Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/368 E. 2022/644 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/368 Esas
KARAR NO : 2022/644

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 27/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 02.03.2016 tarihli sözleşme imzalandığını ve sözleşmede tanımlanmış … programları kapsamında hizmet verilmesi hususunda mutabık kalındığını, sözleşmenin 02.03.2016 tarihinde 2 yıl süre için akdedildiğini, sözleşmenin beşinci maddesi uyarınca 02.03.2018 ve 02.03.2020 tarihlerinde sözleşmenin 2 yıl süreyle uzatıldığını, bu durumda sözleşmenin sona ereceği tarih -30 gün öncesinde bildirim yapılmış olması kaydıyla 02.03.2022 tarihi olduğunu, davalı şirketin tek taraflı olarak sözleşmeye aykırı şekilde sözleşmesi feshettiğini, bu doğrultuda müvekkili tarafından verilen hizmetler ve sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince 24.03.2021 tarihli 1.250 euro tutarlı bir fatura düzenlediğini, bu faturanın ödenmemiş olması nedeniyle davalı aleyhine …. 19. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın durduğunu, taraflarınca arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalının anlaşmak istememesi üzerine arabuluculuk girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, bu nedenlerden dolayı davalının itirazının iptaline, takibin devamına, borçlunun %20’ den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 28/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının proforma faturayı icra takibine koyduğunu, proforma faturanın fatura olmadığını, davacı tarafından ilamsız icra takibi başlatılmış ise de takibin ekine herhangi bir belge sunulmadığını ve takip tutarına ilişkin müvekkili firmada herhangi bir kaydın da olmadığını, davacı tarafça sunulan sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığını, sözleşme tarihinin 02.03.2016 olarak belirtildiğini, herhangi bir kabul anlamına gelmemek kaydı ile sözleşme mevcut olsa dahi herhangi bir bildirimde bulunulmadığı ihtimalinde sözleşme tarihinden 2 sene sonra yani 2018 yılına uzamış olacağını, bu uzatma döneminin tek seferlik olduğunu, dolayısı ile davacının talep etmiş olduğu dönem ücretlerinin sözleşme sona ermiş olduğundan geçerli olmayacağını, bu nedenle davacı firmanın 2021 tarihli bir alacak kalemini talep etmesinin mümkün olmadığını, davacının kötü niyetli hareket etmek suretiyle müvekkilinden haksız kazanç sağlama çabasında olduğunu, bu nedenlerden dolayı haksız açılan davanın reddi ile davacı aleyhine icra takip tutarının %20’ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bilirkişi raporu, bilirkişi ek raporu, … 19. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasının aslı, davalı BA ve davacı BS formları, Gelir İdaresi Başkanlığı yazı cevabı, fatura suretleri, sözleşme sureti, arabuluculuk son tutanak sureti, … Kayıtları, Rate Shopper sağlanan hizmet dökümü sureti dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile; incelenen davacı şirkete ait 2021 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı, bu anlamda davacı şirketin 2021 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tasdik edildiği; incelenen davalı şirkete ait 2021 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı bu anlamda davalı şirketin 2021 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tasdik edildiği; 03.03.2021 tarihli mailden davalı şirketin, davacının sunduğu hizmetten faydalandığı sonucuna ulaşıldığı, davacı şirket tarafından verilecek hizmet açısından huzurdaki davanın tarafları arasında bir sözleşmenin mevcut olduğu, davacının incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 24.03.2021 tarihi ve icra takip tarihi olan 29.03.2021 tarihi itibariyle 13.927,98 TL alacaklı olduğu; davalının incelenen ticari defterlerinde davacı yana icra takip tarihi itibariyle borcunun olmadığı, davacının toplam 13.689,00 TL tutarla fatura düzenlediği, davalının bu faturayı aldığı, takdiri mahkemeye ait olmak üzere iki farklı olasılık üzerinde değerlendirme yapıldığı, birinci olasılık olarak davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenen 13.927,98 TL tutarlı fatura davalı şirket tarafından önce ticari defter kayıtlarına alıp sonradan düzenlediği 13.927,98 TL tutarlı iade faturası ile kayıtlarından çıkarılmasının davalı yanca haksız yere çıkarıldığına dair karar verir ise davacının davalıdan 13.927,98 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerekeceği; ikinci olasılık olarak davacı tarafından davalı yana düzenlenen 13.927,98 TL tutarlı fatura içeriği hizmetin davacı şirketçe davalı şirkete fiilin verilmediğinin benimsenmesi halinde ve düzenlenen faturanın haksız yere düzenlendiğine karar verir ise davacı yanın davalı yandan alacak talebinde bulunamayacağı sonucuna ulaşılacağı, alacağın varlığının benimsenmesi halinde davacı yanın icra takip tarihi olan 29.03.2021 tarihinden itibaren asıl alacağa %9 yasal faiz talep edebileceği sonucuna varıldığı, ancak yanlar arasındaki ilişkinin ticari iş olması hasebiyle TC Merkez Bankası kısa vadeli avans faizinin takip tarihinden itibaren somut olaya tatbikinin mahkemenin takdirinde olduğu, tarafların inkar tazminatı ve diğer taleplerinin mahkeme takdiri içinde kaldığı sonucuna varıldığı görülmüştür.
Dosyaya sunulan bilirkişi ek raporu ile; kök raporda yer alan tespitlerin aynen devam ettiği, mali yönden yapılan tespitlerde ise kök rapordaki olasılıklardan birinci olasılık olarak davacı yanın davalı yandan 13.927,98 TL alacaklı olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür.
… 19. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının 14.136,90 TL alacağı için davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının takibe itirazı sonucunda takibin durduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, alacaklı olan davacının borçlu aleyhine … 19. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 13.927,98 TL asıl alacak 208,91 TL işlemiş faiz, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek aylık % 1,50 faizi ile yaptığı icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında imzalanan 02.03.2016 tarihli sözleşme gereği … programları kapsamında hizmet verilmesi kararlaştırılmış, sözleşme 2 yıl süreli olup sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca 02.03.2018 ve 02.03.2020 tarihlerinde Sözleşmenin 2 yıl süreyle uzatıldığını, sözleşmenin sona ereceği tarihin 30 gün öncesinde bildirim yapılarak sonlanacağı, sözleşme yürürlükte iken davalı şirket 03.03.2021 tarihli e-postası ile sözleşmeyi tek taraflı olarak ve Sözleşme’ye aykırı şekilde feshettiğini, sözleşme gereği 24.03.2021 tarihli 1.250 Euro tutarlı fatura düzenlendiğini, ancak davalının fatura bedelinin ödenmediği iddia edilmiştir.
Davalı yan ise takibe konu faturanın kayıtlarında bulunmadığı, bu hususun … 23. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarının keşide edildiği ve taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığı savunulmuştur.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
HMK mad. 222/3 gereğince diğer tarafın kanunda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi halinde ticari defterler sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Yine fatura alan kişinin sekiz gün içinde itiraz etmemesi halinde, fatura içeriğini kabul etmiş sayılması (TTK mad. 21/2) kanuni bir karinedir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, karine temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır (HMK m. 190/2). Fatura, sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili bir belge olmayıp, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgilidir. Başka bir ifadeyle fatura edimlerin ifası aşamasında düzenlenerek edimlerin içeriğini gösterir. Faturayı alan muhatabın süresi içinde itirazda bulunmamış olması, fatura içeriğinde yer alan malın alıcıya teslim edildiğini göstermez. Ancak davalı yan yalnızca borcun olmadığı iddiasında bulunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 02.03.2016 tarihli sözleşmede, davacı şirket temsilcisine ait imza yer almak da ise de davalı şirkete ait imza bulunmamaktadır. Ancak taraflar arasında mevcut bulunacak sözleşmelerde şekil serbestisi bulunmaktadır. Bu kapsamda sözleşme gereği tarafların edimlerini yerine getirip getirmediği gündeme gelecektir.
Sözleşmenin 2. Maddesinde, sözleşmenin içeriği ve hizmetin hangi şekilde alınacağı belirtilmiştir. Nitekim davalının da kabulünde bulunan davalı şirket yetkilisi tarafından gönderilen 03.03.2021 tarihli mail yazışmasında; sözleşme içeriğinden sözleşme gereği hizmetin alındığı anlaşılmaktadır.
Nitekim 6100 sayılı HMK’nın 199.maddesinde; ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” düzenlemesi mevcuttur. Bu düzenleme ile SMS ve whatsapp mesajları da belge olarak kabul edilmektedir. HMK’nun 202.maddesinde de; ”(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenleme getirilerek bu tür belgeler yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmiş olmakla (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 08/09/2015 gün, 2015/28467 Esas, 2015/26584 Karar, 03/04/2014 gün, 2014/5149 Esas, 2014/10114 Karar sayılı içtihatları vb.), sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalı sözleşme kapsamında hizmet alınmadığını iddia etmiş ise de, davalı şirket yetkilisi tarafından gönderilen mailden sözleşme ilişkisinin kurulduğu ve fesih iradesinin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, fatura bedellerinin ödendiği hususunda ispat yükü davalı taraftadır. Bu kapsamda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Bu kapsamda alınan bilirkişi kök ve ek raporunda da, hizmetin alındığı, davalı yanca dava konusu hizmete, ilişkin faturanın kaydedildiğinin tespit edildiği ve davacının davasında haklı olduğu anlaşılmakla davalı yanca takibe yapılan itirazın iptaline, davacı yanca alacak için davalı yan temerrüde düşürülmediğinden işleyen faiz alacağın reddi gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması ve alacağın sözleşme kapsamında hazırlanan faturadan kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KISMEN KABULÜNE,
Davalının …. 19.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 13.927,98 TL asıl alacak ile bu alacağa takip tarihi olan 29.03.2021 tarihinden itibaren aylık %1,50 oranında faiz uygulanarak devamına, davalı yan temerrüde düşürülmediğinden işleyen faiz talebinin REDDİNE,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 13.927,98 TL alacağın %20’si olan 2.785,60 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 951,42 TL harçtan peşin alınan 221,09 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 730,33 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 221,09 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 3.000 TL bilirkişi ücreti, 122,10 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.410,99 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 3.360,51 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harcı, 250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 258,50 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 3,82 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, arta kalan masrafın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13, 14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, 19,51 TL’sinin davacıdan, kalan kısmı olan 1.300,49 TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır