Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/308 E. 2021/550 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/308 Esas
KARAR NO : 2021/550

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 26/04/2021
KARAR TARİHİ : 09/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin toplam 5.000.000 adet hissesinin 1.658,300 adedine sahip olduğunu, davalı şirketin 26/01/2021 tarihinde 2018-2019 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, bu genel kurulda müvekkili tarafından TTK md. 437 de tanınan bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında gündem maddelerinde de yer alan özel denedim istemine de konu olan soruların da bulunduğu bir takım bilgi ve belgelerin tahsisi için talepte bulunduğunu, bu soruların yönetim kurulu üyesi … tarafından bir takim gerekçelerle faaliyet raporları oy çokluğu ile onaylandığını, müvekkilinin özel denetçi tayini talebinin ise haksız ve hukuka aykırı şekilde oylamaya sunulmadığını, müvekkili tarafından yeniden özel denetçi atanması talep edilmiş ise de bu hususta bir oylama yapılmadığını müvekkilinin talebinin yok sayıldığını, yapılan müzakereler sonucu genel kurul tarafından ayrı ayrı oylama sonucunda …’ın 1.658300 adet olumsuz oya karşılık 3.333.300 adet oyla onaylanmasına karar verildiğini, müvekkilinin özel denetim talebinin zımni olarak reddedildiğinden ve ayrıca müvekkilinin davalı şirket sermayesinin halihazırda %33,16 oranında pay sahibi olduğundan TTK m. 439/1 uyarında özel denetçi atanmasını talep etmek için iş bu davaya açmak durumunda kaldığını beyan ederek Müvekkilin sorularının açıklığa kavuşabilmesi, şirket iş ve işlemlerinin tespiti için, Davalı Şirkete Türk Ticaret Kanunu’nun 439/1 maddesi uyarınca uzman kişilerden oluşan bir özel denetçi heyeti atanmasına, özel denetçiye Davalı Şirket kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere yetki verilmesine, özel denetçi tarafından hazırlanan raporun bilahare tarafımıza tebliğine, Rapor tarafımıza tebliğ edildikten sonra ihtiyaç olması halinde rapor hakkında değerlendirmelerimiz bildirmek ve ek soru sormak üzere tarafımıza süre verilmesine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Davasında :
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın usul yönünden açılamayacağını, dava açma ön şartı ve maddi şartlarının gerçekleşmediğini, özel denetim istenen konuda, bilgi alma veya inceleme hakkının kullanılmış olması olduğunu, bu şartın gerçekleştiği genel kurul tutanağı ile ispatlı olduğunu, ön şart özel denetimi bilgi alma hakkına bağlamakla iki kurumun yorumunu gerekli duruma getirdiğini, ön şart bilgi vermenin baştan savarcasına yapılmasını da önlemek amacına yönelik olduğunu, özel denetimin pay sahipliği haklarının özellikle oy hakkının kullanımı yönünden gerekli olması gerektiğini başka bir deyişle pay sahibinin bu öneriyi yapabilmesi için oyunu kullanabilmesi yönünden bilgi alması gerekli olması gerektiğini, bu bağlantı ile şirket dışı menfaat sağlamak bir kararı önlemek veya taktik bir üstünlük elde etmek amacıyla talepte bulunarak özel denetim kurumunu kötüye kullanılmasının önlenmesinin amaçlandığını bu nedenle davacının özel denetçi tayini talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, Özel denetçi atanma şartlarının gerçekleşmediğini, genel konularda özel denetçi tayini mümkün olmadığını, genel anlamda şirketin denetlenmesi için özel denetçi tayini yasal mevzuatımız gereğince mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yer alan iddiaların asılsız ve özel denetçi atanmasını gerektirecek bir durumun mevcut olmadığını, genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde davacının ortaya koyduğu konular hakkında önceden bilgi sahibi olduğu ve bu konular hakkında kendine göre bir takım yorumlar yaptığını, genel kurul toplantısı esnasında ileri sürdüğü konular hakkında zaten yorum yapabilecek bilgiye sahip olmasına karşın davacının özel denetçi tayin edilmesinin kötü niyetli olduğunu, özel denetim isteme hakkının şirket ortaklarına sağlanan bir hak olmakla beraber özellikle azlık pay sahipleri tarafından çoğunluk pay sahiplerini bezdirecek bir şekilde kullanılmaması gerektiğini, aksine bir davranış yasal bir hakkın amacı dışında kullanılmasına sebebiyet vereceğini, davacının talebinin masum bir inceleme ve bilgi alma hakkının kullanımından ibaret olmadığını ortaya koyduğunu, davacı tarafın bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması engellenmediği gibi cevapsız da bırakılmadığını, davacının kendisine ne kadar bilgi ve belge verilirse verilsin açıklamaların yetersiz olduğunu ileri sürmesinin beklenen bir durum olduğunu beyan ederek dava şartı yokluğundan ve ileri sürülen iddiaların asılsız ve özel denetçi tayinini gerektirecek bir durum olmadığından davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
GEREKÇE :
Dava, TTK’nın 439. maddesi uyarınca, anonim şirkete özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Dava TTK md. 439 da belirtilen yasal süre içerisinde açılmıştır.
Bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı TTK madde 437/2 maddesi uyarınca;
“Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.”
TTK 437/2 bendinin ilk cümlesinden pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkını genel kurulda kullanması gerektiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın 438. maddesi uyarınca,
”Her pay sahibi, pay sahipliği haklarını kullanılabilmesi için gerekli olduğu taktirde bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. ”
TTK 438.maddesine göre mahkemeden özel denetçi tayininin istenmesi ön koşulu bilgi almaya veya inceleme hakkının daha önceden belirli olaylarla ilgili olarak istenmesinin ön koşul olarak yer aldığı görülmektedir.
TTK madde 438 gerekçesinin ilgili kısmında;
“Talebin kötüye kullanılması ve şirkete zarar vermesi tehlikesinin azaltılması amacıyla, paysahibinin bu öneriyi yapabilmesi bir önşarta ve bazı maddî şartların varlığına bağlanmıştır. Maddî şartlar bir anlamda gereklilik şartlarıdır. Önşart, özel denetim istenen konuda, bilgi alma veya inceleme hakkının kullanılmış olmasıdır. Bu şartın gerçekleştiği genel kurul tutanağıyla ispatlanır (m. 422).”
Madde gerekçesine göre ön şartın gerçekleştiği genel kurul tutanağı ile ispatlanır.
Somut olayda; davacı genel kurul toplantısında TTK md. 438/1 uyarınca, toplantının 3 ve 4 numaralı gündem maddelerinde yönelttiği sorular bakımından özel denetçi atanmasını talep etmiştir. Davalı şirket genel kurul toplantısında davacının bu talebi onaylanmamış ise de talebin zımni olarak reddedildiği kabul edilmiştir.
Gündemin 3. Maddesinde 2018 – 2019 yılları yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporları okunarak müzakere edilmiştir. Davacı taraf gündem konusuna ilişkin eleştirilerde bulunarak gündeme muhalif kalmıştır. Davacı gündem maddesine eleştirilerde bulunmuş ancak konuya ilişkin bilgi alma ve inceleme talebinde bulunmamıştır. Dolayısıyla 3 numaralı gündem maddesi yönünden dava ön şartı olan “genel kurulda bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olması şartı” yerine getirilmemiştir.
Gündemin 4. Maddesinde 2018 – 2019 yılları bilanço ve gelir tabloları okunarak müzakere edilmiştir. Genel kurulda gündem maddesinin müzakereye geçilmesi ile … vekili Av. … söz alarak;
” a. Hazır değerler altında bulunan kasa hesabında 2018 yılında 771.151,02 TL ve 2019 yılında ise 862.644,19 TL olduğu görülmektedir. Şirketin kasasında bu denli yüksek tutarda nakit bulundurması hayatın olağan akışına aykırıdır. İlgili tutarlara ilişkin olarak imzalı kasa sayım tutanaklarının tarafımızla paylaşılmasını, bu hususta detaylı açıklama yapılmasını talep ederiz.
b. 2018 ve 2019 yılı bilançolarında ortaklardan alacaklar hesabında 2018 için 2.821.117,72 TL, 2019 yılı 2.891.141,71 TL bakiye bulunmaktadır. Bu tutarlara ilişkin olarak, …’a daha önce şirket yönetim kurulu tarafından verilen bilgi doğrultusunda, bu tutarların …’dan alacaklar olarak kayıtlara işlendiği bildirilmiştir. Şirketin …’dan, ortaklardan alacak hesabında gösterildiği şekilde bir alacağı bulunmamaktadır. Şirket kayıtlarında böyle bir borcun takip edilmesi ve bilançolara yansıtılması usulsüz ve gerçeğe aykırıdır. Dolayısıyla 2018 ve 2019 yılı bilançoları hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Aksine yanlış bilgi içermektedir. Ayrıca 6102 s. Türk Ticaret Kanunu’nun; “Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini., öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir., ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır.” şeklindeki 515. maddesine aykırıdır. …’ın gösterilen şekilde bir borcu bulunmamakla birlikte hesap bakiyesinde meydana geldiği gözlemlenen artışın detaylarının incelenmesi için detaylı muavinin tarafımızla paylaşılması talep edilmektedir.
c. 2018 yılı ve 2019 yılı bilançolarında yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri hesabının 2018 yılında 94.592.326 TL, 2019 yılında ise 105.968.438,89 TL olduğu görülmüştür. 2017 yılı sonunda 66.603.143,77 TL olan bu hesabın takip eden iki yıl içerisinde yaklaşık 30.000.000 (otuzmilyon) TL ve 40.000.000 (kırkmilyon) TL arttığı gözlemlenmiştir. Şirketin böyle bir yatırımı olmadığı göz önüne alındığında, bilançolar TTK’nın 515. maddesi gereklerine uygun olmayıp, gerçeği yansıtmamaktadır. Bu yatırımın ve/veya maliyetlerin neye ilişkin olduğu detaylarıyla birlikte açıklanmaya muhtaçtır.
d. 2018 ve 2019 yılı bilançolarında maddi duran varlıklar altında bulunan binalar hesabının 2018 yılında 21.411.100,97 TL, 2019 yılında ise 21.421.695,36 TL olduğu gözlemlenmektedir. 2017 yılı bilançosunda bu tutar 16.801.350,04 TL olduğundan 2018 yılı içerisinde bu hesabın yaklaşık 4.500.000 (dörtbuçukmilyon) TL artış gösterdiği görülmekte olup, bu artışa, bu artışın mahiyetine ilişkin açıklama talep etmekteyiz. Binalar hesabında yapılan bu yatırımın detayının açıklanmasını talep ediyoruz.
e. 2018 ve 2019 yılı bilançolarında alınan sipariş avansları hesabında 2018 için 69.511.098,46 TL, 2019 yılı için ise 76.664.104,21 TL bakiye bulunmakta olup, bu tutarın geçmiş yıllardan bu yana kronik olarak hesaplarda yer aldığı görülmektedir. Herhangi bir avans ödemesinin bu kadar yıl boyunca işlem görmemiş olması hayatın olağan akışına ters bir durumdur. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/1. maddesine göre defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler vergi kaçakçılığı suçu işlemiş olmaktadır. 2017 yılında 52.027.144,05TL olan hesap bakiyesinin 2018 ve 2019 yıllarında gösterdiği artış şirketin faaliyetleri göz önüne alındığında makul ve mantık çerçevesinde gözükmemektedir. Bu nedenle TTK’nın 515. maddesi uyarınca bilanço gerçeği yansıtmamakta olup dürüst resim ilkesine aykırıdır.
Bu nedenlerle alınan karara muhalefet ettiğimizi belirterek, muhalefet şerhimizi bu vesileyle derç ederiz.
Sorulan sorularımızın ve incelenmesini talep ettiğimiz hususların açıklığa kavuşturulması için TTK m. 438 gereğince özel denetçi atanmasını talep ederiz.”
Açıklama ve taleplerinde bulunmuştur. Taleplere karşılık söz alan yönetim kurulu üyesi …;
“Şirket bağımsız dış denetim zorunluluğu kapsamında değildir. Bu nedenle kasa hesabının doğruluğu için zaman zaman yapılan sayımlar yönetim kurulu üyeleri tarafından gerçekleştirilmekte ve zorunluluk olmadığı için bu hususta tutanak düzenlenmemektedir. Ayrıca kasa hesabında bir işletmenin ne kadar para bulunduracağı konusunda bir ölçüt olmadığı gibi mevcut tutarın aslında olmadığına yönelik bu iddianın hayatın olağan akışı karinesi ile de izah edilmesi mümkün değildir.
…’ın şirkete sermaye koyma borcunun karşılığı olan bahse konu tutar için … tarafından açılmış menfi tespit davasının red olunduğu … tarafından da bilinmektedir. Dava halen derdesttir.
Şirketin … A.Ş’ye karşı bir taahhüt işinin olduğu, … A.Ş tarafından şirket hakkediş alacaklarının ödenmemesi nedeniyle bunun dava konusu yapıldığı, yerel mahkemenin … A.Ş’nin şirkete yaklaşık 10 milyon Euro tutarında borcunun bulunduğuna karar verdiği bütün ortaklar tarafından da bilinmektedir. Bu nedenle Mahkeme kararının kesinleştiği tarihe kadar taahhüt işinin gelir ve giderleri netice hesaplarına intikal etmemiştir. Devam eden inşaat maliyetlerindeki artışlar döviz cinsinden takip edilen hakkedişlerin negatif kur farklarından kaynaklanmaktadır.
Şirketin … unvanlı otelinde yapılan yenileme yatırımı maliyetidir. Yenileme dışında 8 adet daha yeni ilave oda yapılmış olup, 100 adet olan oda sayısı 108 odaya çıkmıştır.
Alınan sipariş avansları hesabı … A.Ş tarafından alınmış döviz cinsinden hakkediş ve avanslar hesabının izlendiği hesaptır. Alınan sipariş avanslarındaki artışlar döviz cinsinden takip edilen hakkedişlerin pozitif kur farklarından kaynaklanmaktadır. Az önce belirtildiği gibi yargı kararının kesinleşmesi beklenmekte olup, karar sonrası toplam hakkediş tutarının kesinleşmesi ile birlikte yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri hesabı ile birlikte netice hesaplarına intikal edecektir.”
Açıklamalarında bulunmuştur.
Açıklamalardan sonra faaliyet raporları oy çokluğuyla onaylanmıştır. Davacının özel denetçi tayini talebi ise oylamaya sunulmamıştır. Mahkememizce, oylamaya sunulmayan talebin zımni olarak reddedildiği kabul edilmiştir.
Oylamadan sonra davacı vekili söz alarak “Yapılan açıklamalar yeterli olmayıp, fiili durumu yansıtmaktan uzak olduğundan TTK m. 438 gereğince özel denetçi atanması talebimizi yineleriz.” gerekçesi ile yeniden özel denetçi atanması talebinde bulunmuştur.
Somut olayda, davacı vekilinin sormuş olduğu sorunun içeriği ve açıklamalarından özel denetçi talep ettiği konularda bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacı vekilinin bilgi talep ettiği hususlarda yönetim kurulu üyesi tarafından açıklama yapıldığı, yapılan açıklama ve verilen bilgilerin hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli, yeterli olduğu gibi TTK md. 439/2 uyarınca davacı, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koyamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine
2-)Karar ve ilam harcını peşin alınan Harç karşıladığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-)Davalı vekili lehine 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harcı masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar TTK md. 440 uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/09/2021

Başkan
(e-imza)

Üye
(e-imza)

Üye
(e-imza)

Katip
(e-imza)