Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/247 E. 2021/608 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/706 Esas
KARAR NO : 2021/586

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirket ile davalı arasında Acentelik Sözleşmesinden doğan ticari bir ilişki olduğunu, müvekkilinin 02/03/2019 tarihinden 04/06/2020 tarihine kadar …Kargo yerel acentelik hizmeti verdiğini, bu ticari ilişkinin 04/06/2020 tarihinde sona erdiğini, ticari ilişkinin sona ermesi ile birlikte davalıya düzenlenen faturalardan … numaralı, 30/06/2020 tarihli faturadan kalan bakiye olan 40.000.-TL nin ödenmediğini, söz konusu faturadan kalan bakiyenin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … 13. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının itirazları üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin cari hesapları kapsamında davacı yana bir borcu bulunmadığını, davacı tarafından icra takibine konu faturalarda yer alan alınan hizmet ile ilgili cari hesapların incelenmesi neticesinde vadesi gelen herhangi bir fatura borcu tespit edilmediğini, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinde de haksız olduğunu beyanla neticeten davanın reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, icra dosyası, vergi kayıtları, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağından kaynaklı takibe yapılan kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı taraf, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi sonucu davalıdan olan alacakları için takibe ve davaya konu faturaların ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine … 13. İcra Müdürlüğünün …E sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının itirazları üzerine duran takibe yapılan itirazların iptalini talep ve dava etmiş, davalı taraf ise cari hesapları kapsamında davacı yana bir borcu bulunmadığı, davacı tarafından icra takibine konu faturalarda yer alan alınan hizmet ile ilgili cari hesapların incelenmesi neticesinde vadesi gelen herhangi bir fatura borcu tespit edilmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflarca imza edilen acentelik sözleşmesi kapsamında davacının takip dosyasına konu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda toplanmaktadır.
Davaya konu … 13. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/10/2020 tarihinde fatura alacağından kaynaklı 40.000,00 TL fatura, 1.055,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 41.055,34TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu,ödeme emrinin borçluya 27/10/2020 tarihinde tebliğ olduğu,davalı borçlu vekili 03/11/2020 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Tarafların bildirmiş olduğu delillerin toplanmasının ardından Mahkememizin 30/04/2021 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 09/07/2021 tarihli raporda özetle;
“a.) Taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşmeye dosyanın tetkikinde rastlanılmadığı, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin her iki yanında kabulünde olduğu,
b.) Davacının takip tarihi itibariyle kendi defterlerinde davalıdan 291.042,33.-TL ALACAKLI durumda olduğu, ancak davacı takip talebine 30/06/2020 tarihli, … numaralı, “… Acente Komisyon Bedeli” açıklamalı 73.198,16.-TL lik faturayı ve 1.055,34-TL lik İşlemiş faiz tutarını konu ettiği,
c.) Davalının ticari defterlerinde ise takip tarihi itibariyle davacıya 33.201,20.-TL BORÇLU durumda olduğu, takipten sonra davalı tarafından da icra takibine 37.658,85.-TL ödeme yapılarak bu sefer davacıdan 4.457,65.-TL ALACAKLI duruma geçtiği,
d.) Davalı ticari defterlerinde takibe ve davaya konu faturanın kayıtlı olduğu,ancak ticari ilişkinin önceki yıllarda da devam ettiği ve bu tarihlerde her iki tarafın kayıtlarında olan diğer tarafın kayıtlarında mevcut olmayan birçok kayda rastlanıldığından (acente adına yapılan masraflar, isim hakkı bedeli, virman kayıtları, vadesi dolan süspan/kargo, vs..) ve davacı ile davalının iki kargo şubesini (…, …) tek hesapta takip etmiş olduğundan, sunulan BA – BS Formlarında da uyuşmazlık olduğundan taraflar arasındaki farkın hangi kayıtlardan (faturalardan) kaynaklandığı ve dava konu faturanın ödenip ödenmediğinin tespit edilmediği,
e.) Davacının işlemiş faiz talebine ilişkin olarak ihtarnamenin tebliğ şerhine ve taraflar arasında akdedilen yazılı bir sözleşmeye dosyada rastlanılmadığından herhangi bir hesaplama yapmanın mümkün olmadığı” yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
Kural olarak itirazın iptali davalarında ispat yükü, alacaklı olduğunu iddia eden davacı taraf üzerinde ise de ileri sürülen savunmaya göre ispat yükünün yer değiştirmesi söz konusu olabilmektedir. Eldeki davada da davacının iddia ettiği alacağa ilişkin hizmetin verildiği ve alacağın varlığına ilişkin ispat yükü davacı üzerinde bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222/2,3.maddesi, “(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünü içermektedir.
Eldeki davada, taraflar arasındaki ticari ilişki hususunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, mali müşavir bilirkişi tarafından tarafların defterleri incelendiğinde, davacı ve davalı tarafın defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, lehe ve aleyhe delil vasfını haiz olduğu, takibe konu faturaların tamamının hem davacı hem de davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, kayıtlar arasında ortaya çıkan farkın ise ticari ilişkinin önceki yıllarda da devam etmesi ve bu tarihlerde her iki tarafın kayıtlarında olan diğer tarafın kayıtlarında mevcut olmayan birçok kayda rastlanılması (acente adına yapılan masraflar, isim hakkı bedeli, virman kayıtları, iadesi dolan süspan/kargo, vs..) ve davacı ile davalının iki kargo şubesini (…, …) tek hesapta takip etmiş olması nedeniyle, ve ayrıca sunulan BA – BS Formlarında da uyuşmazlık olduğu görüldüğünden taraflar arasındaki farkın hangi kayıtlardan (faturalardan) kaynaklandığının tam olarak tespit edilemediği belirlenmiştir. Bu doğrultuda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, ispat yükü üzerinde olan davacının takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu yönündeki iddiasının HMK’nın 222. Maddesi ile davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı nazara alındığında ispata muhtaç kaldığı ve davanın reddi gerektiği kanaatine ulaşılmış, davalının kötüniyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 495,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 436,55 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.137,19 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 21/09/2021

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)