Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/720 E. 2022/419 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/663 Esas
KARAR NO : 2022/392

DAVA : Alacak (Adi ortaklıktan kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 20/07/2015
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Adi ortaklıktan kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … ili, … ilçesi, … Mah., … ve … Mevkii, 37 Ada ve 30 parseldeki taşınmazda kat karşılığı İnşaat sözleşmesi imzaladığını, ancak işi almadan önce müvekkili ile görüşerek taşınmazların birlikte yapılmasını teklif ettiğini, müvekkili tarafından teklifin kabul edildiğini ve bir ortaklık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre; inşaatın tamamlanması için her iki tarafın 500.000,00 TL sermaye koyacaklarını, müvekkilinin arsa sahiplerini tanıdığını, davalının müvekkili sayesinde işi alabildiğini, müvekkilinin kredi çekerek sözleşme kapsamında davalıya 100.000,00 Euro ve 180.000,00 TL ödediğini, üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, davalının inşaata başladığını, inşaat süresinde müvekkiline maliyet ve yapılan harcamalar hakkında bilgi vermediğini, bu nedenle davalıya … 2. Noterliğinin … tarih … yev. no.lu ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtar sonrasında davalı ile bir araya geldiklerini ve ek protokol imzalandığını, protokolde; müvekkilinin 100.000,00 Euro ve 180.000,00 TL ödemelerin de belirtildiğini, müvekkilinin başkaca bir ödeme yapmamasının, geriye kalan inşaatın davalıca tamamlanmasının ve taşınmazların inşaatına yapılan masrafların ve tarafların ödemelerinin düşüldükten sonra kalan karın paylaşılmasının hüküm altına alındığını, ancak davalının inşaatla ilgili bilgi vermediğini, inşaatın zarar ettiğini iddia ederek müvekkiline ödeme yapmayacağını bildirdiğini, taşınmazların inşaat masraflarının hesaplanması, elde edilen karı ise müvekkili ile % 50 olarak paylaşılması gerektiğini, ancak davalının müvekkili tarafından konulan sermayeyi ödemediğini ve herhangi bir kar payı da vermediğini, keşfen yapılacak inceleme ile, inşaatın maliyeti ve elde edilecek gelirin tespit edilebileceğini, bu nedenle davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, davalının tespite ve ödemeye yanaşmaması sebebiyle iş bu davayı açma zarureti doğduğunu, gelinen aşamada kaba inşaatın tamamlandığını ve davalının daire ve dükkanların tapularını devir alarak satış aşamasına geldiğini, müvekkilinin ise yaptığı harcamalara rağmen karşılığını alamadığını, bu nedenle davalı şirket adına tescil edilen tapular üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, davalının bu taşınmazları satması halinde müvekkilinin kendi payına düşen hakkını alamayacağını, bu nedenle taşınmazların 3. kişilere devir edilmesinin önlenmesi için taşınmazlar üzerine tedbir konulmasını talep ettiklerini belirtelerek, İhtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile; … İli, … İlçesi, … Mah. … ve … Mevkii, 37 Ada ve 30 parsel taşınmaz üzerinde davalı şirket adına tescilli taşınmazların başkalarına devir ve temlikinin önlenmesi yönünde İhtiyati tedbir konulmasına ve tedbir kararının derhal tapuya bildirilmesine, bu talepleri kabul edilmezse dava şerhi konulmasına ve tapuya bildirilmesine, Kesin talep sonucunu belirleme ve talep etme hakları saklı kalmak kaydı ile işbu belirsiz alacak davasının kabulü ile; … İli, … İlçesi, … Mah. … ve … Mevkii, 37 Ada ve 30 parsel taşınmaz üzerinde yapılan kat karşılığı inşaatta, inşaat maliyeti ile davalı şirket adına tescilli ve tescil edilecek olan 14 daire ve 1 dükkanın değerinin tespiti ile elde edilen karın yarısının (%50’sinin) ve müvekkili tarafından ortaklığa konan sermayenin (100.000 EURO ve 180.000 TL’nin) en yüksek oranda ticari avans faiziyle birlikte davalı yandan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, Bu taleplerinin kabulü mümkün olmadığı takdirde; müvekkil tarafından ödenen 100.000,00 EURO ve 180.000,00 TL en yüksek oranda ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça iş bu davanın alacak talebiyle açıldığını, davacının “Müvekkili ile aralarında … ili, … İlçesi, … Mah. 37 Ada 30 Parselde bulunan taşınmaz üzerine yapı inşa etmek için adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, sözleşme kapsamında müvekkiline çeşitli tarihlerde 100.000,00 EURO ve 180.000,00 TL sermaye payı olarak para ödendiğini, öncelikle adi ortaklığın feshi ile kendilerine düşecek payı ve sermayenin kendilerine ödenmesine, olmazsa ödenen bu paraların kendilerine ödenmesine…” karar verilmesini talep ettiğini, davacının ödediği iddia olunan paraların tamamının müvekkiline ödenmediğini, davalının müvekkiline çeşitli tarihlerde toplamda 100.000,00 Euro para ödediğini, bu miktar konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, fakat davacının ödediğini iddia ettiği 180.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin kendisine ödenen 100.000,00 Euro ya mahsuben davacının …Şubesi’nde bulunan hesabına 130.000,00 TL ödeme yaptığını, bu ödemenin borçtan mahsup edilmesi gerektiğini, bunun haricinde taraflar arasında ticari ilişkiden dolayı davacının müvekkiline cari hesaptan kaynaklanan borcu olduğunu, tarafların ticari defterleri incelendiğinde ve mahsup işlemleri yapıldığında; müvekkilinin davalıya borcu olmadığının görüleceğini, buna ilişkin cari hesap ekstresi ve borcu gösteren diğer evrakları mahkemeye sunacaklarını, davacının adi ortaklık sözleşmesinin sona erdirilerek elde edilen karın yarısını talep ettiğini, ancak bu talebin yerinde olmadığını, üçüncü kişilerle yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine davacının taraf olmadığını, bu durumda davacının talepte bulunma hakkı olmadığını, yapılan adi ortaklık sözleşmesinde sermayenin 1.000,00TL olarak belirlendiğini, bu miktarın inşaat yapmaya yetmeyeceğinin açık olduğunu, davacının iddia ettiği gibi 500.000,00 TL bir sermaye konulmasının söz konusu olmadığını, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER;
Davaya dayanak sözleşmeler, bilirkişi raporu, tarafların dosyaya sundukları bilgi belgeler, yazılan müzekkere ve istinabe cevapları, tarafların aşamalardaki beyan ve açıklamaları.
Tahsiline karar verilen yabancı para alacağının, karar tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru 17.5680 TL*100.000 EURO+47.520 TL=1.804.320,00 TL üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplanmıştır.
GEREKÇE :
Dava, davalı ile davacı arasında yapılan inşaat işinden dolayı kat karşılığı inşaat yapım işinde inşaat maliyeti ile davalı şirket adına tescilli ve tescil edilecek olan 14 daire ve bir dükkanın değerinin tespiti ile davacı payına düşen %50 kar payının ve davacı tarafça ortaklığa konan sermayenin ve bu talepler kabul edilmediği takdirde terditli olarak davacı tarafından davalıya ödenen 100.000,00 EURO ve 180.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ilişkindir.
Yargılama aşamasında davacı vekili asli talebinden vazgeçerek terditli talebi olan avalıya ödenen 100.000,00 EURO ve 180.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
… İli, … İlçesi, … Mahallesi, 37 Ada, 30 parselde kayıtlı arsa üzerine yapılacak olan arsa payı kat karşılığı daire ve dükkanlar için taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi imzalanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi davacı adına …, davalı şirket adına … tarafından imzalanmış ve davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede davalının adi ortaklık sözleşmesi hükümlerine uymaya davet edildiği aksi takdirde adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile maddi ve manevi zararlar için dava açılacağı hususu ihtar edilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2021/2225 Esas, 2021/6799 Karar sayılı ilamının ilgili kısmı;
“adi ortaklığın tasfiyesi için öncelikle, ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan belge ve faturaların ibrazının sağlanması, yönetici ortak olan davalıdan yapılan tüm iş ve harcamalar ile gerekli görülecek olan diğer hususlarda hesap listesinin istenilmesi, hesap listesinin verilmemesi halinde yönetici ortağın hesap vermekten kaçınmış sayılacağının kabul edilmesi, hesap listesi verilmesi halinde, defter kayıtları ve diğer belgelerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi, aksi durumda emsal işletmenin kazanç durumunun araştırılması, ayrıca ortaklığın üçüncü kişilere ve kurumlara olan borcunun olup olmadığının tespit edilmesi suretiyle, tasfiyenin yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek yapılması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/11307 Esas, 2021/2930 Karar sayılı ilamının ilgili kısmı;
“1- Dava, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir.
Dairece verilen 07/11/2018 tarihli ve 2018/3509 Esas 2018/11212 Karar sayılı ilamda da açıklandığı üzere, adi ortaklığın tasfiyesindeki aşamalar şu şekilde gerçekleşecektir:
Birinci aşamada; (taraflarca veya anlaşamamaları hâlinde mahkemece atanacak) tasfiye memuru tarafından sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın aktif ve pasifi ile birlikte tüm mal varlığı belirlenerek hazırlanan mal varlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazlar toplanacak delillere göre hakim tarafından değerlendirilmeli,
İkinci aşamada; tasfiye memuru tarafından ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri tasfiye memuru marifetiyle saptanmalı,
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, tasfiye memuru tarafından öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hâkim, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyip, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Adi ortaklığın tasfiyesinde yukarıda belirtilen bu aşamaların tamamen uygulanması mümkün olmayabilir. Mesela, adi ortaklığın borcu yoksa, üçüncü aşamada ortakların yaptığı giderler ile katılım payı (sermaye) geri verilmeli, artan kazanç veya zarar ortaklar arasında paylaştırılmalıdır. Yine ortaklık malvarlığı satılmış ise, ikinci aşamada sadece satılan malvarlığının değeri tasfiye memuru tarafından belirlenmelidir. Bu nedenle, tasfiye aşamalarının ortaklığın niteliğine uygun olarak hakim tarafından belirlenmesi ve bu doğrultuda tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekir.”
Şeklindedir.
TMK. nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” TMK.’ nun bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1. maddesinde bir başka biçimde yinelenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir.
Davalı tarafın maliyetleri yasal delillerle usulüne uygun olarak ispatlaması gerekir. Diğer bir ifadeyle, yapılan masraf ve giderlerin ispat yükü davalı taraf üzerindedir.
BAM kararı sonrası yapılan yargılamada taraflara ortaklığın malvarlığı aktifi ve pasifi hususunda beyanda bulunmaları ve bu konuya ilişkin belgelerini sunmaları için 2 haftalık süre verilmiştir.
Davalı vekili 9 Haziran 2021 tarihli e imzalı dilekçesinde mal varlığı hakkında”taraflar arasında yapılan adi ortaklık sözleşmesi gereği davalı müvekkil tarafından inşaat bitirilmiş ve davalı müvekkil ile arsa sahipleri arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği inşaatta yapılan 8 adet bağımsız bölüm(2 numara, 3 numara, 8 numara, 20 numara, 21 numara, 22 numara, 24 numara ve 25 numara) davalı müvekkil adına tescil edilmiştir. Yani davacı taraf ile müvekkil arasında imzalanan ortaklık sözleşmesine göre halihazırda ortaklığın malvarlığı … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 37 Ada, 30 parselde kayıtlı 2 numaralı, 3 numaralı, 8 numaralı, 20 numaralı, 21 numaralı, 22 numaralı, 24 numaralı ve 25 numaralı bağımsız bölümlerdir.” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Davalı vekili gerek anılan dilekçesinde gerekse duruşmada belirttiği tüm mal varlığının satıldığını açıklamış ve bu husus esasında taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir.
Davacı vekili sunmuş olduğu beyan dilekçesinde “Ortaklığa konu inşaat davalı yanca yapılmış olması ve davalı yanca ortaklık kapsamında müvekkile bir bilgi ve belge vermediğinden müvekkilin elinde (davalıya verilen yukarıda izah edilen nakit paralar ve dilekçelerimizde arz ettiğimiz yapılacak inşaat işinin dışında) ortaklığın malvarlığına ilişkin bir bilgi veya belge bulunmamaktadır.” şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Davacı vekilince davalının inşaat yapımına ilişkin herhangi bir belge dosyaya sunulmadığından taşınmazların değerinin tespitinin yargılamaya katkı sağlamayacağını iddia edilmiş ise de, BAM kararında mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanması gerektiğine ilişkin gerekçesi uyarınca … İli, … İlçesi, … 37 Ada, 30 Parselde kayıtlı zemin kat depolu dükkan nitelikli, 1 nolu taşınmaz, 3, 8, 20, 21, 22, 24, 25 nolu taşınmazların 21.07.2015 tarihindeki değerlerinin tespiti için … Asliye Hukuk Mahkemesine istinabe yazısı yazılmıştır. İstinabe yolu ile yapılan bilirkişi incelemesinde ortaklığın sona erdiği 21.07.2015 tarihi itibariyle taşınmazların değeri 1.230.000 TL olarak belirlenmiştir.
Adi ortaklığa konu taşınmazların bir kısmı … 10 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davalı borçlarına karşılık olarak satılmıştır.
Adi ortaklık sözleşmesi ile yapımına karar verilen 8 adet bağımsız bölümün ortaklığın sona erdiği 21.07.2015 tarihindeki değeri 1.230.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Taraflar belirlenen değere itirazda bulunmamıştır.
Tasfiye memurları tarafından sunulan raporda adi ortaklığın her hangi bir mal varlığına rastlanmadığı ve her hangi bir borç ve alacak tespit edilemediği belirtilmiştir. Davalı vekili de adi ortaklığa ait taşınmazların satıldığını belirtmiştir.
Davalının 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutulması, 2015 yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterleri (kebir ve envanter defterleri ibraz edilmediğinden ve yevmiye defterinin noter kapanış tasdiki yaptırılmadığından) usulüne uygun olarak tutulmadığından sahibi lehine delil vasfına sahip değildir.
Taraflar arasında 30.09.2014 tarihinde el yazısı ile hazırlanmış olan protokolde ödeme kısmında, 100.000,00 Euro karşılığı 288.000 TL, banka kredisi karşılığı 180.000 TL yazılı olduğu, maliyetler kısmında; uzman iki kişinin görüşüne göre veya …’ in vereceği hesaba göre hesaplanacak giderler inşaat bitimine kadar …’e ödeneceği, hesaplama yöntemi kısmında ise; inşaat bittikten sonra yapılacak veya inşaat süresince masraf düşüldükten sonra eşit olarak yüzde eli elli oranında ortaklar arasında bölüneceği, bunun daire ve dükkanlar olabileceği gibi satış değeri de olabileceği kararlaştırılmıştır.
Davalı vekili inşaatın maliyeti ile taşınmazların değeri karşılaştırıldığında söz konusu ortaklığın kar değil aksine zarar ettiğini ileri sürmüştür. Ortaklığın zarar ettiği iddiasını ispat yükü davalı üzerindedir. İnşaatı yapan davalı ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler/kayıtlar ve bu defterlerin/kayıtların dayanağı olan belge ve faturaları, yapılan tüm iş ve harcamalar ile ilgili hesap ve maliyet liste/bilgilerini sunmamıştır. Taraflar arasında 30.09.2014 tarihinde el yazısı ile hazırlanmış olan protokolde … in vereceği hesaba göre inşaat giderlerinin hesaplanacağı belirtilmiştir. Davalı bu belgeleri dava öncesi davacı ile paylaştığını da ispatyamamıştır. Davalı ticari defterleri de usule uygun tutulmamıştır. Davalı taraf adi ortaklığın zarar ettiğini ispatlayamadığından davacı tarafça konulan sermaye miktarı, yapılan masraflara ilişkin belgeler ve ortaklık sözleşmesi hükümlerine göre 21.07.2015 tarihi itibariyle tespit edilen 1.230.000 TL değere göre (% 50 si 615.000 TL) ortaklığın zarar etmediği açıktır.
İnşaatın maliyetine ilişkin tüm bilgi ve belgeler davalı tarafça sunulmadığından, BAM kararı öncesi yapılan bilirkişi incelemesi ve sonrasında kayyım raporunda inşaatın maliyetine ve zarara ilişkin belge yetersizliği nedeniyle her hangi bir tespit yapılamamıştır. Bu durumda dosya yeniden bilirkişi gönderilse dahi zarar ve maliyete ilişkin her hangi bir delil sunulmadığından ayrı bir hesaplama yapma imkanı bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile ortada tespiti yapılabilecek ispatlanmış bir borç ve zarar bulunmamaktadır. Yukarıda yer verilen Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere bu durumda yapılması gereken satılan malvarlığının değerinin belirlenmesidir. Mahkememizce istinabe yoluyla mahallinde yapılan inceleme ile satılan taşınmazların değeri belirlenmiştir. Belirlenen değere taraflarda bir itirazda bulunmamıştır. Bu nedenle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmayarak mevcut delillere göre uyuşmazlık sonuçlandırılmıştır.
Adi ortaklığın mal varlığının bulunmaması, davalının zarar ve maliyete iliykin iddialarını ispatlayamaması nedeniyle yukarıda anılan Yargıtay ilamı uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinde BAM kararının son sayfasında belirtilen aşamaların tamamen uygulanması mümkün değildir. Adi ortaklığın borcu bulunmadığından, ortakların yaptığı giderler ile katılım payının (sermaye) geri verilmesi, artan kazancın paylaştırılması için taşınmazların değeri belirlenmiş ise de, ortaklığa ait malların davalı tarafından satılarak (borçlarına karşılık icra yolu ile) gelirinin davalı tarafça elde edilmiş olması ve davacının katılım payı dışında kazanç talebinin olmaması, katılım payı nedeniyle artan kazanç/elde edilecek karın belirlenmesi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmayarak, Yargıtay 3. HD nin 2020/11307 Esas, 2021/2930 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere davacının yaptığı giderler ile katılım payının (sermaye) geri verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı 20.07.2015 dava tarihinde davalıdan 100.000,00 Euro ve 180.000,00 TL talebinde bulunmuştur. 100.000 EURO ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. Taraflar arasında 30.09.2014 tarihinde imzalanan el yazılı protokolde 100.000,00 Euro ile birlikte 180.000,00 TL nin de ödendiği sabittir. Talep edilen bu alacaktan davacının banka hesabına davalının (vekaleti olan) müteahhidi Vahip Güneş tarafından 132.460,00 TL ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin mahsubu sonrasında davacının dava tarihinde davalıdan 100.000,00 EURO ve 47.520,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili davacının hesabına 21.01.2015 tarihinde 132.480 TL olarak yapılan ödemenin Euro borcuna karşılık yapılmış olduğunu ileri sürmüş ise de, davacının TL olarak da davalıya ödeme yapması karşısında davalı EURO ile ödeme yaptığını yazılı olarak ispatlayamaması, tahsilat makbuzunda ödemenin EURO karşılığı olduğuna dair bir açıklama bulunmaması nedeniyle TL olarak yapılan 132.480,00 TL lik ödeme davalının TL borcundan mahsup edilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-)Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
a) 100.000 Euro nun dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince EUR cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) 47.520 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-)Alınması gereken 123.253,09 TL harçtan peşin alınan 8.050,34-TL düşüldükten sonra kalan 115.202,75 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 95.951,20 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red olunan kısım üzerinden hesaplanan 16.558,40 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 8.050,34 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan 27,70.TL.başvuru, 4,10 TL vekalet harcı 5.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 359,00 TL posta giderinden ibaret toplam 5.031,30 TL yargılama giderinin 3.614,76 TL sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa
verilmesine, bakiyesinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2022

Başkan
(e-imza)
Üye
(e-imza)
Üye
(e-imza)
Katip
(e-imza)