Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/690 E. 2023/858 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/690 Esas
KARAR NO : 2023/858

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi), İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi), İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili 24.11.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı kurum tarafından davacının, “…” adresinde bulunan iş yerinde, “direkt bağlı olarak enerji kullanmak suretiyle kaçak elektrik kullandığından bahisle” davacıya ceza ve fatura kesildiğini, davacı aleyhine … 6.İcra Müdürlüğünün … E. ve … 6.İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyaları üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından yapılan ceza ve fatura kesilmesi işlemi ile müvekkil hakkında icra takibi başlatılması açıkça haksızdır ve hukuka aykırı olduğunu,müvekkilinin kaçak elektrik kullanımı iddiasına konu olan söz konusu taşınmazı kaçak elektrik iddiasının gündeme gelmesinden, tutanak düzenlenmesinden, ceza ve fatura düzenlenmesinden sonraki bir dönemde, 29.11.2019 tarihinde satın aldığını, müvekkilinin bu taşınmazı 29.11.2019 tarihinde satın almadan önce taşınmazın maliki konumunda olmayıp taşınmazı fiilen kullanan kişi de olmadığını, bu nedenle kaçak elektrik kullanım tutanağı düzenlendiği ve bu doğrultuda ceza/fatura kesildiği tarihte henüz taşınmazın maliki olmayan ve taşınmazı fiilen kullanmayan müvekkile ceza/fatura kesilmesi ve konuyla hiçbir ilgisi olmayan müvekkili aleyhine bu nedenle icra takibi başlatılmasının hukuken kabulü mümkün olmayıp bu durum müvekkil hakkında başlatılan icra takiplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, kullanılan elektrik, elektrik sayacından geçmiş ve bu sayaç tarafından kaydedilmiş olup kullanılan tüm elektrik bedeli sayacın üzerine kayıtlı olduğu şahıs adına düzenlenen faturaya yansıdığını, tüm elektrik bedeli belirttiğimiz 7-8 işyeri sahibi tarafından ödendiğini, … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyaları kapsamında düzenlenen takip taleplerine ve ödeme emirlerine bakıldığında yapılan icra takiplerinin neye ilişkin olduğunu, borcun sebebinin ne olduğunu, hangi işleme dayandığını, hangi belgeye dayandığını, hangi tarihli işleme ve/veya hangi tarihli belgeye dayandığı hususunun anlaşılamadığını ve bu durumu icra takiplerinden anlamanın da mümkün olmadığının görüleceğini, Sayaçla ilgili elektrik aboneliği mevcut olmasına, elektrik faturaları usulüne uygun düzenlenmiş olmasına ve fatura borcu ilgili kişiler tarafından zamanında ödenmiş olmasına rağmen kaçak/usülsüz elektrik kullanımı iddiasıyla işlemler yapılması, bu yönde kayıtlar tutulması ve haksız taleplerde bulunulması hukuka aykırı olduğunu, zira kabul anlamına gelmemek kaydıyla, gerek müvekkil gerekse ilgili kişiler konunun kaçak elektrik kapsamında kaldığını bilmediğini, bilebilecek durumda da olmadığını, açıklanan bu nedenlerle; müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini ve ayrıca, müvekkilinin … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. İle … 6.İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyaları kapsamında da borçlu olmadığının tespitini, takibin açıkça haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle davalı kurum aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 18.12.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; işbu davada dava şartı olan zorunlu arabuluculuk sürecinin işletilmemiş olup dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, bu kapsamda davacının ticarethane vasıflı işletmesinde kullandığı kaçak elektrik kullanımına ilişkin olup davanın ticari dava olduğunun kuşkusuz olduğunu, ticari davalarda zorunlu arabuluculuk sürecinin işletilmemiş olması göz önünde bulundurulduğunda huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, menfi tespit davası açabilmesi için borçlunun bu davayı açmada hukuki yararının bulunması gerektiğini, borçlunun takibe itiraz ederek durdurduğunu, borçlunun takip konusu alacak nedeni ile borçlu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili olduğu şirketin kayıtlarında yapılan incelemede … numaralı tüketim noktasına ait adreste 04.11.2019 – 15.01.2020 ve 04.06.2020 tarihlerinde yapılan kontrollerde sayacın devre dışı bırakılarak direkt bağlı şekilde kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini, bu tespit neticesinde …adına … – … ve … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanaklarının tanzim edildiğini, anılan tutanaklara ilişkin tahakkuk faturalarına … tarafından itiraz edilmesi neticesinde 04.07.2020 tarihinde davalı şirket ekiplerince yapılan çevre araştırmasında ilgili adresin çay ocağı olacak davacı tarafından işletildiğinin tespit edildiğini, bu nedenle ilgili tutanaklara ait faturaların davacı adına aktarıldığını, açıklanan bu nedenlerle; öncelikle usul itirazları dikkate alınarak huzurdaki davanın usulden reddini, nihayetinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA
Davacı vekili 23.08.2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı/borçlunun kullanımında olan tesisatta müvekkili kurum tarafından yapılan kontrolde direkt bağlı olarak kaçak elektrik enerjisi kullanıldığının tespit edilmesi üzerine zabıt tarihinde cari olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42/1-c maddesi gereği, dava konusu … seri numaralı ve 04.06.2020 tarihli Kaçak Elektrik Tespit Tutanağı tanzim edildiğini, işbu tutanağa istinaden, 5059 kwh karşılığı olarak 9.545,03-TL kaçak elektrik tüketim tahakkuku yapıldığını, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan incelemede; … numaralı tüketim noktasına ait adreste 04.11.2019 – 15.01.2020 ve 04.06.2020 tarihlerinde yapılan kontrollerde sayaç devre dışı bırakılarak direkt bağlı şekilde kaçak elektrik kullanıldığı tespit edildiğini, söz konusu tespit neticesinde … adına … – …ve … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanakları tanzim edildiğini, davalı borçlu aleyhine tahakkuk ettirilen kaçak elektrik bedeline, 397,07 -TL gecikmiş gün faizi ve 71,47 -TL faizin KDV’si ilave edilerek toplam 9.545,03-TL için … 6. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası ile ödeme emri gönderildiğini, davalı borçlu tarafından borca itiraz edilmesi üzerine takip durduğunu, açıklanan nedenlerle; davalının … 6. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamını, işbu davanın HMK m.166 gereği … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalı/borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
DELİLLER: Bilirkişi kök ve ek raporu, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Başkanlığı, Tapu Müdürlüğü yazı cevapları, … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … 6. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
14.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Öncelikle belirtmek gerekir ki, takiplere konu kaçak tahakkukları yukarıda detayı verilen mevzuata (ELEKTRİK PİYASASI TÜKETİCİ HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ) Uygun olarak tahakkuk ettirilmiştir. Davacı vekilince borçlu olunmadığı talep edilen, … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu asıl alacak bedeli, … seri nolu – 0411 2019 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağına istinaden düzenlenen 14 289,62 TL. kaçak elektrik tüketim tahakkukudur. Tahakkuk dönemi 07.02.2019 – 04.11.2019 tarihler arasındaki 270 günlük süredir. Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, dava konusu taşınmazın 29.11.2019 tarihlinde satın alınmış olduğu belgelenmiştir. Bu nedenle davacının 29.11.2019 tarihinden itibaren ki tüketimlerden sorumlu tutulabileceği dolayısıyla takibe konu 07.02.2019 – 04.11.2019 tarihler arasındaki 270 günlük süreye tekabül eden ası! alacak bedeli ve ferilerinden davacının sorumlu tutulmayabileceği kanaatine varılmıştır. Yine davacı vekilince borçlu olunmadığı talep edilen, … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu asıl alacak bedeli, … seri nolu – 15.01.2020 tarihli ve … seri nolu – 04.06 2020 tarihli kaçak elektrik tespit tutanaklarına istinaden düzenlenen 3.813,56 TL * 5.731,447 TL – 9.545 03 TL. kaçak elektrik tüketim tahakkuku TOPLAMIDIR. Her iki tutanak dönemi yukarıda detaylandırılmış olup davacının mahalli 29.11.2019 tarihinde satın almış olması ve bu tarih sonrasında kendisi kullanmadığını iddia etmişse de kimin kullandığını belgeleyememiş olması nedeniyle 15.01.2020 tarihli tutanağa konu dönem için 2.489,40 TL. 4 04 06.2020 tarihli tuttanağa konu dönem için 5.731 ,47 TL. olmak üzere TOPLAM 8.220,87 TL. aasıl alacak — bedelinden — sorumlu tutulabilecektir. 341,98 TL. (takip tarihine kadar işlemiş faiz) * 61,56 TL. (faiz KDV si) – 8.624,41 TL. üzerinden takibin davacı adına devam edebileceği” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
26.01.2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Tapu kayıtlarında tutanaklar muhatabı dava dışı … tarafından 04.02.2019 tarihi itibariyle hisselerinin dava dışı …’a devri sabittir. Hisse devir tarihi (04.02.0019),… in davalı … a kaçak elektrik tespit tutanakları için yapmış olduğu itirazında belirtmiş olduğu abonelik iptal tarihi (21.02.2019) ile örtüşmektedir. 08/07/2020 tarihli komisyon Taporunda yapılan çevre araştırma tespitlerinde, mahallin kullanıcısının davacı olduğuna ilişkin tespitlerin kabulü halinde 14.11.2021 tarihli raporumdaki kanaatimin aynen devam etmekte olduğu, Şayet … komisyon raporunun sayın Mahkemenizce kabul görmemesi halinde davacının her iki icra takibinden de sorumlu tutulamayacağı” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
23.07.2023 tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda özetle; “… 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası bakımından, davacının sorumlu tutulamayacağına ilişkin kanaatim aynen devam etmektedir. B- … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası bakımından, tutanaklara konu sayacın 5 farklı ticari bağımsız bölüm tarafından kullanıldığı tespit edildiğinden, davacının 8.624,11 TL /5 = 1.724,82 TL. sorumluluğunun olabileceği, takip 1.724,82 TL. bedel üzerinden davacı … adına devam edebilecektir. Kaçak tahakkuk hesaplamalarında dikkate alınan mevzuat ile belirlenen 3 kw güç değeri tüm bağımsız bölümler için dikkate alınabileceğinden, toplam bedelin 5 eşit parçaya bölünmesi teknik anlamda uygundur.” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava kaçak elektrik kullanımı nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davası, birleşen dava ise İİK 67.maddesine dayalı kaçak elektrik kullanımından kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
Usul kanunumuz gereğince açılan davalarda öncelikli işlem mahkemenin yargılamada görevli olmasıdır. Gerçek kişiler tarafından açılan davalarda; takibin ya da davanın açıldığı tarihte ilgili yıllarda bağlı olduğu vergi dairesinden, hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir (esnaf) olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir (esnaf) ise ve işletme defteri tutuyor ise; VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre, faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığına yönelik bir araştırma yapılması gerektiği bilinmektedir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı).
Davacı-birleşen davanın davalısının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak; hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir ise ve işletme defteri tutuyor ise VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığının sorulmuştur. … Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünün 23/10/2023 tarihli cevabi yazısında; “İlgi tarih ve sayılı yazınız ekinde adı geçen … T.C. kimlik numaralı …’nın Malmüdürlüğümüzde 27/08/2003-12/02/2007 tarihleri arasında karayolu ile şehir içi yük taşımacılığı faaliyetinden dolayı Basit Usul Ticari Kazanç olarak kayıtlı olduğu, dairmizde yazımız tarihi itibariyle faal kaydının bulunmadığı,” belirtilmiştir. Ticaret Sicil Müdürlüğünün 24/10/2023 tarihli cevabi yazısında da davacının şirket ortaklığı ya da gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.
Nitekim UYAP sistemi üzerinden GİB Bilgi Sistemi üzerinden yapılan 06/11/2023 tarihli sorguda da davacının takip ve dava tarihi olan 2020 yılından önce 12/02/2007 tarihinde ticareti terk ettiği ve bu hususta vergi dairesine bildirimde bulunduğu anlaşılarak ilgili kayıtlar dosyamız arasına alınmıştır.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez (Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin mutlak ticari davalardan olmamasına, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı bulunmayan davacı-birleşen davanın davalısının 27/08/2003 tarihinde başlayan ticari faaliyeti vergi kayıtlarına göre takip ve dava tarihinden önce 12/02/2007 tarihinde sona erdiği anlaşılmakla, davacı-birleşen davanın davalısının takip ve dava tarihi itibariyle tacir olmadığından ve taraflar arasında uyuşmazlığın nispi ticari davalardan da olmamasına göre davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı, Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı ile Samsun BAM 2.Hukuk Dairesinin 13/07/2023 Tarih, 2023/965 Esas ve 2023/782 Karar sayılı kararı) davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, asıl ve birleşen dava dosyasının talep halinde ve karar kesinleştiğinde, yetkili ve görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, asıl ve birleşen dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVALARIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Harç, vekâlet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacılar tarafından, HMK 20/1 maddesi gereğince işlem yapılmaz ve asıl ve birleşen dava dosyasının açılmamış sayılmasına karar verilirse; davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
Dair, asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekilinin ve asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı yüzülerine karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır