Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/232 E. 2022/441 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/232 Esas
KARAR NO : 2022/441

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/10/2015
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Ltd. Şti.nin profesyonel fotoğrafçılık hizmetleri vermekte olup, davalı … Şti.’nin de aynı sektörde ajans olarak faaliyet gösterdiğini, bu bağlamda davalı borçlu şirketin kendisine fotoğraf çekimi için başvuran firmaları ve işi müvekkili şirkete bildirdiğini, müvekkili şirket tarafından işe ilişkin olarak da, işin yapılmasına ilişkin teklifin davalı şirkete bildirildiğini, teklifin kabulünün bildirilmesinin akabinde müvekkili şirket tarafından gerekli hizmetin verilmekte ve hizmet karşılığının davalı borçlu şirkete fatura edildiğini, müvekkil şirket ile davalı/ borçlu şirketin uzun süreler boyunca birlikte çalıştığını, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından davalı borçlu şirket adına her bir iş için ayrı ayrı olmak üzere toplam 543 adet fatura tanzim edildiğini ve her bir faturanın davalıya iletildiğini, davalı borçlu şirket tarafından işbu faturaların hiçbirine itiraz edilmediğini, hatta davalı borçlu şirket tarafından işbu faturalara ilişkin bir miktar ödeme yapıldığını ancak borcun tamamının ödenmemesi üzerine davalı şirket hakkında … 25. İcra Müdürlüğünün…E. sayılı dosyasından takip başlattıklarını, müvekkili şirketin davalı borçlu şirketen bakiye 342.611,74-TL alacağının olduğunu, icra takibine borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazı sebebiyle takibin durduğunu, bu nedenle davalı/borçlu şirket tarafından … 25. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasındaki vaki itirazların iptali ile takibin devamına, davalının alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında ;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafın alacağın sebebini eser aktine dayalı yaptığı işlerin bedelinden kaynaklandığını iddia ettiğini, eser sözleşmelerinden kaynaklı alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafın icra takibini 01/04/2014 tarihinde yapmış olması nedeniyle 01/04/2009 tarihinden öncesine ilişkin iddia ve taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davacı tarafın bu tarihten önceki alacak taleplerinin inceleme dışı tutularak zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini esas yönünden ise davacı tarafın davasına dayanak gösterdiği (icra takip dosyası mesnedi) 543 adet faturanın müvekkili şirkete iletildiği ve bunların hiç birine itiraz edilmediği iddiasının tek taraflı bir iddia olduğunu, davacının öncelikle faturaları ilettiğini ispatlamasının gerektiğini, kabul anlamında olmamak kaydı ile bir faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması halinde, sadece faturada belirtilen verilerin, fiyat ve sayı yönünden içeriğinin kabulü ile bunlara itiraz edilemeyeceği anlamını taşıdığını, faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını taşımayacağını, davacı taraf, ticari defter kayıtlarına ilişkin herhangi bir veriye ne icra takibinde ne de dava dilekçesinde yer vermediğini, icra dosyasına sunulmuş fatura fotokopilerinin tek başına bir alacak dayanağı olmasının mümkün olmadığını, icra dosyasına sunulan davacının hazırladığı ekstre niteliğinde ki alacak çizelgesinin de ve yine dava dilekçesinin “Deliller” bahsinde ifade edildiği gibi cari hesap ekstresi gibi kabul edilir bir geçerliliği bulunmadığı gibi delil olma vasfının da olmadığını, taraflar arasında herhangi bir “cari hesap sözleşmesi” olmadığını, davacı tarafça müvekkili şirkete daha evvel fotoğraf çekim işi yapıldığını, ancak davacı tarafın davaya dayanak icra takibi ve açmış olduğu davada iddia olunduğu gibi 342.611,74 TL alacağının olmadığını, davacının müvekkilinin yaptığı ödemelerin bir çoğunu yok sayarak kayıtlarına bildirmediğini, icra takip dosyasına dayanak yaptığı gayri resmi alacak listesi ve muavin kayıtlarının uyuşmadığını, nitekim, davacı tarafın kendi kendine gayri resmi bir excel dosyası ile yaptığını 2002 yılından itibaren kısmını içeren bir borç-alacak listesi oluşturarak bunu icra dosyasına dayanak yaptığını, ancak muavin defter listesinin ise sadece 2011 yılından sonrasını icra dosyasına sunduğunu, bununla da eksik ödeme girişi ya da mükerrer kayıt ile muavin kayıtlarında alacak tutarını yükseltmeye gayret ettiğinin anlaşıldığını, bu işlerin yapıldığı dönemlerde bir müddet için de davacının davalının işyerinde onun kısmi kiracısı olarak bulunduğunu, bu dönemlere ilişkin kira borçlarının da mahsubuna yanaşmadığını, bu hususta tanık dinletmek istediklerini, taraflar arasındaki ihtilaflara ilişkin haller için davalı … Ltd.Şti.ne (AJANS) ait defter, evrak ve kayıtların münhasır delil kabul edileceği ve taraflar arasındaki husumetlerde bunun delil anlaşması niteliği taşıyacağının da sözleşme ile kabul edildiğini, bu nedenlerle haksız ve yersiz olarak açılan esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1- … 25. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası
2-Tarafların ticari defter ve kayıtları, BA/BS formları,
3-Vergi Kayıtları, Ticaret Odası Kayıtları,
4-Bilirkişi incelemesi,
5-Taraf açıklamaları ve tüm dosya kapsamı.
Mahkememizce 2015/982 Esas, 2018/613 Karar sayısı üzerinden;
1-Davanın kabulü ile, … 25. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki davalının itirazının iptaline, takibin aynı şartlarla devamına,
2-Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, “
Karar verilmiştir. Bu kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/179 Esas, 2021/316 Karar sayılı ilamı ile;
“Davacı dava dilekçesinde, ticarî defterlerine delil olarak dayanmış olup bu ticarî defter kavramı içerisinde BA-BS formları da girmektedir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/3083 E. 2019/4860 K. Sayılı ilamı) Buradan hareketle davacı vekilince 03.11.2017 tarihli dilekçe ile vergi dairesine müzekkere yazılmak suretiyle BA-BS formlarının istenilmesi talep edilmiş, mahkemece belgeler getirtilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca davalının zamanaşımı def’i de gerekçeli kararda tartışılmamıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, somut uyuşmazlıkta ispat yükünün davacıda olduğu, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, uyuşmazlığa konu fatura tarihleri gözönüne alınarak tarafların BA/BS formlarının ilgili idarelerden celbi ile tarafların ticari defter ve kayıtları ile karşılaştırarak sonucu gidilmesi, takibin dayanağı faturalar gereğince zamanaşımı def’inin buna göre değerlendirilmesi gerekirken ispat yükünde hatalı değerlendirme ile davanın kabulü isabetli bulunmadığından istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.”
Gerekçesiyle mahkememizce verilen ilk hükmün kaldırılmasına hükmedilmiştir.
BAK kararı uyarınca uyuşmazlığa konu fatura tarihleri gözönüne alınarak tarafların BA/BS formları celp edilerek bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
SMMM bilirkişisi sunmuş olduğu 05.04.2022 tarihli raporunda özetle;
“Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelerimizin neticesinde dosya kapsamında alınan önceki bilirkişi kök ve ek raporlarında tespit edilen miktarsal değerler aynen tespit edilmiş, taraf defterlerindeki farklı bakiyelerin davalının ibraz etmediği 2009 yılına kadar olan kayıtların karşılıklı olarak teyit edilememesinden ve 2009 yılı öncesi devreden davacı alacağı ile devreden davalı alacağının uyumlu olmamasından kaynaklandığı, devir bakiyeleri hariç tutulduğunda 2009 yılı sonrası tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği sonucuna varılmış,…
Davalı ticari defterlerinden teyit edilmeyen davacı 2008 yılı devir miktarı 372.161,76 TL den 2003 yılı devir bakiyesi 48.107,25 TL nin tenzili ile 2008 yılı devir miktarı 294.503,89 TL olarak hesaplanmış bu bakiye dikkate alınarak ve 2003 yılı bakiyesinin dava konusu alacak bakiyesinden mahsubu ile (342.611,14 – 48.107,25 TL ) takip tarihi itibari ile davacı alacağının 294.503,89 TL kabul edilebileceği,
Davalının zamanaşımı hususundaki iddiasına göre dava konusu alacağın hesaplanması halinde ise BK 102’ye göre yapılan ödemelerin ilk muaccel olan borca sayılması gereği esasınca 5 yıllık zamanaşımında dahi , takip tarihi itibari ile hesaplanan 294.503,89 TL alacağın davacı alacağı kabul edilebileceği
Sayın Mahkemenin takip tarihinden 5 yıl önce düzenlenmiş (01.04.2010) fatura alacaklarının zamanaşımına uğradığı kanaatinde olması halinde ise o tarihteki alacak bakiyesi 386.550,59 TL nin takip tarihinde tespit ettiğimiz 294.503,89 TL den büyük olması sebebi ile davalının borçlu olmadığı, ancak davalı ticari defter bakiyesi ile ikrar edilen 40.919,29 TL’ nin davacı alacağı olarak kabul edilebileceği,”
Görüş ve kanaatlerine yer vermiştir.
GEREKÇE;
Dava, eser sözleşmesi kapsamında fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi olduğunu, davalı vekili ise eser sözleşmesi olduğunu ileri sürmüştür.
TBK’nun 470 vd. maddelerinde eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Yasada, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi bir iş görme sözleşmesi olmakla birlikte, bu sözleşmede önemli olan husus çalışmanın kendisinden çok, bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabul olan sonuçtur. Hizmet sözleşmesinin konusu insan emeği, insan faaliyeti iken, eser sözleşmesinde konu bir şeyin eserin ücret karşılığında imalıdır. Fotoğraf çekimi bu anlamda eserdir. Yargıtay HGK‘nun 2014/3-727 Esas, 2016/203 Karar ve 26,02.2016 tarihli örnek ilamında, fotoğraf çekimine ilişkin uyuşmazlık konusunun eser sözleşmesi niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiştir.
Eser sözleşmesinin unsurlarını, eser imal etme, ücret, taraflar arasında anlaşma ve sözleşmenin şekli olarak belirlemek mümkündür. … Hizmet sözleşmesinin unsurlarını; hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi, hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi, edimin ifası sırasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunması, edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanması şeklinde belirlemek mümkündür. Ücret zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi belirli ya da belirli olmayan bir zaman için alınmış veya çalışılmış oldukça hizmet akdi yine mevcuttur. (YHGK 2014/3-727 E, 2016/203 K,)
Hizmet sözleşmesi de, eser sözleşmesi gibi bir başkası ad ve yararına bir iş görme edimini içeren, iki tarafa tam borç yükleyen, ivazlı bir sözleşmedir. Hizmet sözleşmesinde işçi sadece belirli veya belirsiz bir süre için işverene bağımlı olarak bir hizmet sunmayı üstlenirken, eser sözleşmesinde yüklenici esas itibariyle bir eser meydana getirmeyi, bir bütün oluşturan çalışma ürünü bir sonuç ortaya koyup, bunu teslim etmeyi borçlanır. Hizmet sözleşmesinde işçi hizmet edimini sunarken işverene hukuki ve ekonomik yönden bağımlı olup, onun emir ve talimatı altında çalışır. Burada işveren ile işçi arasında bir bağımlılık(tabiiyet) ilişkisi vardır. İşçi, işverene bağımlıdır. Oysa eser sözleşmesinde yüklenici, bazı talimatlar dışında iş sahibine bağımlı değildir; onun emrinde, gözetim ve denetimi altında çalışmaz, kendi sorumluluğu altında eseri bağımsız bir şekilde meydana getirir. (Prof.Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Özel Hükümler syf.598-599) (Yargıtay 3. HD 2015/15525 E, 2016/7437 K,)
Davacı davalıya bağımlı olmadığı gibi, işverene hukuki ve ekonomik yönden de bağımlı olmayıp, onun emir ve talimatı altında çalışmamıştır. Eser sözleşmesinin unsurları olan kendi sorumluluğu altında eseri bağımsız bir şekilde meydana getirme, ücret, taraflar arasında anlaşma hususları ise mevcuttur. Bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu kabul edilerek uyuşmazlık sonuçlandırılmıştır.
Eser sözleşmesinde zamanaşımı süresinin başladığı tarih de eserin sözleşmeye uygun olarak eser sahibine teslim edildiği tarihtir. (Yargıtay 6. HD : 2021/5517 E, 2021/1758 K,)
Somut olayda, alacağın konusunu teşkil eden ticari ilişki 818 sayılı Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu dönemde başladığından ve taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından eski BK’nın 126/4. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır. 5 yılı aşan alacak talepleri zamanaşımına uğramakla bilirkişi raporunda zamanaşımı seçeneğine göre yapılan hesaplama ve tespitler hükme esas alınmıştır.
Davalı tarafın defterlerine göre 31.12.2014 tarihi itibariyle davacının 40.919,29 TL borcu bulunmaktadır.
Bilirkişi tarafından 5 yıl önce düzenlenmiş faturalara dayalı alacağın zamanaşımına uğradığının kabulü seçeneğine göre yapılan hesaplamada davacı alacağı tespit edilmemiştir. Bunun yanı sıra 2009 yılı sonrası tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini teyit etmesi ve davalı ticari defterleri ile ikrar edilen 40.919,29 TL davacı alacağı bulunduğu kabul edilerek, … 25 İcra müdürlüğünün …esas sayılı icra takibine vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 40.919,29 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte devamına, fazlaya ilişkin kısmın zamanaşımı nedeni ile reddine, alacağın likit olması nedeniyle alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-)… 25 İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 40.919,29 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte devamına, fazlaya ilişkin kısmın zaman aşımı nedeni ile reddine,
2-) Kabul edilen alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 2.795,20 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 4.137,70 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.342,7‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 6.119,51.TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-)Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 29.568,47 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafça yatırılan 2.795,20 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-) Davacı tarafça yatırılan 27,70.TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 371,00.TL posta giderinden ibaret toplam 3.402,80 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 406,40 TL sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerine bırakılmasına,
8-)Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2022

Başkan …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Katip …
(e-imza)