Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/739 E. 2023/525 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/739 Esas
KARAR NO : 2023/525

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 11/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01/08/2016 yürürlük tarihli ve 5 yıl süreli … Yetkili satıcılık sözleşmesi imzalandığını, davalı şirket … Noterliği … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile satış sözleşmesinin 4.4 ve 33. Maddelerine aykırı olarak … adresinde bulunan … atış tesisini tek taraflı olarak kapatıldığından ve satış faaliyetlerine tek taraflı olarak son verildiğinden ve faaliyetleri fiilen durduruğu sabit olduğundan ve ilaveten … 25. Noterliğinden gönderilen… tarih ve … yevmiye numaralı ihtarın ihtarda yer alan sırasıyla … müşteri memnuniyeti anketi, personel, asgari stok, test arasına ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediğinden ihtarın taraflarına tebliği tarihi itibariyle sona erdirildiğini ihtar edildiğini, her ne kadar sözleşme 2016 yılında yapılmış ise de davacı müvekkilin 1995 yılından sözleşmenin feshedildiği 2020 yılına kadar yaklaşık 25 yıl … yetkili satıcısı olarak davalı distribütöre hizmet verdiğini, davacı tarafa gönderilen muhtelif ihtarnameler de de bu hususa değinildiğini, acente sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılarak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa şartı somur olayda mevcut olduğunu, somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde ödenmesi hakkaniyet uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebileceğini, her ne kadar taraflar arasında son sözleşme 01/08/2016 yürürlük tarihli ve 5 yıl süreli … yetkili satıcılık sözleşmesi olsa da aslında 25 yıllık sürekli bir sözleşme ilişkisi mevcut olduğunu, davalı şirketin …’da açılan şirkete/şubeye pozitif ayrımcılık yaptığını, bu suretle müvekkil şirket aleyhine haksız rekabet işlediğini, müvekkil şirketin bu şube ile rekabet edemediğini, satışlarının %75 oranında düştüğünü, müvekkil şirketin 28 gün vade ile almış olduğu açılan en az 3 ay sonra alış fiyatına çok yakın miktarda satmak zorunda kaldığını, davalının İstanbul, …, … ve … illerinde kendisinin bizzat … unvanı ile açtığı perakende bayilerde davacı müvekkil ve diğer bayilerde ki satış adetleri kontrol edildiğinde ithal edilen araçların %60-70 veya daha fazla oranda … perakende bayilerine göndermekte olduğunun görüleceğini, diğer tek satıcılara araç dahi göndermediğini, … sisteminin kapalı olduğu iddia edilmekte ise de bu kapalılık fesihten önce yaklaşıl 2,5 yıl öncesine dayanmakta olduğunu, 2,5 yıl öncesinde kapatılan bu sistemden sonra da taraflar arasındaki ticari faaliyetin bundan bağımsız olarak devam ettiğini, 16 yıl Baytur’da çalışmış olan ve son 3-4 yılını da genel müdür olarak sürdürmüş olan …’nun şuan da …Yönetim Kurulu Başkan vekilliğini yürütmekte olduğunu, bu göreve geldikten sonra müvekkil şirket yetkililerine bu işi bırakmamalarını bu sistemde artık bayilerin tek satıcıların para kazanamayacağını beyan ettiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 25. Maddesi asgari stok yükümlülüğüne ilişkin olup 2019 yılı itibariyle şirket politikası gereği aylık 1,22 adet araç satışı için ayrıca bir satış müdürü bulundurmanın verimli olmadığına karşılıklı şekilde karar verildiğin, davalı şirketin taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmeyi feshetmesine dayanak olarak öne sürmüş olduğu bir diğer iddianın ise test aracına ilişkin müvekkil şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği yönünde olduğunu, davalının 2008 yılına kadar ilanlarda ve tanıtımlarda … distribütör olarak diğer tek satıcılar da distribütörün altında bayi olarak reklamı yer alırken sonraki yıllarda …’un sadece … firmasını unvan ve markasını ön plana çıkardığını, diğer tek satıcıların ve bayilerinin pazar payının bu şekilde düşmesi amaçlandığını, reklam tanıtımlarında bayilerin hiçbir şekilde isimlerinin geçmediğini, açıklanan bu nedenlerle; davanın kabulünü, müvekkil şirkete TTK’nın 122. Maddesi uyarınca ödemesi gereken denkleştirme tazminatı tutarının şimdilik (belirsiz alacak davası) 150.000,00 TL’nin 30/01/2020 olan fesih tarihinden itibaren işlemiş ve ödeme anına kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkil davacıya verilmesini, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 18/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; bayilik sözleşmelerinin Rekabet Kurumu Düzenlemeleri Uyarınca Seçici Sistem Esasına göre düzenlendiğini, dava konusu olayı tam anlamıyla izah edebilmek için taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin içeriğine ve Rekabet Kurumu’nun motorlu taşıtlar sektörüne ilişkin uygulaması zorunlu yasal düzenlemelerine değinilmesinde fayda olduğunu, taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesi’nde klasik anlamdaki tek satıcılık sözleşmesinden farklı olarak münhasır bölge olmadığı, davacıya herhangi bir tekel hakkı tanınmadığı davacının rakip markalara dilediği gibi hizmet vermekte serbest olduğu ve sözleşmelerin Rekabet Kurumu düzenlemelerine göre seçici sistem esasına göre düzenlediği görüldüğünü, Rekabet Kurumu’nun uyulması zorunlu düzenlemeleri uyarınca bayilik sözleşmeleri için münhasırlığın aksine seçici sistem esası benimsendiğini, ve bu durumun sözleşmelerin giriş kısmında ifade ediliğini, sözleşmenin diğer tüm maddelerinin de seçici sistem esasına göre düzenlendiğini, klasik anlamda tek satıcılık ilişkisinden farklı olarak burada bayilere tahsis edilmiş münhasır bir bölge olmadığını, seçici sistem uyarınca isteyen bari istediği yere satış yapmakta serbest olduğu gibi bayilerin de önceden bilgi vermek kaydıyla diledikleri gibi başka markaların bayiliğini de alabileceğini, davacı ile bayilik sözleşmeleri imzalandığında ve hatta sözleşmesi müvekkil tarafından feshedildiğinde tüm Türkiye’deki 20 … bayisi ve servisinden biri olduğunu, herhangi bir münhasırlık dolayısıyla taraflar arasında TTK 122 maddesi anlamında tekel hakkı veren bir sözleşme ilişkisi söz konusu olmadığından esastan reddi gerektiğini, davacı tarafın acente olmadığını, davacı tarafın açmış olduğu bu dava ile TTK 122. Md uyartınca acenteler için öngörülen portföy tazminatı talebinde bulunduğunu, oysa ki davacı olan bayinin kendi nam ve hesabına hareket etmekte olduğunu, acente sıfatına sahip olmadığının sözleşmede açıkça ifade ediliğini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde acentelerde olduğu gibi bir komisyon söz konusu olmadığını, tamamen bayinin kendi alış satış kazancından oluştuğunu, bayilerin davalının şirketten araç satın almakta Yetkili Satıcılık Sözleşmesi’nin 30. Maddesi uyarınca nihai müşteriye satış fiyatını serbestçe belirlemekte ve alışla satış arasındaki fark bayinin kârını oluşturmakta olduğunu, davacının sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini, müvekkil şirket tarafından öncelikle … 25. Noterliği’nden … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtar gönderildiğini, akabinde davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmek yerine … 28. Noterliği’nden göndermiş olduğu … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarla müvekkil şirketi haksız ithamlarda bulunmakla suçladığını, davacıya sözleşme konusu yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için sözleşmenin 33.2 maddesi uyarınca son kez 15 günlük bir imkan tanınarak … 25. Noterliğinden … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini,m ancak davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemek konusunda ki ısrarının devam ettiğini, açıklanan bu nedenlerle; haksız ve dayanaksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Bilirkişi Raporları, Ticaret sicil kayıtları, Gelir İdaresi Başkanlığı yazı cevabı, ihtarnameler, Arabuluculuk son tutanağı, BA/BS formları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
17/11/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; “Rapor’un IV-B Bölümü’nde belirtildiği üzere denkleştirme hesaplamalarında brüt satış tutarları olarak davacı tarafın dosyaya sunduğu 26.04.2022 tarihli beyanında yer alan ve dosyaya sunduğumuz 2015-2020 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri ve eklerindeki Gelir Tablosu rakamlarının dikkate alındığı, taraflar arasındaki 01.08.2016 tarihli … Yetkili Satıcılık Sözleşmesi’nin “Sözleşme’nin Süresi” başlıklı m. 34’te “İşbu Sözleşme 5(beş) yıllık belirli süre ile akdedilmiştir. Taraflardan her biri asgari altı(6)ay önceden yazılı olarak bildirimde bulunmak koşuluyla bu Sözleşmeyi yenilememek hakkına sahip olacaktır.” hükmüne uygun olarak, 30.01.2020 tarihli fesih bildirimi ile 30.01.2020 tarihinde sona erdirildiği, davalıların sözleşmenin verdiği hakka dayanarak olağan fesih yoluyla sözleşme sona erdirildiğinden, TTK m. 121/4 anlamında başlamış işlerinin bitirilmemesinden kaynaklanan zararları talep edemeyeceğinin söylenebileceği, ancak takdirin mahkemede olduğu, taraflar arasındaki … Yetkili Satıcılık Sözleşmesi m.3/2.’de “DİSTRİBÜTÖR’ün satış hakkını YETKİLİ SATICI’ya devretmiş olması mutlak bir hak devri niteliğinde değildir. DİSTRİBÜTÖR, … marka araçları belirli bir bölge kısıtlaması olmaksızın toptan ya da perakende olarak pazarlamak hakkına sahiptir” madde 3/3 te de “İşbu sözleşme hiçbir şekilde YETKİLİ SATICI’ya münhasırlık tanındığı anlamına gelmez, taraflar arasındaki ilişki TTK m.122 hükmü anlamında tekel hakkı veren bir sözleşme ilişkisi olarak nitelendirilemez ve yorumlanamaz” denilerek, davacı şirkete tekel hakkı tanınmadığı; TTK m. 122/5 gereğince davacı şirketin portföy tazminatı talep hakkı olmadığının söylenebileceği, nihai takdir Sayın Mahkemenize olduğu; taraflar arasındaki sözleşmenin haklı sebeple feshedilip edilmediği (TTK m. 122/3) hususunda da takdirin mahkemeye ait olduğu, TTK m. 122/4 ve 5 düzenlemeleri kapsamında davacı şirketin, portföy tazminatı talep edebileceği kanaatine varılması halinde, davacının isteyebileceği portföy tazminatı 2.689.824,80- TL hesaplandığı ve söz konusu tutar davacının son beş yıllık komisyon ve diğer ortalamanın altında kaldığından işbu tutarın portföy tazminatı olarak talep edebileceği, davacı vekilinin 26.04.2022 tarihli beyanlarına eklemiş olduğu ipotek yazılarının dikkate alınması hususu uzmanlık alanımıza girmediğinden değerlendirme konusu yapılmadığı, takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
11/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı …ġti’nin incelenmek üzere 2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait yasal defterleri olan Yevmiye Defteri, Defteri Kebir ve Envanter defterlerini beyan ettiği bu defterlerin yasal süresinde 6102 sayılı TTK nu 64/3 maddesine ve V.U.K 220-221-222 Maddelerine göre açılıĢ kapanıĢ tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu görüldüğünü, davacı … Ltd. ġti’nin incelenmek üzere 2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait yasal defterleri üzerinde yapılan incelemede bürüt satışlarının 2015 yılında (1.246.879,53 TL), 2016 yılında (1.355.312,24 TL), 2017 yılında (2.002.946,27 TL), 2018 yılında (2.133.745,35 TL ), olmak üzere artıĢ gösterdiği 2019 yılında (2.011.409,97 TL), 2020 yılında (879.634,17 TL) olmak üzere düşüş görüldüğü, davacı şirketin karının 2015 yılında (65.770,85 TL), 2016 yılında (71.491,80 TL), olarak arttığı 2017 yılında (62.695,91 TL), 2018 yılında (2.026,92 TL), 2019 yılında (2.803,09 TL), olarak düĢüĢ gösterdiği 2020 yılında ise ( -74.013,51 TL), zarar ettiği görüldüğünü, davacı tarafın 2015 yılından 2020 yılı dahil kar-zarar toplamı 130.775,06 TL kar olduğunu, yıllık ortalama kar tutarı 130.775,06/6=21.795,84 TL olduğunu, davacı … Ltd. ġti’nin incelenmek üzere 2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait yasal defterleri üzerinde yapılan incelemede banka kredilerinin2015 yılından (603.531,52 TL), 2016 yılından(763.244,17 TL) ve 2017 yılından(1.484.909,22 TL) kredi kullanımının artıĢ gösterdiği 2018 yılından (1.855.790,81 TL), 2019 yılından (1.194.398,96 TL) ve 2020 yılından (614.202,91 TL), kullanılan kredilerin azalış gösterdiği, davacı şirketin finansman giderlerinin 2015 yılında(154.989,16 TL), 2016 yılında(268.261,01 TL),olmak üzere artıĢ gösterdiği 2017 yılında (201.150,07 TL) olarak düşüş olmasına rağmen 2018 yılında (308.665,82 TL),ve 2019 yılında (686129,09 TL)olarak arttığı 2020 yılında(19.723,76 TL), olarak en düĢük seviyede olduğunu, davacı tarafın 2015 yılından 2020 yılı dahil finansman giderleri toplamının 1.638.918,91 TL olduğunu, yıllık ortalama finans gideri 1.638.918,91/6=273.153,15 TL olduğunu” yönünde sonuç ve kanaate varılmıştır.
27/03/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Kök rapordaki görüş ve kanaatlerimizi koruduğumuzu, davalının portföy tazminatı hesabının brüt satışlar dikkate alınarak yapılamayacağı yönündeki beyan ve itirazı dikkate alınarak davacının dönem kar / zarar tutarları dikkate alınarak portföy tazminatının üst sınırının 40.410,98 TL (TTK m. 122/2), portföy tazminatının ise 35.054,04- TL hesaplandığı; portföy tazminatından subarı markasının değeri de göz önünde tutularak
indirim yapılıp yapılmayacağı ile portföy tazminatı talep şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda takdirin mahkemede olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Talimat ile 25/05/2021 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı ,.. : “Ben davacıyı … yetkili bayisi olması sebebiyle tanıyorum, bende 30 senedir otomotiv sektörü içerisinde çalışmalarıma devam etmekteyim, otomotiv sektöründeki bayilik kişilerin bulunduğu ve yaşadığı ile göre verilmektedir, davacının bayilik sözleşmesi anlaşmasının feshedilmesinde herhangi bir kusuru bulunmamaktadır, kendisi …’da otomotiv sektöründe saygın bir kişiliği vardır, …’daki … markasının tercih edilme sebebi … başarısı ile olmuştur, … markasına katkısı çok fazladır, tanıklık ücreti talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat ile 25/05/2021 celsede dinlenen davacı tanığı …: ” Ben … reklam bölümünde çalışan reklam yöneticisiyim, … ‘ı gazetemize katkılarından dolayı tanımaktayım, … marka aracı …’da … olarak bilinmektedir, deyim yerindeyse … markası ile … özdeşmiştir,…’ya ve … markayı getirmesinde büyük katkısı olmuştur, tanıklık ücreti talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat ile 25/05/2021 celsede dinlenen davacı tanığı … :”Ben davacıyı kendisinden araç almamdan dolayı tanımaktayım, sahibi olduğum şirkete iki adet … marka araç aldım, biz daha önce … marka araç alacaktık, ancak kendisinin bizi ikna etmesi ile kaporasını verdiğimiz araçların alımını iptal ederek … marka araç satın aldık, araçtan memnunuz, … marka almamıza katkısı olan davacının aracı çok iyi anlatmasından kaynaklanmaktadır, bir nevi … markanın terzisi konumundadır, …’da … marka ile özleşmiştir, ayrıca araç alırken … bey bizim finansal sıkıntımızı da çözerek aracın tamamı için kredi çekmemize vesile oldu, tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Talimat ile 25/05/2021 celsede dinlenen davacı tanığı .. : “Davalı şirket …’da bayilik sorunlarını çözemediği ve sık sık bayilik değiştirdiği için ben de o sıralarda … marka bir araç alacaktım, böyle bir araç almak için … bayisi ile ilişki kurdum, davacı … şirketinden 2015 ve 2019 tarihlerinde iki adet araç aldım, bu araç alışverişleri için davacı şirket ile irtibat kurduğumda kendilerinin benimle ilgilendiklerini gördüm ve kendilerinin işlerini yaparken çalışkan, dürüst, sözünde duran ve yaptıkları pazarlama işinde uzman kişiler olduğunu gördüm, aracımı getirip …’da teslim ettiler, hatta hem benimle tanışmak istemişler hem de bizzat teslim etmek istedikleri için firma yetkilisi …’ya kadar araçla gelip bana teslim etti, 2015 yılından bu yana gerçek anlamda bir sorun yaşamamakla birlikte kendileriyle bu araçla ilgili kurduğum her irtibatta bana yardımcı olduklarını gördüm, 2019 yılında ikinci kez bir kendilerinden bir … marka araç almamın da sebebi onların bu belirttiğim olumlu tutumlarıdır, davalı şirketin ise müşteri ilişkilerinin kötü olduğu kanaatindeyim, zira …’daki adreslerine müracaat ettiğimde beni …’ya ve … servislerine yönlendirdiler, kendilerine bu konuda uyarı mahiyetinde haklarımı saklı tutan bir yazı yazdım, hatta … hakkında eksikliklerini ifade etmek için …’daki firma genel merkezine de e-mail gönderdim, … ile ilgili olan sorunları ve belirttiğim eksiklikleri 2019 yılından sonra ikinci defa aldığım arabadan sonra yaşadım, davalı şirketle özel bir husumetim yoktur, Ben 1998 yılından bu yana … marka araç kullanırım, bir kez …’daki bayileri kapandığı için … marka almıştım, onun dışında hep … marka araç aldım, …’daki davacı firmadan memnunum benim bilgim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat ile 02/09/2021 celsede dinlenen davacı tanığı … : “Ben halen … Bölge Müdürü olarak görev yapmaktayım. Daha önce aynı bankanın … şube müdürüydüm. Davacı şirketin şubemiz nezdinde hesaplarımız mevcuttu. Davacı şirketin yetkili temsilcisi olan … bankamızdan şirket adına kredi kullanmıştır. Bildiğim kadarıyla davacı şirket … adresinde … araçların bayisi olarak faaliyette bulunuyordu. Tam tarihini hatırlamamak ile birlikte merkez iş yeri faaliyetine devam ederken servis hizmeti için … adresinde bir işyerini de faaliyete geçirmiştir. Daha doğrusu Bu şube daha önce sanayide hizmet veriyordu. Daha sonra şube …Mahallesine taşınarak faaliyetine devam etmiştir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin fesih gerekçesini bilemiyorum. Davacının sattığı … araçları için şubemizden kredi faiz oranları ile ilgili teklif vererek alıcılara kredi kullandırmıştır. Bildiğim kadarıyla 5-6 yıl kadar önce davalı distribütör firma davacı bayiye herhangi bir teklif sunmadan ana distribütör olarak … ilinde satış ve servis noktası açtı. Bu nedenle davacının satış ve kâr oranlarının düştüğünü biliyorum. Bu nedenle bankamıza olan kredi geri ödemelerinde aksamalar yaşandı. Davacının borçlarını yapılandırdık. Daha sonra teminaten aldığımız davacıya ait bir kısım gayrimenkulleri de nakde çevirterek ve satış yaptırarak kredi alacağımızı tahsil ettik. Davacının bu nedenle aynı sorunları diğer bankalarla da yaşadığını biliyorum. Davacının … bayi olarak bu aracı yoğun bir müşteri portföyü oluşturacak şekilde pazarladığını ve pazar payı elde ettiğini biliyorum. Bankamız taraflar arasındaki araç satış işlemlerinde doğrudan borçlanma limitini davacıya tahsis etmiştir. Ancak davalı distribütör davacıya tahsis edilen borçlanma limitinden kısa bir süre sonra kendi sattığı araç bedelini davacıdan tahsil ediyordu. Davalı şirket kendisinin sonradan kurduğu satış ana bayisine ise: konsinye satış olarak teslim ediyordu. Bu durum araç fiyatlarına yansıdığı gibi davacının mali yönden zarar etmesine neden olmuştur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin haksız yere feshedildiğinin tespiti ile denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında 01.08.2016 tarihli Yetkili Satıcılık Sözleşmesi imzalanmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 122. Maddesi portföy tazminatı olarak da ifade edilen denkleştirme tazminatı talep etme konusunda genel ilkeleri düzenlemiş olup, madde metni aşağıdaki gibidir;
“(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.”
Davalı yanca …. 25.Noterliğinin … tarih ve … numaralı ihtarnamesi ile 01/08/2016 yürürlük tarihli ve 5 yıl süreli sözleşmenin sona erdirileceği ihtar edilmiştir. TTK’nın 122.maddesinde davanın 1 yıllık süre içerisinde açılacağı, davanın 14/12/2020 tarihinde açıldığı görülmekle davanın süresinde ikame edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişki bayilik ilişkisi olduğundan, TTK’nın 122/5 maddesi uyarınca denkleştirme (portföy) tazminatı talep edebilmek için davacıya sözleşmede tekel hakkı verilmiş olması şarttır.
Taraflar arasında imzalanan 01.08.2016 tarihli Yetkili Satıcılık Sözleşmesinin 3/2 maddesinde; “Distribütör’ün satış hakkını Yetkili Satıcı’ya devretmiş olması mutlak bir hak devri niteliğinde değildir. Distribütör, … marka araçları belirli bir bölge kısıtlaması olmaksızın toptan ya da perakende olarak pazarlamak hakkına sahiptir.” madde 3/3’te de; “İşbu sözleşme hiçbir şekilde YETKİLİ SATICI’ya münhasırlık tanındığı anlamına gelmez, taraflar arasındaki ilişki TTK m.122 hükmü anlamında tekel hakkı veren bir sözleşme ilişkisi olarak nitelendirilemez ve yorumlanamaz” denilerek, davacı şirkete tekel hakkı tanınmamıştır.
Sözleşmenin 3. maddesinde açıkça tekel hakkı verilmediğine ilişkin düzenleme çerçevesinde denkleştirme tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. (Benzer şekilde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/8788 E, 2022/9519 K, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1475 E, 2021/1780 K)
TTK md. 121/4 de yer alan; “Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.” düzenleme ile başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle uğranılan zararın tazmin talebinde bulanabilmek için haklı bir sebep olmadan sözleşmenin feshedilmesi gerekmektedir.
Sözleşmenin 34. maddesinde sözleşmenin süresinin 5 yıl olduğu, taraflarda herhangi birinin sözleşme süresinin sona ermesinden 6 ay öncesine kadar yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla sözleşmeyi fesh edebileceği düzenlenmiştir.
Davalı yan … 25.Noterliğinin … tarih ve … numaralı ihtarnamesi ile 01/08/2016 yürürlük tarihli ve 5 yıl süreli sözleşmenin sona ereceğini davacıya bildirmiştir. Böylelikle taraflar arasındaki sözleşme olağan fesih yolu ile sona ermiştir. Nitekim dava dosyamızda yer alan bilirkişi raporlarında da davacı yanın tazminat talebine yönelik şartların oluşmadığı yönünde tespitlerin de yapıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi sözleşmedeki fesih ihbar süresine uygun olarak feshedildiğinden şartları oluşmayan fesih talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 2.561,63 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.381,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekilleri lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 23.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davaya verilmesine,
6-Yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır