Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/403 E. 2023/89 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/403 Esas
KARAR NO : 2023/89

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 01/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dökme demir, paslanmaz çelik, bakır, alüminyum gibi maddelerin işlenmiş veya bu maddelerin alaşımlarının ve bunlardan mamul bilumum araç ve gereçlerinin ithalatını, ihracatını imalat ve satış işi yaptığını, davalıya paslanmaz çelik ürünleri satışını yaptığını, satışı yapılan paslanmaz çelik karşılığında 03/03/2020 tarih, … nolu, 10.219,51-USD bedelli e-arşiv fatura düzenlendiği ve bu fatura davacı şirket ticari defterlerine işlenerek ve vergi dairesine bildirildiğini, davalının taraflar arasındaki cari hesaba kayıtlı faturadan kaynaklı borcunu tam ve gereği gibi ödememesi üzerine … 18. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyası ile davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının süresinde borca itiraz ederek takibin durduğunu, ancak takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin çatal – kaşık ve mutfak ekipmanları üretimi işiyle iştigal ederek, davacı ile paslanmaz çelik ürünlerinin alımı hususunda sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşmede belirtilen ürünlerin müvekkili firmaya teslim edilerek bunların satış bedellerinin ödeme tarihindeki kur farkının da müvekkilinden talep edildiğini, müvekkilinin ödemeleri çek ile yapması nedeniyle davalı tarafından kur farkı talep edilmesi mümkün olmamakla birlikte, söz konusu fark için herhangi bir fatura da düzenlenmediğini, müvekkilinin ödemeleri çek ile yaptığından, çek ile yapılan bu kısımlar yönünden Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19.03.2019 tarihli 2017/3234E., 2019/1778K. sayılı kararda “Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken mahkemece delillerindeğerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”denildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 06.02.2017 tarihli 2016/6067 E., 2017/842 K. sayılı kararda aynı doğrultuda hüküm verdiğini, tarafların ticari defterlerinde kur farkı ile ilgili faturanın bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin davacıya çek ile yaptığını ve davacının çek ile yapılan ödemeye kur farkı talep edemeyeceğini beyan ederek davanın reddine, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle davacı alacaklı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama masrafları ile avukatlık vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 18. İcra Müdürlüğü’nün 2021/7273 E sayılı uyap icra takip dosyası, ticari kayıtlar, bilirkişi raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan faturaya dayalı alacağı bulunup bulunmadığı, davacınını davalıdan kur farkı talep edip edemeyeceği, alacağı varsa miktarı hususlarındadır.
İlgili … 18. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra takip dosyası incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 08/03/2021 tarihinde faturadan kaynaklanan 7.455,97 Usd asıl alacak, 377,47 TL faiz olmak üzere toplam 7.833,44 Usd alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlunun yasal süresi içerisinde sunduğu itiraz dilekçesinde özetle; dosya alacaklısına borcunun bulunmadığını ileri sürdüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK M.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor düzenlemesi için dosya mali müşavir …’ya tevdi edilmiş, kök ve ek bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli olup üçüncü sonuç hükme esas alınmıştır.
Davacı ticari defterleri usulüne uygun olup bu defterlerde, taraflar arasındaki ticari faaliyetin 2018 yılında başladığı ve 2020 yılında sona ermiş olduğu tespit edilmiştir. Davacı her ne kadar 1 adet fatura nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatmış olsa da, davalının ödemelerin çek ile yapılmış olduğu itirazları karşısında ve alacak konusunun kur farkı olması münasebetiyle tüm ticari ilişkinin ve davacının ticari ilişki süreci boyunda davalıya düzenlediği 12 adet faturanın 896.244,78 TL karşılığı ile buna ilişkin 136.377,63 USD bedelli faturaların tamamının incelenmesi gerekmiştir. Davacı tarafından, davalıya kesilen faturalarda mal bedeli USD para birimi üzerinden ABD dolar bazında kesilmiş ve kesilme tarihindeki dolar/TL paritesi gösterilerek hem dolar, hem de TL fiyatının belirtildiği anlaşılmıştır. Bu kesilen faturaların tamamı davalı tarafından tebliğ alınmış ve ticari defter kayıtlarına 796.244,78 TL olarak işlenmiştir. Davalı tarafından davacıya muhtelif tarihlerde çek, EFT gibi ödemeler ile 868.067,32 TL karşılığı 134.179,47 USD ödeme yapmıştır. Faturaların TL para birimi ile ödenmesi durumunda davalının, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığının kabul edilmesi gerekecektir. Yine davacı kayıtlarında, davalıya kesilen faturaların tamamı USD para birimi üzerinden 136.377,63 USD olarak kesildiği, davalının bu faturaları ticari defterlerine TL olarak işlediği ve yapmış olduğu ödemelerin davacı tarafından sipariş formunda belirtildiği gibi T.C.Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden vade tarihlerine göre değerlendirilmesi sonucu davalının döviz bazında 128.861,66 USD ödediği ve bakiye olarak 7.455,97 USD davalının borcunun kaldığı davacıya ait ticari defterlerde kayıtlıdır. Davalının yapmış olduğu TL çek ve EFT ödemeleri vade ve ödeme tarihlerinde T.C.Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden bilirkişi tarafından değerlendirilmiş ve davalının yapmış olduğu 868.067,32 TL ödemenin USD karşılığının 129.497,01 USD olduğu hesaplanmıştır.
Davalı ticari defterlerinde ise, davalının dava konusu yaptığı fatura dahil, davacı tarafından kesilen tüm faturalar 12 adet 796.244,78 TL olarak kayıtlı olup, davalı bu faturalara 868.067,32 TL ödeme yapmış ve TL olarak yapılan hesaplamada davacıdan 71.822,54 TL alacaklı olduğu yevmiye defterinde işlemiştir.
Taraflar arası uyuşmazlıkta terditli üç sonuca ulaşılabilir:
1. Taraf defterlerinin birbirini teyit ettiği tüm faturalarda borçlu ve alacaklı tarafça bilinebilir olduğu ve her iki tarafın ticari defterlerinde davacının, davalıya 71.822,54 borcunun olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket bu maddeyi savunmakta, buna ilişkin Yargıtay kararları sunmakta ve borçlu olmadığını savunmaktadır.
2. Davacının kestiği faturalara, davalının yaptığı ödemeler TCMB Döviz satış kuru üzerinden USD para birimine çevrilecek ve davalının davacıya keşide ettiği çekler verildiği tarihte TCMB döviz satış kuru üzerinden USD para birimine çevrilecek ve taraflar arasındaki ilişkide borç alacak tespit edilecektir. Davalının ödeme yaptığı tarihte, TL olarak yapılan ödemenin TCMB döviz satış kuru üzerinden USD para birine çevrilmesi ile, ayrıca davalının davacıya keşide ettiği çeklerin de keşide/iktisap tarihlerinde USD para birimine çevrilmesi ile yapılan hesaplamada davacının, davalıdan 2.198,16 USD alacaklı olacağı hesaplanmıştır.
3. Davacının davalıya kestiği 136.377,63 USD tutarlı faturalara, davalının keşide ettiği /verdiği çeklerin vadelerinde TCMB döviz satış kuru üzerinden USD para birimine çevrilmesi ile davacının, davalıdan 7.455,97 USD alacaklı olacağı hesaplanmıştır.
Davacı davalıya kesilen faturaların tamamını yabancı para biriminden talep etmektedir. Davacı faturaları incelendiğinde faturalar yabancı para birimi üzerinden kesildiği tespit edilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 215/2-a maddesi şöyledir : Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir… (Faturada KDV tutarı da döviz olarak gösterilmişse, KDV dahil fatura tutarının TL karşılığı gösterilmelidir.) Bu karşılık gösterilirken kullanılacak kur TCMB döviz alış kurudur. Ancak faturanın esası dövizli olduğu için faturada gösterilen TL tutar fatura muhatabının ödemesi gereken tutar değildir. Fatura muhatabının fatura tutarını faturadaki para birimi üzerinden veya yine taraflarca belirlenen kur kullanılmak suretiyle başka bir para birimi ile ödemesi gerekir. VUK. 215/2-a maddesi gereğince davacının, davalıya kestiği 12 adet, faturanın tamamının USD para birimi cinsinden ödenmesi gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No:2017/3549 Karar No:2018/4033 Karar Tarihi:11/09/2018 olan kararında, ” …Dava kur farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığının da gösterildiği görülmektedir. Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacağından, davacının kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması …” denilmiştir. Somut olayda, Yargıtay kararında da belirtildiği üzere mallar fatura üzerinde hem TL hem de USD karşılığı satılmış olduğundan davacı taraf kur farkını talep edebilecektir.
Taraflar arasında her satış faturası için “ Teklif/ Satış Sözleşmesi “ başlıklı sözleşme hüküm altına alınmış ve davacı tarafından davalıya ticari ilişki boyunca 12 adet fatura ile 796.244,78 TL karşılığı 136.377,63 USD bedelli fatura düzenlemiş, bu faturalar davacının ticari defterlerinde USD + TL olarak, davalının ticari defterlerinde ise TL karşılıkları işlenmiştir.
Taraflar arasındaki Teklif/ Satış Sözleşmesinde ödemelerin USD para biriminden yapılacağı ve kur farkının alıcıya ait olduğuna dair maddenin bulunduğu, davacı tarafından davalının yaptığı TL ödemeler ödemenin yapıldığı gün, yine davalı tarafından davacıya keşide edilen çeklerin vade tarihlerinde TCMB döviz satış kuru üzerinden USD para birimine çevrildiği ve davacının ticari defterlerinde takip tarihi ile 7.455,97 USD kur farkı alacağının doğduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu olayda, davalı borçlu aleyhine düzenlenmiş ayrı bir kur farkı faturası bulunmadığı gibi davalının davacıya teslim ettiği çeklerin teslim edildiği tarih itibariyle cari hesap borcu da kapanmamıştır. Davalı cari hesap borcuna mahsuben belirli aralıklarla TL bazında çekle kısmi ödemeler yapmışsa da yapılan ödemeler taraflar arasındaki cari hesap borcunu kapatmadığı gibi davalı tarafından teslim edilen çeklerin bir çoğunun karşılıksız kalması üzerine çek bedelleri EFT ile davacıya ödenmiştir.
Davacı davalıya fatura kestikten sonra davalı tarafından davacıya 10.08-03.09- 07.09-14.09-16.10.2020 tarihlerinde toplam 400.000 TL ödeme yapılmış ise de, davalı tarafından yapılan ödemelerin hangi borca ilişkin yapıldığına dair ödeme makbuzlarda herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır.
Taraflar arasındaki Sipariş Sözleşmesine göre, kur farkı davalıya aittir, satış şekli döviz bazında olduğu için fatura ödemesinin USD olarak yapılması gerekmektedir, TL olarak ödeme ancak ödemeyi yapacağı vade tarihinde … Bankası veya … Bankası döviz satış kuru, saat 11.00 de belirli olduktan sonra 13:00 a kadar havale edilip, hesaplara geçmesi halinde kabul edilebilecektir, döviz alımlarında vergi eklenir.
Davacının, davalıya kestiği faturaların tamamı USD para birimi üzerinden fiyatlandırılarak Türk Lirası olarak dip not olarak karşılıkları faturaya yazılmıştır. Davacı tarafından 2020 yılında davalıya kesilen faturalar elektronik faturalar olup, bu faturalarda da miktarlar USD para birimi üzerinden kesilmiş ve sonrasında fatura üzerinde hem TL, hem de USD tutarları ayrıntılı olarak gösterilmiş ve fatura kesim kur belirtilerek dip not olarak “…Satış Sözleşmesinde USA para birimi USD olması nedeniyle bu faturada belirtilen tutarlardan USD cinsinden olanı tarafları bağlayıcı niteliktedir…” şeklinde ayrıntı belirtilmiştir. Dolayısıyla faturalar USD para birimi üzerinden kesilmiş ve “Satış Sözleşmesi” gereğince davacının alacağını USD para biriminden alması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Davalı şirketçe davacının Teklif/ Satış Sözleşmesine göre 136.377,63 USD tutarlı faturaları kabul edilmiş ve ticari defterlere TL olarak işlenmiş, bedelleri davacıya TL karşılığı ödenmiş takip tarihi ile TL bazda davacıdan 71.822,54 TL alacaklı olduğunu ticari deftere işlenmiş ise de, taraflar arasındaki Teklif/ Satış Sözleşmesinin ilgili maddesi gereğince kur farklarının alıcı tarafından ödeneceği hüküm altına alınmış olması gereği ve Vergi Usul Kanunu’nun 215/2-a maddesi gereği, dövizli fatura düzenleme usulü gereğince yapılan değerlendirme sonucu, davacının davalıdan, 7.455,97 USD asıl alacak, 173,02 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam, 7.628,99 USD (57.479,86 TL ) alacaklı olacağı, davacının 7.455,97 USD alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceği kabul edilmiştir.
Taleple bağlı kalınarak 136.377,63 USD tutarlı faturalara, davalının çeklerinin vadelerinde TCMB döviz satış kuru üzerinden USD para birimine çevrilmesi ile davacı davalıdan 7.455,97 USD alacaklı olup itirazın 7.455,97 USD asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığının % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın kabulü ile davalı tarafından … 18. İcra Müdürlüğünün …E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 7.455,97 Usd asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığının % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 4.390,31 TL ilam harcından peşin yatırılan 666,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.723,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddeleri gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 10.283,27 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 666,81 TL peşin harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 72,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 1.598,11 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır