Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/87 E. 2020/233 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/87
KARAR NO : 2020/233

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 31/12/2007
KARAR TARİHİ : 02/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, mülkiyeti davalıya ait taşınmazın kat karşılığı ihaleye çıkarıldığı ve müvekkilinin girdiği ihalede ihalenin kendisinde kaldığını, müvekkilinin yapılan sözleşmeye göre sözleşme tarihi olan 18.04.1988 de 200.000,00.-TL. 1.5 ay sonra 03.06.1988 de 200.000,00.-TL. ve 1.5 ay sonra 18.07.1988 de, de 200.000,00.-TL. olmak üzere toplam 600.000,00.-TL.’yi kat karşılığı artı para olarak ödemesinin kararlaştırıldığı, müvekkilinin taksitlerini vadesinden önce 06.04.1988 de 200.000,00.-TL. 20,07.1988 de 100.000,00.-TL. ve 11.09.1988 de 300.000,00.-TL. olarak ödediği ve ayrıca 27.10.1987 de, de 30.000,00,-TL, İhale teminatı olarak ödemiş olduğu bunlara davalının bir itirazının olmadığı, ayrıca belediyenin spor kulübü veya vakfa 10.000,00.-TL. bağışı şart koştuğundan bunun da ödenmesi ile 730.000,00.-TL. ödeme yapılmış olduğu, ayrıca ruhsat harcı olarak da 01.06.1990 da 10.000,00.-TL. ödendiğini, taşınmazın taraflarına teslimine rağmen sözleşme gereği taraflarınca çıkarılması gereken inşaat ruhsatının alınamamasma rağmen belediyenin inşaata başlanıp bitirilmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceği ihtarında bulunulduğu ve ruhsat alınamadığından 06.06.1990 tarihinde sözleşmenin belediye tarafından feshedildiğini, haksız feshin geri alınması taleplerinin reddi üzerine … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde … E, sayılı dosya ile sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti davası açtığını, dava sonunda sözleşmenin haksız feshedildiğine hükmedilmiş ise de yeniden kurulmasına imkan bulunmadığından sözleşmeyi haksız fesheden tarafın kusurlu olması nedeniyle davacının zarar ziyanını karşılamak için tazminat isteyebileceği göz önünde tutularak davanın reddedildiği, davalı belediyenin kendi külfeti olan inşaat ruhsatını almadan sözleşmeyi feshetmesinin haksız görüldüğü ve müvekkilinin bundan dolayı sözleşmenin ihyasını isteyemeyeceğinden zarar ziyan isteminde bulunabileceği konusunda … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı tazminat davasını açıldığını, dava ile hükmolunup tahsil ettikleri net meblağın gerçek zararlarını karşılayamadığı için bu davanın açılma gereğinin doğduğu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tahsil ettikleri net 11.754.-TL. nın mahsubundan sonra şimdilik 100.000,00.-TL. Iık munzam zarar alacaklarının 06.06.1990 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı Vekili Davasında:
Dava Dilekçesini tekrar ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı Vekili Davaya Cevabında :
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın reddinin gerektiğini, zira, konu ile İlgili olarak İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1993/1278 E. sayılı dosya ile İkame edilen davanın reddolduğunu, temyiz üzerine 23.11.2004 tarihli kararla davacının 22.200.000,00.-TL. Iik talebinin 1.528.231,20.- TL. Iık kısmının kabul edilerek kararın kesinleştiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yani davacının açtığı davada hükmolunan meblağı tahsil etmiş olduğunu, davacının bu defa aynı dava konusuna ilişkin olarak dava açarak munzam zarar talep etmesinin mümkün olmadığını, zira bu konuda İstanbul 9, Asliye Ticaret Mahkemesinde gerekli kararın verildiğini, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, … 9.Asliye Ticaret mahkemesinin … sayılı dosyaları incelenmiştir.
Mahkememizin 2007/906 Esas sayılı dosyası üzerinden yürülen yargılama neticesinde Mahkememizce davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15.Hukuk dairesi Başkanlığının 2010/7640 Esas-2011/2704 Karar sayılı bozma ilamı ile ”…Davanın dayanağını BK’nın 105. maddesi oluşturmaktadır. Buna göre, alacaklının uğradığı zararın geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnad edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazminle mükelleftir. Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim esasa dair karar verirken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir. Dava konusu olayda sözleşmenin feshinden sonra feshin haksızlığına ilişkin davada yanlar arasındaki sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle sonuca varılmış, daha sonra açılan alacak davasında ise alacağın geç ödendiği iddiasıyla bir talepte bulunulmamıştır. … esasta görülen dava sonucunda bir kısım alacağın tahsiline karar verilmiş, eldeki davada ise ilk davanın konusunu oluşturan alacağın mahsup yoluyla geç ödendiği ileri sürülerek talepte bulunulmuştur. Anlaşılacağı üzere… sayılı davada BK’nın 105. maddesine dayalı bir talep olmadığından ve HUMK’nın 72 vd. maddeleri uyarınca hakim taleple bağlı olup talepten fazlasına karar veremeyeceğinden belirtilen davanın karar gerekçesinde bir kısım alacakların istenemeyeceğine dair görüşün bu dava açısından bağlayıcı bir yönü de bulunmamaktadır. Kaldı ki … E. sayılı davanın karar gerekçesinde açıkca munzam zarar talep edilemeyeceğine dair bir ifadeye de yer verilmemiştir. Bu nedenle mahkemenin açılan davayı kesin hüküm nedeniyle reddetmesi isabetsiz olduğundan işin esasının incelenerek munzam zararın oluşup oluşmadığı değerlendirilip takdir olunarak dava hakkında karar verilmelidir. Bu hususlar üzerinde durulmadan davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş, yasaya ve usule uygun görülen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamı sonrasında mahkememizin ara kararı uyarınca davacı tarafa munzam zararları açıklaması hususunda süre verilmiş, davacı tarafça ara karar uyarınca beyan dilekçesi ibraz edildiği görülmüştür.
TMSF’ ye, Vergi daire başkanlığına, Ticaret sicili Müdürlüğüne, Büyükçekmece ve Fatih Tapu sicil müdürlüklerine müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevapları incelenmiştir.
Mahkememizin 12/03/2013 Tarihli ara kararı ile ”Dava, cevap ve Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ile SMMM …’ in 500×3=1.500 TL. ücret ile bilirkişi olarak atanmalarına, bilirkişilere ve taraf vekillerine inceleme gününün tebliğine, incelemenin 29.03.2013 günü saat 13.30′ da icrasına, rapor gelince HMK. 281. mad.göre taraflara tebliğine ” karar verilmiş; Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28/05/2013 Tarihli rapor ile özetle ”… Davacı tarafın önceki davada gecikme faizi ile karşılanmayan ek (munzam ) zararlarının 204.605,92.TL.olarak hesaplandığı, ancak davacı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000.TL.talep ettiğinden , taleple bağlı kalınmak gerektiği kanaatine ulaşıldığı…” yönünde görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkememizin 13/06/2013 tarihli ara kararında ”Davacı vekilinin itirazları hesaba dayalı olmakla ve ekinde belgeler sunulduğundan hesaba itirazların ekteki belgeler ile birlikte ayrı ayrı cevaplandırılıp irdelenmesi kaydı ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına, ek incelemenin 08.07.2013 günü saat 13.30′ da icrasına,” şeklinde karar verilmiş, Bilirkişi ek raporuna taraf vekillerinin itiraz etmesi üzerine mahkememizin ara kararı ile ” Bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Mali Müşavir … tarafından ibraz edilen asıl rapor ile ek rapor arasında miktar yönünden çelişki bulunduğundan hükme esas alınması mümkün görülmediğinden dosyanın bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Mali Müşavir …’e tevdi edilerek davacının munzam zararının bulunup bulunmadığı, varsa ne kadar olduğu hususunda rapor alınmasına, raporun taraflara tebliğine, her bir bilirkişi için 1000’er TL’den toplam 3.000 TL bilirkişi ücretinin davacı tarafça 10 günlük süre içerisinde karşılanmasına, bilirkişiler adına tebligat çıkartılmasına, masrafın varsa gider avansından yoksa davacı tarafça karşılanmasına,” yönünde ara karar düzenlenmiş, dosyamız yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Düzenlenen rapora davalı tarafın itiraz etmesi, davacı tarafın itirazlarını belirtmekle birlikte davanın daha fazla uzamaması için rapora itiraz etmediği anlaşılmakla bilikte mahkememizin 29/12/2014 Tarihli ara kararı ile ” Mahkememizce daha önce 28/05/2013 tarihli rapor ile en son alınan ve bilirkişiler … ve … ve … tarafından düzenlenen rapor arasında miktar yönünden açık çelişki oluştuğundan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi yönünden yeniden rapor alınmasına davacı tarafça her bir bilirkişi için 1000 er TL den toplam 3000 TL bilirkişi ücreti yatırıldığından dosyanın daha önce rapor veren bilirkişiler dışında seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek, daha önceki raporlarda değerlendirmek ve aradaki çelişkide giderilmek suretiyle davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne kadar olduğu hususunda rapor alınmasına” karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti vasıtası ile düzenlenen 30/06/2015 Tarihli rapor ile özetle ”…davacı yanın davalıdan 11.700,15.TL.temerrüt faizi ile giderilmeyen 409.023,38.TL.munzam zarar alacağının bulunduğu ve bu tutara dava tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği, ancak davalının şimdilik 100.000.TL.’ lik talepte bulunduğundan talebi ile bağlı olduğu” yönünde görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı taraf 16/09/2015 tarihli dilekçesi ile davada ki talebini 409.023,38.TL.ye çıkararak davasını ıslah etmiş, davalı taraf ise rapora itiraz etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olduğu göz önünde bulundurularak ” Davanın kabulü ile, 100.000 TL nin dava tarihi 31/12/2007 tarihinden 309.023,38 TL nin ıslah tarihi olan 11/08/2015 tarihinden avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir. Davalı tarafın verilen kararı temyiz etmesi üzerine yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/8625 Esas -2019/5088 Karar sayılı ilamı ile ” ..Dava, haksız fesih nedeniyle masraf ve zararın tazminine ilişkin olup davacı vekili dava dilekçesinde 100.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş olup, 05.10.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini arttırmıştır. Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk karar, yukarıda açıklandığı üzere, Yargıtay 15. Hukuk Dairesince 04.05.2011 tarihinde bozulmuş olup bozma sonrası davacı vekili tarafından 05.10.2015 tarihinde ıslah yapılmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 tarihli, 1944/10 E. 1948/3 K. ve 12.05.2016 tarihli, 2015/4-268 E. 2016/1 K. sayılı kararları uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılabilmesi mümkün değildir. Mahkemece, bu husus gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile Mahkememizin kararı bozulmuş, yasaya ve usule uygun bulunan bozma ilamına uyulmak sureti ile yargılamaya devam edilerek karar verilmesi yoluna gidilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı taraf mülkiyeti davalıya ait taşınmazın kat karşılığı ihaleye çıkarıldığı ve davacının girdiği ihalede ihalenin kendisinde kaldığını, taşınmazın taraflarına teslimine rağmen sözleşme gereği taraflarınca çıkarılması gereken inşaat ruhsatının alınamasına rağmen belediyenin inşaata başlanıp bitirilmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceği ihtarında bulunulduğu ve ruhsat alınamadığından 06.06.1990 tarihinde sözleşmenin belediye tarafından feshedildiğini, haksız feshin geri alınması taleplerinin reddi üzerine … 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde … E. sayılı dosya ile sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti davası açtığını, dava sonunda sözleşmenin haksız feshedildiğine hükmedilmiş ise de yeniden kurulmasına imkan bulunmadığından sözleşmeyi haksız fesheden tarafın kusurlu olması nedeniyle davacının zarar ziyanını karşılamak için tazminat isteyebileceği göz önünde tutularak davanın reddedildiği, davalı belediyenin kendi külfeti olan inşaat ruhsatını almadan sözleşmeyi feshetmesinin haksız görüldüğü ve müvekkilinin bundan dolayı sözleşmenin ihyasını isteyemeyeceğinden zarar ziyan isteminde bulunabileceği konusunda … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı tazminat davasını açıldığını, dava ile hükmolunup tahsil ettikleri net meblağın gerçek zararlarını karşılayamadığı için bu davanın açılma gereğinin doğduğu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tahsil ettikleri net 11.754.-TL. nın mahsubundan sonra şimdilik 100.000.-TL. Iık munzam zarar alacaklarının 06.06.1990 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf özetle ; davacı tarafın İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı meni müdahale davasının reddedildiğini, konu ile İlgili olarak … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosya ile ikame edilen davanın reddolduğunu, temyiz üzerine 23.11.2004 tarihli kararla davacının 22.200.000,00.-TL. lik talebinin 1.528.231,20.- TL. Iık kısmının kabul edilerek kararın kesinleştiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin gerektiğini iddia etmiştir.
Davalı taraf kesin hüküm itirazında bulunmuş ise de; Yargıtay 15.H.D.
2010/7640 Esas -2011/2704 Karar sayılı bozma ilamında açıkça belirtildiği üzere; Davanın dayanağını BK’nın 105. maddesi oluşturmaktadır. Dava konusu olayda sözleşmenin feshinden sonra feshin haksızlığına ilişkin davada taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle sonuca varılmış, daha sonra açılan alacak davasında ise alacağın geç ödendiği iddiasıyla bir talepte bulunulmamıştır. … 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esasta görülen dava sonucunda bir kısım alacağın tahsiline karar verilmiş, mahkememizde görülmekte olan davada ise ilk davanın konusunu oluşturan alacağın mahsup yoluyla geç ödendiği ileri sürülerek talepte bulunulmuştur. … 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin… sayılı davasında BK’nın 105. maddesine dayalı bir talep olmadığından ve davanın karar gerekçesinde bir kısım alacakların istenemeyeceğine dair görüşün bu dava açısından bağlayıcı bir yönü de bulunmadığından, … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı davanın karar gerekçesinde açıkca munzam zarar talep edilemeyeceğine dair bir ifadeye de yer verilmemiş olmakla kesin hüküm itirazı kabul edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve yargıtay bozma ilamları ile de belirlendiği üzere Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinin davalı yanca haksız feshedilmesi sebebiyle bu sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların ve alacaklarının geç ödenmesi sebebiyle munzam zarara uğranıldığı iddiasıyla 100.000.TL.’nin tahsili isteminden kaynaklanmıştır. Davanın dayanağını BK’nın 105. maddesi oluşturmaktadır. Buna göre, alacaklının uğradığı zararın geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnad edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazminle mükelleftir. Dosya kapsamına ibraz edilen deliller çerçevesinde düzenlenen rapor ile de sübut bulduğu üzere Munzam zarar temerrüt faizi ile giderilemeyen aşkın zarardır. Bilirkişi raporu ile denetime imkan verecek nitelikte yapılan hesaplamalar ile davacının munzam zararının 420.723,53.TL.olduğu belirlenmiştir. Davacı alacağından elde edeceği faiz geliri ile davacının bu alacak nedeni ile yaptığı takip sonucunda elde ettiği, 11.700,15.TL.’ lik temerrüt faizinin aynı döneme denk gelen tutarı arasında ki fark olduğundan davacının davalıdan talep edeceği munzam zarar alacağı miktarının 420.723,53.TL.-11.723,53=409.023,38.TL. olduğu hususu sabit bulunmuştur. Davacı taraf mahkememize hitaben verdiği 16/09/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 409.023,38.TL.olarak ıslah etmiştir. Yargıtay bozma ilamında açıkça belirtildiği üzere Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 tarihli, 1944/10 E. 1948/3 K. ve 12.05.2016 tarihli, 2015/4-268 E. 2016/1 K. sayılı kararları uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılabilmesi mümkün olmadığından davacı tarafça yapılan ıslah mahkememizce kabul edilmemiş, aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafın davasının Kısmen Kabulü ile,
– 100.000.TL. nin 31/12/2007 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
-Davacı tarafın ıslah dilekçesine konu talebinin usulden reddine;
3-)Alınması gereken 6.831,00.TL. nispi karar harcından davalı tarafından yatırılan bakiye karar harcı 21.760,94.TL. harcın mahsubu ile fazla yatırılan 14.929,94.TL. harcın davalıya İADESİNE,
4-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 13.450,00.TL. nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 13,10.TL.başvuru harcı, 2,20.TL vekalet harcı, 1.350,00.TL peşin harç, 7.500,00. TL bilirkişi ücreti ve 255.00,TL.posta giderinden ibaret toplam 9.120,30.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafça yatırılan 5.277,35.TL ıslah harcının kararın kesinleşmesi halinde talep halinde davacı tarafa iadesine;
7-)Taraflarca yatırılan, bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememiz dosyasından verilen karar daha önce yargıtay incelemesinde geçmiş olmakla;ilgililere kararın tebliğinden itibaren 15 Gün içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile TEMYİZ YOLU açık olmak üzere oy birliği ile taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 02/07/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip