Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/592 E. 2023/545 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/592 Esas
KARAR NO : 2023/545

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı firma arasında 15.06.2017 tarihli … Sözleşmesinin düzenlendiğini, İşbu Sözleşme ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden müvekkili şirketin davalıya 3 yıl süreli özel yazılım ve kurulum çözümleri, 3 yıllık bakım sözleşmesi satışının gerçekleştirildiğini, bu satışlara ilişkin olarak, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca 27.05.2020 tarihli 2.261,49 Euro bedelli ve … no’lu faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı firma tarafından, ortada hiçbir sebep yokken ve taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin geçerli ve yürürlükte olmasına rağmen, müvekkili şirketin düzenlediği faturaya 27.05.2020 tarihinde … no’lu iade faturası düzenleyerek faturayı iade ettiğini, taraflar arasında imzalanan … Sözleşmesi’nin EK-B Genel Koşullar başlıklı 8.maddesi ve ilgili diğer maddeleri uyarınca, “taraflardan biri İlk Süre’nin veya Yenileme Süresinin sona ermesinden en az otuz (30) takvim günü önce diğer tarafa bir yenilememe bildiriminde bulunmadıkça, bütün abonelikler, bu İlk Sürenin ardından, her biri bir (1) yıllık ardışık süreler için kendiliğinden yenilenecektir ” hükmüne haiz olduğunu, bu kapsamda davalı tarafından aboneliğin yenilenmeyeceğine ilişkin herhangi bir bildirim müvekkili şirkete yapılmadığından, sözleşme ve abonelik ihbar süresine uygun olarak fesih edilmediği ve sözleşme konusu aboneliğin 2020-2021 yılları için yenilendiği gibi sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu, dolayısıyla davalı tarafça iade faturasının düzenlenmesinin taraflar arasındaki sözleşmeye, ticari teamüllere ve hukuka aykırı olduğunu ve davalıya … tarihinde …. 6. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek; 27.05.2020 tarihli 2.261,49 Euro bedelli ve …. no’lu iade faturasının yasal süresi içinde davalı tarafa iade edildiğini, ayrıca fatura ve içeriğinin müvekkil şirketçe hiç bir şekilde kabul edilmediğinin bildirildiğini ayrıca müvekkili şirketçe düzenlenen 27.05.2020 tarihli 2.261,49 Euro bedelli (faiz hariç) ve … no’lu temel satış e-faturası bedelinin, davalı tarafından, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 (beş) iş günü içerisinde müvekkil şirkete ödenmesi ihbar ve ihtar edildiği halde davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı için davalı aleyhine … 14.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 3 yıl geçerlilik süreli, 15.06.2017 başlangıç tarihli sözleşme olduğunu; sözleşmenin 15.06.2020 tarihinde son bulması için en geç 15.05.2020 tarihinde feshi ihbarda bulunulması gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, ancak sözleşmelerde bir hakkın kullanımı için öngörülen bu tür sürelerin, basiretli bir tacir öngörüsünü dahi aşan olayların gerçekleşme halinde hükümsüz olacağı yada erteleneceğinin açık olduğunu, hemen her sözleşme içinde mücbir sebep olarak sayılan deprem ve sair doğal afet dahi bilim ve tecrübenin geldiği nokta itibariyle bir ölçüde yaşadığımız coğrafyaya nazaran gerçekleşmesinin hesaba katıldığı ortada iken tüm dünyayı aynı ölçüde sarsan ve hayatı gerçek anlamıyla durduran Salgın Hastalık gerçeğinin öngörülemez olduğunu ve bu anlamda diğer doğal afetler gibi mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğini, buna göre sözleşmede feshi ihbar için öngörülen süreye mücbir sebep nedeniyle uyulmasının mümkün olmadığını; hayatın kısmen de olsa ancak 15.06.2020 tarihinden itibaren normalleştiği bilinirken müvekkili şirketin, 15.05.2020 tarihine kadar feshi ihbarda bulunamaması üzerine sözleşmenin kayden devam edeceği ve davacı lehine alacak doğuracağını kabul etmenin imkanı olmadığını, diğer yandan müvekkili şirketin, fesih ihbarını süresinde yapmasına engel olan şartların davacı için de geçerli olduğunu, nitekim davacı yanın da Şubat-Mart 2020 tarihinden bu yana sözleşme yükümlüklerini yerine getiremediğini, gerçekten de bir İhracat firması olan müvekkili şirketin Mart ayından temmuz ayına kadar işletmesini bütünüyle kapattığını, daha sonra durdurmanın kısıtlama ve sınırlama olarak değiştiği Temmuz ayından bu güne kadar ise sadece idari kadrosunu esnek çalışma saatleri dahilinde çalıştırarak faaliyet gösterdiğini, kaldı ki müvekkili şirketin 23.03.2020 tarihinde İşkur nezdindeki başvurusu işletme faaliyetini askıya aldığını kanıtladığını, aynı şekilde bu süreçte davacı yanın da her hangi bir servis hizmeti olmadığını, bu şartlar altında insanların hak kaybına uğramamak adına sokağa çıkması ile hasta olup ölmek arasında seçim yapmasının önünü almak adına yasa koyucuların bir takım önlemler aldığını, nitekim ülkemizde çıkarılan 7226 sayılı yasanın geçici 1. maddesi ile Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm sürelerin 13.03.2020 tarihinden başlamak üzere önce 30.04.2020 ve devamında 15.06.2020 tarihine kadar uzatıldığını, Hal böyleyken davacı yanın ertelen sürelerin sadece yargı makamları nezdinde cereyan eden ve bu nedenle dava açma, icra takibi başlatma, şikâyet, itiraz, zamanaşımı, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri olduğunu, kişiler arasında öngörülmüş sürelerin erteleme kapsamı dışında kaldığını iddia ettiğini, davacı yanın bu yorumu 7226 sayılı yasa geçici 1. maddesinin lafzına olduğu kadar ruhuna da aykırı bir yorum olduğunu, gerçekten de hayatın normal akışına dair tüm unsurlarda eşi benzeri görülmemiş sınırlama ve kısıtlamaya gidilirken yasa koyucunun son olarak 7226 sayılı yasa ile vatandaşların; haklarını korumak ile sağlığını korumak arasında seçim yapmasını engellemek istediğini, nitekim sokağa çıkma yasakları dahil salgının yayılımını durdurmak adına alınan tüm tedbirleri, 7226 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi ile birlikte değerlendirdiklerinde yasa koyucunun vatandaşları varlık yokluk noktasında zorunlu olan durumlar dışında tamamen evlerinde tutmak istediğinin açık olduğunu, bu bağlamda yasa koyucunun; vatandaşların dava açmak ve yahut da feshi ihbarda bulunmak üzere dışarı çıkması arasında ayırım yaptığını düşünmek için bir neden olmadığını, bu bağlamda tüzel kişi müvekkilinin karar alıcı organları ile aynı şekilde alınan kararları uygulayan birimleri kendi ve çevresinde yaşayan insanların sağlıklarını korumak adına dışarı çıkmazken davacı yanın kendi adına hak yaratmak adına dava dilekçesinde bahsedilen 27.05.2020 tarihli faturasını düzenlediğinin ortaya çıktığını, bunun üzerine müvekkili şirketin sınırlama ve kısıtlamaların kalkmasını beklemeden internet ortamında düzenlenen faturayı davacıya iade ettiğini, bu şekilde müvekkili şirketin 03.06.2020 tarihinde sözleşmeyi yenilememe iradesine sahip olduğunu gösterdiğini, ancak davacı yanın ısrarlı tutumu sonrası bu sefer daha açık bir şekilde 12.06.2020 tarihli ihtarname ile iradesini davacı yana bildirdiğini beyan ederek davanın reddine, yasaya ve hakkaniyete aykırı icra takip ikamesi nedeniyle alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davacının tazminata mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 14. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası, tanık beyanları, taraflar arasında imzalanan sözleşme, bilirkişi incelemesi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olarak davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, alacağı var ise alacak ve işlemiş faiz miktarları, davalının sözleşmeyi feshinin yasaya ve sözleşmeye uygun olup olmadığı hususlarındadır.
İlgili … 14. İcra Müdürlüğü’nün … E Sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 04/08/2020 tarihinde sözleşme ve faturadan kaynaklanan 2.261,49 Euro, 176,35 Euro işlemiş faiz, 502,55 TL ihtarname masrafı, 6,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 509,37 TL + 2.437,84 Euro alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 10/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 11/08/2020 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; dosya alacaklısına borcunun bulunmadığını ileri sürdüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK M.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Davacı tanığı … beyanında: “Ben … şirketine muhasebeci olarak çalışıyorum, … şirketi ile olan sözleşme gereği fatura düzenlemiştik, … şirketinin herhangi bir fesih ihbarı olmadı, sözleşme … tarafından otomatik olarak yenilendi, 2017 yılından beri bu hizmet devam etmekte idi ve düzenli şekilde faturalar kesilmektedir, 2020 yılı faturası kesildikten sonra … şirketi faturayı kabul etmediğini bildirdi, sözleşmenin bağlayıcılığı dikkate alınarak lecktra şirketi işbu davayı açmıştır, iade faturalarına itiraz edilmiştir, önceden olduğu üzere başlangıçta fatura kesilir ve hizmet ardından verilir, 2020 faturasında da böyle oldu, fatura kesildi, ardından ödemeyi takiben hizmet verilecekti” demiştir.
Davacı tanığı … beyanında: “Çalıştığım şirket tekstil makiları satımı yanından yazılım ve bakım desteği de vermektedir, yazılım ve bakım ile ilgili otomatik faturalar düzenlenmektedir, sözleşmelerde de bu şekilde düzenlenmiş olması gerekir, müşteriler yasal süresi içerisinde itiraz etmedikleri müddetçe otomatik olarak bu yenilenir, otomatikman fatura kesilir hizmet daha sonra verilir, yenilemenin otomatik olarak yapıldığını biliyorum, müşteri tarafından fesih yapılmadığı sürece bu şekilde olur, hizmetin ödeme yapıldıktan önce mi sonra mı verildiği hakkında bilgim yoktur ” demiştir.
Deliller toplandıktan sonra davalı …Şirketi’nin ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu düzenlemesi için talimat mahkemesi aracılığıyla dosya mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi sunmuş olduğu seçenekli raporunda, mücbir sebebin kabul edilmemesi durumuna göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle, takip konusu 15.06.2017 tarihli Teknik Hizmet Sözleşmesinin, Borçlar Kanunu uyarınca 15.06.2020 tarihinden itibaren sözleşme uyarınca 1 yıl daha uzatılmasına yönelik olarak düzenlenen 27.05.2020 tarihli ve 2.261,49 € Euro Döviz faturasının sözleşme uzatma hükmüne uygun olduğunu ve davacının bu tutar kadar alacaklı olacağını beyan etmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerinde yapılan inceleme ile alınan mali müşavir bilirkişi raporunun ardından, davacı …Şirketi’nin ticari defterleri ile talimat ile alınan rapor da incelenerek mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu düzenlenmesi için dosya, Sözleşme Uzmanı … ve Mali Müşavir …’ya tevdi edilmiştir.
Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli olup hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının, davalıya kestiği 27.05.2020 tarih, … seri numaralı, Yazılım Bakım Aboneliği Versiyon yenileme 12 ay, miktar 13 adetli, 16.779,79 TL karşılığı, 2.261,49 Euro bedelli faturadan kaynaklanmaktadır. Davacı taraf, davalıya elektronik ortamda kesmiş tebliğ etmiştir. Davalı şirket bu faturayı aynı şekilde elektronik ortamda aynı gün iade etmiştir. Davalının faturayı iade etmesi ile davacı 10.06.2020 tarihinde faturayı noter ihtarı ile davalıya tekrar göndermiştir. Davacı tarafça 27.05.2020 tarihli, 2.261,49 Euro bedelli e-fatura bedelinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 5 iş günü içerisinde ödenmesi ihtar edilmiştir. İhtarname davalı tarafa 11.06.2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Temerrüt 18.06.2020 tarihinde oluşmuştur. Davacının ticari defter kayıtlarında davalıdan 2.261,49 Euro karşılığı 16.779,79 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı taraf sözleşmede feshi ihbar için öngörülen süreye mücbir sebep ( Covid-19 salgın hastalığı) nedeniyle uyulmasının mümkün olmadığını, hayatın kısmen de olsa ancak 15.06.2020 tarihinden itibaren normalleştiği bilinirken 15.05.2020 tarihine kadar feshi ihbarda bulunulamaması üzerine sözleşmenin kayden devam edeceğinin ve davacı lehine alacak doğuracağının kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürmektedir .
7226 sayılı yasanın geçici 1.maddesine göre, Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/03/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/04/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daha sonra bu süre 15.06.2020 tarihine kadar uzatılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin EK-B Genel Koşullar başlıklı 8.maddesi ve ilgili diğer maddeleri uyarınca, taraflardan biri İlk Süre’nin veya Yenileme Süresinin sona ermesinden en az otuz (30) takvim günü önce diğer tarafa bir yenilememe bildiriminde bulunmadıkça, bütün abonelikler, bu İlk Sürenin ardından, her biri bir (1) yıllık ardışık süreler için kendiliğinden yenilenmektedir. Bu kapsamda davalı tarafından sözleşmede belirtilen sürede aboneliğin yenilenmeyeceğine ilişkin herhangi bir bildirim davacı şirkete yapılmamış, sözleşme ve abonelik ihbar süresine uygun olarak fesih edilmemiş, bu nedenle davacı tarafça sözleşme konusu abonelik 2020-2021 yılları için yenilenmiştir.
Davalı taraf sınırlama ve kısıtlamaların kalkmasını beklemeden internet ortamında düzenlenen faturayı davacıya iade ettiğini, bu şekilde davalı şirketin 03.06.2020 tarihinde sözleşmeyi yenilememe iradesine sahip olduğunu gösterdiğini, ancak davacı yanın ısrarlı tutumu sonrası bu sefer daha açık bir şekilde 12.06.2020 tarihli ihtarname ile iradesini davacı yana bildirdiğini ifade etmekle birlikte 12.06.2020 tarihli ihtarnameye ilişkin bir delil sunamamıştır. Mücbir sebebin varlığının kabulü halinde dahi davalı tarafından sözleşme uyarınca iletilmiş bir yenilememe talebinin bulunmadığı dikkate alındığında davacı iddialarının yerinde olduğu ve davacının sözleşme uyarınca talepte bulunabileceği kabul edilmiştir. Kaldı ki, 7226 sayılı Kanunu’nun Geçici 1.Maddesi ile yasal süreler durdurulmuştur, tacirler arasındaki sözleşme ile belirlenen süreler durdurulmamış olup davalı tarafça yapılan feshi ihbarın sözleşmeye uygun şekilde yapılmadığı ve davacı şirketin aboneliği yenileyerek dava konusu 27.05.2020 tarihli 2.261,49 Euro bedelli ve … no’lu faturayı düzenlemekte haklı olduğu anlaşılmış, davacının, davalıdan 2.261,49 Euro asıl alacak, 3,57 Euro işlemiş faiz, 2.265,06 Euro (18.561,26 TL) talep edebileceği, ihtarname masrafları için 502,55 TL’ye ise 5,95 TL takip öncesi işlemiş faiz talep edebileceği hesap edilmiş, davalı tarafından … 14. İcra Müdürlüğünün… E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 2.261,49 Euro asıl alacak ve 3,57 Euro işlemiş faiz ile 502,55 TL ihtarname masrafı ve 5,95 TL İşlemiş faiz yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle takip tarihindeki Euro kuru üzerinden 2.261,49 Euro asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalı tarafından … 14. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 2.261,49 Euro asıl alacak ve 3,57 Euro işlemiş faiz ile 502,55 TL ihtarname masrafı ve 5,95 TL İşlemiş faiz yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihindeki Euro kuru üzerinden 2.261,49 Euro asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 1.469,04 TL ilam harcından peşin yatırılan 236,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.232,84 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 236,20 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14.maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul / ret oranına göre 1.228,45 TL’sinin davalıdan, bakiye 91,55 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 1.602,54 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 100,00 TL tanıklık ücreti, 4.800,00 TL bilirkişi ücreti, 374,00 TL tebligat ve posta giderlerinden oluşan toplam 5.328,40 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 4.958,87 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/06/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır