Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/96 E. 2022/793 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/96 Esas
KARAR NO : 2022/793

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2015
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Çek İstirdadı ve Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkili …’ın, … ve … A.Ş.’nin yetkilisi ve ortağı olduğunu, müvekkili şirketin tekstil ve kumaş sektöründe hizmet verdiğini, şirket yetkilisi …’ın 22.01.2015 tarihinde aracı içerisinden şahsına, …ve… şirketlerine ait çok sayıda çeki ve nakit parasını çalındığını, bu konuda şüpheli ya da şüpheliler hakkında soruşturma yapılması ve haklarında kamu davası açılması yönündeki şikâyeti üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığının …soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, akabinde çek iptali ve ödeme yasağı konulması için … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, çalınan çeklerin içinde … Şubesinin … seri numaralı 28.08.2015 keşide tarihli ve … emrine yazılı çekinde bulunduğunu, müvekkilin haklı hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespitine, çeki elinde bulunduran davalının haklı hamil olmaması sebebiyle çeklerin istirdadına yani taraflarına iadesini, bu tarihe kadar alacaklı …’la ilgili … 25. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına icra baskısı altında ödeme olması halinde dava sonuçlanıncaya kadar paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir karan verilmesine karar verilmesini, … Cumhuriyet Savcılığının…soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve davalı aleyhine alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; çekler incelendiğinde ciro silsilesinin bozuk olmadığının açık ve net olarak görüleceğini, davacının çeklerle ilgisi de çek üzerinden görünmediğini, çeki iktisap eden kişinin bunu görmesi ve bilmesi imkanı bulunmadığını, aynı zamanda çekin yetkili hamilinin müvekkili olup, TTK. 686. ve 790. maddeleri de bu hususu desteklediğini, davacının kötüniyet iddiasının tamamen soyut ve delillendirilmediğini, müvekkilinin işbu çekleri alacağına karşılık olarak aldığını, ciro silsilesinde de bir bozukluk bulunmadığını, çekin üzerinde çalıntı olduğu ya da başka birine ait olduğu yazmaz ve bunun bilinme imkanı da bulunmadığını, davacı çeki çaldıran kişi olduğunu tanıkla ispatlayabilir fakat Çekin kötü niyetli olarak iktisap edildiğini iddia eden davacı bunu yazılı delille ispatlamak durumunda olduğunu, Bu husus TTK. 686. madde ikinci fıkra da açıkça belirtildiğini, çekin yetkili hamilinin müvekkil olması, ciro silsilesinin düzgün olması, müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi olması ve kötüniyet iddiasını ve iktisabında ağır kusur bulunduğunu destekler hiçbir delil bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2015/925 Esas 2018/303 karar sayılı davanın reddine dair kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/1389 esas 2019/1907 karar sayılı ilamı ile “Davacı, tanıklarının dinlenmesi ve davalı hamilin cirantasıyla arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının tespiti halinde, davalının kötüniyetinin ispatlanabileceğini öne sürmüştür. Davacı ayrıca çalınmaya ilişkin … CBS’ de sürdürülen soruşturmanın bekletici mesele yapılmasını da dava dilekçesinde talep etmiştir. Savcılık soruşturması, sonucu itibariyle davayı etkileyebilecek durumdadır.
Dava konusu çekte davacının görünür bir sıfatı yoktur. Davacı çeki lehdardan aldığını fakat cirolayamadan çalındığını öne sürmüş ve dava dilekçesi ekinde lehdarla arasındaki ticari ilişkiyi gösterir (lehdara mal sattığına dair) fatura örnekleri sunmuştur.
Dava, çek istirdadı istemine ilişkin olup TTK 790-792. maddeleri kapsamında bu davada ispat yükü üzerinde olan davacı, öncelikle dava konusu çeki yedinde iken elinde olmayan sebeplerle yitirdiğini ve davalının çeki iktisabında haksız, ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunu ispatlamak zorundadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 10/04/2017 tarih ve 2016/1327 E – 2017/2198 K sayılı kararı ile Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 30/06/2011 tarih ve 2011/8229 E – 2011/8844 K sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; davacı yan, meşru hamil olduğunu ispat bakımından lehtarla arasındaki ticari ilişkiye dair faturalara ve bu meyanda tanık deliline dayanmıştır. HMK’ nın 137. maddesine göre davacının tanıkları dinlenerek ibraz edilen faturalarla birlikte değerlendirilmek suretiyle sonuca ulaşılması gerekirken bunun yapılmaması ayrıca ceza soruşturması sonucunun beklenmemesi ve davalının cirantası ile arasındaki ticari ilişkinin belirlenmemesi davanın esasına ilişkin delillerin toplanmaması anlamına geldiğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi” değerlendirmesiyle kaldırılmakla mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, icra dosyası, tanık beyanları, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çek istirdadı istemine ilişkindir.
Davaya konu … 25 İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur, incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından borçlular … Şti, …, … ve … aleyhine 15/09/2015 tarihinde … 18 ATM ‘nin … D.İş sayılı ihtiyati haciz kararına konu 28/08/2015 tanzim tarihli, 20.000,00 TL bedelli çekten kaynaklı 20.000,00 TL asıl alacak, 103,56 TL işlemiş faiz, 2.000,00 TL % 10,00 Tazminat, 60,00 TL, % 0,30 KOMİSYON, 77,44 TL ihtiyati haciz masrafı, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 22.540,96 TL ‘lik kambiyo senetlerine özgü icra takibinde bulunulduğu görülmüştür.
Davacı tarafın, talep konusu çekin yasal hamili olduğunu ispatı bakımından tanığı dinlenilmiş, tanık beyanında özetle, dava ve talep konusu çekin davacı şirket yetkilisine ticari ilişki kapsamında kendisi tarafından verildiği beyan edilmiştir.
Mahkememizin 15/02/2022 tarihli ara karar gereği BAM ilamı doğrultusunda, davacı şirket ile dava dışı lehtar …- …’ın 2014-2015 yılı ticari defterleri de incelenmek sureti ile davacının talep konusu çekin yasal hamili olup olmadığının tespiti bakımından rapor hazırlanmak üzere dosyamız Mali Müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 13/06/2022 tarihli raporda özetle;
“Davacının 2015 yılı ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre delil niteliğine haiz olduğu ve davaya konu çeki dava dışı Dava dışı …-…’ tan fatura karşılığı iktisap ettiğini ticari defterlerine kayıt ettiği,
Dava dışı …-…’ın ticari defterlerini ibraz etmediği
Davalı … ticari defterlerini ibraz etmediği,
Somut olayda , davanın dayanağını oluşturan 20.000,00 TL. meblağlı çek, dava dışı keşideci
…Ltd.Şti. tarafından, dava dışı … emrine düzenlenmiş, Dava dışı … tarafından, dava dışı …” ca ciro yolu ile geçmiş, … tarafından ciro yolu ile dava dışı …’a ciro edilmiştir. Dava dışı … tarafından davalı …’a ciro yolu ile geçmiştir.
Çek incelendiğinden ciro zincirinde herhangi bir kopukluğa rastlanmamıştır.” yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
… Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma sayılı dosyasının uyap kayıtları incelendiğinde, yapılan soruşturma neticesinde daimi arama kararı verildiği anlaşılmıştır.
TTK’nın 792.maddesinde belirtildiği üzere “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.”
Anılan hükme göre, istirdat davası açılabilmesi için çekin rıza dışı elden çıkmış olması, çeki ele geçiren kişinin bilinmesi ve çeki ele geçiren kimsenin kötü niyetli veya ağır kusurlu olması gerekmektedir. İstirdat davasında davalı taraf, çeki kötü niyetli olarak veya ağır kusurlu olarak iktisap eden kimsedir. Davacı ise çeki rızası dışında elinden çıkmış hamildir. Bu davada davacının, meşru hamilin kendisi olduğunun yanı sıra senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran kimsenin kötü niyetli veya iktisapta ağır kusurlu olduğunu ispat yükü altındadır.
Aynı yönde tespitler içeren Yargıtay 11. HD’nin 23/12/2014 tarihli, 2014/10768 Esas ve 2014/20288 Karar sayılı ilamı, “Dava, 6102 sayılı yasanın 792. maddesine dayalı istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Çek üzerindeki ciro silsilesi tam olup, davalının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır. Anılan yasa maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı,  ister  ciro yoluyla devredilebilen  bir çek  söz konusu  olup da  hamil  hakkını  790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde belirtilmektedir. Bu madde hükmüne göre, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Mahkemece davacının çekin yetkili hamili olduğu belirlenemediği gibi, davalının sunmuş olduğu deliller hatalı değerlendirilerek davalının çeki elinde bulundurmakta haksız olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalının dava konusu çeki davacıya yönelik soygun eyleminden sonra iktisap etmiş olması ve defter kaydının bulunmaması davalının cirantası ile ticari ilişkisi bulunmadığını ve davalının çeki iktisapta ağır kusurlu olduğunu göstermemektedir. Bu nedenlerle ve davalının yürütülen ceza davasında sanık olmadığı da gözetilerek davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davada, dinlenen tanık beyanından ve davacının ticari defter ve kayıtlarından davacı tarafın talep konusu çekin yasal hamili olduğu kanaatine varıldığı, dava konusu çek incelendiğinde çekin ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk olmadığı, tacir sıfatını taşımayan davalının şekli anlamda meşru ciro silsilesine dayanarak çeki iktisap ettiği görüldüğünden davalının iyi niyetli hamil olduğunun kabulünün gerektiği, ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça, çekin davalı tarafından davacı aleyhine kötü niyetle iktisap edildiği ya da iktisapta ağır kusurlu bulunduğu hususunun kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı anlaşıldığından soruşturma dosyasında daimi arama kararı verildiği hususu da göz önünde bulundurularak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL. harcın peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 260,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 28,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde Mahkeme kasasındaki belge aslının iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 06/12/2022

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı