Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/199 E. 2021/533 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/199 Esas
KARAR NO : 2021/533 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 12/03/2013
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/231 Esas Sayılı dosyasında verilen 24/10/2013 tarihli ve 2013/674 K. Sayılı Yetkisizlik Kararı ile Mahkememize gelmiş olmakla, Mahkememizin 2014/644 Esas Sayılı dosyasında devam eden davada verilen 11.11.2015 tarihli ve 22015/799 karar sayılı Davanın Kısmen Kabulüne dair kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 07.02.2018 tarihli ve 2016/6685 E., 2018/846 K. Sayılı Bozma İlamı sonrasında Mahkememizin 2018/455 Esas sayılı dosyasında devam eden davada verilen 10/10/2018 tarihli ve 2018/1056 karar sayılı davanın kısmen kabulüne dair kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.11.2020 tarihli ve 2020/1168 E., 2020/5020 Karar Sayılı Bozma İlamı sonrasında Mahkememizin 2021/199 esas sayılı dosyasına kayden görülmekte olan Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafin acenteliğini yaptığı sırada 17/12/2009 tarihinde kendisine hiç bir bildirim yapılmaksızın işin görülmesi için gerekli olan bilgisayar sisteminin kapatıldığını, davacının davalı tarafa sistemin neden kapatıldığını sorması ve sistemin açılmasını istemesi üzerine … 20. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, bu feshin haksız olduğunu ve ihtarnamede de herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, haksız fesihten dolayı zarara uğradığını ve buna göre kendisinden sözleşme imzalanırken isim hakkı bedeli olarak alınan 18.525-TL’lik bedelin, … plakalı araca kesilen 5.000-TL’lik ceza bedelinin, davalının bilgisayar sistemini kullandığından dolayı kesilen 4.972-TL’nin, 25.000-TL’lik sözleşmenin haksız olarak feshedilmesinden doğan müşteri tazminatı ve mahrum kalınan kârın, 20,000-TL’lik sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi dolayısıyla mahrum kalınan kârın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000-TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini ve mahkeme masraflarına karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu talebin Eski Türk Ticaret Kanunu m. 62 uyarınca zamanaşımına uğradığını, Sözleşmenin … 20. Noterliği’nin … yevmiye nolu ve … tarihli ihtarnamesiyle feshedildiğin ve feshe davacının yükümlülüklerine aykırı davranmasının sebep olmasından dolayı feshin haklı olduğunu, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığının 07.08.2007 tarihli tespit tutanağı, 05.06.2009 Tarihli protokol, 18.11.2009 tarihli disiplin kurulu kararı ve 16.12.2009 tarihli disiplin kurulu fesih karar tutanaklarından anlaşıldığını, acentelik sözleşmesinin “5-Mali Konular” başlıklı bölümünün 11. maddesi gereği sözleşmenin kurulmasından altı ay sonra fesih gerçekleştiği için isim hakkı bedelinin talep edilemeyeceğini, acentelik sözleşmesinin “7-Özel Hükümler” başlıklı bölümünün 56. maddesine göre, davalı Sürat Kargo tarafından gönderilen ihtarnamelere 7 gün içinde itiraz edilmemesi halinde ihtarnamenin ve sonuçlarının kabul edilmiş sayılacağı ve bunun sonucunda sözleşmede öngörülen cezai şartların hak edilişlerden kesileceği belirtildiğinden ve davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğinden doğan cezai yaptırımlarla ilgili herhangi bir itirazı bulunmadığından cezai yaptırımların kesinleştiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller; Faturalar, Acentelik Sözleşmeleri, … Cumhuriyet Savcılığının … Soruşturma Nolu Dosyası, Ticari defter ve kayıtları, Bilirkişi İncelemesi
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde Bilirkişi Heyeti oluşturularak … ve Mali Müşavir …’un hazırlamış olduğu Bilirkişi Raporuna göre özetle;
“…”Davacının kendisinden Sözleşme imzalanırken isim hakkı bedeli olarak alınan 18.525.TL.lik bedelin iadesinin talep edilemeyeceği, Davacının … Plakalı arcına kesilen 5.000.TL.lik ceza bedelinin istenebileceği, davalının bilgisayar siteminin kullanımından dolayı 4.972.TL. nin iadesini talep edemeyeceği, 13 günlük kar kaybının istenebileceği, müşteri tazminatı ve yoksun kalınan karın talep edilip edilemeyeceği hususunun mahkememizin takdirinde olduğu…” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi Heyet Raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalının rapora itiraz etmesi üzerine dosyamız İtirazların değerlendirilmesi için Bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, Bilirkişi …’un yerine dosyanın Mali Müşavir …’a tevdine karar verilmiştir. Bilirkişi Mali Müşavir …’ın hazırlamış olduğu Bilirkişi Raporuna göre özetle; “…Davalı vekilinin 09.12.2014 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı yaptığı itirazları genel olarak değerlendirildiğinde, kök rapora yapılan itirazların tümünün esas itibariyle hukuki itirazlar olduğu, rapordaki mali veri ve tespitlere ilişkin bir itiraz olmadığı, Kök rapordaki mali veriler ile elde edilen sonuçlar karşılaştırma ve yeniden hesaplama yöntemiyle denetlendiği, kök raporda arz edilen sonuçlardan mali ve hesapsal açıdan bir hata olmadığı, hukuki tavzih ve takdir Sayın Mahkemeye olmak üzere davacının Taşıt Kartı için gerekli belgeleri ceza tarihinden önce davalı şirkete gönderildiği hususu ispatlanmadığı müddetçe davalının 5.000,00-TL idari para cezasına ilişkin itirazının anlamlı olabilceği,…” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi Raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı tarafça 09/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; 5.000,00-TL den davanın açıldığını, 80.000,00-TL ıslah ettiklerini, toplam dava miktarının 85.000,00-TL olduğunu beyanda bu miktar üzerinden davanın kabulü talep edilmiştir.
Davacı tarafça 29.09.2015 tarihli dilekçe ile; davayı ıslah etmiş olduğunun, 49.697,00-TL Müşteri Tazminatı, 27.375,00-TL Yoksun Kalınan Kâr, 2.928,00-TL 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı, 5.000,00-TL… plakalı araca kesile ceza olmak üzere toplamda 85.000,00-TL’nin haksız fesih tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsil edilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce verilen 11.11.2015 tarihli ve 2014/644 Esas 2015/799 K. Sayılı Kararında;
“Davacının isim hakkı ve cezai şart ve bilgisayar kullanımı ile ilgili taleplerinin reddine, Davacının mahrum kalınan kar ile ilgili talebinin kabulü ile: 27.375,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, Davacının kar kaybı talebinin kabulü ile: 2.928 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” dair hüküm kurulmuştur.
Mahkememiz kararını taraflar temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07.02.2018 tarihli ve 2016/6685 Esas, 2018/846 Karar sayılı Bozma İlamında;
“… Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda Mahkemece, gerekçede “… A.Ş. yükümlülüğüne uymayarak her iki sözleşmeye de aykırı davrandığından davacının, ödemiş olduğu 5.000-TL’lik idari para cezası için davalıya rücu etmesi haklıdır.” belirlemesi ile karar verildiğinin anlaşılmasına rağmen, hüküm fıkrasında bu kalem alacak bakımından herhangi bir hüküm kurulmamış olması gerekçe ile hüküm fıkrası arasında açık bir çelişki niteliğinde olduğu gibi, gerek dava dilekçesinde ve gerekse de sunulan 29.9.2015 tarihli açıklama dilekçesinde cezai şart ile ilgili herhangi bir talep bulunmamasına ve bu hususta karar gerekçesinde hiçbir ayrıntıya yer verilmemesine karşın HMK’nın 26/1. maddesine de aykırı düşecek şekilde “davacının isim hakkı ve cezai şart ve bilgisayar kullanımı ile ilgili taleplerinin reddine” ifadesine yer verilmek suretiyle infazda dahi tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın öncelikle bu nedenle re’sen bozulması” gerekçesi ile Mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizin 2018/455 E sayılı dosyasına kayden devam etmekte olan davada Yargıtay Bozma İlamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 10/10/2018 tarihli ve 2018/455 Esas 2018/1056 K. Sayılı Kararında;
“Davacı tarafın Davasının KISMEN KABULÜ İLE; 27.375.TL. Mahrum kalınan Kar Tazminatın 12/03/2013 dava Tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine; 2.928.TL. (13 günlük haksız fesihten doğan Kar kaybı) Tazminatının 12/03/2013 dava Tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine; 5.000.TL.( … Plakalı araca kesinlen ceza) Tazminatının 12/03/2013 dava Tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine; Davacı tarafın diğer taleplerinin Reddine” dair hüküm kurulmuştur.
Mahkememiz kararını taraflar temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2020 tarihli ve 2020/1168 Esas, 2020/5020 Karar sayılı Bozma İlamında;
“…Somut olayda; HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Mahkemece 10.10.2018 tarihli celsede tefhim edilen hükümde davacı tarafın müşteri tazminatı talebinin reddine karar verildiği, gerekçeli kararda ise katip hatası gerekçe gösterilerek söz konusu hükmün, “davacı tarafın diğer taleplerinin reddine” şeklinde değiştirildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmakla kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
Mahkemece, gerekçeli kararda bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamalar yerinde görülmüş olmakla hüküm tesisinde dikkate alınmıştır denilmiştir. 09.12.2014 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 6. bendinde, “Mahkemece hat aracının geç gelmesi olgusu karşısında, yeteri kadar teslimatın yapıldığı ve bunların GSM sistemine girildiğine kanaat getirirse fesih haksız olacağından ve davacı kusursuz kabul edileceğinden 54.825.- TL müşteri tazminatı ve yoksun kalınan 27.375.- TL kârın talep edilebileceği” denilmesine rağmen Mahkemece, 27.375.- TL yoksun kalınan kâr yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, ancak müşteri tazminatıyla ilgili alacak kalemi bakımından gerekçeli kararda hiçbir ayrıntıya ve değerlendirmeye yer verilmemiş, söz konusu alacak kaleminin neden reddedildiği anlaşılamamıştır. Yine gerekçeli kararda bir taraftan “bu protokolde davacıya sözleşmeye aykırılık teşkil eden bazı hususların düzeltilmesi için 30 Haziran 2009 tarihine kadar süre verilmiştir, davacı tarafça bu eksiklikler düzeltilmemiştir” denilmiş, diğer taraftan “hat aracının geç gelmesi olgusu karşısında, yeteri kadar teslimatın yapıldığı ve bunların GSM sistemine girildiği anlaşıldığından, yoksun kalınan 27.375.- TL kârı talep edilebileceği anlaşılmış” denilerek sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığına ilişkin birbiriyle çelişkili değerlendirmeler yapılmış, sözleşmenin feshinin Mahkemece haklı mı haksız mı bulunduğuna ilişkin açık ve somut bir tespite yer verilmeksizin, soyut biçimde yeteri kadar teslimatın yapıldığı ve bunların GSM sistemine girildiği belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle Mahkemece, gerekçe ile hüküm fıkraları arasında çelişki içeren karar verilmesi ve kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve eksik gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle resen bozulması gerekmiştir.
2- Mahkemenin kabulüne göre de; dava dilekçesinde davacının talep ettiği alacak kalemleri arasında bilgisayar sisteminin kapatılması ile fesih bildiriminin tebliği arasındaki süreye ilişkin alacak kalemi yer almadığı halde 13 günlük kâr kaybı tazminatı 2.928.- TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, isim hakkı için davalıya ödediği bedel, bilgisayar sistemi kullanımı için davalıya ödediği bedel, … plakalı araca kesin ceza bedeli, sözleşmenin haksız feshinden dolayı yoksun kalınan kâr ve davalıya kazandırdığı müşteriden dolayı kâr kaybı olmak üzere beş alacak kalemi için fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09.02.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini 80.000,00 TL artırarak 85.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece, davacıdan ıslah ettiği miktar ve dava değerindeki miktara ilişkin hangi kalem için ne kadar talepte bulunulduğu hususunda açıklama istenilmesi üzerine davacı, 29.09.2015 havale tarihli dilekçesi ile talep ettiği 85.000.- TL’nin; 49.697.- TL’sinin müşteri tazminatı, 27.375.- TL’sinin yoksun kalınan kâr, 2.928.- TL’sinin 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı, 5.000.- TL’sinin … plakalı aracına kesilen cezaya ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Böylece davacı söz konusu açıklama dilekçesinde dava dilekçesinde talep ettiği isim hakkı için davalıya ödediği bedel ve bilgisayar sistemi kullanımı için davalıya ödediği bedele ilişkin alacak kalemlerinden vazgeçerek, dava dilekçesinde yer almayan 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı talebine ilişkin yeni bir alacak kalemi talep etmiştir. Netice-i talebin daraltılması için ıslaha gerek yoktur. Ancak, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla talebe eklenmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gibi, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi uyarınca talepten başkasına veya fazlasına hüküm olunması da mümkün değildir. Bu nedenle Mahkemece, dava dilekçesinde yer almayan ve 29.09.2015 havale tarihli dilekçe ile talep edilen 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı tazminatına ilişkin 2.928.- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle… kararın re’sen BOZULMASINA,…” şeklinde Mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma üzerine dosya Mahkememizin 2021/199 E. Sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce 08.09.2021 tarihli celsede Yargıtay Bozma İlamına uyulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE;
Taraflar arasındaki ihtilaf; Davalı tarafın acentelik sözleşmesini feshinin haklı olup olmadığı, davacının fesihten dolayı zarara uğrayıp uğramadığı uğramışsa bunların tutarlarının ne olduğu hususlarında toplanmıştır.
Tüm dosya kapsamından; Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde verilen 10.10.2018 tarihli ve 2018/455 E., 2018/1056 K. Sayılı Kısmen Kabul kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce 12.11.2020 tarihli ve 2020/1168 E., 2020/5020 K. Sayılı Bozma İlamı ile Bozulduğu, Bozma gerekçesinin; tefhim edilen hükümle gerekçeli kararın çelişik olduğu, dava dilekçesinde davacının talep ettiği alacak kalemleri arasında bilgisayar sisteminin kapatılması ile fesih bildiriminin tebliği arasındaki süreye ilişkin alacak kalemi yer almadığı halde 13 günlük kâr kaybı tazminatı 2.928,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, davacının dava dilekçesinde; isim hakkı için davalıya ödediği bedel, bilgisayar sistemi kullanımı için davalıya ödediği bedel, … plakalı araca kesilen ceza bedeli, sözleşmenin haksız feshinden dolayı yoksun kalınan kâr ve davalıya kazandırdığı müşteriden dolayı kâr kaybı olmak üzere beş alacak kalemi için fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, 09.02.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini 80.000,00-TL arttırarak 85.000,00-TL’ye yükselttiğini, 29.09.2015 havale tarihli dilekçe ile talep ettiği 85.000,00-TL’nin 49.697,00-TL’sinin müşteri tazminatı, 27.375,00-TL’sinin yoksun kalınan kâr, 2.928,00-TL’sinin 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı, 5.000,00-TL’sinin … plakalı aracına kesilen cezaya ilişkin olduğunun beyan edildiği, böylece davacının söz konusu açıklama dilekçesi ile dava dilekçesinde talep ettiği isim hakkı için davalıya ödediği bedel ve bilgisayar sistemi kullanımı için davalıya ödediği bedele ilişkin alacak kalemlerinden vazgeçerek, dava dilekçesinde yer almayan 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı talebine ilişkin yeni bir alacak kalemi talep ettiği, Netice-i talebin daraltılması için ıslaha gerek olmadığı, ancak dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla talebe eklenmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal olanak bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 26ncı maddesi uyarınca talepten başkasına veya fazlası hüküm olunmasının mümkün olmadığı, bu nedenle Mahkememizce, dava dilekçesinde yer almayan ve 29.09.2015 havale tarihli dilekçe ile talep edilen 13 günlük haksız fesihten doğan kâr kaybı tazminatına ilişkin 2.928,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru görülmeyerek bozulması gerektiği yolunda Mahkememiz kararının bozulduğu anlaşıldığından uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2020 tarihli ve 2020/1168 E., 2020/5020 K. Sayılı Bozma İlamı doğrultusunda davacının davasının KISMEN KABULÜ ile 27.375,00-TL Mahrum kalınan kâr tazminatının 12.03.2013 dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ÖDENMESİNE, 5.000,00-TL (… plakalı araca kesilen ceza) Tazminatın 12.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ÖDENMESİNE, FAZLAYA DAİR TALEPLERİN REDDİNE dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile
27.375,00-TL Mahrum kalınan kâr tazminatının 12.03.2013 dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ÖDENMESİNE,
5.000,00-TL (… plakalı araca kesilen ceza) Tazminatın 12.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ÖDENMESİNE,
FAZLAYA DAİR TALEPLERİN REDDİNE,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 2.211,54-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 85,40-TL harç ile ıslah harcı olan 1.366,20-TL nin toplamı olan 1.451,60-TL nin mahsubu ile bakiye kalan 759,94-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-)Reddolunan kısım yönünden, davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 7.641,25 -TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan peşin yatırılan 85,40-TL harç ile ıslah harcı olan 1.366,20-TL nin toplamı olan 1.451,60-TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan 24,30-TL başvuru harcı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 1.088,65-TL posta giderinden ibaret toplam 2.612,95-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları dikkate alınarak 995,22-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına;
7-)Davalı tarafından yatırılan 300,00-TL bilirkişi ücreti ve 180,60-TL posta gideri olmak üzere toplam 480,60-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları dikkate alınarak 297,54-TL’sinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı asilin yüzüne karşı davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 08/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır