Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/149 E. 2023/401 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/149 Esas
KARAR NO : 2023/401

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, dünyada … markasıyla teknoloji ürünlerinin yanında, sinema filmi, müzik eserleri ve benzeri eserlerin yapımı ve dağıtımı işiyle iştigal eden küresel bir şirketler grubunun Türkiye’de bulunan iştiraki olduğunu, Müvekkil Şirketin, …. markasıyla ve buna bağlı alt markalarla, Türkiye’de müzik eserleri yapımcılığı ve bu eserlerin dünya çapında fiziksel ve dijital ortamlarda dağıtımını yaparak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, bu amaçla, sanatçılarla anlaşmalar yaptığını, sanatçılara ve müzik eserlerine yatırım yaparak, lisansladığı hakları, değişik ortamlar üzerinden dağıtmak ve iletmek suretiyle ticaret mahalline koyarak gelir elde etmeye çalıştığını, Davalı …’ın, müvekkil … bünyesinde,01/10/2013–/14/12/2020 tarihleri arasında, … pozisyonunda görev yaptığını, taraflar arasında imzalanmış olan İş Sözleşmesinin, 14/12/2020 Tarihinde davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, Davalı …’ın, … bünyesinde … olarak, … adına, potansiyeli olan sanatçıların bulunması ve iletişimin kurulması, sanatçılar ile iş müzakereleri ve anlaşmaların yapılması, iş stratejilerinin geliştirilmesi, belirlenmesi ve uygulanması, … yönetimine, yürütülen işlerle ilgili düzenli olarak bilgi verilmesi vs. görev ve sorumluluklarını yürütmekte olduğunu, bu vesileyle Davalının, …’nin müzik pazarında sahip olduğu tüm iş stratejilerine ve ticari sırlarına vakıf olduğundan …’nin pazardaki rekabeti açısından hassas bir konumda olduğunu, buna rağmen Davalının, taraflar arasında imzalanmış bulunan, 01/10/2013 tarihli İş Sözleşmesi ile düzenlenen “Rekabet Etmeme” Yükümlülüğü”nü ihlal etmiş olduğundan, işbu davanın açılması zarureti doğduğunu, Davacı müvekkil Şirket ile … arasında imzalanan 01/10/2013 Tarihli iş sözleşmesinin “rekabet etmeme” başlıklı 10. Maddesine göre, davalının iş sözleşmesinin herhangi bir nednele bitiminden itibaren bir yıl süresince, …’nin faaliyet gösterdiği müzik pazarında, doğrudan rekabet teşkil edecek herhangi bir işle iştigal etmeyeceği gibi …’nin rakipleri namına da çalışmamayı taahhüt ettiğini, buna rağmen davalının, iş sözleşmesini feshettiği 14/12/2020 Tarihinden 1 hafta sonra (1 yıl geçemeden), sektörde … (…) adına … pozisyonunda göreve başladığını ve bunu sosyal medya hesabından duyurduğunu, davalının müvekkil …’nin doğrudan ve en büyük rakibi olan … bünyesinde işe başlayarak, …’nin aynı sektörde, doğrudan rakibi bünyesine geçtiğini ve sözleşmeyi ihlal ettiğini, davalının müvekkil …’nin karşısında yer alarak rekabet yasağını bizzat ve aşikar şekilde ihlal ettiğini, rekabet yasağının ihlali halinde son brüt ücret üzerinden 6 aylık ücret tutarında cezai şart ödenmesi kararlaştırıldığını, davalının son brüt ücretinin 6.044,54 TL olduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile davalının rekabet etmeme yükümlülüğünün ihlali nedeniyle 36.267,24 TL’nin bankalarca mevduat faiz uygulanan en yüksek faiz oranıyla birlikte müvekkil şirkete ödenmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddialarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, Müvekkil aleyhine haksız ve dayanaktan yoksun nedenlerle açılan davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında geçerli bir rekabet sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilin 01.10.2013 Tarihinde imzalamış olduğu iş sözleşmesi ile davacı işverenlikte Yerli Yapımlar Basın Tanıtım Personeli olarak çalışmaya başladığını ve iş akdini 14.12.2020 Tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde evlilik nedeni ile sona erdirdiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10. maddesinde müvekkilin“sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesinden sonra 1 yıl süresince işveren ve/veya bağlı kuruluşlarının faaliyet konusu işe doğrudan rekabet teşkil edecek herhangi bir işle iştigal etmeyeceği ve/veya firmalarda çalışmayacağı” nın belirtildiğini, müvekkilin rekabete aykırı hareket ettiğini ve davacının iddialarını kabul etmemekle beraber, taraflar arasında imzalanan işbu sözleşmedeki rekabet etmeme maddesinin kanunun aradığı şartları taşımadığından geçersiz olduğunu, müvekkilin işe girdiği tarihte imzalamış olduğu sözleşmedeki rekabet hükmünün gerek İş Hukukunun temel ilkeleri ve Yargıtay ilke kararları doğrultusunda geçersiz olduğunu, müvekkilin rekabete aykırı hareket etmediğini, huzurdaki davanın haksız ve kötü niyetli açıldığını, müvekkilin … adı altında bir firmada çalışmadığını, dava dışı …isimli şirkete dışarıdan danışmanlık hizmeti verdiğini, dolayısıyla davacı işverenliğin sektördeki herhangi rakibi bir şirkette çalışmadığını, Müvekkilin danışmanlık hizmeti verdiği …’in bir dağıtım firması iken, davacı işverenliğin bir yapım şirketi olduğunu, müvekkilin davacı işverenliğin faaliyet konusu ile doğrudan rekabet teşkil edecek herhangi bir işle iştigal etmediğini, müvekkilin davacı işverenliğin faaliyet konusu ile benzer bir alanda çalışmadığı gibi davacının rakibi bir firmada da çalışmadığını, müvekkilin davacı işverenliğin sektörde rakibi konumunda olan herhangi bir şirkette çalışmadığı gibi, davacı işverenlik ile aynı faaliyet konusu ve alanında olan bir firmaya da hizmet vermediğini, taraflar arasındaki rekabet sözleşmesinin kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilin çalışırken rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal edecek bir durum veya hizmette bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER:
Bilirkişi raporu, SGK kayıtları ile dava dosyasındaki taraf açıklamaları ve tüm deliller.
Bilirkişiler … ve … 09/03/2023 Tarihli raporunda özetle; “Taraflar arasında akdedilen 01/10/2013 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi madde “10.1. Çalışan, işbu sözleşme herhangi bir nedenle sona erdikten sonra İ (bir) yıl süresince İşveren’in ve/veya bağlı kuruluşlarının faaliyet konusu ile doğrudan rekabet teşkil edecek herhangi bir işle etmeyeceğini ve/veya firmalarla çalışmayacağını kabul ve taahhüt eder. 10.2. Çalışan, işbu sözleşme süresince ve/veya sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde; İşveren’in müşterileri ve müşteri olmaları ihtimali bulunan şahıs ve/veya şirketlerle kendi adına doğrudan veya dolaylı olarak ticari bir ilişki tesis etmeyeceğini ve/veya İşveren’in müşterilerinin mevcut ticari ilişkilerini sona erdirmeleri konusunda herhangi bir telkinde bulunmayacağını kabul ve taahhüt eder.” şeklinde davalı işçi için rekabet yasağı getirildiği, Davacı vekilinin 24/02/2021 tarihli dava dilekçesi 1. sayfasında “müvekkil şirket, dünyada … markasıyla teknoloji ürünleri yanında, sinema filmi, müzik eserleri ve benzeri eserlerin yapımı ve dağıtımı işiyle iştigal eden küresel bir şirketler grubunun Türkiye’de bulunan iştirakidir. Müvekkil şirket, … markasıyla ve buna bağlı alt markalarla, Türkiye’de müzik eserleri yapımcılığı ve bu eserlerin dünya çapında fiziksel ve digital ortamlarda dağıtımını yaparak ticari faaliyetini sürdürmektedir. ” denilmesi sebebiyle, davalı … Tic. A.Ş. ve / veya bağlı kuruluşların tüm Türkiye’de faaliyete bulunduğunun söylenebileceği, Dolayısıyla 01/10/2013 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi m. 10.1 ve 2’de davalı işçi için getirilen rekabet yasağının tüm Türkiye ‘de rekabet etmeme şeklinde yorumlanabileceği, başka bir anlatımla taraflar arasındaki sözleşmede yer yönünden bir sınırlamanın getirilmediği, dolasıyla taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin TBK m. 445/1 uyarınca yer bakımından uygun bir sınırlamanın içermediğinin söylenebileceği; nihai takdirin Sayın Mahkemenizde olduğu, İşçinin rekabet yasağı ile ilgili TBK m, 444-447 hükümlerinde, açıkça, işveren için karşı edim yükümlülüğünün öngörülmediği; ancak TBK m. 445/2’de Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımın dan sınırlayabilir. ” denilerek, hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını değerlendirirken işverenin karşı edim yükümlülüğünü de dikkate alması yönünde takdir hakkı tanındığı; davacının sadece işçi için cezai şart getirilip işverence karşı edim yükümlülüğünün öngörülmediği rekabet yasağı sözleşmesi m. 10.3’ün TBK m. 420/1 gereğince geçersiz olduğu yönündeki iddiayla ilgili değerlendirmenin Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi … 07/07/2022 Tarihli raporunda özetle; “1-Davalı tarafın önceki işyeri olan … ile; hali hazırda danışmanlık yaptığı …isimli firmaların müzik endüstrisinde birbirine çok yakın alanlarda faaliyet gösterdiği, 2-Görev tanımı itibariyle davalı …’ın önceki Yerli Pazar8lama Müdürü işi ile şimdiki Satış Departmanı Danışmanı pozisyonlarının yapılan iş bakımından benzerlik ve kapsayıcılık gösterdiği, 3-Gerek … ‘nin gerekse de …’nin aynı coğrafi faaliyet alanında hizmet verdiği, 4-Davalı yanın … firmasındaki … görevinden ayrılarak Believe firmasında Satış Departmanı danışmanı olarak çalışmasının süresiz iş sözleşmesinin 10. Maddesine aykırı olduğu ve bu hüküm gereğince davalının tazminat ödemesini gerekli kıldığı; ancak Yargıtay emsal kararları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 420. Maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmü gereğince bu maddenin yalnızca işçi aleyhine olması sebebiyle hukuki ve emsal kararlar açısından dikkate alınmayabileceği, 5-Davalının SGK hizmet dökümünden de anlaşılacağı gibi ilgili şahsın Türkiye sınırları içerisinde SGK’lı bir çalışan olarak aktif bir şekilde herhangi bir iş yerinde çalışmadığı, primlerini kendisi yatıran bir BAĞKUR’lu olduğu, dolayısıyla birbirlerine yakın iş tanımları olmasına rağmen Believe Türkiye’de … Music Türkiye’deki gibi sigortalı ve resmi bir görev ifa etmediği, yalnızca danışmanlık yaptığı, resmi bir görev olmaması hasebiyle sözleşmeye aykırı bir durumun söz konusu olamayabileceği” görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi … 03/03/2023 Tarihli ek raporunda özetle; “Gerek davalı, gerekse de davacı yanın beyan ve itirazları neticesinde kök rapordaki görüş ve kanaatlerde herhangi bir değişiklik olmadığını,” beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak TBK’nın 444 ve devamı maddeleri ve sözleşme uyarınca cezai şart bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Davacı taraf, davalının hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına aykırı davrandığından bahisle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tazminini talep etmiş, davalı taraf davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 01/10/2013 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 10.1. maddesi ile rekabet yasağı düzenlenmiş, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona erdikten sonra 1 yıl süresince İşveren’in ve/veya bağlı kuruluşlarının faaliyet konusu ile doğrudan rekabet teşkil edecek herhangi bir işle etmeyeceğini ve/veya firmalarla çalışmayacağını, 10.2. maddesi ile sözleşme süresince ve/veya sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde; işveren’in müşterileri ve müşteri olmaları ihtimali bulunan şahıs ve/veya şirketlerle kendi adına doğrudan veya dolaylı olarak ticari bir ilişki tesis etmeyeceğini ve/veya işveren’in müşterilerinin mevcut ticari ilişkilerini sona erdirmeleri konusunda herhangi bir telkinde bulunmayacağını kabul edilmiştir. Davalı kendi isteği ile 14/12/2020 tarihinde davacı nezdindeki “…” görevinden ayrılmış, SGK kayıtlarına göre isteğe bağlı sigortalı olarak çalışmaya başlamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Rekabet Yasağının Koşulları başlıklı 444. maddesinde “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü ve rekabetin sınırlandırılmasına yönelik 445. maddesinde; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmü yer almaktadır.
6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır (Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/1393 Esas,2019/2838 Karar sayılı içtihadı ve benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 10/11/2022 tarih, 2020/1473 Esas ve 2022/1614 Karar sayılı kararı).
Davalının da kabulünde olduğu üzere, davalı uzunca süre çalıştığı davacı şirkette müdür pozisyonundan ayrılmış ve her ne kadar sigortalı olarak rekabet yasağına konu dava dışı şirkette çalışmamış ise de ilgili davalı şirkete danışmanlık hizmeti verdiği, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava dışı şirketin sosyal medya hesaplarında ve internet sitesinde de çalışan olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Nitekim rekabet yasağına konu dava dışı şirket ile davacı şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiği de tarafların kabulünde ve bilirkişi raporunda da tespit edilmiştir.
Davalının, davacıya ait işyerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra, davacı şirket ile aynı yerde bulunan aynı işi yapan dava dışı şirketin danışmanlığını yapıyor olması nedeniyle, sözleşmedeki rekabet yasağı kuralını ihlal ettiği, davalının pozisyonunun TBK.’nın 444/2.maddesi uyarınca davacıya önemli bir zarar verecek konumda olduğu, zira davalının pozisyon itibariyle davacı şirketin müşterilerini, satış ve pazarlama rakamlarını, tekniğini ve gizli bilgilerine ulaşmak imkanına sahip olduğu, davalının davacı şirketin müşteri portföyü, bilgi birikimi ve ticari bilgileri aynı iş kolunda faaliyet gösteren rakip firmaya danışmanlık yaparak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunduğu, bilirkişi raporları ile de sabit hale gelmiştir (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 27/04/2022 tarih, 2020/530 Esas ve 2022/676 Karar sayılı kararı).
Anlatılan gerekçe ile davalının rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmenin 10.1. maddesi ile belirlenen cezai şart talep koşullarının gerçekleştiği anlaşılmış ve davalının, davacı işveren nezdinde aldığı son brüt ücret üzerinden re’sen yaptığı hesaplama neticesinde 36.267,24 TL cezai şart bedelini ödemesi gerektiği, bu bedelin makul olması ve davacı şirkette uzun süreli çalışmasının olması sebebiyle hakkaniyet indirimi yapılmasına gerek olmadığının kabulü ile davanın kısmen kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Rekabet yasağından kaynaklı 36.267,24 TL ceza-i şart bedelinin dava tarihi olan 24/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine,
2-Alınması gereken 2.477,42 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 619,36 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.858,06 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,36 TL başvuru harcı, 619,36 TL nispi harç, 8,50 TL vekalet harcı, 5.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 198,75 TL posta ücreti olmak üzere toplam 5.885,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır