Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/202 E. 2021/395 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/202 Esas
KARAR NO : 2021/395

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 04/01/2017
KARAR TARİHİ : 09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Sebebiyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların Murisi Olan … ile davalı … şirketi arasında 18.05.2015-18-05.2017 tarihlerini kapsayan … nolu poliçe ile Kredi Koruma …Sigorta Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile davalı … şirketinin müvekkillerin murisini poliçede belirtilen rizikolara karşı sigortaladığını, müvekkillerinin murisinin sözleşmede belirlenen sigorta prim miktarının davalı … şirketine tamamen ödediğini, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi geçerli iken müvekkillerin murisi olan sigortalı …’ın geçirmiş olduğu beyin kanaması sonucunda 02.10.2016 tarihinde vefat ettiğini, bu neden davalı … şirketine sigorta sözleşmesinde yer alan tehlikeli hastalıklar maddesine istinaden 90.000,00 TL sigorta bedelinin ödenmesi talep edildiği, söz konusu başvuru talebinin sigorta şirketi tarafından cevaplanmadığını ve herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek şimdilik 1.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizinin uygulanması ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ve nispi vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının derdest davada talep hakkının bulunmadığın, uyuşmazlık konu olan kredi koruma plus standart grup sigorta poliçesi kapsamında … A.Ş’nin dain-i mürtehin olarak belirlendiğinden olası bir talep hakkı bulunması halinde bu hakkın öncelikli alacaklı olan finans kurumuna ait olduğunu, sigortalı adına tanzim olunan katılım sertifikası’nda … A.Ş. ‘nin ”…” sıfatını haiz olduğunu, bu durumda davacı yanın ancak dain-i mürtehin olan ve lehine sigorta yaptırılan tarafın açık muvafakatinin olması halinde tazminat isteyebileceğini, davacı yanın müvekkili şirketin talep ettiği belgeleri temin etmemesi sebebiyle poliçe kapsamında ödeme yapılmadığını, sigortalı mirasçılarına ait talebin tehlikeli hastalıklar teminatı kapsamında olup olmadığının değerlendirilebilmesi amacıyla kurum bilgisini gösterir SGK yazısı kontrolü yapıldığını, bu kapsamda davacı yanın müvekkili şirket nezdinde kayıtlı hattan arandığını ve mirasçılardan eksik belgelerin talep edildiğini, eksik evrakın göndermediğini, eksik evrak nedeniyle murisin hasar dosyasının muallak olarak beklediğini, dosyanın işbu dava bakımından görevli tüketici mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, dain-i mürtehin sıfatını haiz … A.Ş’nin muvafakatinin dosyaya ibrazı gerekli olup bu muvakkatin ibraz edilmemesi halinde mahkemece aleyhe açılan davanın usulen reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek her hal ve şartta davacıların müvekkil şirketi bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle haksız ve hukuksuz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Kredi Koruma Sigorta Sözleşmesi, Poliçe, Kredi Koruma Plus Standart Grup Sigorta Poliçesi Katılım Sertifikası, Epikriz formları ve ölüm belgesi, davalı … şirketine başvuru dilekçesi ve tebliğ belgesi, bilgilendirme formu, Sigortalılık tescil ve hizmet kaydı.
Mahkememizin 2017/11 E – 2018/1331 K. sayılı 10/12/2018 tarihli “Davanın kabulü ile, 11.765,33 TL ‘nin 30/11/2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ” ilişkin kararını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi, 2020/860 E – 2021/160 K. sayılı 17/02/2021 tarihli kararı ile ” HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, muris tarafından kullanılan araç kredisine bağlı olarak miras bırakanı ile davalı arasında düzenlenen “Kredi Koruma Plus Standart Grup Sigortası Poliçesi” kapsamında poliçe teminatının tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, müteveffa … ile dava dışı …A.Ş. arasında 18/05/2015 tarihinde toplam 29.764,92 TL tutarlı Bireysel VDF Kredi Sözleşmesi (araç satışından kaynaklanan) düzenlendiği, kredinin teminatı olarak davalı şirket ile 18/05/2015-2017 tarihlerine kapsayan Kredi Koruma Plus Standart Grup Sigortası Poliçesi akdedildiği, murisin vefat etmesi üzerine poliçe teminatın davacılardan talep edilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların istinaf sebeplerinin incelenmesinde, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. Davacılar, davalı şirket ile hayat sigorta sözleşmesi imzalayan murisin mirasçılarıdır. Somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 04/01/2017 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.) Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına…” ifadelerine yer vererek kesin olmak üzere kaldırmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi, 2020/860 E – 2021/160 K sayılı 17/02/2021 tarihli kararı doğrultusunda davanın görev nedeni ile reddine, HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinin ardından iki haftalık yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık yasal süresi içerisinde talep edilmemesi halinde re’sen açılmamış sayılma kararı verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın görev nedeni ile reddine, HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinin ardından iki haftalık yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık yasal süresi içerisinde talep edilmemesi halinde re’sen açılmamış sayılma kararı verilmesine,
Harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır