Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/629 E. 2023/828 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/688 Esas
KARAR NO : 2023/821

DAVA : Sözleşmenin Sona Ermesinden Kaynaklı Teminatın İadesi, Ayıplı Maldan Kaynaklı Karar İle Müspet Zararın Tanzimi
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan sözleşmenin sona ermesinden kaynaklı teminatın iadesi, ayıplı maldan kaynaklı zarar ile müspet zararın tanzimi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 25.07.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10.08.2016 tarihli tüm hakları davacı şirkete ait “…” markası için “…” imzalandığını, imzalanmış olan bu su üretim sözleşmesi kapsamında … şişelere doldurulduğunu, ambalajlandığını, belli sayıda paketlenmiş içme suyu üretmeyi, davacı şirketin ise suları ihraç etmeyi taahhüt ettiğini, ticari ilişkinin karşılıklı olarak Haziran 2018 tarihine kadar devam ettiğini, bu süre içerisinde Haziran 2017 Aralık 2017 tarihleri arasında üretici …’in ürettiği bir takım mallarda paketleme hatası çıktığını, bu malların ihraç edilen yerde ayıplı bir şekilde yüklendiğinin ortaya çıktığını, malların imha edilmesi gerektiğini, bu durumun suların paketlenmesi ve palet aralarına konulan hava yastıklarının işe yaramaması nedeniyle oluştuğunu, sonrasında 16.01.2018 tarihli mailler ile bu ayıplı yüklemenin davacı şirkete 30.000 EURO zarara soktuğu konusunda tarafların mutabık kaldığını, bunun karşılığı olarak davalı şirketin bu zararı tanzim edeceğini belirttiğini, ancak ilgili zarar hakkında yardımcı olmasını istediğini, davacının bu isteği kabul ederek ilgili zararın 15.000 Euro’luk kısmının satın alınarak her konteynerden 500,00 Euro indirim şeklinde, ikinci 15.000,00 Euro’luk kısmının iste fiyatlarda indirim şeklinde davalı şirket ile anlaştığını, tanzim süreci devam ederken davalı şirketin paketleme malzemesinde ve kullanılan hava yastıklarında değişiklik yaptığını ve bu iyileştirmelerden sonra tarafların ticari ilişkisinin devam ettiğini, davacı şirketin sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, taraflar arasında ticari ilişkinin bozulması üzerine davalı şirketin daha sonra davacıdan alınmayacağı bildirilen shrink bedelleri ile karşılığı peşinen ödenmiş etiketleri davacı şirkete fatura olarak yolladığını, bu faturaların süresi içerisinde noter ile iade edildiği ve kabul edilmediğini, bunun imzalanan sözleşmeye göre fiyat artışı yapılamayacağını, yapılsa bile sözleşmeye göre güncelleme yapılabileceğinin hatırlatıldığını, bununla birlikte davacı şirketin haksız fiyat artışlarından kabul etmemesi üzerinde davalı şirketin vade sağlamak için verilen teminat mektubunu tehdit unsuru olarak ileri sürdüğünü, davacı şirketin vadesi gelmiş ve ödenmemiş bir borcu yokken söz konusu teminat mektubunun davalı tarafça paraya çevrilmesi ticari ilişkiyi ve güveni ortadan kaldırdığını, mal bedellerinin teminatı için verilmiş olan mektubun teslim alınmış malların ve bunlara ait henüz vadesi gelmemiş faturaların bedelleri için paraya çevrildiğini, açıklanan bu nedenlerle; davanın kabulünü, teminat mektubunda bakiye 68.478,857 TL bedelin istirdatını ve bu bedele tahsilat tarihine kadar avans faizi işletilmesini ve ayrıca erken tahsilat nedeni ile talep etmiş oldukları faiz bedellerinin davacıya ödenmesini, davalı tarafın ürettiği ayıplı malların davacıya vermiş olduğu zarardan bakiye 11.986,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren TCMB kamu bankalarının Euro ile açılmış yıllık mevduat hesabı için uyguladığı faiz oranında faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, sözleşmenin davalı tarafından haksız şekilde sürdürülemez hale getirilmesi sebebi ile davacı şirketin uğramış olduğu müspet zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 30.11.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmenin tanzim tarihinde dava dilekçesinde belirtilmeyen “Ürün ve Fiyat Listesi”nin de taraflarda imza altına alındığını, davalı şirketin davacı tarafa sunduğu fiyat listesinin davacının alım taahhüdüne göre şekillendiğini, davacı tarafın her ne kadar iyi niyetli şekilde ticari ilişkisinin başladığını belirtmiş ise de ilk aylardan itibaren davacının davalı şirkete karşı taahhütlerini yetine getirmediğini, davacı tarafın sözleşme gereği en önemli yükümlülüğü olan ürün fiyatlamasının temeli olan alım taahhüdü sözleşmenin kuruluş aşamasında ihlal ettiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.9. Maddesinde “… yıllık minimum 150 konteynerlik mal alımı taahhüt eder. Ek 1’de aylık bazda miktarlar detaylı olarak belirtilmiştir.” düzenlemesiyle tarafların açık şekilde alım taahhüdüne ilişkin esasları ortaya koyduklarını, davacı tarafın yükümlülüklerini taahhütlerini yerine getirmediğini, Haziran 2017 öncesinde 85 konteynerlik ürün almayarak sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, davalı şirketin sözleşmenin devamına yönelik iyi niyetli olarak davacı tarafa Haziran 2017’den itibaren sipariş talebi geçmeye başladığını, davalı şirket mutabık kalınan rakamlar üzerinden ticaretin devam edeceği algısı taşımasına rağmen bu tarihten itibaren davacı tarafından şirketin başkaca herhangi bir müşterisinden almadığı heri bildirimlerin yapılmaya başladığını, davacı tarafın Haziran 2017 yılından itibaren ürünlerde hatalı yüklemeler odluğu iddiasında bulunduğunu, davacının ayıplı yüklemelerden kaynaklı olarak sözde 30.000,00 Euroluk zararı olduğu konusunda hiçbir zaman mutabık kalınmadığını, davacının zarar gördüğünü iddia ettiği ürünlerin numunelerini davalı şirkete tüm ısrarlara rağmen göndermediğini, davalı şirketin davacı şirketin alım taahhütlerini yerine getirmemesine rağmen tüm iyi niyetliyle sözleşmeyi ayakta tutmak için davacının ticaretin devamı koşulu ile bu aşamadan sonra gerçekleştireceği siparişlerden indirim olanağı dahi sunduğunu, davacının bu durumu 30.000 Euroluk zararının kabul edildiği şekilde yorumlanması hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı şirketin güncel fiyat teklifini sunması üzerine davacı taraf yetkilileri tarafından 04.06.2018 tarihinde davacı tarafında sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, söz konusu ürün ve ambalajların bedellerinin ödenmeyeceğini bildirmesi üzerine davacı tarafından verilen teminat mektubunun davalı şirketçe bozdurulduğunu, açıklanan bu nedenlerle; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 06.06.2023 tarihli dilekçesi ile “Başlangıçta teminat mektubundan bakiye 68.478,857 TL olan talebimizi 46.893,973 TL arttırarak 115.372,83 TL olarak ıslah ettiği” ve ıslah harcını ikmal ettiği görüldü.
DELİLLER: Bilirkişi Kök ve Ek Raporları, … 27. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve tebliğ şerhi, tanık beyanları, Islah Dilekçesi, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
17.07.2019 tarihli duruşmada davalı tanığı… özetle; “Ben … firmasında 2015 yılının ocak ayından beri çalışmaktayım. İhracat operasyon sorumlusu olarak çalışmaktayım. Tüm operasyon süreci ile ilgilenmekteyim. Sevkiyatlar ve siparişler ile ilgilenmekteyim. … meşrubatla 2016-2017 yıllarında çalışmaya başlamıştık. 2018 hazirana kadar devam etti. … meşrubat aylık alım taahhütleri yüksekti. İlk 5 6 ayda bu taahhütler tam olarak yerine gelmedi. Hiç siparişin verilmediği aylar da oldu. Sözleşmelerde bu taahhütler belirlenir. Genelde fiyatlandırmalar da bu taahhütlere göre yapılır. … firma 30 ülkeye ihracat yapan, 55 60 firmayla çalışan firmadır. Her firmayla ufak tefek sorunlar yaşanır. … firması mukavemet konusunda iyileştirme talep etti, streçin rengini şeffaftan beyanza çevrilmesini ve shrinkin boyuyla ilgili iyileştirme talep etti. Bizim üretimlerimiz standarttır. … talepleri ayıba ilişkin değil iyileştirmeye ilişkin taleplerdir. Böyle talepler zaman zaman gelir. Bu ekstra talepler uygunsa yerine getirilir. Streçin rengini … talebine uygun olarak mevsimsel olarak değiştirdik. Bu değişiklik güneşten korunmayla alakalıdır. … boyunu da 52 cm yaptık. Sorulan soru üzerine; … meşrubat bize bazı mallarda koku ve tat problemi yaşadıklarını belirttiler. Biz de onlara ürünleri gönderin, analiz ettirelim, inceleme yaptıralım diye geri döndük. Ancak talep edilmesine rağmen bu konuda herhangi bir evrak geri gelmedi. Biz de elimizdeki ürünleri inceleyip rapor hazırladık. Elimizdeki numunelerden inceleme yaptık ve … meşrubata bu raporu verdik. Bu rapordan sonra 3-4 ay beklenildi. Tekrar sipariş verdiğimizde onlara destek olacağımızı, indirim yapabileceğimizi söyledik. Ama sipariş verilmeye devam edilmiş olsaydı indirim yapılabilecekti ama yapılamadı. Şubat 2018’de tekrar onlarla çalışmaya başladık. Haziran 2018’e kadar kendilerine 30’a yakın konteynerlerle mal gönderdik ve bu hususlarda şikayet almadık. Şubattan hazirana kadar indirim yapıldı. … Meşrubatın koku ve tat problemi saklama koşullarından veya başka gıdalarla etkileşiminden olabilir. Bizim o konuda inceleme yapabilecek durumumuz olamaz. Biz malları gönderirken doldurulması gereken bir kalite formu gönderiyoruz. Bu form bize gönderilmedi.” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
17.07.2019 tarihli duruşmada davalı tanığı … özetle; “Ben 6 yıl önce … firmasında çalışmaya başladım. Şu anda ihracat müdürüyüm. Ayrıca şirket yönetim kurulu başkan yardımcısıyım. Tüm satışlar, tüm genel işlerle ilgiliyim. … meşrubat naturella marka su satmak istediklerini, bu konuda bizimle çalışmak istediklerini ve suyu özellikle Almanya, Belçika ve Hollandada marka haline getirmek istediklerini söylemişlerdi. Biz de bu amaçla üretime başlamıştık. Ancak vermiş oldukları taahhütleri yerine getiremediler. Örneğin 15 konteyner sipariş verecek idilerse 3 yada 5 konteyner sipariş verdiler. Onların zorlanmasına hak verdik. Onlar satış yapmak istedikleri pazarlara giremediklerini, rekabetin yoğun olduğunu söylediler. Bu uzun süreli bir iş olduğundan hem onlar hem de biz kazanacağımızdan aralık 2017de toplantı yaptık ama bu toplantıda zararlarının oluştuğunu söylediler. Bunun nasıl çözüleceği konusunda bizlere talep ilettiler. Biz de onlara destek olacağımızı söyleyerek aramızdaki ticari ilişki bir süre daha devam etti. Ve desteğimizi faturalara yansıttık. Haziran 2018de ticari ilişki sona erdi. Ticari ilişkimizi … şirketi Haziran 2018de sonlandırdı. Biz onlara desteğimizi göstererek her siparişte indirim yaparak desteğimizi 30.000 Euro’ya tamamlayacaktık. Onlar satışlarının artacağını söylemelerine rağmen kendi istekleri ile aramızdaki ticari ilişkiyi sonlandırdılar. Biz her siparişte müşterilerimize malı aldıklarından sonra 1 hafta içerisinde sorun varsa bize dönmelerini isteriz. Su bozulmaz. Suyun bozulmuş olması bizim teslimden sonra müşterinin yanlış depolamasından kaynaklanır. Sözleşme onlar tarafından sona erdirildikten sonra biz de iş bankası teminat mektubunu nakde çevirdik. Sözleşmede sözleşme sona erince elimizde onlar için ürettiğimiz mal kalırsa teminat mektubunun nakde çevrileceği yolunda hüküm vardır. Dolayısıyla sözleşmenin onlar tarafından sona erdirilmesi sonucunda teminatı nakde çevirdik.” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Talimat mahkemesinde 28.05.2019 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı … özetle; “Ben davacı firmada yaklaşık 2,5 yıldan bu yana ihracat uzmanı olarak çalışmaktayım, çalıştığım davacı firma, ihraç edilmek üzere davalı firmadan bizim markamızı taşıyan ambalajlı su üretimi anlaşması yapıldı, bu anlaşma kapsamında davalı şirketin üretip de yurt dışındaki müşterilerimize ihraç ettiğimiz su ürünlerinde paketleme, paletleme ve şişelerdeki mukavemetin düşük olması sebebi ve ayrıca şişelenen sularda koku olduğu yurt dışı müşterileri tarafından tarafımıza bildirilerek sipariş iptalleri ile karşılaştık, bu sorunu derhal davalı firmaya bildirdik, bu firma da sorunları gidereceğini ve çalıştığım şirketin zararını tazmin edeceklerini beyan etmelerine rağmen, sorunu gidermedikleri gibi davacı firmanın zararını da tazmin edemediler, sonradan ürün fiyatında sözleşmeye aykırı olarak birden fazla fiyat artış talebinde bulundukları için davalı şirket ile olan sözleşme feshedildi, ayrıca kur artışından ve sair sebeplerden dolayı bu fiyat artış talebinde bulunmadan önce, fiyat artışına gitmeyeceklerine dair e-mail ile bize bildirimde bulunmuşlardır, bu bildirime rağmen fiyat artış talebinde bulunmuş, çalıştığım şirket de bu talepleri gerek ayıplı mal üretiminden, gerekse de önceki beyanlarının aksine fiyat artışı talebinde bulunması sebebi ile davalı şirket ile olan iş ilişkisi sona erdirilmiştir, bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum,” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Talimat mahkemesinde 28.05.2019 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı … özetle; “Ben davacı şirketin 2014 yılından bu yana ortağı ve yetkilisiyim, yurt dışına kendi markamız ile ihraç etmek üzere davalı şirketten bizim adımıza fason şişe suyu üretimi yapmasını istedik, 2016 yılı Kasım aylarında davalı şirket bizim adımıza yurtdışına ihraç edilmek üzere şişelenmiş su imalatı yaptı, bu üretilen ürünleri yurtdışına ihraç ettikten sonra suyun tüketim aşamasında şişelerin mukavemeti düşük olduğundan şişelemeye ilişkin bize müşterilerimizden geri dönüşler oldu, bu durumu davalı şirkete ilettik, onlar da imalat aşamasında kullandıkları preformdaki ısıdan dolayı hatanın kaynaklandığını, bunu düzelteceklerini söylediler, daha sonra ürettikleri ve bizim tarafımızdan yurt dışına gönderilen ürünlerin bu sefer de paketleme sorunlarının bulunduğu müşteriler tarafından bize iletildi, bu ayıplar da davalı firmaya iletildi, bunun üzerine davalı firma “Size bu sebeple yaşattığımız mağduriyeti gidermek için bundan sonra üretilecek ürünlerde fiyat artışına gitmeyeceklerini ve yaşadığımız mağduriyet ve zararın fatura altı indirim ve iade yapacaklarını” beyan ve taahhüt ettiler, ancak buna rağmen 2018 yılına girdiğinde zararımızı karşılamadıkları gibi, fiyat artışına gittiler, ben de oluşan zarar da dikkate alınarak sözleşme hükümlerine uygun bir artışı kabul edebileceğimi söyledim, ancak onlar mutabakata varmadan aynı hafta içerisinde 2 kez üst üste fiyat artışına gittiler, bu fiyatlar ile ticaretin faydalı olmayacağı ve şirkete zarar vereceği kanaatine vardığımdan sözleşmedeki şartlar ve sözleşmede belirlenen sürenin beklenmesine müteakiben sözleşmeyi feshedebileceğimi söyledim, ancak bu hususu da dikkate almadılar, haksız yere teminat mektubumuzu nakde çevirdiler, bu şekilde de mağduriyetimize yol açtıkları için sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldık, keza yasal mevzuat gereği aynı marka ile su üretimi ve ihracatı yapabilmek için tek bir kaynak ile anlaşma yapmamız zorunlu olup, anlaşma yaptığımız davalı şirket ile yaşanan sorunlar nedeni ile ticari faaliyeti devam ettirmek bizim için katlanamaz bir durum doğurduğundan diğer bir şirket ile anlaşıp faaliyete devam etmek için mevcut sözleşme feshedilmiştir, söyleyeceklerim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum,” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Talimat ile alınan 09.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “1-Davalı işyerinde üzerinde” …”- Marka No:…-Ticaret-Hizmet markasına ait baskısı bulunan … , streç ve su şişesi etiketi ( 330 ) ml stokta var olduğu, 2-Davalı işyerinde“… “ markasına ait paketlenmiş su şişeleri , yüklemeye hazır palet , hava yastığı gibi herhangi bir ürüne rastlanmadığı, 3-Örneği alınan streçler haricen ölçülmüş … baskısının yer aldığı 2 etiket arasında ki alanın “54 em” olduğunun tespit edildiği, resimlerde görülen hava yastıklarının yeterli olmayabileceği ,bunun dışında paketlenmiş ve yüklemeye hazır ayıplı herhangi bir ürün tespiti yapılamadığı” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Talimat ile alınan 18.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı defter ve belgelerini incelediğimde; Davacı ile Davalı arasında 2016 yılında başlayan ticari ilişki’nin mal teslimi ödeme şeklinde kayıt olduğu 11/07/2018 tarihinde 27.310,45 TL Davalı’nın alacaklı olduğu, cari hesabı ile defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, kanuni defterlerinin zamanında usülüne uyguün tasdik edildiği tarafımdan görülmüştür. Dava dosyasındaki ekleri incelediğimde Davalı tarafından düzenlenmiş ancak Davacı kayıtlarında kesinlikle görünmeyen 3 adet fatura olduğu tespit edilmiştir. Bu faturalar ; … tarih … nolu 64.138,25 TLU’lik Baskı ücreti faturası … tarih …nolu 4.118,34 TL’lik Baskı ücreti faturası 08/06/2018 tarih …nolu 1.,640,24 TL’lik Baskı ücreti faturası Toplam: 69.896,83 TL’lik Baskı ücreti faturası Davalı tarafından kesilmiş Dava dosyasında görünüyor ancak Davacı kayıtlarında görülmemektedir. Davacı cari hesaplarında Davalı 27.310,45 TL alacaklı görünmektedir.” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Talimat ile alınan 10.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dosyadaki mübrez belge, bilgi, davalının ticari defter ve belgeleri ile yapılan sınırlı inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişkisinden haksız ödenen paranın istirdadı istemine ilişkin açıldığı, 1.) Davalı şirketin 2016,2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, 2.). 08.06.2018 tarihinde davalı şirket tarafından nakde çevrilen teminat mektubu bedeli olan 200.000,00 TL’nın mahsubundan sonra davalının ticari defterlerine göre 31.12.2018 tarihi itibarıyla davalının davacıdan 3.353,84 TL. alacaklı olduğu, 3.) Taraflar arasında imza edilen sözleşme kapsamında davacının yıllık 150 konteynır mal alması gerekirken davalı şirketin ibraz ettiği faturalara göre 12 ayda 83 konteynır mal aldığı, (faturalardaki suların miktarı konteynır cinsinden değil koli cinsinden belirtildiği için davalı şirket yetkililerinden alınan bilgiler doğrultusunda koli miktarları konteynıra çevrilmiştir. Koli miktarlarının konteynır cinsinden kesin miktarının tespitinin yaptırılması ile taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, 4.) Taraflar arasında imza edilen 10.08.2016 tarihli … Markası Adı Altında Su Üretim Sözleşmesi’nin md.6.2. de ..’in her sipariş bedeli ürünlerin teslim edildiği tarihi takip eden 60 gün içerisinde …’in …Bankası … Şb.ne nakden ödeyeceği hüküm altına alındığı, davalı şirket tarafından aşağıdaki faturaların 60 gün vade günü beklenmeksizin 08.06.2018 tarihinde teminat mektubunun nakde çevrilerek tamamının tahsil edildiği, 11.07.2018 700,36 davacı vekilinin dava dilekçesinde ifade ettiği ancak fatura sayısını vermediği 3.620,10 EUR (19.186,53 TL ) tutarlı fatura tarafımıza ibraz edilmemiş, davalı şirketin ticari kayıtlarında da bulunamamıştır. 5.) Sayın Mahkeme davalı şirketin haksız yere teminat mektubunun nakde çevrilmesine karar vermesi halinde vade tarihleri dikkate alınarak avans faiz oranı uygulanarak faiz hesaplaması yapılacağı,” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
04.07.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “1) Davacı ve davalı ticari defterlerini inceleyen bilirkişilerin taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarına ilişkin hiçbir inceleme yapmadan düzenledikleri raporlara göre tarafımızdan bulunan farklar neticesinde davacı yanın 2018 yılına ait 320.01.010 nolu hesabındaki 142.683,28 TL alacak bakiyesinin 320.01.021 nolu hesaba devrinin yapılmadan davalı yanın 2018 yılı sonu itibariyle 27.310,45 TL alacaklı olduğu görülmüş olup, davacı yanın 320.01.010 nolu hesaptan olan 142.683,28 TL alacağının gözetilmediği doğru hesaplamanın 142.683,28 TL – 27.310,45 TL = 115.372,83 TL davacının alacaklı olduğu, 2) İlgili sözleşme maddesinin 6.5 kısmına göre fiyat artış tarifesi belirlenmiş olmakla beraber, tarafların ayıplı mal teslim edilmesi sonucu aralarında başka bir anlaşma yaparak ürün bedellerinde indirim yoluna gidildiğinin dava dosyasına mübrez maillerden görüldüğü gibi bu hususun faturalara da yansıdığı, 3) Davacının sözleşmeye aykırı olarak alım taahhüdüne aykırı bu davranışı karşısında davalının 1 yılı geçen bir süre sessiz kalması ve ardından sözleşmede kararlaştırılanın aksine davacı aleyhine ağırlaştırıcı şekilde fiyat artışı yapılması ticari ilişkinin zedelendiğinden sebeple teminat mektubunu nakde çevirmesinin TMK m.2 dürüstlük kuralına aykırı olduğu, ” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
14.02.2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacı yanın davalı yandan 115.372,83 Tl alacaklı olduğu, Tarafların mail yolu ile 30.000,00-Euro’luk bir zararın söz konusu olduğunu ve bu zararın peyderpey ödenmesini kararlaştırtırdığı, hâl böyle davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususunun ihtilaf kapsamında olmadığı, bu noktadan itibaren irdelenmesi gereken hususun, davacının dava ve iddiasına konu olduğu üzere 30.000,00-Euro’nun iadesinden kalan bakiye bedelin gerçekten 11.986,00-TL’ye tekabül edip etmediğine ilişkin olması gerektiği, Ancak dosya münderecatından 30.000,00-Euro’nun ödenmesi kapsamında hangi tutarda ödemenin gerçekleştiği ve bakiye bedelin ne olduğuna ilişkin bir emareye rastlanılamadığı; hâl böyle olunca davacı şirketin ayıplı mal kapsamında bakiye alacağının tespitinin gerçekleştirilemediği, Davacının işbu zarar talebi açısından da, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle herhangi bir zarara uğranılıp uğranılmadığı, şayet uğranıldı ise hangi miktarda zarara uğranıldığına dair hususları, tevsik edici somut ve objektif bir belge sunulmadığından, mali olarak varsayımsal olarak bir değerlendirme yapma olanağının bulunmadığı,” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin sona ermesinden kaynaklı teminatın iadesi, ayıplı maldan kaynaklı zarar ile müspet zararın tanzimi davasıdır.
Taraflar arasında 10.08.2016 tarihinde tüm hakları davacı şirkete ait “…” markası için “… Markası Adı Altında Su Üretim Sözleşmesi” imzalandığı, su üretim sözleşmesi kapsamında davalının plastik şişelere doldurulmuş, ambalajlanmış ve belli sayıda paketlenmiş içme suyu üretmeyi, davacının ise suları ihraç etmeyi taahhüt ettiği, bu ticari ilişkinin Haziran 2018’e kadar devam ettiği, Haziran 2017- Aralık 2017 tarihleri arasında davalının ürettiği bir takım mallarda paketleme hatası çıktığını, bu malların ihraç edilen yerde ayıplı bir şekilde yüklendiğinin ortaya çıktığını ve malların imha edilmesi gerektiğini, bu durumun suların paketlemesi ve palet aralarına konulan hava yastıklarının işe yaramaması nedeniyle oluştuğu, davalının başta kabul ettiği zararı sonradan kabul etmeyerek ödemediğinden bahisle işbu davanın açılmış olduğu görülmektedir. Davalı yanca üretilen mallarda hata bulunmadığı ve davacı yan ile mevcut zararın kabul edildiğine ilişkin mutabakatın olmadığından bahisle davanın reddinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Talimat Mahkemesinde hazırlatılan 09.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı işyerinde üzerinde “…” Marka No: …- Ticaret-Hizmet- markasına ait baskısı bulunan …, streç ve su şişesi etiketi (330) ml stok var olduğu, davalı işyerinde “…” markasına ait paketlenmiş su şişeleri, yüklemeye hazır palet, hava yastığı gibi herhangi bir ürüne rastlanmadığı, örneği alınan streçler haricen ölçülmüş … baskısının yer aldığı 2 etiket arasındaki alanın “54 cm” olduğunun tespit edildiği, resimlerde görülen hava yastıklarının yeteri olmayabileceği, bunun dışında paketlenmiş ve yüklemeye hazır ayıplı herhangi bir ürün tespiti yapılamadığı, belirtilmiştir.
Tarafların ticari defter ve kayıtlarının … ili dışında olduğu görülmekle incelenmesi için ilgili mahkemelere talimat yazılmış, hazırlanan raporlardan sonra dava dosyası tarafların ticari defter ve kayıtlarındaki farklılığın neyden kaynaklandığı ve davacı yanca alacak talebinin yerinde olup olmadığı hususunda rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 04.07.2022 tarihli raporda; “2016 yılı farklar, davalı yıl sonu 120.01.985 nolu cari hesap 87.769,19 borç ve 120.01.9851 nolu hesabı 24.626,84 alacak bakiyesi verdiği görülmüştür. Carileri topladığımızda davacı 2016 yılı itibariyle 63.142,35 borçlu, davalının yukarıdaki hesap ekstresindeki 16.805.03 borç kalanı veren tutar davacıda görünmemektedir. Dolayısıyla davacının ekstresinde görünmeyen 16.805.03 yi 63.142,35 TL’den çıkarırsak davacının 2016 bakiyesi olan 46.337,38 tutarına eşit olduğu görülmüştür.
2017 yılındaki cari hesaplarında yukarıda görüldüğü üzere davalı … – … cari ekstresi olarak borç ve alacak bakiyelerindeki tutarlar davacı … 2017 yılındaki … cari ekstresinde bulunmamaktadır. Davalı … carisi alacak bakiyesini 2017 yılı içerisinde kur farklarından dolayı 1.038,76 TL fazla yazmıştır. Kur farkı ile alacak hesabının toplamın da 42.547,19 TL alacak tutarı davalıda fazla yazılıp davacı hesaplarında bulunmamaktadır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6. maddesi ücret ve ödenmesi hususlarını düzenlemektedir. İlgili sözleşme maddesinin 6.5 kısmına göre fiyat artış tarifesi belirlendiği, bu tarifeye ek olarak, tarafların ticari hayatın devamlılığını sağlamak adına, bazı ürünlerin ayıplı olması sebebiyle bedelde indirim yoluna giderek, paket fiyatını 0.90 EURO olarak belirlediği dosyaya mübrez belgelerden görülmekte ve taraflar arasında yer alan faturalara yansımış durumdadır. Davacı tarafından, düzenlenen faturalara itiraz edildiği tespit edilmiş olup, … 17. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle, 07.06.2018 tarihli … serisi … nolu, 64.138,25 TL tutarlı, … tarihli .. serisi … nolu, 5442,94 EUR tutarlı, 08.06.2018 tarihli … serisi … nolu, 4.118,34 TL tutarlı, 07.06.2018 tarihli … serisi … nolu, 64.138,25 TL tutarlı, …tarihli … serisi … nolu, 1.640,24 TL tutarlı, faturalara itiraz edildiği davalıya – bildirilmiştir. İhtarnameye cevaben davacı tarafından keşide edilen ihtarnamede, fatura içeriklerinin sözleşme hükümlerine ve usulüne uygun şekilde düzenlendiği sebebiyle iadesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6.5. hükmünün lafzı irdelendiğinde ise yılın belirli aylarında fiyat haziran ayında spesifik olarak fiyat güncellemesi yapılacağının belirlendiği görülmektedir.
Bununla beraber, taraflar arasında gerçekleşen mailleşmelerde normal şartlar altında mart ayında yapılması gereken fiyat artışının yapılmayacağı; 2018 yılının Haziran ayında kur dalgalanmaları ile davalının üretilen … marka sular özelinde fiyat artışı yapması sonucu taraflar arasındaki ticari ilişkinin zedelendiği; davalının davacıya ait teminat mektubunu nakde çevirdiği ve sonuç olarak davacının … 27. Noterliği’nin …tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hem doğan zararlarını talep ettiği hem de sözleşmenin feshedildiğini davalıya bildirildiği müşahede edilmiştir.
Alım taahhüdü içeren 5.9. maddede …’in yıllık minimum 150 konteyner mal alımı taahhüt ettiği sözleşme ile düzenlenmiştir. Davacının Kasım 2016- Haziran 2017 tarihleri arasında taahhüt edilen mal alımını gerçekleştirmediği ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak belirlenenden daha az sayıda ürün alımı gerçekleştirdiği, fakat davalının ticari ilişkiyi devam ettirerek sözleşmeyi feshetmediği görülmektedir. Davacının sözleşmeye aykırı olarak alım taahhüdüne aykırı bu davranışı karşısında davalının 1 yılı geçen bir süre sessiz kalması ve ardından sözleşmede kararlaştırılanın aksine davacı aleyhine ağırlaştırıcı şekilde fiyat artışı yapılması ticari ilişkinin zedelendiğinden sebeple ve henüz vade tarihi gelmemiş olan faturalar olmasına rağmen teminat mektubunu nakde çevirmesinin TMK m.2 dürüstlük kuralı kapsamında aykırılık teşkil edeceği, sözleşmenin davacı tarafından feshedilmesinin haklı sebebe dayandığı kanaatine varılmıştır.
Davacı ve davalı ticari defterlerini inceleyen bilirkişilerin taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarına ilişkin hiçbir inceleme yapmadan düzenledikleri raporlara göre tarafımızdan bulunan farklar neticesinde davacı yanın 2018 yılına ait 320.01.010 nolu hesabındaki 142.683,28 TL alacak bakiyesinin 320.01.021 nolu hesaba devrinin yapılmadan davalı yanın 2018 yılı sonu itibariyle 27.310,45 TL alacaklı olduğu görülmüş olup, davacı yanın 320.01.010 nolu hesaptan olan 142.683,28 TL alacağının gözetilmediği doğru hesaplamanın 142.683,28 TL – 27.310,45 TL = 115.372,83 TL davacının alacaklı olduğu, ilgili sözleşme maddesinin 6.5 kısmına göre fiyat artış tarifesi belirlenmiş olmakla beraber, tarafların ayıplı mal teslim edilmesi sonucu aralarında başka bir anlaşma yaparak ürün bedellerinde indirim yoluna gidildiğinin dava dosyasına mübrez maillerden görüldüğü gibi bu hususun faturalara da yansıdığı, davacının sözleşmeye aykırı olarak alım taahhüdüne aykırı bu davranışı karşısında davalının 1 yılı geçen bir süre sessiz kalması ve ardından sözleşmede kararlaştırılanın aksine davacı aleyhine ağırlaştırıcı şekilde fiyat artışı yapılması ticari ilişkinin zedelendiğinden sebeple teminat mektubunu nakde çevirmesinin TMK m.2 dürüstlük kuralına aykırı olduğu,” bildirilmiştir.
Hazırlanan heyet raporuna karşı taraflarca itiraz edildiği ve bu kapsamda ek rapor alınmasına karar verildiği ve bu kapsamda hazırlanan 14.02.2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacı yanın davalı yandan 115.372,83 TL alacaklı olduğu, Tarafların mail yolu ile 30.000,00-Euro’luk bir zararın söz konusu olduğunu ve bu zararın peyderpey ödenmesini kararlaştırtırdığı, hâl böyle davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususunun ihtilaf kapsamında olmadığı, bu noktadan itibaren irdelenmesi gereken hususun, davacının dava ve iddiasına konu olduğu üzere 30.000,00-Euro’nun iadesinden kalan bakiye bedelin gerçekten 11.986,00-TL’ye tekabül edip etmediğine ilişkin olması gerektiği, Ancak dosya münderecatından 30.000,00-Euro’nun ödenmesi kapsamında hangi tutarda ödemenin gerçekleştiği ve bakiye bedelin ne olduğuna ilişkin bir emareye rastlanılamadığı; hâl böyle olunca davacı şirketin ayıplı mal kapsamında bakiye alacağının tespitinin gerçekleştirilemediği, Davacının işbu zarar talebi açısından da, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle herhangi bir zarara uğranılıp uğranılmadığı, şayet uğranıldı ise hangi miktarda zarara uğranıldığına dair hususları, tevsik edici somut ve objektif bir belge sunulmadığından, mali olarak varsayımsal olarak bir değerlendirme yapma olanağının bulunmadığı,” belirtilmiştir.
Davacının taraflararasındaki sözleşme maddesinin 6.5 kısmına göre fiyat artış tarifesi belirlendiği, tarafların ayıplı mal teslim edilmesi sonucu aralarında başka bir anlaşma yaparak ürün bedellerinde indirim yoluna gidildiği, hatta buna ilişkin dava dosyasında mail yazışmalarının sunulduğu, bu hususun faturalara da yansıdığının bilirkişi raporunda da tespit edildiği, davacının sözleşmeye aykırı olarak alım taahhüdüne aykırı bu davranışı karşısında davalının 1 yılı geçen bir süre sessiz kalması ve ardından sözleşmede kararlaştırılanın aksine davacı aleyhine ağırlaştırıcı şekilde fiyat artışı yapılması ticari ilişkinin zedelendiğinden sebeple teminat mektubunu nakde çevirmesinin TMK m.2 dürüstlük kuralına aykırı olduğu, Mahkememizce de kabul edilmiş olmakla davacının 115.372,83 TL alacağının var olduğu kabul edilmiştir. Anacak davacı yan ayıplı maldan kaynaklı 11.986 EURO alacak ve 15.000,00 TL müspet zarar talebine ilişkin delil sunmadığından bu taleplerin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davacının 115.372,83 TL alacağının temerrüt tarihi olan 26/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ayıplı maldan kaynaklı 11.986 EURO alacak ve 15.000,00 TL müspet zarar talebinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Alınması gereken 7,881,12 TL nispi karar harcından peşin+ıslah yatırılan toplam 3.372,88 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4.508,24 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 3.372,88 TL peşin+ıslah harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 18.460,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 18.460,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 4.700,00 TL bilirkişi ücreti 236,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.977,60 TL yargılama giderinin hükmolan kısım üzerinden hesaplanan 2.890,95 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 5,20 TL vekalet harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 558,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.312,20 TL yargılama giderinin redolunan kısım üzerinden hesaplanan 550,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan, kullanılmayarak artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır