Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/391 E. 2022/394 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/391 Esas
KARAR NO : 2022/394

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 03/06/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Davasında :
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı …n’de %95 oranında hisse sahibi olduğunu, müvekkilinin kardeşi …’ın ise %5 oranında pay sahibi olduğunu, müvekkili hakkında yürütülen kovuşturma neticesinde hakkında bir yıldan uzun süreli mahkumiyet hükmü tesis edilen müvekkilinin 05/03/2018 tarihinde kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesiyle davalı şirketin müvekkilinden haberi olmaksızın ve hem kanun ve ana sözleşmeye hem de genel ahlaka ve kişilik haklarına aykırı işlemler yapıldığını, müvekkilinin bir yıldan uzun süre hüküm giymesi üzerine kardeşi …’ın kendisine vasi olarak seçildiğini, ancak son dönemde cezasını açık ceza infaz kurumunda geçiren müvekkilinin Covid -19 virisüne ilişkin alınan önlemler kapsamında uzun süreli izinden yararlandığını ve bu aşamada önemli oranda pay sahipliği bulunan şirketlerin işlerinin yürütümünü kontrol etmek istediğinde yokluğunda kardeşi … tarafından usulsüz ve kötüniyetli işlemler yaptığını öğrendiğini, kardeşi … tarafından tamamen kanun ve ana sözleşme ve kurucu nitelikteki emredici hukuk kurallarına aykırı bir biçimde alınan genel kurul kararına dayanarak kötüniyetli bir biçimde gasp ettiğini anladığını, davalı şirketin aslında gerçekte hiçbir zaman yapılmayan fakat yapılmış gibi gösterilen 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında, müvekkilinin cezaevinde bulunması nedeni ile katılması mümkün değilken … sanki müvekkili de katılmış gibi göstererek kendisini 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak atadığını, şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere tek yetkili kıldığını, bu toplantıda tutanağın altına da müvekkili adını yazarak imzasını taklit ettiğini ve bu kararı sicil gazetesinde ilan ettirdiğini, her ne kadar ilk başta bu işlemin … tarafından vasilik görevine dayanılarak yapılmış olabileceği düşüncesi akla gelse de ilan edilen metin incelendiğinde … ın müvekkilini vekaleten temsil ettiğine ilişkin bir bilgiye rastlanmadığını aksine müvekkilinin bu toplantıya asaleten katılmış gibi gösterildiğini, bu usulsüzlük hakkında şikayeti üzerine … CBS nin … soruşturma numaralı dosyası kapsamında … ın ıslak imza örnekleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda şüpheli … ın müşteki … ın imzasını taklit ettiği ve bu şekilde müvekkiline ait olan davalı şirketin temsil ve imza yetkesini kanuna aykırı bir şekilde elde ettiğinin sabit olduğunu, … ın hukuka aykırı bir şekilde elde ettiği şirket yönetim ve idaresine ilişkin yetkisini kötüye kullanarak müvekkilinin şirketi olan davalı şirketin tek malvarlığı olan taşınmazı değerinin çok altında bir şekilde muvaazalı bir şekilde yeğenleri … e … kardeşlere devrettiğini, bu kardeşlerinde taşınmazın devrinden 20 gün sonra bu taşınması 3. Kişilere devrettiğini, taşınmazın sürekli olarak el değiştirmesi ve bu sayede müvekkilinin bu taşınmaz üzerinde iyiniyetli 3. Kişilere karşı savunmasız bırakmak suretiyle haklarını almasını engellemek olduğunu beyan ederek davalı …Ticaret Limited Şirketinin 03/07/2015 tarihli genel kurul kararlarının yokluk ile malul veya batıl olduğunun tespitine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya Cevabında , :
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş ise de cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı şirket yetkilisi 2. celsede; “… tarafından atılan imza sahtedir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ederiz.” demiştir.
Feri Müdahil … Feri Müdahil talep dilekçesinde, :
Feri Müdahil … Feri Müdahil talep dilekçesinde özetle: Müvekkili … ın ortağı olduğu davalı şirketin 2005 yılından 16/04/2021 tarihine kadar aralıksız bir şekilde şirketin müdürlük görevini yürüttüğünü, davaya konu işlemin müvekkilinin müdür olduğu dönemde alınmış olması sebebiyle beyanda bulunmak durumunda kaldığını, davacının müvekkilinin ortağı ve abisi olduğunu, davacı ve müvekkili ile ortak oldukları bir diğer kardeşleri Zeki Aslan adına kayıtlı taşınmazların kendisine devrini istediğini,… ın bu talebe karşı gelmesi üzerine davacının … ı kasten öldürdüğünü ve müebbet hapse mahkum edildiğini, ve müvekkilinin davacıya vasi olarak atandığını, davacının Covid-19 virüsüne karşı alınan önlemler kapsamında uzun süreli izinden faydalandığını, davacı izine ayrıldıktan sonra … dan istediği gbi bu sefer müvekkili … dan da sahip olduğu malvarlıklarını kendisine devretmesini istediğini bu konuda baskı ve tehditlerde bulunduğunu, davacının tahdit ve eylemlerinden müvekkilinin korunması amacıyla kanun kapsamında başvuruda bulunulduğunu ve neticesinde davacı hakkında ruhsatlı silahını kolluk birimine teslim etmesi ve müvekkiline yaklaşmaması dahil bir dizi tedbire hükmedildiğini, daha sonra vasilik görevi mahkeme kararı ile müvekkilinden alınarak oğlu … a verildiğini, davacıyı hukuki işlerde temsil etmekle yükümlü kişinin oğlu … olduğunu, müvekkilinin davacı tarafından ölüm tehditleri almaya devam etmesi üzerine alınan uzaklaştırma tedbiri sebebi ile davalı şirketin 16/04/2021 tarihli genel kurul toplantısına katılmadığını, müvekkilinin yokluğunda icra edilen genel kurul toplantısında davacıyı oğlu … şirket müdürü olarak atandığını, davalı şirketin yönetim ve temsil işlemlerinin davacının oğlu tarafından yürütüldüğünü, bu durumda huzurda görülen davada davacı ve davalıyı tek bir kişi temsil ettiğini bu nedenle çifte temsil halinin ortaya çıktığını, bu nedenle huzurdaki davada davalı şirketi temsil etmek üzere kayyım atanmasını icap ettiğini, ayrıca davacının ikame ettiği iş bu davaya ve talepler zamanaşımına uğradığından zamanaşımı definde bulunduklarını, davacı cezaevinde hükümlü iken bilgisi ve onayı olduğu halde yapılan işlemleri müvekkili ile olan husumeti sebebiyle bilgisi dışında yapılmış gibi yansıtarak iptal ettirmeye ve bu durumdan menfaatlenmeye çalıştığını, davacının iptalini istediği genel kurur kararı davacının henüz cezaevine girmemişken yetkili kulunan müvekkilinin yetkisinin uzatılmasına ilişkin olduğunu, davacının dilekçesindeki taklit iddiasının gerçeği yansıtmadığını, genel kurul tutanağını davacının vasisi sıfatıyla bizzat kendisi imzaladığını, sadece muhasebecinin … ın vasisi yazacağına … yazdığını, muhasebecinin bu hatasını müvekkilinin farketmediğini, burada taklit kastı veya filii olmadığını, davacının iddia ettiği taşınmazın 2020 yılında satıldığını, iptali konu edilen kararın ise 2015 yılında alındığını, müvekkilinin davalı şirkete ait taşınması yetkisi dahilinde sattıktan sonra bir kısmını banka kanalı ile kalan kısmını ise elden davacıya verdiğini, davacının satış bedelini almasına rağmen müvekkilinin şirket müdürlüğünden haberi olmadığına ilişkin beyanlarının da kötü niyetli olduğunu, beyan ederek davaya müdahale taleplerinin kabulüne, davacı ile davalı şirket yönetiminin fiilen aynı kişide ve aynı zamanda oğlu olan şirket müdürü … olması nedeni ile davalı şirkete yönetim ve temsil kayyımı tayinine, bu talebinin kabul görmemesi halinde iş bu davanın yürütülmesi için davalı şirkete kayyım tayinine ve davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller :
Genel kurul kararı, ticaret sicil kayıtları, şirket defter, belge ve kayıtları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/120657 soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu, taraf açıklamaları ve tüm dosya içeriği.
GEREKÇE :
Dava, davalı limited şirketin 03/07/2015 tarihli genel kurul kararlarının yokluk ile malul veya batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında tahkikat aşamasında davacı vekili 27.06.2005 tarihinde yapılan GK toplantısının da yoklukla malul olduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde belirtilmeyen ve iddianın genişletilmesi kapsamında kabul edilen, davalının açık muvafakatinin bulunmadığı bu iddia yönünden mahkememizce her hangi bir inceleme yapılmamıştır.
Davacı vekili, davacı …’ın hem dava dışı … sicil nolu … Tic. A.Ş.’de %75 oranında hisseye hem de işbu davanın konusunu oluşturan … sicil numaralı …’nde %95 hisse oranına, davalı … ise %5 oranında paya sahip olduğunu, davacının … 6. Ağır Ceza Mahkemesinin …E. sayılı dosyasından yürütülen kovuşturma neticesinde … K. sayılı karar ile hakkında bir yıldan uzun süreli mahkumiyet hükmü tesis edildiğinden 05.03.2008 tarihinde kapalı ceza infaz kurumuna gönderildiğini ve davacıya TMK m. 407 uyarınca öz kardeşi olan …’ın vasi olarak atandığını, davacının genel kurul toplantısının yapıldığı 2015 yılında ceza evinde olduğu ve fiilen katılması mümkün değilken …’ın sanki davacıda genel kurula katılmış gibi göstererek, toplantı ve karar yetersayılarının oluşturulmaya çalıştığını ve kendisini 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak atadığını, toplantı tutanağının altına da davacı …’ın adını yazarak imzasını taklit ettiğini, bu nedenle anılan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul veya butlan olduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyası üzeriden yapılan incelemede …’ın davacı …’ın imzasını taklit ettiğinin sabit olduğunu açıklamıştır.
Fer-i müdahil … vekili, müvekkilinin davacının imzasını taklit etmediğini, genel kurul tutanağı vasi sıfatıyla bizzat imzaladığını, muhasebecinin “… vasisi” ifadesini yazacağı yerde “…” ifadesini yazdığını, muhasebecinin bu hatasının farkedilmediğini, taklit kastı/fiili bulunmadığını, soruşturma dosyasında da imzayı bizzat kendisinin vasi sıfatıyla attığını kabul ettiğini, cezaevinde olan birinin imzasının taklit edilmesinin mantıken düşünülemeyeceğini, dava dışı … A.Ş. Nin kredi başvurusunda davacının da kefil olduğunu dolayısıyla genel kuruldan ve müvekkilinin şirket müdürü olduğundan haberdar olduğunu, TTK md. 623/1 hükmü gereği en azından bir ortağın şirket müdürü olması gerektiğini, davacının cezaevinde bulunması nedeni ile müdür olamayacağından feri müdahil …’ ın yasa gereği de müdür olduğunu dolayısıyla davacının imzasının taklit edilme ihtiyacı bulunmadığı savunmalarında bulunmuştur.
03.07.2015 tarihli tarihli genel kurul toplantısında alınan karar ile davalı şirket müdürlüğüne 10 yıl süre ile … münferiden atanmıştır. Toplantı tutanağının sol alt kısmında …, TC Kimlik Numarası ve imzası, sağ alt kısmında ise …, TC Kimlik Numarası ve imzası bulunmaktadır.
… 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/04/2008 tarih ve … Esas, … karar sayılı kararıyla davacı … ı öz kardeşini kasten öldürme suçundan 765 sayılı TCK nun 64/1 maddesi yollaması ile aynı yasanın 449/1 maddesi uyarınca takdiren müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 29/09/2009 gün ve 2008/10004 Esas, 2009/5455 sayılı ilamıyla karar onanarak kesinleşmiştir.
03.07.2015 tarihinde davacı …’ ın ceza evinde bulunduğu her iki tarafında kabulündedir.
… 1. Sulh Hukuk Mahkemesi … Esas, …Karar ile davacı … vesayet altına alınmıştır.
… CBS … Soruşturma sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda … adına atılan imzanın davacı el ürünü olmadığı, bu imzanın … imzası ile benzerlik gösterdiği tespitine yer verilmiştir. Feri müdahil … imzanın kendi el ürünü olduğunu kabul etmekle bu husus uyuşmazlık konusu da değildir. Bu nedenle mahkememizce ayrıca bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Feri müdahilin savunmasında belirttiği kredi sözleşmeleri … Bankasın dan cep edilerek incelenmiştir.
Seri: G, Sıra No: … numaralı kredi sözleşmesinin incelenmesinde … Anonim Şirketi nin 26.02.2020 tarihinde kredi kullanım başvurusunda bulunduğu,… Limited Şirketi nin kefil olduğu, içeriğinde … ve davacı … ın 26.02.2020 tarihli … numaralı genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olduklarını beyan ederek kefil sıfatıyla sözleşmeye imza koydukları, imzalarının bulunduğu sayfaların üzerinin çizilerek “iptal” yazıldığı, sözleşmedeki … şirketi adına atılan imza ile … tarafından atılan imzaların aynı imzalar oldukları, …firması kaşesi üzerinde … imzasına benzer tek imza bulunduğu, sözleşmenin 2 numaralı sayfasında tüm tarafların imzasının aynı sayfada bulunduğu, bu sayfanın da “iptal” edildiği, sözleşmede kefalete ilişkin, kefil ad soyad, TC Kimlik Numarası, kefaletin türü, miktarı, süresi, kefilin adresi bilgilerinin el yazısı ile yazılmış olduğu görüldü.
Seri: G, Sıra No: … numaralı kredi sözleşmesinin incelenmesinde … Şirketi nin 07.05.2020 tarihinde kredi kullanım başvurusunda bulunduğu, … Limited Şirketi nin kefil olduğu, içeriğinde … ve davacı … ın 07.05.2020 tarihli … numaralı genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olduklarını beyan ederek kefil sıfatıyla sözleşmeye imza koydukları, imzalarının bulunduğu sayfaların üzerinin çizilerek “iptal” yazıldığı, sözleşmedeki … şirketi adına atılan imza ile … tarafından atılan imzaların aynı imzalar oldukları, … firması kaşesi üzerinde … imzasına benzer tek imza bulunduğu, sözleşmede kefalete ilişkin, kefil ad soyad, TC Kimlik Numarası, kefaletin türü, miktarı, süresi, kefilin adresi bilgilerinin el yazısı ile yazılmış olduğu görüldü.
25.02.2020 tarihli ipotek belgesi ve ipotek sözleşmesinin incelenmesinde; … şirketi lehine … şirketinin maliki olduğu … 120 ada 18 parsel numaralı taşınmazın ipotek olarak verildiği anlaşıldı.
Ticari kredi ödeme planı başlıklı, kredi hesap no; …, kredi açılış tarihi 11.05.2020 tarihli, kredi tutarı 1.000.000,00 TL vade süresi 36 ay olan belgenin alt kısmında … firması, … firması (Tek imza görünüşte … imzasına benzer), … imzası ve … imzasının bulunduğu görüldü.
Sunulan dekontun incelenmesinde 12.08.2020 günü … tarafından havale açıklaması ile …’a 700.000,00 USD gönderildiği görüldü.
Butlan, genel kurul karanın içeriği itibariyle kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasını ifade ettiği halde yokluk, hukuki işlemin kurucu şekli unsurlarını düzenleyen emredici hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle hukuki işlemin varlık kazanamamasını ifade eder (Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2014, s.28-29) (İstanbul BAM 14 HD 2020/2038 E, 2021/763 K,)
6102 sayılı TTK’nın 447. maddesine göre ise; genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.
TMK md. 462 de vesayet makamından izin alınmasını gerektirir nedenler arasında genel kurul toplantılarında temsile yer verilmemiştir. Anonim şirketler hakkındaki düzenlemelere yer verilen, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik md 18/9 da pay sahiplerinin genel kurulda kanuni temsilciler vasıtasıyla temsil edilebilmesi bu durumun belgelendirilmesine bağlı olduğu düzenlenmiştir.
Feri müdahil … 03.07.2015 tarihli tutanağı davacının vasisi olarak vasi sıfatıyla imzaladığını ileri sürmüştür. Feri müdahil davacının vasisi olarak onu temsile yasal olarak yetkilidir. Yasal olarak GK toplantılarında davacıyı temsile yetkili olan feri müdahilin, ceza evinde bulunan davacıyı toplantıya katılmış ve tutanağı davacının kendisi imzalamış gibi göstermesinde her hangi bir menfaati bulunmadığı gibi bu durum hayatın olağan akışına da uygun değildir. Zaten feri müdahil davacıyı temsile ve onun adına imzaya yetkili olan kişidir. Bu nedenle feri müdahilin tutanağa “… vasisi” yazılacağı yerde vasisi ifadesi unutularak “…” ifadesi yazıldığı, tutanağın vasi sıfatıyla imzalandığı şeklindeki açıklamaları kabul edilmiştir.
İmzanın davacıyı temsile yetkili olan …’ a ait olduğu sabittir. Bu durumda imzanın … imzasına benzemediği, taklit edildiği iddiasının önemi bulunmamaktadır. Zira asıl olan imzanın temsile yetkili kişinin el ürünü olmasıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/12761 Esas, 2018/1791 Karar sayılı ilamının ilgili kısmında;
Dava, limited şirket genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davalı şirketin dava konusu 18/06/2003 ve 10/09/2004 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun tespitine karar verilmiştir.
Ancak, bir genel kurul toplantısından söz edebilmek için ana sözleşme ve yasanın öngördüğü yeter sayılarla alınmış bir kararın varlığı gereklidir. Eğer ortaklarca yasal bir genel kurul gerçekleştirilmemiş ise bu toplantıda alınan kararlar yok hükmündedir. Yine, toplantı veya karar yeter sayılarının sağlanamadığı toplantıda alınan kararlar da aynı şekilde yok hükmünde sayılmalıdır. Yokluğun tespiti hususunda dürüstlük kurallarına aykırı düşmedikçe olumlu oy vermiş paydaşlar da dahil olmak üzere menfaat sahibi tüm ilgililer herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açabilirler. Ancak, yokluk gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK’nin 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gereklidir.
Bu açıklamalar uyarınca, mahkemece dava konusu genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine yönelik talebin TMK’nin 2. maddesinde belirtilen iyi niyet kurallarıyla bağdaşıp bağdaşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen ticari kredi sözleşmesinin kefil sıfatıyla imzalanmasına ilişkin belgeler de davacının tüm bu süreç hakkında bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. İmzalanan kredi sözleşmelerinin birinin Şubat 2020, diğeri ise Mayıs 2020 tarihli olup iki sözleşme arasında geçen zaman, tarafların kredi sözleşmesinin aynı sayfasında imzalarının bulunması ve davacı imzasının sayfanın alt kısmında yer kalmaması nedeni ile sayfanın yan tarafını imzalaması, Ticari kredi ödeme planı başlıklı, kredi hesap no; …, kredi açılış tarihi 11.05.2020 tarihli belgede de her iki tarafın imzasının bulunması ile davacının, feri müdahilin şirket müdürü olduğu konusunda bilgi sahibi olduğunu göstermektedir.
Davacının da pay sahibi olduğu dava dışı şirket adına kredi başvurusunda davacının feri müdahilin müdür olduğunu bilmesi ve yapılan işlemlere her hangi bir itirazı bulunmadığı halde, 2020 Ağustos ayında yapılan taşınmaz satışından sonra aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle eldeki dava ile 03.07.2015 tarihli GK kararının yoklukla malul olduğunun ileri sürülmesi TMK’nin 2. maddesinde belirtilen iyi niyet kuralıyla da bağdaşmamaktadır.
Genel kurul toplantısında hukuki işlemin kurucu şekli unsurlarını düzenleyen emredici hukuk kurallarına ve alınan kararın niteliği ile kararın içeriği itibariyle kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunmaması nedeniyle yokluk – butlan iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın REDDİNE,
3-)Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2022

Başkan …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Katip …
(e-imza)