Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/61 E. 2020/442 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/61 Esas
KARAR NO : 2020/442

DAVA : İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179))
DAVA TARİHİ : 28/07/2011
KARAR TARİHİ : 08/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı şirketin % 50 ‘sine tekabül eden 10.000 adet payınmüvekkiline ait olduğunu, şirket ana sözleşmesinin 9.1.3 numaralı maddesi ile … ‘ ın TTK 540. maddesinin 2. fıkrası uyarınca şirkete müdür olarak atandığını, şirketin temsil ve ilzamı şirketin müdürü … tarafından yerine getirildiğini,…’ ın şirket müdürü sıfatıyla davalı şirketi tek başına ve basiretsiz bir şekilde yönettiğini, davalı şirketin % 50′ şer oranda hissedarları olan davacı şirket ile … arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunmakta olduğunu, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini,davalı şirketin yetkili müdürü olarak görevlendirilen …, hissedarı olduğu … ‘ dan davalı şirket adına fahiş fiyattan mücevher satın alarak davalı şirketi maddi zarara uğrattığını, yukarıda açıklandığı üzere davalı şirket ‘ in infisah ettirilmesine ve şirketin tasfiyesi işlemleri için bir tasfiye memuru atanarak şirketin tasfiyesi sonrasında varsa bakiye şirket varlığının tarafına ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket Davasında:
Davalının ticaret sicilden bildirilen adresine usulüne uygun tebligat yapılmış, ancak davalı davaya cevap vermemiştir.
Feri Müdahil Davasında:
Müdahil … vekili davaya cevap vermiş, cevabında, şirketlerin infisah sebepleri kanunda belirlendiğini, ortada haklı bir sebep yokken şirketin infisahına karar verilemeyeceğğini, davacı tarafından iddia edilen hususların tamamının gerçeğe aykırı olduğundan davalı şirketin infisahı için haklı bir neden olarak kabul edilemeyeceğini, davalı şirketin, yönetim kurulu tarafından idare temsil ve ilzam edildiğini, şirket müdürü olan müvekkilin iade, temsil ve ilzam yetkilerinin sınırlı olduğunu, davalı şirketin bizzat davacı şirket temsilcisinin de yer aldığı 2 kişilik yönetim kurulu tarafından idare edilirken davacının halen dahi şirketin müvekkil tarafından tek başına ve basiretsiz olarak idare edildiğinin kendilerine bilgi verilmesi yönündeki iddialarını kabul edilemez olduğunu, müvekkili yetkisi olmadığından, davalı şirketin adına vekaletname dahi tanzim edemediğini,şirkete ait ticari defter ve kayıtların davacıya inceletilmediği iddialarının doğru olmadığını, şirket hissedarları arasında yaşanan ve şirketin infisahı için haklı neden oluşturabilecek ne tür anlaşmazlıklar olduğunun davacı tarafından somut bir şekilde açıklanması gerektiğini, davacı iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla şirketi zarara uğrattığı iddia edilen müdürün azli ve zararın giderimi mümkün iken şirketin infisahının talep edilemeyeceğini,müvekkilinin davalı şirket yanında davaya müdahilliğine, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Mahkememiz 2011/444 esas 2012/259 karar sayılı 29/11/2012 tarihli karar ile davalı şirketin tasfiyesine karar verilerek, tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için şirkete tasfiye memuru atandığı, tasfiye memuru … tarafından mahkememize hitaben verdiği 17/01/2020 tarihli dilekçe ile davalı şirketin kuruluşundan yaklaşık 6 ay sonra ihtar çekildiği, ihtardan 1 ay sonra iş bu davanın açıldığını, mahkemenin 29/11/2012 tarihli gerekçeli kararında davalı vekilinin şirketin bir mal varlığının bulunmadığını kabul ettiğini, davalının şirketin mal varlığı olmadığını kabul ettiği halde vergi dairesine 2011 yılından 2015 yılına kadar verilen beyannamelerde şirketin aktif değerlerinin beyan edildiğini, davalının mahkemeye mal varlığı olmadığını ancak vergi dairesine ise mal varlığı olduğunun beyan edildiğini, davalı vekilinden şirketin aktif değerlerinin teslim edilmediğine dair tutanak talebine karşılık cevap dahi verilmediğini, şirketin mali durumuna ilişkin 31/12/2015 tarihi itibari ile vergi dairesine verdiği kurumlar vergisi beyannamesinde mevcut alacaklar toplamı 1.268.261,30 TL, borçlar toplamı 1.993.952,81 TL öz varlıklar toplamı olarak – 725.691,51 TL, ödenmiş sermaye toplamı 288.553,49 TL şeklinde beyan ettiklerini bu mali tabloya göre firmanın borca batık olduğunu, bu nedenle şirketin tasfiye imkanının kalmadığını, sermayesini kaybettiğini, aynı zamanda borca batık durumda olduğunu TTK madde 376’da belirtilen şartların oluştuğunu, şirketin iflasını istemek gerektiği hususunu tespit etmiş olduğunu ve tasfiye memuru görevinin sona erdirilmesini talep ettiği görüldü,
Dosya şirketin borca batık olup olmadığı hususunda yeniden yargılama yapılmak üzere yukarıda belirtilen esasa kaydı yapıldığı anlaşıldı.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Dava, borca batık şirketin iflası istemine ilişkindir.
Davalı şirketin sermayesi 500.000, TL dir. Davacı şirket % 50 ve …’ın % 50 oranında ortaktır.
Mahkememizin 2011/444 esas, 2012/259 karar sayılı kararı ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
Tasfiye memuru olarak SMMM … görevlendirilmiştir. Tasfiye memuru 16.01.2020 tarihli raporunda davalı şirketin sermayesini kaybettiğini, borca batık olduğunu, TTK md. 376 da düzenlenen şartların oluştuğunu bu nedenle şirketin iflasını talep ettiğini belirtmiştir. Bildirim üzerine dosya 2020/61 esasa kaydedilmiştir.
Davacı vekili TTK md. 376/2 uyarınca şirketin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti kararı verilmesini talep etmiştir.
Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu başlıklı TTK 376/2 maddesi;
” Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.” şeklindedir.
Somut olayımızda, genel kurul tarafından alınmış bir karar bulunmadığından TTK md. 376/2 de yazılı şartlar gerçekleşmemiştir. Bu nedenle TTK md. 542 hükümleri uyarınca dava sonuçlandırılmıştır.
Diğer tasfiye işleri başlıklı TTK’nun 542. Maddesinin ilgili kısmı;
“(1) Tasfiye memurları;
a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.
c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir.” Şeklindedir.
Mahkememizce Yeminli Mali Müşavir aracılığı ile yapılan bilirkişi incelemesinde şirketin toplam varlığının 1.268.261,30 TL, toplam borçlarının 1.993.925,81 TLolduğu, öz varlığının ise -725.691,50 TL olduğu ve bu haliyle davalı şirketin borca batık olduğu tespit edilmiştir. Şirketin ödenmemiş sermayesi 250.000,00 TL dir. Bu sermaye ödense dahi davalı şirket borca batık durumda kalmaya devam edecektir.
2004 sayılı İİK’nun 179. Maddesi “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” şeklindedir.
Davalı şirketin şirketin borca batık ve aciz halinde olduğu birbirini teyit eden 31.12.2015 tarihli bilanço verileri, tasfiye memuru raporu ve bilirkişi raporu ile sabit görülmekle şirketin iflasına karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacı tarafın davasının KABULÜ İLE; … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … Sicil nosunda kayıtlı Kapalıçarşı … adresinde kurulu … ŞİRKETİ nin İ.İ.K.’ nun 177. md uyarınca DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLASINA;
-İflasın 08.10.2020 günü saat 16:09. itibariyle açılmasına,
-İflas kararının derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne bildirilmesine,
-Tasfiye memurunun görevine son verilmesine,
2-) Alınması gereken 54,40 karar ve ilam harcından peşin alınan 18,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 36,00.TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNE ADINA İRAD KAYDINA;
3-)Davacı tarafça yatırılan 18,40,.TL.Harç, 600.TL.Bilirkişi ücreti, 33.000,00.TL Tasfiye Memurlarına ödenen ücret, 394,50.TL.posta gideri ve 4.000,00.TL iflas işlemleri için iflas masasına gönderilen ücret den oluşan toplam 38.012,90.TL.yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine;
4-)Davacı vekili lehine 3.400.TL. Ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine;
5-)Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadasine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/10/2020

Başkan …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Katip …
(e-imza)