Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/217 E. 2022/689 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/217 Esas
KARAR NO : 2022/689

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 18/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Keşidecisi davalı … A.Ş. Olan …bank … şubesine ait … seri numaralı 25/09/2019 keşide tarihli, 21.100,00 TL bedelli çekin de içinde bulunduğu birçok çek, müvekkilin rızası hilafına elinden çıkarıldığını, bu çeklerin iptali için … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E sayılı dosyasıyla dava açıldığını ve takip konusu çek de dahil olarak zayi olan çeklerin iptaline karar verildiğini, ve bu kararın kesinleştiğini, davalıya bu çek bedelini ödemesi için … 40. Noterliği’nin … tarih ve … yev.nolu ihtarnamesi gönderildiğini, ve davalıya 24/01/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, buna rağmen tarafımıza bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine çekteki alacağın tahsili amacıyla da 11/02/2020 tarihinde davalı aleyhine … 14.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı ise aleyhinde başlatılan bu takibe “çek iptal kararının kendisi hakkında verilmediğini, çeki verdiği şirkete karşı takas ve mahsup haklarını kullandığını” iddia ettiğini, borçlarının bulunmadığını, bahisle borcun tamamına ve işlemiş faize itiraz ettiğini, bu itiraz neticesinde de icra takibinin durduğunu, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ama anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle mahkemenizde itirazın iptali davası açma gereği doğduğunu, davalı çek iptal dosyasından verilen kararın şirket unvanında yazım hatasından kaynaklı bir maddi hata olduğunu, açıkça anlaşıldığını, ayrıca çek iptal davasının görüldüğü mahkemeden maddi hatanın düzeltilmesi talep edildiğini talepleri doğrultusunda …unvanının … olarak düzeltilmesine karar verildiğini, bu nedenle davalının itirazında haksız olduğunu, davalı, icra müdürlüğüne sunduğu itiraz dilekçesinde, çeki verdiği kişiye karşı takas mahsup haklarını kullandığını ve arada alacak borç ilişkisi kalmadığını, belirtmiş ise de davalı bir tacirdir ve basiretli hareket etme yükümlülüğü altında olduğunu, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 21/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin kaybolmadan önceki son halini ve faktoring sözleşmesinin okunaklı örneğini, ayrıca dayanak fatura/faturaları sunmak üzere davacı şirkete kalanlarının hiç ibraz edilmediğini, ibraz edilen sözleşmenin de okunaklı olmaması sebepleriyle dava konusunu oluşturan belgeleri inceleyemediğini, belgeler ibraz edildikten sonra beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı faktoring şirketi, dava konusu çeki, kredi verdiği üçüncü bir kişiden veya şirketten borcun teminatı olarak ciro ile aldığını, iddia etmesine rağmen huzurdaki davayı ilişkide bulunduğunu asıl borçlusuna değil sadece taraflar arasındaki borç ilişkisine taraf olmayan müvekkil şirkete yönelttiğini, faktoring borçlusuna davanın yönetilmediğini, dava konusu çek ile ilgili borcun faktoring sözleşmesinde borçlu olan ile mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını açıkça ortada olduğunu, davanın kabulü halinde davacı şirket sebepsiz zenginleşeceğini, dava konusu çek, 04.02.2015 tarih 29257 sayılı R.G yayınlanan “Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” m.8’deki düzenlemeye aykırı olarak iktisap edilerek tahsil edilmeye çalışıldığından huzurdaki davanın reddi gerektiğine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bilirkişi raporu, … 14. İcra Dairesinin … esas sayılı dosya aslı, … 10. Noterliğinin … tarih, … yevmiye sayılı vekaletname aslı ve … tarih, … yevmiye sayılı şirket imza sirkülerinin aslı (kasa 1067), İto kayıtları, … 40. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarname sureti dosya arasında delil olarak mevcuttur.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile; tarafların ibraz olunan ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin tam olduğu, e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu, her iki taraf defterlerinin de sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının takibe dayanak … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. …K sayılı ilamına konu çeklerden olan “Keşidecisi davalı şirket olan …bank İkitelli şubesine ait … seri numaralı 25/09/2019 keşide tarihli, 21.100,00 TL bedelli” çekin yetkili yasal hamil olduğu, dava konusu çek davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmamakla birlikte davalı şirket ile dava konusu çek lehdarı olan “…A.ş ” unvanlı şirketin yetkilisinin ve yönetim kurulunun aynı kişi olduğu, davalı vekilinin takibe itiraz dilekçesindeki “söz konusu çekin tahsil olmaması sebebiyle müvekkil şirket borcunu çeki teslim ettiği şirkete takas mahsup haklarını ve diğer hakları da kullanarak ödemiş olup, taraflar arasında alacak borç ilişkisi kalmamıştır” beyanı ile birlikte çekin bankası tarafından davalıya tahsis edilmiş çek serisinden olduğu sabit olduğu, davacının belirlenen 21.100,00 TL asıl alacağına 28.01.2010 temerrüt tarihi ile 11.02.2020 tarihi arasındaki 14 gün için 111,28 TL işlemiş avans faizi hesaplandığı, ihtarname öncesi davaya konu çekin ibrazı söz konusu olmadığından davacının takipteki çekin keşide tarihinden takibe kadar hesaplanmış 2.501,96 TL’si işlemiş faiz talebinin 111,28 TL’yi aşan kısmının yersiz olduğu, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; merkez bankası verilerinden, 11.02.2020 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %13,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği husustaki takdirin mahkemeye ait olduğu görüşüne varıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalı keşidecinin keşide ettiği çek nedeniyle alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davaya konu … 14. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 11.02.2020 tarihinde 21.100,00 TL bedelli çekin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 2019/307 Esas sayılı dava dosyası ile davacı yan dava konusu çekin de aralarında bulunduğu pek çok kıymetli evrakın çalınması nedeniyle zayi olduğunun tespiti yapılmıştır. Davalı yanca başlatılan icra takibine karşı yapılan itiraz dilekçesinde; dava konusu çekin tahsil olmaması nedeniyle davalı şirketin borcunun çeki teslim ettikleri şirkete takas ve mahsup hakları kapsamında ödediklerinden çekin bedelsiz kaldığını, belirtmiştir. Ancak dava dosyamızda yer alan cevap dilekçelerinde ise; davacı faktoring şirketi, dava konusu çeki, kredi verdiği üçüncü bir kişiden veya şirketten borcun teminatı olarak ciro ile aldığını, iddia etmesine rağmen huzurdaki davayı ilişkide bulunduğunu asıl borçlusuna değil sadece taraflar arasındaki borç ilişkisine taraf olmayan müvekkil şirkete yönelttiğini, faktoring borçlusuna davanın yönetilmediği, savunmasında bulunmuştur. Bu kapsamda dava konusu çekin davalı şirket temsilcisinden sadır olduğu açıkça anlaşılmakla, Mahkememizce davalı şirket temsilcisine ait imza örneklerinin toplanması ve imza incelemesi yapılmasından vazgeçilmiştir. Nitekim davalı yan esasen imzaya değil, çekin ödeme-takas-mahsup kapsamında bedelsiz kaldığını savunmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Huzurdaki davada, davacı ciro silsilesi yoluyla kendisine gelen çekin çalındığını ve bu kapsamda zayi belgesinin bulunduğunu, davalı yan ise taraflar arasında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, çek bedelinin ödenmiş olduğundan bedelsiz kaldığını ve davacıya yana borcu olmadığını beyan etmiştir. Bu kapsamda öncelikle davacı yanca dava konusu çekin zayi olduğuna yönelik karar bulunmakla, davalı yanca çek bedelinin ilgilisine ödendiğini ispatlaması gerekecek ve hatta buna ilişkin ilgili çek aslının ve ödeme belgesini sunması gerekecektir. Davalı yanca ödemeye rağmen çek bedelinin sunulmaması hayatın ve ticaretin olağan akışına uygun olmamakla birlikte, davaya konu çekin ve bedelinin ticari kayıtlara nasıl işlendiği, davacının alacaklı olup olmadığı ve hizmetin gereği gibi ifa edilip edilmediği hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir. Bu durumun aksi senet veya diğer kesin delillerle ispatlaması gerekmektedir. Taraflarca ticari defter ve kayıtların bilirkişi incelemesi için ibraz edildiği görülmüştür.
Dosyamıza sunulan bilirkişi raporu ile; davacının takibe dayanak … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin…E. …K sayılı ilamına konu çeklerden olan “Keşidecisi davalı şirket olan …bank … şubesine ait … seri numaralı 25/09/2019 keşide tarihli, 21.100,00 TL bedelli” çekin yetkili yasal hamil olduğu, dava konusu çek davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmamakla birlikte davalı şirket ile dava konusu çek lehdarı olan “…TİC. A.Ş ” unvanlı şirketin yetkilisinin ve yönetim kurulunun aynı kişi olduğu, çekin bankası tarafından davalıya tahsis edilmiş çek serisinden olduğu sabit olduğu, bu kapsamda davalı yanca kendisine ait çekin ticari kayıtlarına işlenmediği gibi ödendiğine dair de kaydın olmadığının tespit edildiği, tarafların ticari kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve lehlerine delil olarak değerlendirilebileceği, görülmüştür.
Yukarıda anlatılan kapsamda, çeklere ödeme yasağı konularak çekler hakkında zayi sebebiyle iptal kararı verilmiş olsa da, iptal kararı iyi niyetli üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmeyecek ise de, davacının yetkili hamil olduğu, davalının çekin bedelsiz kaldığına yönelik savunmasını ispat etmesi gerektiği ancak bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere bu husus ispatlanamadığından davanın kabulü gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması ve alacağın kıymetli evrak alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile kabul edilen alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KABULÜNE,
Davalının … 14.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 21.100,00 TL alacağın %20’si olan 4.220,00 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.441,34 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 231,46 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.209,88‬ TL harcın ve arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.689,11‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 200,00 TL yargılama giderinin davalının üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2022

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)

Peşin Harç : 231,46 TL
Başvuru Harcı : 59,30 TL
Vekalet Harcı : 8,50 TL
Bilirkişi Ücreti: 1.250,00 TL
Posta Giderleri: 139,85 TL
Toplam : 1.689,11‬ TL