Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/770 E. 2023/557 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/345 Esas
KARAR NO : 2023/571

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2013
KARAR TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;Davacının 15.12.1999 tarihinde, davalının külli halefi … A.Ş.’nin … Şubesi nezdindeki … nolu hesabına 17.381,35 TL parasını 1 ay 4 gün vadeli olarak yatırdığını, davacının , … A.Ş’ine … tarafından el konularakyönetiminin …’na devri sonucu, ilgili şubeye giderek parasını talep ettiğini, ancak, banka çalışanlarıncaparanın … Ltd. adlı banka hesabında olduğu gerekçesi ile ödenmeyeceğinin bildirildiğini, davacının parasını … Ltd. adlı kıyı bankasına aktarılması için hiçbir talimat vermediğini, davacının … bankacılığını bilmediği gibi, … Ltd.nin adından dahi haberdar olmadığını, banka yetkilileri tarafından bankalara olan güvenini kötüne kullanarak ve iradesi sakatlanmak suretiyle parası gerçekte faaliyeti olmayan paravan … bank hesabına aktaralıdığını,davacının bu amaçla herhangi bir şekilde havale talimatı da imzalamadığını, parasının off shore hesabına aktarıldığını,bankaya fon tarafından ek konulmasından sonra öğrendiğini, alacağın tahsili için, öncelikle Paravan … Ltd.ine karşı dava yada takip yapılmadan, davalı banka hakkında dava açılmasının erken açılmış bir dava sayılacağı Yargı içtihatlarında yer almış olduğundan müvekkilinin, davalı bankaya bu güne kadar’ dava açamadığı, alacağı sürüncemede kaldığını, Müvekkili, bu nedenle öncelikle … Ltd. hakkında, … 13. İcra Müd. … E. sayılı dosyasıyla takip başlatmış ise de, takibin sonuçsuz kaldığını, Son olarak gelinen süreçte, Yargıtay önüne gelen bir çok dava içeriğinde, off Shore şirketinin sadece evraklar üzerinde kurulu göründüğünün, paravan olduğunun ve malvarlığının olmadığının anlaşılması üzerine,alacağın tahsili için öncelikle bu şirketin takip edilmesinin yararsız olduğu anlaşıldığından, bu yöndeki içtihatlarından dönmüş olduğunu, … Ltd. adlı paravan kıyı bankasının,… kayıtlarında yer alan ekli yazısından da, faal bir tüzel kişilik olmadığı açıkça anlaşılmakta olduğunu, bu paravan bankanın, … A.Ş Yönetim Kurulu başkanı ve çoğunluk hissedarı olan … tarafından yakınlarına kurdurulmuş, bu bankanın adı kullanılarak mevduat toplayan … A.Ş, topladığı mevduatların tümünü hiçbir teminat alınmadan ve kredi sözleşmesi yapılmadan … bünyesindeki şirketlere ve banka yönetiminin belirlediği bir takım hayali şirketlere aktarmış ve geri dönüşü olmayacak şekilde tüketildiğini, Yapılan işlemin tüzel kişilik perdesi arkasına saklanarak kanuna karşı hile ve dolandırıcılık olduğunu, … 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2005 tarihli kararı ile-davalı İ… A.Ş’nin külli halefi … A.Ş.’nin ve …’in yöneticisi olan sanık …hakkında, “offshore hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık” suçumdan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve işbu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19.10.2006 gün ve 1600-16357 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiş olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava sakları saklı kalmak koşuluyla, 18.715,00 TL alacağının 19.01.2000 tarihinden itibaren fiili ödeme gününe kadar mevduat uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;Yetki Husumet ve Zaman aşımı itirazında bulunduktan sonra davanın esası hakkında da hile ile ilgili hak düşürücü sürenin geçtiğini,davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım Alternatifi olarak kıyı bankacılığını tearcih etmiş olduğunu ,davalı banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılmasının söz konusu olduğunu, davacı tarafından talep edilen alacak mevcut alacağı olmadığını mevduat zamanaşımı uygulanması imkanı bulunmadığını,davacının parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni gesteremediğini olmasından riske girmesinden bankanın sorumlu olamayacağını, davalı bankanın … nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını,dava konusu işlemler tarihinde offshore bankaların bankalar Kanunu’na tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların … kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi biryükümlülükleri bulunduğu şekilde bir kabulun mevcut olmadığını,davalı bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini,ayrı tüzel kişiliğe sahip banka hakkında olumsuz beyanlarda bulunmak Bankalar Kanununa göre cezai müeyyideyi gerektiren bir eşlem olduğunu davacı …hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını bu durum beraberinde birtakım sonuçlar doğurduğunu, davacı tarafından kendırıldığına dair herhangi bir delil dosyaya ibraz edilmediğini belirterek açılan davanın yersiz olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili bankadan tahsilini talep ettiği alacağın …’ne havale edildiğini ve müvekkili bankadan çıkarak … nezdinde bir alacak haline geldiğini, davacının parasını … LTD.ŞTİ nezdinde bir hesapta değerlendirmeyi seçtiğini, davalı banka ile … LTD.’nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, …’nin iştiraki olmadığı gibi aralarında hiçbir organik bağın da bulunmadığını, huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, davanın zamanında açılmadığım ve dava açma süresinin sona erdiğini, davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, davacının mevduatını …’e havale ettiğini, belirleyici şekilde havale talimatında … LTD.ŞT ibaresi bulunduğunu, davacının iradesini yanıltacak başka bir ibare bulunmadığını, davacının off shore hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığım, parasını yatıracağı fınans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapması gerekirken bu özeni göstermediğini, müvekkili bankanın… nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığım,müvekkili bankanın davacının talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini davalı yanın atıfta bulunduğu 18.06.2007 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi… A.Ş ile değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … ile imzalandığını, 18.06.2007 tarihli sözleşmenin hükümleri davalı …’u davalı yanın belirttiği şekildebir taahhüt altına sokmadığını,ancak sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiğini bu bakımından davalı yanın bu yöndeki iddialarını kabul etmediğini ,açılan davalarda borcun … tarafından üstlenildiğini ve … aleyhine hüküm kurulduğunu,husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduğunu belirterek davanın asıl muhatap olan …’ye tevcih edilmesini ,bu talebininkabul edilmemesi halinde ileride davalı kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya davalı yan yanında fer’ i müdahil olarak katılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı bankadaki davacıya ait mevduatın usulsüz olarak off shore hesaba havale edildiği iddiası ile açılan alacak davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 16/10/2014 tarih ve 2014/1079 esas, 2014/279 karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 14.260,00 TL nin 02/09/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, iş bu kararın davalı vekili ve feri müdahil … vekilinin temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiştir.
Yargıtay 11. H.D.’nin 30/11/2015 tarih ve 2015/5373 esas, 2015/12670 karar sayılı ilamı ile “1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı ile davacının parasının havale edildiği …bankası arasında bir akdi ilişki bulunmadığından, davalı Bankanın sorumluluğunun BK’nın 41 ve 55 ile TTK’nın 336. maddelerinden kaynaklanması ve zamanaşımı süresinin, davacının parasının off-shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı tarihten itibaren işlemeye başlaması karşısında, davalı tarafın zamanaşımı savunmasının yerinde olmamasına göre, davalı … Bank A.Ş. vekili ile davalı yanında fer’i müdahil … vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Ancak, davalı yanında feri müdahil olan … vekili, gerek kök, gerekse ek rapora itirazlarında 07.10.1999 ve 15.12.1999 tarihlerinde davacıya faiz getirisi olduğu düşünülen 463,31 TL ve 80 TL ödendiğini, bu hususun dikkate alınmasını gerektiğini bildirdiği halde gerek bilirkişi raporlarında, gerekse mahkemece ileri sürülen bu itiraz sebepleri hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, davacının, davalı Bankanın haksız fiiline dayalı olarak dava açtığı, buna bağlı olarak akdi faiz talep edemeyeceği nazara alınarak feri müdahil …’nin itirazları değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.””1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı ile davacının parasının havale edildiği off-shore bankası arasında bir akdi ilişki bulunmadığından, davalı Bankanın sorumluluğunun BK’nın 41 ve 55 ile TTK’nın 336. maddelerinden kaynaklanması ve zamanaşımı süresinin, davacının parasının off-shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı tarihten itibaren işlemeye başlaması karşısında, davalı tarafın zamanaşımı savunmasının yerinde olmamasına göre, davalı … Bank A.Ş. vekili ile davalı yanında fer’i müdahil … vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Ancak, davalı yanında feri müdahil olan … vekili, gerek kök, gerekse ek rapora itirazlarında 07.10.1999 ve 15.12.1999 tarihlerinde davacıya faiz getirisi olduğu düşünülen 463,31 TL ve 80 TL ödendiğini, bu hususun dikkate alınmasını gerektiğini bildirdiği halde gerek bilirkişi raporlarında, gerekse mahkemece ileri sürülen bu itiraz sebepleri hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, davacının, davalı Bankanın haksız fiiline dayalı olarak dava açtığı, buna bağlı olarak akdi faiz talep edemeyeceği nazara alınarak feri müdahil …’nin itirazları değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kararın bozularak dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Mahkememizin 23/07/2018 tarihli ara kararı gereğince dosyamız, Bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 22/03/2019 teslim tarihli raporda özetle; “Güven ve itibar kurumu olan bankaların, aldıkları mevduatlan sahtecilere karşı özenle korumak zorunda oldukları, objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlardan dahi sorumlu oldukları, özellikle bir güven müessesesi olan bankalar TTK 13 m. (mülga TTK 20/2 m,) göre de tüm işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda oldukları, Ayrıca 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/3. madde hükmü uyarınca ” mevduat sahiplerinin mevduatlarını geri alma hakları hiçbir surette sınırlandırılamaz” şeklindeki açık hükmü gereği, davalı bankanın (Mülga … A.Ş.) davacının mevduatını koruma borcu altında olduğu, Davalı Kıyı Bankasının kuruluş amacı yukarıda ayrıntılı biçimde arz edilmeye çalışıldığı gibi, Kanuni yükümlülüklerdeki muaf, tamamen kamu otoritesinin denetimi dışında kaynak toplayıp, … grubu firmalarına fon sağlamak gayesiyle kurulmuş olduğu yönünde çok ciddi bulgu ve Mahkeme kararları bulunduğu, Kıyı Bankasının bankacılık lisansı iptal edilmiştir. Nakde tahvil edilebilecek hiçbir mal varlığının bulunmadığı da aşikardır. (Hatta tabelası bile yerinde asılı değildir.) Bu nedenle dava dışı … Bank’ın davacının alacağını karşılaması ya da tazmin etmesi olanağı zaten bulunmamaktadır. Dava dışı … Bank Ltd. namına, havale görüntüsü adı altında toplanan mevduat yurt dışına çıkarılmadığı için, adeta yurt içi bankalara yatırılan mevduat hesabı gibi değerlendirilmesi gerektiği mütalaa edilmektedir, Davalı banka kayıt, talimat, dekont, ekran görüntüsü ve çeşitli hesap ekstresi dökümlerine göre, davacının 02.09.1999 ilk vade başlangıç tarihli 13.716.69 TL/YTL (kısmi ödemeler sonucunda kalan) tutarında vadeli mevduat hesabı bulunduğu, Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; 13.716,69 TL/YTL asıl alacağa, mevduat HESABININ ilk açıldığı 02.09.1999 tarihinden başlamak üzere, 3095 sayılı yasanın 2/2 m, hükmü uyarınca, yıllık %67 reeskont faizi ve devamında 01.01.2000 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek AVANS faizi ile birlikte davalı bankadan (…-Fon) istenileblleceği (Yargıtay’ın yerleşik İçtihat kararlarına göre) sonuç ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde görüş bildirdiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 20/09/2019 tarih ve 2017/1089 Esas, 2019/786 Karar sayılı kararımız ile davanın kısmen kabulü ile, 13.716,69 TL nin 02/09/1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Banktan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı üzerine verilen kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 21/11/2022 tarih, 2020/1792 Esas ve 2022/8071 Karar sayılı ilamıyla;
“…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22/04/2022 tarihli ve 2021/7 Esas, 2022/2 Karar sayılı kararı gereğince, mudilerin off shore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, fer’i müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa gelindiğinde, davacının bankaya 1999 yılında para yatırdığı ve aynı yıl paranın off-shore hesabına aktarıldığı, işbu davanın ise 2013 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, bu itibarla davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı anlaşıldığından mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle Mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce verilen 20/09/2019 tarih ve 2017/1089 Esas, 2019/786 karar sayılı kararı bozan Daire’nin 21/11/2022 tarih, 2020/1792 Esas ve 2022/8071 Kararı aleyhine davacı vekili ile davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteği talebi üzerine dosya yeniden Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 27.02.2023 tarih, 2023/1264 Esas ve 2023/1162 Karar sayılı ilamıyla; “Dosya içeriğine göre davacının kabulünde olan, reddedilen ve karar düzeltme istemine konu edilen toplam miktar 13.716,69 TL olup Dairemizin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 35.830,00 TL’nin altında kalmaktadır.” gerekçesiyle davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizin 2023/345 Esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21/11/2022 tarih, 2020/1792 Esas ve 2022/8071 karar sayılı sayılı bozma ilamına uyularak açık yargılamaya devam olunmuştur.
Davanın haksız fiil sorumluluğundan kaynaklandığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı yanın 18.12.1999 tarihinde Bankaya yatırdığı parasının banka yetkilileri tarafından KKTC’de kurulan paravan … Ltd. kıyı bankası hesabına aktarıldığı, işbu davanın ise 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 10/01/2013 tarihinde açıldığı anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 319,65-TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 49,80 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı yana iadesine,
3-Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4 gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 127,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin, davalı vekilinin, Feri Müdahil … vekilinin yüzüne karşı, Feri Müdahil … vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 11/07/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı