Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/180 E. 2023/815 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/180 Esas
KARAR NO : 2023/815

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … adıyla işletilen … Tic. Ltd. Şti.’nin müşterek imza yetkisine sahip %50 paylı ortakları olduğunu, davalı …’in şirketin yönetimi için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, şirketin işleyişini engelleyecek nitelikte davranışlar içerisinde olduğunu, davalı otelin işleyişi için gündelik işlemler de dahil olmak üzere gerekli tüm işleri sürüncemede bıraktığını, imzasına ihtiyaç duyulan işlemlerde imza vermekten haksız ve gerekçesiz bir biçimde imtina ettiğini ve yetkilerini kötüye kullandığını, otelde tadilat yapılmasına onay vermediğini, otel içi onarımlara karşı çıktığını, otel demirbaşlarına sahip çıkmadığını, otelin günlük sarf malzemelerinin (kahvaltı malzemeleri, içecek vb.) temininin sağlanmasına engel olduğunu, şirket yönetimi ve karar alma için yapılan hiçbir toplantıya da müşterek imza yetkilisi olarak katılmadığını, diğer şirket ortağı olan ve aynı zamanda kardeşi olan müvekkili ile irtibat kurmadığını, davalının buna ek olarak otele ait ödenmesi gereken vergileri ödemediğini, yapılandırmaya mani olduğunu ve hatta müvekkili tarafından otel hesabı üzerinden yapılan ödemeleri dahi onaylamadığını, tüm bu hususların şirketin işleyişini önemli ölçüde sekteye uğrattığını, otel vasfını haiz işletmenin de açık bir biçimde zararına sebebiyet verdiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu şirketin halihazırda yönetilemediği gözetilerek tarafların herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek adına … Tic. Ltd. Şti.’ye kayyım atanmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile karşı taraf …’in kardeş olduklarını, …Tic. Ltd. Şti.’nde birlikte müştereken ve müteselsilen imza yetkisine sahip olduklarını, huzurda görülen davada kayyım atanmasın talep edilen şirketin taraf olarak gösterilmediğini, davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının delillerini taraflarına tebliğ etmediğini, davacının iddialarını ispatlayamadığını, müvekkilinin şirket yönetimine ilişkin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin şirket ortağı ve imza yetkilisi olarak üzerine düşen edimleri tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, bu davada şirkete kayyım atanması için gerekli yasal şartların oluşmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine, karşı davanın kabul edilerek dava kesinleştikten sonra da devan etmek üzere ihtiyati tedbir olarak …’in şirket müdürlüğünden alınmasına, müvekkilinin tek imzaya yetkili şirket müdürü olarak atanmasına, bu mümkün olmadığı takdirde davacının imza yetkisinin kaldırılıp bu yetkinin bir kayyıma verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Sicil kayıtları, yazılan müzekkere cevapları, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
26.09.2023 tarihli bilirkişi raporunda;
“a) Sektörel açıdan yapılan değerlendirmede;
i- Otelin tamir ve bakıma muhtaç önemli eksikliklerinin bulunduğu,
ii- Mayıs 2020- Mayıs 2021 tarihleri arasında müşteri değerlendirmelerinde düşüş yaşandığı, gerek inceleme sırasında tespit edilen gerekse Mimar Bilirkişi raporunda tespit edilen eksikliklerin giderilmesinin, otelin gelirlerinin ve müşteri memnuniyetinin sağlanmasına olumlu yönde etki edeceği,
iii- Zemin kat girişte kullanılmayan restoran bölümün bulunduğu, bu bölümün değerlendirilmesi durumunda otele ek gelir sağlama imkânı yaratacağı,
iv- Kayyım raporlarında da yer aldığı haliyle, otelin acil ihtiyacı olan tamirat ve tadilat konusunda ortaklar arasında herhangi bir uzlaşma sağlanamadığı,
b) Mali açıdan yapılan değerlendirmede;
i- Şirketin likidite oranlarının genel kabul görmüş oranların üzerinde olduğu, karlılık oranlarının incelemenin başlangıç dönemi olan 2020 yılından bitiş dönemi olan 2022 yılına kadar olan süreçte sürekli olarak artış gösterdiği,
ii- Şirketin satışlarının, karlılığının ve özkaynaklarının 2021 yılından itibaren geçmiş yıllara oranla sürekli arttığı, 2022 yılı mali verilerinin önceki yıllara oranla çok daha iyi olduğu,
iii- Şirketin borçlarını ödeme kabiliyetinin devam ettiği,
iv- 01.01.2022 açılış bilançosunda yer alan dağıtılabilir geçmiş yıl karlarının 05.08.2022 ve 25.10.2022 tarihi itibariyle dağıtıldığı ve ortaklara hisseleri oranında ödendiği,
v- Davacı / Karşı Davalı …’in kasadan şahsi harcamaları için para aldığı veya şirket hesaplarından şahsi harcama niteliğinde işlemler olsa da bunlara ilişkin geri ödemelerin genel olarak yapıldığı, diğer taraftan yine şirket kayıtlarında … adına yapılan ödemelerin ve akabinde yapılan geri ödemelerin olduğu, 2022 yılı sonu itibariyle ortakların şirkete 167.545,95 TL borçlu oldukları ancak Ortaklardan Alacaklar Hesabının alt başlık halinde tutulmamış olması sebebiyle borcun hangi ortağa ait olduğunun belirlenemediği, ancak hesap açıklamalarından tespit edilebildiği haliyle 10.01.2021 tarihinde her iki ortağa havale edilen 70.000.-TL’lik tutarlar dikkate alındığında 167.545,95 TL’lik borcun yaklaşık tutarlarda her iki ortağa ait olabileceği,
vi- Neticeten şirket mali verilerinin detaylı analizi sonucunda; Şirketin mali açıdan kötü yönetildiğine ve şirketten 2022 sonu itibariyle ortakların ortaklık payı gözetmeksizin şahsi hesaplarına para aktardıklarına kanaat getirilecek yeterli veri ve delil olmadığı,
c) Hukuki açıdan yapılan değerlendirmede;
i- Davacı / Karşı Davalı tarafın iddialarının otelin bakımı ve tadilatı bakımından haklı bulunduğu,
ii- Mali konulara ilişkin sair iddiaların somut delillerle ispatlanamadığı,”
Tespitlerine yer verilmiştir.
GEREKÇE:
Talep, asıl davada şirkete yönetim kayyımı atanması, karşı davada ise davacı …’in TTK md. 630 uyarınca müdürlük görevinden alınmasını ve karşı davacı …’in tek yetkili müdür olarak atanması, bu talebin kabul görmemesi halinde davacının müdürlük görevinin kaldırılarak kayyım atanması istemine ilişkindir.
Asıl davada davacı … vekili; davacının diğer şirket ortağı olan ve aynı zamanda kardeşi olan müvekkili ile irtibat kurmadığını, davalının buna ek olarak otele ait ödenmesi gereken vergileri ödemediğini, yapılandırmaya mani olduğunu ve hatta müvekkili tarafından otel hesabı üzerinden yapılan ödemeleri dahi onaylamadığını, tüm bu hususların şirketin işleyişini önemli ölçüde sekteye uğrattığını, otel vasfını haiz işletmenin de açık bir biçimde zararına sebebiyet verdiğini, dava konusu şirketin halihazırda yönetilemediğini, herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek adına … Ltd. Şti.’ye kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı … vekili; müvekkilinin şirket yönetimine ilişkin üzerine düşen yükümlülükleri tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, asıl davada şirkete kayyım atanması için gerekli yasal şartların oluşmadığını, davacı karşı davalının müvekkilinin şirket hesabından usulsüz işlemler yaptığını, müvekkilinin imzasının taklit edildiğini, davacının şirketi kötü yönettiğini ve alkol ve madde bağımlısı olduğunu, saldırgan davranışlar sergilediğini, davacı …’in şirket müdürlüğünden alınmasına, müvekkilinin tek imzaya yetkili şirket müdürü olarak atanmasına, bu talebin reddi halinde davacının imza yetkisinin kaldırılıp bu yetkinin bir kayyıma verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket iki ortaklı olup, genel kurul kararı gereği birlikte temsil yetkisi şartı bulunmaktadır
Davalı karşı davacının, davacının kendisi yerine sahte imzalar attığı iddia etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili bir kısım evraklardaki imzaların müvekkiline ait olmadığını ileri sürmüş, davacı buna karşı şirketin aile şirketi olduğunu, şirketin iki kardeş tarafından müştereken yıllarca yönetildiğini, zaman zaman ivedi işlerde her iki ortağında birbiri yerine imza attıklarını savunmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/14530 Esas, 2014/5252 Karar sayılı ilamı ile benzer olaylarda TMK md. 2 uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda taraflar kardeş olup şirketi müştereken temsile yetkilidir. Tarafların uzun süreden beri şirketi müştereken birlikte yönetmeleri ile yapılan işlerden bilgi sahibi oldukları, karşılıklı olarak zaman zaman birbirleri yerine imza attıkları ve bu durumun uzun yıllara yayılan yönetimde bilinmiyor olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, aradan uzun süre geçtikten sonra böyle bir iddianın ileri sürülmesinin TMK’nın 2. maddesiyle bağdaşmadığı kabul edilmiştir.
Davacı ve davalı/karşı davacı karşılıklı olarak diğer tarafın şirketi gerektiği gibi yönetmediği, şirkete zarar verdiği, kasadan şahsi harcamalar için para aldığını veya şirket hesaplarından şahsi harcama niteliğinde işlemler yapıldığını iddia etmiştir.
Mahkememizce şirket kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ve tanık anlatımları ile; davacı/karşı davalı …’in kasadan şahsi harcamaları için para aldığı veya şirket hesaplarından şahsi harcama niteliğinde işlemler yaptığı, akabinde bu işlemlere ilişkin geri ödemelerin genel olarak yapıldığı, diğer taraftan yine şirket kayıtlarında davalı/karşı davacı … adına yapılan ödemelerin ve akabinde yapılan geri ödemelerin olduğu, 2022 yılı sonu itibariyle ortakların şirkete 167.545,95 TL borçlu oldukları ancak Ortaklardan Alacaklar Hesabının alt başlık halinde tutulmamış olması sebebiyle borcun hangi ortağa ait olduğunun belirlenemediği, ancak hesap açıklamalarından tespit edilebildiği haliyle 10.01.2021 tarihinde her iki ortağa havale edilen 70.000.-TL’lik tutarlar dikkate alındığında 167.545,95 TL’lik borcun yaklaşık tutarlarda her iki ortağa ait olabileceği, şirketin mali açıdan kötü yönetildiğine ve şirketten 2022 sonu itibariyle ortakların ortaklık payı gözetmeksizin şahsi hesaplarına para aktardıklarına kanaat getirilecek yeterli delil olmadığı tespit edilmekle tarafların karşılıklı kötü yönetim ve şirket hesabından şahsi harcamalar yapıldığına ilişkin iddiaları kabul görmemiştir.
Yargılama esnasında davacı ve davalı arasında yaşanan darp olayı dava tarihinden sonrasına ait olmakla bu olay devam eden husumet bakımından dikkate alınmış ise de, kusur yönünden hükümde değerlendirmeye alınmamıştır.
Davalı karşı davacı, davacının sabıkasına ilişkin bir kısım olaylara dayanmıştır. Davalı karşı davacının dayandığı adli olayların dava tarihinden çok öncesine ait olması, adli olayların bilinmesine rağmen 02.11.2020 tarihli genel kurulda davacının karşı davacı/davalının da oyu ile müdür seçilmesi, tanık anlatımları ve bilirkişi incelemesi ile dayanılan adli olaylar nedeni ile davacı şirket müdürünün müdürlük görevini kötüye kullanmadığı anlaşılmakla, davacı/karşı davalının müdürlük görevinin sona erdirilmesine ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı ve davalı dava dışı şirkette % 50 pay sahibi olup genel kurul kararı gereği şirketi birlikte temsil yetkilidirler. Taraflar arasında davadan önce başlayan ve etkileri ile birlikte devam eden olaylar bulunduğu, kardeş olan ortakların aile bağlarının koptuğu, birbirlerine karşı kişisel husumet besledikleri dosya içeriği ve tarafların kabulü ile sabittir.
TTSG sicil kayıtlarına göre dava dışı şirketin 02.11.2020 tarihli genel kurulunda alınan karar ile her iki ortak 02.11.2025 tarihine kadar şirketi müştereken temsile yetkilidir. Taraflar arasında anılan genel kuruldan sonra husumet nedeni ile şirketin yönetilmesinde fiili imkansızlık oluşmuştur.
İki ortaklı limited şirketin davacı ortağı ile karşı davacı diğer ortağı arasında, gerek hukuk gerekse şikayet ve ceza davaları sürecine kadar giden ve devam eden uyuşmazlıklar bulunduğu, şirkette ortaklar arasında olması gereken güven ve işbirliği zedelendiği, oluşan husumetin devam ettiği, ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği bu nedenle şirket faaliyetleri açısından ortaklık ilişkisinin taraflarca yönetilmesinde imkansızlık bulunduğu, şirket yönetiminin başka yoldan sağlanma imkanının bulunmadığı anlaşılmak dava dışı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın kabulü, karşı davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile; … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı …Ltd. Şti. ‘ne genel kurul tarafından yeni müdür belirleninceye kadar; şirketin yönetim yetkilerine müşterek imza ile sahip olmak üzere … ve Mali Müşavir …’nun yönetim kayyımı olarak atanmasına,
2-Kayyımlara şirket malvarlığından karşılanmak üzere aylık ayrı ayrı 20.000’er TL’den toplam aylık 40.000 TL net ücret takdirine,
3-Kararın … Ticaret Sicili müdürlüğünde tescil ve ilanına,
4- Şirket müdürlerinin yönetim yetkilerinin bugün itibarı ile kaldırılmasına,
5-Karşı davada diğer taleplerin reddine,
Asıl dava yönünden;
6-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacı davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan toplam 13.022,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Karşı dava yönünden;
10-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
11-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
12-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafından yapılan toplam 4.084,90 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1/2 olan 2.042,45‬ TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerine bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır