Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/399 E. 2021/457 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/399 Esas
KARAR NO : 2021/457 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/77 esas 2021/289 karar sayılı GÖNDERME KARARI sonrasında Mahkememizin 2021/399 E sayılı dosyasına kayden görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı borçludan olan alacağı nedeniyle borçlu aleyhine, … 35. icra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine söz konusu takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun takibe itirazı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin işi ile ilgilenmekte olan bir firma olduğunu, bir çok büyük şirketin çok çeşitli basım ve baskı işlerini yaptığını, çalıştığı şirketlerden birinin de davalı şirket olduğunu, bu şirket ile aralarında olan iş ilişkisinden (stand hazırlama işi) kaynaklanan alacağına istinaden davalıya dilekçe ekinde yer alan faturayı kesmiş ve davalıya göndermiş olduğunu, davalının borcunu ödemeye yönelik herhangi bir girişimde bulunmaması üzerine, üzerinden uzunca da bir süre geçince tarafınca müvekkili şirketin vekili olarak davalı borçlu şirketin ilgili çalışanları ile iletişime geçildiğini, yaptığı telefon görüşmelerinde ilk etapta konuya taraflarınca ılımlı yaklaşılmış olduğunu borcun varlığı taraflarınca kabul edildiğini, zaten ufak bir meblağ olan borcun ödeneceğinin belirtildiğini, fakat bir süre sonra haftaya sonraki haftaya ödeyeceğiz diyerek tarafını oyalamalar başladığını, bunun üzerine tüm iyi niyetleri ile bu kadar ufak bir meblağ için usul ekonomisi adına icra ve dava işleri ile uğraşmamak adına ödemeyi yapmaları adına e-posta ile ricada bulunmalarının da olumsuz sonuç verdiğini, davalı şirketin adresi “… olduğundan icra takibi İstanbul icra dairelerinde başlatıldığını, iş bu sebeple davalının yetkisizlik iddiasının yerinde olmadığını, başlatılan takibe haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak itiraz edilmiş olunduğunu, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, haksız bir şekilde … 35. icra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın IIK’mn 67. maddesi gereğince iptaline ve takibin devamına, davalının kötü niyetli bir şekilde takibe itirazda bulunması sebebiyle %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiştir.
İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/06/2021 tarihli 2021/77 esas 2021/289 karar sayılı kararı ile “Mahkememizin 2021/77 esas sayılı dosyasının İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,” karar verilmiştir.
Davacı vekilince 05.07.2021 UYAP tarihli dilekçe ile; Davalı taraf ile aralarında Sulh Sözleşmesi imzalandığını, bu nedenle davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Sulh Sözleşmesinin incelenmesinden; sözleşmenin 3 nolu bendi gereğince her iki tarafın Mahkeme ve İcra Masrafları ve Avukatlık Ücretlerinin kendi üzerinde kalacağının ve bu konuda karşı taraftan herhangi bir ek talepte bulunulmayacağının hükme bağlandığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE;
Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafın davasının açıldığı tarih itibariyle 6102 Sayılı kanunun 5.md/A bendinin yürürlükte bulunduğu, 6102 Sayılı Kanunun 5.md/A bendinin aynen ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ şeklinde düzenlendiği, kanun maddesinin dava şartı niteliğinde bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk yoluna başvurulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesinin içeriğinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunun belirtilmediği, dava şartı noksanlığının yargılama sırasında giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla;
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, dava konusunun maddi ve manevi tazminat olarak bir para alacağı olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.l8/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Sulh Sözleşmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin taraflar üzerinde bırakılması hususunda anlaşılmış olduğundan davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafın davasının açıldığı tarih itibariyle 6102 Sayılı kanunun 5.md/A bendinin yürürlükte bulunduğu, 6102 Sayılı Kanunun 5.md/A bendinin aynen ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ şeklinde düzenlendiği, kanun maddesinin dava şartı niteliğinde bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk yoluna başvurulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesinin içeriğinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunun belirtilmediği, dava şartı noksanlığının yargılama sırasında giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının dava şartı noksanlığı nedeniyle 6100 Sayılı Kanunun 115.md/2 uyarınca USULDEN REDDİNE;
2-Harçlar Kanunu 22. maddesi dikkate alınarak, alınması gerekli 19,76-TL ilam harcının peşin alınan 59,30-TL harctan mahsubu ile bakiye 39,54-TL harcın kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacı tarafa iadesine
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiyesinin yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde 6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde Mahkememize vereceği bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 06/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır