Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/670 E. 2022/681 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/670 Esas
KARAR NO : 2022/681

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/11/2020
KARAR TARİHİ : 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 17/11/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil idare ve davalı şirket hakkında, … 35. İş mahkemesinde … esas sayılı dosyası ile “işe iade taleple” dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda, davacı işçi …’nin talebinin kabulü ile kararın kesinleşme tarihinden itibaren 10 gün içerisinde işe başlamak üzere işverene başvurması sonucu işverence işe başlamak üzere işverene başvurması sonucu işverence işe başlatılmaması halinde davacının kıdemi ve fesih sebebi göz önünde bulundurularak takdiren 5 aylık brüt ücret tutarındaki tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak alındığını davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verildiğini, kesinleşen bu karar üzerine davacı işçi tarafından … 21. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkil ve diğer davalı şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, taraflara ödeme emirleri tebliğ edildiğini, gerekçeli kararda, davacı işçi lehine hesaplanan tazminat tutarının, asıl işveren-alt işveren tarafından müşterek ve müteselsilen ödenmesine karar verildiğini, olmasına karşın davalı taraf hiç bir ödeme yapmadığını, icra takip dosya borcunun tamamı 21/01/2020 tarihinde müvekkil idare tarafından ödenmek zorunda kaldığını, bu durum icra takip dosyası ile de sabit olduğunu, davalı taraf ile müvekkil idare arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi ve şartnamesinin ilgili maddelerinden de anlaşılacağı üzere, çalıştıracağı personele ilişkin her türlü hukuki sorumluluk davalı şirkete ait olduğunu, müvekkil idarenin hiçbir sorumluluğu olmadığı halde söz konusu icra takibine ilişkin ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkil idare, davalının ödemekle yükümlü olduğu paranın kendisine iadesi için 27/01/2020 tarihinde yazılı bir şekilde bu durumu karşı tarafa bildirdiğini, aksi halde yasal yollara müracaat edeceğini ihtar ettiğini, ancak aradan geçen süreye karın, davalı taraf müvekkile hiç bir şekilde ödeme yapmadığını, yapılan arabuluculuk görüşmesinde de konuya ilişkin bir uzlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle 30.800,00 TL’ nin ödeme tarihi olan 21.01.2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile beraber ödenmesine, yargılama, masraf ve giderleri ile vekalet ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 19/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen dosyaların kesinleşip kesinleşmediği hususlarının mahkemece tespitini, kesinleşme olmaması halinde ilgili dosyaların bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, mahkemenin huzurunda ikame edilen davanın ilişkin itirazlarımıza gelince, müvekkil şirketin dava konusu meblağı ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, … Müdürlüğü tarafından müvekkil firmanın aylık hak edişlerinden kesilmekte ve sözleşme sonunda işçilere ödenmek üzere … nezdinde oluşturulan havuza aktarıldığını, 1475 sayılı yasanın 1/son ve 4857 sayılı yasanın 2/6 maddesi kapsamında davacı asıl işverenin işçilik alacaklarından asıl işveren sorumlu olduğunun açık olduğu, davacı dava dışı işçinin asıl işvereni olduğunu, işçinin gerek işe giriş ve çıkışlarından gerekse çalışma hayatı sürecindeki tüm emir ve talimatları davacı vermiş olduğunu, olduğundan işçiye karşı işçilik haklarının tamamından hukuken kendisinin sorumlu olduğunu, davacının şartname ve sözleşmelere atıf yapması asıl işveren olan davacının işçi karşısında sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, dava dışı işçi asıl işverenin bünyesinde çalıştığını, bununla birlikte husumet ve zaman aşımı itirazı bulunduğunu, fahiş faiz taleplerinin de reddine karar verildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir ödeme yapma yükümlülüğünün bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: … yazı cevabı, … 35. İş Mahkemesinin …esas sayılı dosyasının uyap çıktıları, bilirkişi raporları, arabuluculuk son tutanak sureti, ödeme dekontu, gönderme emri, ödeme talimatı, kurum ödeme emri belgesi, muhasebe işlem fişi, tebligat mazbataları, ihale sözleşmesi, ihale şartnamesinin suretleri dosya arasında delil olarak mevcuttur.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile; dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde hazırlanan raporun “6. Değerlendirme ve hesaplama” bölümünde belirtilen gerekçelerle takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olmak üzere birinci seçenek olarak dava dışı işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işveren davacı üst işverene karşı kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunu mahkemece kabul edilmesi halinde (T.C. Yargıtay Y13. HD 2016/16956 esas 2018/5393 karar 8.5.2018 tarihli) TBK 167. Maddesi uyarınca davacının işçiye yaptığı ödeme tutarının yarısı oranında alt işverenlere rücu edebileceği, davalı şirketin diğer alt işverenler ile müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu rücuen tazminat meblağı (30.800,00-TL/2)=15.400,00-TL olduğu, … 35. İş Mahkemesi … esas 2019/199 karar sayılı 09.04.2019 tarihli ilamında; dava dışı, …’nin 07.03.2006-29.07.2016 tarihleri arasında 10 yıl 4 ay 22 gün (3797 gün) davalı … nezdinde farklı taşeron şirketlerde sigortalı olarak çalıştığının tespit edildiği, dava dışı işçi …’nin 01.01.2016-29.07.2016 tarihleri arasında 6 ay 28 gün (210 gün) davalı işyerinde istihdam edildiği, hizmet süresi doğrultusunda davalı şirketin sorumluluğunun 851,71-TL olduğu, 2. Seçenek: hizmet sözleşmesinde ödenen işçilik alacağının tamamının rücu edilebileceğinin taraflarca kararlaştırılmış olması halinde, davalı şirketin diğer alt işverenler ile müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu rücuen tazminat meblağının 30.800,00- TL olarak tespit edildiği, … 35. İş mahkemesi … esas 2019/199 karar sayılı 09.04.2019 tarihli ilamında; “dava dışı …’nin 07.03.2006-29.07.2016 tarihleri arasında 10 yıl 4 ay 22 gün (3797 gün) davalı … nezdinde farklı taşeron şirketlerde sigortalı olarak çalıştığı, dava dışı işçi …’nin 01.01.2016-29.07.2016 tarihleri arasında 6 ay 28 gün (210 gün) davalı iş yerinde istihdam edildiği, hizmet süreleri doğrultusunda davalı şirketin sorumluluğunun 1.703,45-TL olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi ek raporu ile; dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde hazırlanan raporun “5 değerlendirme ve hesaplama” bölümünde belirtilen gerekçelerle takdir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, taraflar arasında akdedilen tarafların imzasına havi 27/01/2016 tarihli malzemeli genel temizlik hizmet alımına ait sözleşmenin “yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları” başlıklı 22. Maddesinde; “yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarını, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlenmiş olup yüklenicinin bunlara aynen uymakla yükümlüdür şeklinde olduğu, 6. Bölümün ise sunulmadığını anlaşılmakla değerlendirme yapılamadığı, kök rapordaki hesaplama ve değerlendirmelerin yerinde olduğunu kanaatine varıldığını görülmüştür.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 2. bilirkişi ek raporu ile; dosya kapsamında mevcut bulunan bilgi ve belgeler ile yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusuna hukuki değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere seçenekli olarak hesaplama yapıldığı, birinci seçenek olarak dava dışı işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işveren davacı üst işverene karşı kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunu mahkemece kabul edilmesi halinde (T.C. Yargıtay Y13. HD 2016/16956 esas 2018/5393 karar 8.5.2018 tarihli) TBK 167. Maddesi uyarınca davacının işçiye yaptığı ödeme tutarının yarısı oranında alt işverenlere rücu edebileceği, davalı şirketin diğer alt işverenler ile müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu rücuen tazminat meblağı (30.800,00-TL/2)=15.400,00-TL olduğu, … 35. İş Mahkemesi … esas 2019/199 karar sayılı 09.04.2019 tarihli ilamında; dava dışı, …’nin 07.03.2006-29.07.2016 tarihleri arasında 10 yıl 4 ay 22 gün (3797 gün) davalı … nezdinde farklı taşeron şirketlerde sigortalı olarak çalıştığının tespit edildiği, dava dışı işçi …’nin 01.01.2016-29.07.2016 tarihleri arasında 6 ay 28 gün (210 gün) davalı işyerinde istihdam edildiği, hizmet süresi doğrultusunda davalı şirketin sorumluluğunun 851,71-TL olduğu, 2. Seçenek: hizmet sözleşmesinde ödenen işçilik alacağının tamamının rücu edilebileceğinin taraflarca kararlaştırılmış olması halinde, davalı şirketin diğer alt işverenler ile müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu rücuen tazminat meblağının 30.800,00- TL olarak tespit edildiği, … 35. İş mahkemesi … esas … karar sayılı 09.04.2019 tarihli ilamında; “dava dışı …’nin 07.03.2006-29.07.2016 tarihleri arasında 10 yıl 4 ay 22 gün (3797 gün) davalı … nezdinde farklı taşeron şirketlerde sigortalı olarak çalıştığı, dava dışı işçi …’nin 01.01.2016-29.07.2016 tarihleri arasında 6 ay 28 gün (210 gün) davalı iş yerinde istihdam edildiği, hizmet süreleri doğrultusunda davalı şirketin sorumluluğunun 1.703,45-TL olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davacı kamu kuruluşunun dava dışı işçiye ödediği işçilik alacaklarını davalı şirketten asıl işveren ve alt işveren ilişkisi kapsamında rücuen tazmini davasıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Dava konusu olayda da taraflar arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisinin mevcut olup olmadığı araştırılacaktır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde, müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişki düzenlenmiş olup; “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki bu hükümde, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki davaya konu, … 21. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası, … 35. İş Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyalarının incelenmesinde, davacı kamu kuruluşu ile davalı şirket arasındaki ilişkinin alt iş veren ve asıl işveren ilişkisi olmadığı ve muvazaalı olduğundan ve baştan itibaren davacının işçisi sayılması gerektiğinden bahisle, dava dışı işçinin davacı kamu kuruluşu bünyesinde işe iadesine karar verildiği, davacının da bu mahkeme ilamında belirtilen miktarı dava dışı işçiye ödemek suretiyle taraflar arasındaki sözleşme ve şartnameye dayanarak davalı şirketten rücuen alacak talep ettiği görülmektedir. Dava konu İş Mahkemesi dosyası istinaf denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Dolayısıyla bu karar ile davacı ile davalı arasında asıl ve alt iş veren ilişkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda davacı kamu kuruluşunun muvazaalı işleme dayanarak davalı şirketten ödediği bedelleri rücuen talep etmesi mümkün değildir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, T:03.02.2020, E: 2019/628, K: 2020/653).
Yukarıda anlatılan gerekçe ile baştan itibaren davacı kamu kurumunun işçisi sayılan ve bu hususu içeren kararın kesinleştiği de dikkate alınarak, davacının dava dışı işçiye yapılan ödeme nedeniyle davalıya ödediği bedeli rücu edemeyeceği anlaşılmakla açılan davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 525,99 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 445,29‬ TL harcın davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)