yönündeki iddiasının soyut nitelikte olduğu ve ispatı gerektiği, 5.5. Dosyaya sunulu …’nin 30/09/2021 tarihli yazısında davacı şirkete ait aboneliğin 05/05/2021 tarihinde iptal edildiği ve aynı şirketin 08/06/2021 tarihinde yeni abonelik tesis ettirdiği, söz konusu yazı ekinde yer alan abone hesap kartında kapama/açma bedeli 223TL ve su/ksub bedeli 5 TL olmak üzere toplam 228TL borç tahakkuk ettiği bilgileri mevcut olup; davalının davacı şirkete ait aboneliği iptal ettirmesinden dolayı davacı şirketin 228TL zarara uğrayıp uğramadığı hususunda da takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu; … dışındaki kurumlara abonelik için yeniden teminat yatırıldığına ilişkin belge bulunmadığı 5.8. Davacı … açısından talep edilen manevi tazminat ile ilgili takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu,” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmeye aykırılık nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Usul kanunumuz gereğince açılan davalarda öncelikli işlem mahkemenin yargılamada görevli olmasıdır. Gerçek kişiler tarafından açılan davalarda; takibin ya da davanın açıldığı tarihte ilgili yıllarda bağlı olduğu vergi dairesinden, hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir (esnaf) olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir (esnaf) ise ve işletme defteri tutuyor ise; VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre, faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığına yönelik bir araştırma yapılması gerektiği bilinmektedir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı).
Anlatılan kapsamda davalının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak; hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir ise ve işletme defteri tutuyor ise VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığının sorulması gerekmektedir. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 23/10/2023 tarihli sorgulamasında potansiyel vergi mükellefi olduğu anlaşıldığından müzekkere yazılmamıştır. Ticaret Sicil Müdürlüğünden yapılan sorulamada da davalının şirket ortaklığı ya da gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı görülmüştür.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez (Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin mutlak ticari davalardan olmamasına, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı bulunmayan davalının, herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığı, davalının takip ve dava tarihi itibariyle tacir olmadığından ve taraflar arasında uyuşmazlığın nispi ticari davalardan da olmamasına göre davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı, Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı ile Samsun BAM 2.Hukuk Dairesinin 13/07/2023 Tarih, 2023/965 Esas ve 2023/782 Karar sayılı kararı) davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde, yetkili ve görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Harç, vekâlet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacı tarafından, HMK 20/1 maddesi gereğince işlem yapılmaz ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilirse; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır