Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/669 E. 2021/130 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/669 Esas
KARAR NO : 2021/130 Karar

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin maliki bulunduğu … adresinde bulunan ve tapuda 5/6 pafta, 6671 parselde kayıtlı olan taşınmazın bulunduğu binanın tamamının 26.09.2019 tarihinde İstanbul’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremde tamamen hasarlı ve oturulamaz hale geldiğini, bu durumun karot raporu ve … Belediyesince tanzim edilen 10.03.2020 tarihli Riskli Yapı Raporu ile de tespit edildiğini, binada oturmanın can güvenliği açısından riskli olduğu için müvekkil ve diğer maliklerce tahliye edildiğini, binanın riskli yapı olduğu için yıkılarak yeniden inşasının zorunlu hale geldiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi zarara uğradığını, yıkılan binanın yeniden inşasının devam etmekte olduğunu, deprem nedeniyle hasar gören ve kullanılamaz hale gelen müvekkiline ait dairenin hasarlı ve oturulamaz hale geldiğini, müvekkiline ait dairenin hasar tarihinde yürürlükte olan 68.530,00-TL sigorta bedeli 28.03.2019 tanzim tarihli ve … numaralı DASK poliçesinin mevcut olduğunu, müvekkili tarafından davalıya yapılan ihbar ve poliçe teminat tutarın ödenmesi talebi üzerine, hasar dosyası açıldığını ve binanın tamamen hasarlı olmasına rağmen poliçe teminat tutarının ödenmediğini, poliçe bedelinin 68.530,00-TL olduğunu, %2 poliçe muafiyeti olan 1.370,60-TL düşüldükten sonra 67.159,40-TL nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, fazlaya dair hakların saklı kalmak üzere alacağın 26.09.2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini ve yargılama giderleriyle ücret-i vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun, davacı sigortalının hasar talebini, eksper raporlarının tespitlerine göre değerlendirildiğini, binada meydana gelen hasarın deprem sebebiyle meydana gelip gelmediğinin nasıl ve kimlerce yapılacağının ise yasal düzenlemelerle açıkça belirlendiğini, binanın yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklere uymaması nedeni ile yıkılıp yapılmasının yasak olarak iyileştirme olduğunu, Zorunlu Deprem Sigorta kapsamında olmadığını, zorunlu deprem sigortası poliçelerinin sigortalıların beyanlarına göre oluşturulmakta olduğunu, poliçedeki teminat miktarının DASK’ın sorumluluğunun üst sınırını teşkil etmekte ve zararın meydana geldiği tarihteki serbest piyasa rayiç birim fiyatlarına göre hasar bedelinin belirlenmesi gerektiğini, sigorta poliçesindeki deprem rizikosunun amacının deprem nedeniyle meydana gelen hasarın yani riziko nedeniyle oluşan gerçek zararın giderilmesi olduğunu, rizikonun yapının yapım eksikliğinden mi yoksa depremden mi meydana gelip gelmediği, zararın zorunlu deprem sigortası kapsamında bulunup bulunmadığının tespitinin gerekmekte olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin her iki taraf için ticari iş niteliğinde olmadığından avans faiz talebinin de kanuna aykırı olduğunu, bundan dolayı haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE
Dava; DASK Sigorta Poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay kapsamında öncelikle olarak irdelenmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK)2. Maddesinde Kanunun kapsamı; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (1) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
TKHK’nın 73. Maddesinde ise; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi, ile tüketici mahkemelerinin görev alanının tüketici işlemleri ile sınırlandırılmış, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser. taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Bahsedilen yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında: dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 3. 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca tüketici işlemlerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, somut uyuşmazlıkta: taraflar arasında mesken niteliğindeki taşınmaz nedeniyle düzenlenen zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı hukuki ilişkinin bulunduğu, bu hukuki ilişki uyarınca davacının tüketici, taraflar arasındaki sigorta ilişkisinin de tüketici işlemi sayılacağı, yasal düzenlemeler gereğince davanın, açıldığı tarih itibari ile tüketici davası vasfında olup tüketici mahkemelerinin görev alanına girdiği anlaşılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Emsal karar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/2529 Esas. 2020/308 Karar sayılı kararı.)
HÜKÜM :
1- Davanın Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-)Kararın kesinleşmesinden itibaren talep halinde dosyanın görevli NÖBETÇİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, belirtilen süreler içerisinde taraflarca başvuruda bulunulmadığı takdirde resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-)6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli Mahkemede hüküm altına alınmasına ancak Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi ve bu durum belirtilerek Mahkememizden talepte bulunulması durumunda harç ve yargılama giderleri konusunda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır