Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/435 E. 2023/891 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/435 Esas
KARAR NO : 2023/891

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2021
KARAR TARİHİ : 14/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirket tarafından, davalı borçlu aleyhine … 34. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından 352 Euro masraf ile 44.000 Euro, 432 Euro masraf ile 54.000 Euro ve 1095 Euro masraf ile 136905 Euro ödendiğini, müvekkili tarafından üzerine düşen tüm ödevler yerine getirilmiş masraf dahil ürünlerin ücreti ödenmiş olmasına rağmen ürünlerin gönderimi sağlanamamış ve ürünler İspanya’ya ithal edilemediğini, tüm bunların üzerine ise müvekkili tarafından yapmış olduğu ödemelerin iadesi talep edilmiş ve davalı tarafından 3 taksit şeklinde 198.000 Euro iade edilmiş olup söz konusu iade işleminin switf işlem masrafı olan 941,40 Euro ,söz konusu yaşanan olayda hiçbir kabahati bulunmayan müvekkiline yüklenildiğini, … 34. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyaya yapılan itirazın iptaline ve takibin devamını, davalı şirketin mal varlığı ve banka hesaplarının tespiti halinde dava değeri alacak miktarında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, müvekkili şirket lehine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; taraflar arasında 600.000 adet tıbbi maskenin toplamda 402.754 Euro bedel ile alım satımı konusunda anlaşma sağlandığını, müvekkilinin proforma fatura ile sağlık Bakanlığı’na yasal prosedür gereği yurtdışına ürün göndermek için yasal müracaatını yaptığını, davacı şirketin ödemesi gereken tutarın sadece bir kısmını 1 ay gecikmeli olarak ödediğini, kalan kısmını ise ödemediğini, ödemenin gecikmesi ve tamamlanmaması sebebiyle sağlık Bakanlığı’ndan onay alınacağı sırada Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile tıbbi maskenin yurtiçine ve yurtdışına satışının yasaklandığını, bu durumun davacı şirkete iletildiğini, davacı şirket yetkilileri tarafından gerekli izinlerin alınmasına veya yasağın kalkmasına kadar bekleneceği konusunda mutabık kalındığını, bunun üzerine müvekkilinin sözleşmeye konu maskelerin tamamını, halen o tarihten itibaren teslime hazır olarak bulundurduğunu, davacı tarafça anlaşma şartlarının aynen geçerli olduğunu ancak sözleşme bedeli olarak ödenen miktarın bir kısmının İspanya sağlık bakanlığı tarafından karşılandığından ve bakanlığa iade edilmesi gerektiğinden bahisle şimdilik bir kısmının iade edilmesini daha sonrasında sözleşme bedeli olan kısmın davacı şirket tarafından müvekkiline ödeneceği yazışmalar ile müvekkiline taahhüt edildiğini, müvekkilinin iyiniyet göstergesi olarak müvekkiline ödenen tutarın bir kısmını iade ettiğini, kalan bir kısım tutarı ise müvekkilinin sözleşme devam etmesi sebebiyle müvekkilinin davaya konu tutarı zarar ve ziyanına mahsuben uhdesinde tuttuğunu, davacının cayma hakkı olmaması ve sözleşme ürünlerini teslim almamada haklı sebebi olmaması sebebiyle davacının yapmış olduğu eft- havale ücretine/ masraflarına ilişkin talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, usule ve esasa ilişkin itirazlarının kabulüne, davacının iş bu davasında kötüniyetli olması sebebiyle davaya konu icra takibine konu alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, icra dosyası, bilirkişi raporu ve ek raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan cerrahi maske ithaline ilişkin anlaşma kapsamında tarafların üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri, ifanın gerçekleşmemesinde tarafların kusur durumu, davacının … 34 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda toplanmaktadır.
Davaya konu … 34 İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 432,00-Euro banka masrafı, 941,40-Euro banka masrafı, 36.905,000-Euro Bakiye meblağ, 1.095,00-Euro banka masrafı, 352,00-Euro banka masrafı olmak üzere toplam 39.725,40-Euro’luk ilamsız takipte bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 04/02/2021 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu vekili 04/02/2021 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasının ardından Mahkememizin 12/10/2022 tarihli ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere Mali Müşavir ve Akit Uzmanı bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 28/02/2023 tarihli raporda özetle;
“a) Maske satışının ifa imkansızlığı nedeniyle gerçekleşmediği, bu bakımdan TBK. M. 136/2 hükmünde yer alan “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraflan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle olup” yönündeki hüküm uyarınca, davalının dava konusu bakiyeyi iade etmekle yükümlü olduğu,
b) Davacının, davalı aleyhine … 34. İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı Dosyası ile başlattığı ilamsız takipte, 39.725,40 Euro ( 377.813,03 TL) alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının 1 yıl vadeli Euro mevduatına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilinin gerekeceği,
c) Davacı açısından icra inkar tazminatı talep etme şartlarının da gerçekleştiği” şeklinde rapor ibraz edilmiştir.
Mahkememizin 30/05/2023 tarihli ara kararı gereğince; davalı vekilinin süresi içerisinde defter ve kayıtlarının yerinde incelenmesini talep ettiği anlaşıldığından, davalının 01/11/2022 tarihli talep dilekçesinde belirtilen adreste defterleri yerinde incelenmek suretiyle tarafların itirazlarını karşılar şekilde ek rapor tanzimi iç,in dosyamız yeniden bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 06/09/2023 tarihli ek raporda özetle;
“…Esasen cari hesap anlamında davacının, dosyaya sunduğu davacıya ait ticari defter apostiller ile davalının ticari defter yevmiye kayıtları birbirleri ile uyumludur.
Davacı taraf davalıdan rakamsal olarak 39.725,40 Euro talep etmektedir. Davacının ticari defterlerinde iade edilmeyen avans tutarı 36.905,00 Euro’dur. Aradaki 2.820,40 Euro fark bankalar tarafından kesilen komisyon masraflarıdır. Davacı mal/hizmet alımı için davalıya ödediği avansı, davalının iadesinde aracı bankaların kestiği komisyon bedellerini davalıdan talep ayrıca talep etmektedir….
Taraflar arasındaki ilişkide ayrıca avans iadesi ile ilgili de banka komisyon masrafı kesilmektedir. Aşağıdaki tabloda davalının, davacıya 198.000 Euro iadesinde de 941,40 Euro komisyon masrafi kesintisi yapılmıştır.

Davacı taraf ta … 34. İcra Müdürlüğü … Esas dosyada başlattığı ilamsız takipte davalıdan 352 + 432 +1.095+941,40 Euro masrafları davalıdan talep etmektedir.
Taraflar uluslararası ticaret yapmaktadır. Genel olarak Uluslararası ticari ilişkide masraflar alıcıya aittir. Taraflar arasında masrafların alıcı ve/veya satıcıya ait olacağına dair sözleşme bulunmamaktadır.
Gümrük işlemlerinde Sevkiyatın yapılmaması ve belgelerin akreditifin geçerlik süresi içinde ibraz edilmemesi halinde peşin ödeme ile ilgili risk ile ihbar ve teyit eden bankaların komisyon ve masrafları amir bankaya ve dolayısıyla alıcıya ait olmaktadır. Dolayısıyla davacının 2.820,40 Euro banka komisyon giderlerini davalıdan talep edemeyeceği mütalaa edilmektedir. Takdir mahkemeye aittir.
Bu durumda da sayın mahkemenin davacının alacaklı olabileceği halinde de, davacının davalıdan 36.905,00 Euro karşılığı (350.966,55 TL) alacaklı olabileceği ve bu alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince takip tarihinden itibaren işleyecek Devlet Bankalarının Euro para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceği” yönünde tespitlerde bulunulduğu, raporun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görüldüğünden Mahkememizce itibar edilebilir bulunmuştur.
Somut olayda taraflar arasında maske alımına ilişkin anlaşmaya varıldığı, bu anlaşma uyarınca davacının davalıya masraflar dahil 236.784,25 Euro ödeme yaptığı, tıbbı maskelerin yurt dışına ihracatının Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaklandığı, daha sonra tıbbı malzemelerin satışının izne tabi hale getirildiği, davalı tarafından 31.03.2020 tarihinde 197.058,60 Euro’nun davacıya iade edildiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacının iddiası, maskelerin satışının gerçekleşmemesi nedeniyle, iade edilmeyen 39.725,65 Euro’luk bakiye bedelin iade edilmesi gerektiği yönündedir. Davalının iddiası ise yasal prosedür gereği yurtdışına satılacak maskeler ile ilgili Sağlık Bakanlığı’na gerekli izinler için başvuru yapıldığı, bakanlıkça izin prosedürünün Uzadığı ve daha sonra da satışların tamamının geçici bir süre ile yasaklandığı, dava konusu bakiye bedelin oluşabilecek zararlara istinaden tutulduğu, maske satışının gerçekleşmemesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı yönündedir.
İfa imkansızlığına ilişkin TBK. m. 136 hükmüne göre: “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır”. Burada söz konusu edilen kusursuz imkansızlığa yol açan durumlar; edimin yok olması gibi maddi, bir sözleşme konusunun yapılamaz hale getiren hukuki veya sözleşme yapılırken öngörülemeyen olağanüstü haller, olabilir ( Feyzi Necmettin Feyzioğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1977, C. lI, s. 459). Bu durumları ya sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak olarak kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan mücbir sebep veya borçluya yüklenilmeyen, önceden görülmeyen ve borçlu açısından borcun ihlalini kaçınılmaz duruma sokan olağanüstü hallerdir (Feyzioğlu, s. 219; Erzan Erzurumluoğlu, Türk-İsviçre Borçlar Hukuku Sistemine Göre Borçluya Yüklenemeyen Nedenlerden Dolayı Edimin yerine Getirilmemesi, Ankara 1970, s. 37).
Uygulamada “devlet veya hükümet tarafından kanun, kararname gibi tasarruflarla konulan sınırlamalar, yasaklar, ithalat veya ihracat yasakları” mücbir sebep olarak kabul edilmektedir (Haluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, Ankara 1961, s. 465). Davalının “yasal prosedür gereği yurtdışına satılacak maskeler ile ilgili Sağlık Bakanlığı’na gerekli izinler için başvuru yapıldığı, bakanlıkça izin prosedürünün Uzadığı ve daha sonra da satışların tamamının geçici bir süre ile yasaklandığı ” yönündeki ikrarları dikkate alındığında; maske satışının ifa imkansızlığı nedeniyle gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu durumda, TBK. m. 136/2 hükmünde yer alan “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup” yönündeki hüküm uyarınca, davalının dava konusu bakiye asıl alacak miktarını iade etmekle yükümlü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bununla birlikte ek raporda yapılan tespitlere göre, tarafların uluslararası ticaret yaptığı, genel olarak Uluslararası ticari ilişkide masrafların alıcıya ait olduğu, taraflar arasında masrafların alıcı ve/veya satıcıya ait olacağına dair sözleşme bulunmadığı, gümrük işlemlerinde sevkiyatın yapılmaması ve belgelerin akreditifin geçerlik süresi içinde ibraz edilmemesi halinde peşin ödeme ile ilgili risk ile ihbar ve teyit eden bankaların komisyon ve masrafları amir bankaya ve dolayısıyla alıcıya ait olduğu, dolayısıyla davacının 2.820,40 Euro banka komisyon giderlerini davalıdan talep edemeyeceği, davacının davalıdan 36.905,00 Euro karşılığı (350.966,55 TL) alacaklı olabileceğinin mütalaa edildiği nazara alınarak davanın hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda takibe konu 36.905,00 Euro asıl alacak miktarı üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, asıl alacak miktarı likit ve belirlenebilir olduğundan % 20 oranında icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kısmen kabulü ile, davalının … 34. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 36.905,00-Euro bakiye meblağ üzerinden aynı şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 26.055,85 TL harçtan peşin alınan 5.193,82 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭20.862,03 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4- 5.193,82 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 1.226,28 TL sinin davalıdan, geriye kalan 93,72TL sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 59.215,30 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 101,50 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.169,30 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 2.944,29 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 14/11/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır