Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/129 E. 2021/150 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/129 Esas
KARAR NO : 2021/150 Karar

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2019
KARAR TARİHİ : 19/02/2021

İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/306 E. Sayılı dosyasında açılan davada verilen 12.11.2020 tarihli ve 2020/565 K. Sayılı Görevsizlik Kararı üzerine Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. (aracı kurum) nezdinde hesabı bulunan …’ün 12.11.2004 tarihinde vefat ettiğini, … 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 04.10.2017 tarihli e…., k:…sayılı kararı ile …’ün hisse senedi paylarının bir kısmının tespit edilen kısmının müvekkili …’e aidiyetine karar verildiğini, aracı kurum olan …ne başvurarak …’ün hisse senetlerinin veraset ilamı gereğince …’ün varisi olan müvekkili …’e düşen paylarının verilmesini istediklerini, ancak hisselerin …ne devredildiğinin anlaşıldığını, tüm bu nedenlerden dolayı davanın kabulüne, haksız olarak …ne devredilen hisse senetlerinin taraflarına devrine mümkün olmaması halinde dava konusu hisse senetlerinin bedelinin fazlaya ilişkin talep ve ıslah hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000-TL’nin avans faizi ile davalılardan alınarak taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Piyasası Kurulu vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu daayı görmeye yetkili Mahkemenin İdari Yargı olduğunu bu sebepten dolayı görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, devir işleminin kurumları tarafından değil … tarafından yapıldığını, kurumlarının taraf sıfatına haiz olmadığını, pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar vermek gerektiğini, muris …’ün hisse senetlerinin …’ye devrinin hukuka uygun olduğunu, somut olayda zaman aşımını kesen her hangi bir işlem bulunmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı işbu davanın öncelikle görev yönünden usulden reddine, görev itirazımızın kabul edilmemesi halinde davalı Kurulumuz yönünden taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle usulden reddine, usule ilişkin bu itirazımızın da kabul edilmemesi halinde haklı bir gerekçeye dayanmayan davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tazmin Merkezi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, … 13. İdare Mahkemesinde … yönetim kurulunun … tarih ve …. sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddinin değerlendirilmesi için dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava konusu hisse senetlerinin …’ye devredilmesinin kanuni bir zorunluluk olduğunu, aracı kurumun …’ün hesap bakiyesini mevzuata uygun olarak …’ye devretmediğini, tüm bu nedenlerden dolayı usule ilişkin itirazların kabulü ile idari yargıda açılmayan davanın reddine, usuli itirazların kabul edilmediği takdirde, davacının avans faiz talebinin ve haklı herhangi bir gerekçeye dayanmayan davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … (…) talebiyle davacıya ait olan tüm hisse senetleri ve nakit paranın …’ye devredildiğini, müvekkil şirketin elinde davacıya ait herhangi bir hisse senedi ve/veya nakit para bulunmadığını, müvekkili şirket, davacının 04.10.2017 tarihinde hisselerin iadesi nedeniyle yaptığı başvurusuyla müşterisinin vefat ettiğinden haberdar olduğunu, müvekkili şirketin, bu durumu …’ ya bildirerek mirasçının talebi gereği hisseleri kendisine devretmek istemişse de … kendisinden gelecek kararın beklenmesini istediğini, her ne kadar Aracı Kurum olan müvekkil şirket de hisse senetlerinin davacıyı teslim edilmesi gerektiğini düşünse de bir kamu kurumu olan …’ nin talebiyle bu hisse senetlerini aynen …’ ye göndermek zorunda kaldığını, tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesini, esasa girilmesi halinde yine açıkladığımız nedenlerle müvekkil şirket açısından davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafın davasının açıldığı tarih itibariyle 6102 Sayılı kanunun 5.md/A bendinin yürürlükte bulunduğu, 6102 Sayılı Kanunun 5.md/A bendinin aynen ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ şeklinde düzenlendiği, kanun maddesinin dava şartı niteliğinde bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk yoluna başvurulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesinin içeriğinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunun belirtilmediği, dava şartı noksanlığının yargılama sırasında giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla;
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Alacak davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.l8/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacı tarafın davasının açıldığı tarih itibariyle 6102 Sayılı kanunun 5.md/A bendinin yürürlükte bulunduğu, 6102 Sayılı Kanunun 5.md/A bendinin aynen ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ şeklinde düzenlendiği, kanun maddesinin dava şartı niteliğinde bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk yoluna başvurulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesinin içeriğinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunun belirtilmediği, dava şartı noksanlığının yargılama sırasında giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının dava şartı noksanlığı nedeniyle 6100 Sayılı Kanunun 115.md/2 uyarınca USULDEN REDDİNE;
2-Harçlar Kanununca alınması gerekli 59,30-TL harcın peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 111,48-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiyesinin yatıran tarafa iadesine,
6-Dosya üzerinden re’sen karar verilmiş olmakla kararın talep olmaksızın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde tarafların yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 19/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır