Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/566 E. 2022/120 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/566 Esas
KARAR NO : 2022/120

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2014
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalının … 37. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine “01/01/2012 tarihli cari hesap alacağı” açıklamalı 24.911,70 TL bedelli bir takip başlattığını, Müvekkili şirketin söz konusu takipten henüz haberdar olduğunu, İcra dosyası incelendiğinde müvekkili şirketin bir kısım hak ve alacaklarına haciz konduğunu, dosya borcuna göre bir kısmının ise tahsil edildiğinin anlaşıldığını, Müvekkili şirketin dosya borcu ile orantısız kıymetteki gayrimenkulünün haczedildiğinin anlaşıldığını, bu bakımdan sonradan telafisi güç sonuçlara meydan vermemek için evvel emirde uygun bir teminat mukabili tedbir kararı verilerek takibin durdurulması taleplerinin bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı’ya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi Davalı’ dan 01/01/2013 tarihi itibariyle 553,60 TL alacaklı olduğunu, Davalı, uzun süredir faaliyetleri kısıtlı müvekkili şirketten alacaklı olmadığı halde icra takibi yaparak hakkı olmayan bir parayı tahsile devam ettiğini, takipte “cari hesap alacağı” şeklinde yapılan açıklamaya rağmen davalı’nın müvekkili şirketle söz konusu cari hesaba dair bir hesap mutabakatı da olmadığını, diğer yandan davalının söz konusu takip talebinde herhangi bir ihtar mevcut bulunmamasına rağmen 2.787,36 TL işlemiş faiz talebinde de bulunduğunu, oysa alacaklının böyle bir alacağın doğrudan tahsilini talep edebilmesi için borçlunun daha önce temerrüde düşmüş olması gerektiğini, müvekkili şirkete böyle bir ihtar da gönderilmediğini, davalı’ya takip tarihi itibariyle … 37. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası miktarınca borçlu olmadıklarının ve 553,60 TL alacaklı olduklarının tespitine, icra dosyasına ödenen paralar yönünden bu miktarın ve 553,60 TL lik müvekkili şirket alacağının, icra yolu ile tahsil edilen paralar için tahsil tarihinden, 553,60 TL lik alacak için ise dava tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline, davalı’nın % 20 den az olmamak kaydıyla icra tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı’ ya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili ve davacının deri sektöründe faaliyet gösterdiğini, Taraflar arasında deri ticareti olduğunu, müvekkili tarafından davacıya deri emtiası satılmış ve teslim edildiğini, 60 gün vadeli olarak fatura düzenlendiğini, ancak davacı tarafın müvekkilinden satın ve teslim aldığı faturaya konu emtiaların bedelini vadesi geçmiş olmasına rağmen ödemediğini, davacı taraf bir taraftan söz konusu borçtan yeni haberdar olduğunu, diğer taraftan da böyle bir borcun bulunmadığını iddia ettiklerini, davacı tarafın bu beyanının açık bir çelişki olduğunu, Dava dilekçesinde dile getirilen soyut iddiaların tamamına itiraz etiklerini, bu nedenle davanın reddine, davacı tarafın % 20’den az olmayacak şekilde icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu … 37. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 21.09.2012 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklı 22.124,34 TL Asıl Alacak, 2.787,36 TL .işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.911,70 TL ‘lik takipte bulunulduğu ve takibin kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizin 29/11/2016 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 21/04/2017 teslim tarihli raporda özetle; a) – Rapor içesinde detaylı açıklandığı üzere; Davacı şirketin ibraz edilen ticari defterlerinin açılış tasdiki süresinde yapılmışsa da, kapanış tasdikleri yapılmadığı, defterlerin bir kısmı yazılmadığı, defterlerin birbirini teyit ettiği tespit edilemediği, dolayasıyla defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşımadığı,- Davalı işletmesinin; ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı ( 2008 ve 2011 yılı hariç), defterlerin birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı, b) – Davacı şirket, ticari defterlerinde 21.09.2012 TAKİP TARİHİ itibariyle davalı işletmeye 553,60 TL borçlu olduğu, – Davacı şirket, davalı işletmenin ticari defterlerinde ise; 21.09.2012 TAKİP TARİHİ itibariyle davalı işletmeye 23.842,09 (22.124,34 TL + 1.718,45 TL) TL borçlu olduğu, – Davalı firma icra takibinde 22.124,34 TL alacağını talep ettiği, c) Davacı şirketin, rapor içerisinde detaylı olarak açıklandığı üzere, davalı şirketin takibe konu ettiği faturalardan borcu olmadığını kanıtlayamadığından, 22.124,34 TL icra takip borcunun olduğu kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalıya HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 16/05/2017 tarih, 2014/1225 Esas, 2017/457 Karar sayılı kararımız ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmesi üzerine dosya BAM’a gönderilmiş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/5236 Esas, 2020/1467 Karar sayılı ilamı ile “davalının takibe konu ettiği faturalar karşılığında mal teslimini kanıtlaması gerekmektedir. Bu anlamda birkısım tanıklar dinlenmiş ise de ; malları teslim aldığı bildirilen … için yanlış sosyal güvenlik kurumuna yazı yazıldığı görülmektedir. Davalı yanın mal teslimini kanıtlama konusunda talep ettiği BA/BS formlarının da talep edilmediği görülmektedir. Bu nedenle ilişik döneme ait BA/BS formları getirtilmeden, bilirişinin varsayımsal yorumuna göre mal tesliminin kanıtlandığı görüşüne itibar ile davanın kanıtlanamadığı sonucuna varmak doğru olmamıştır. Davanın sonucuna doğrudan etki edecek şekilde davalı yanın mal teslimini kanıtlamaya yönelik tüm delilleri toplanarak ve bunun üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekmekte olup” değerlendirilmesiyle kaldırılmasına karar verilmiş, mahkememizce kaldırma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, takibe konu faturalardan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/5236 Esas, 2020/1467 Karar sayılı ilamında belirtilen hususlarda müzekkereler yazılmış, dava dışı çalışan … ‘in davacı …nin sigortalı çalışanı olup olmadığına ilişkin kayıtları ve tarafların 2008-2016 yıllarını gösterir BA/BS formları dosyamız arasına alınmıştır.
Müzekkere cevaplarının gelmesinin ardından kaldırma ilamı doğrultusunda 09/08/2021 tarihli ara karar gereğince ek rapor hazırlanmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 28/09/2021 teslim tarihli ek raporda özetle;
“a- Davacı şirketin mükellefi olduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 13.11.2020 tarihli yazısı ekinde göndermiş olduğu 2008- 2013 dönemleri Form BA (Mal ve Hizmet Satın Alınan Kişilere İlişkin Bilgiler) görüntüsü incelendiğinde, davalı şirketin takibe konu 17.11.2009 tarihli 13.891,78 TL tutarındaki faturasının Gelir İdaresine bildirilmediği görülmüştür.
Form BA (Mal ve Hizmet Satın Alınan Kişilere İlişkin Bilgiler) da, davacı şirketin ticari defterlerine kaydettiği davalı şirketin 05.08.2008 tarihli KDV dahil 8.232,56 TL tutarındaki faturasının gözükmemesinin sebebi ise, 2008 yılı ve takip eden yıllara ilişkin mükelleflerin mal ve/veya hizmet alımları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 8.000 TL olarak belirlenmiş olmasındadır. Diğer bir değişle, mal alış veya mal satış ilgili ayda KDV hariç tutar 8.000 TL’nin altında olduğunda, Form BA/BS ile “Diğer Mal Hizmet Bedeli” bölümünde firma ismi belirtilmeden toplam tutarın Gelir İdaresine bildirilmesindedir.
Davacı taraf, davalı şirketin 17.11.2009 tarihli 13.891,78 TL tutarındaki faturasını ise Gelir İdaresine bildirmediği görülmüştür. Bunun anlamı ise, davacı tarafın faturayı ticari defterlerine işlemediğidir.
b- … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 25.02.2021 tarihli yazısı ve ekindeki 2011-2016 dönemlerin FORM BA/BS leri incelendiğinde, İdare tarafından gönderilmiş dökümlerin işbu davanın tarafı olmayan … Ltd. Şti.’ye ait olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şahıs …(…)dır. Davalının BS’nin Vergi İdaresinden istenmeside gerekmemektedir. Zaten davalı taraf faturasını ticari defterlerine işlemiştir.
c- Davacı şirketin işvereni olduğu … Sosyal Güvenlik Merkezi 15.03.2021 tarihli yazısı ve ekinde göndermiş olduğu döküm incelendiğinde, davacı şirketin bu SGM de 01/08/2015 tarihinde 5510 sayılı Kanun kapsamına alındığı bildirilmiştir.
Dolayısıyla, … SGM’nin göndermiş olduğu yazı ve eki döküm dava konusu dönemle ilgisi olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin 02.03.2021 tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği ve SGK sisteminde döküm alındığı anlaşılan ve davacı şirketin Tuzla işyerinde 2009/10 döneminde çalışanları gösteren listeden, (dökümde … ismi geçmemektedir. Listede 2 çalışan gözükmektedir. ) davacı şirketin SGK Sicil Nosu …. olduğu, şirketin adresi … olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumdan, davacının düzenlediği fatura tarihleri dikkate alındığında, … Sosyal Güvenlik Merkezinden 2009/07-12 dönemler arası Sigortalı Hizmet Listeleri istenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Ancak, bunada gerek bulunmamaktadır. Çünkü; … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/07/2021 tarihli yazısı ekindeki “ 30/03/2021 tr. … E., … K. sayılı Kararı, 16/05/2016 tr. …E. … K. sayılı Kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3385 E., 2019/777 K. sayılı İlamı, 02.03.2015 tarihli Bilirkişi Raporu, Dava dilekçesi, Cevap Dilekçesi,” tek tek incelendiğinde;
– Davacı vekilinin 02.03.2021 tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği ve davacı şirketin … işyerinde … döneminde çalışanları gösteren dökümde adı geçen …, Tanık olarak verdiği beyanında , “davacı şirkette 2008-2009 yılında 2 sene sigortalı çalıştığını, çalıştığı dönemde … bir işçi olduğunu, soyadını hatırlamdığını. … sigortalı olup olmadığını bilmediğini, çalıştığı dönemde pek çok işçi olduğunu, .” şeklinde beyanda bulunmuştur.
– Davalı tanığı … beyannında “..2008-2009-2010 yıllarında çalıştığını, ürünü üretip teslim ettiklerini, … davacı firma çalışanı olduğunu…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Ayrıca;
Davacı vekilinin 23.01.2015 havale tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği … numaralı …Muavin Defter dökümünden, davacı şirketin, davalının 14.08.2009 tarih ve 7.066,04 TL tutarındaki faturasını ticari defterlerine işlediği anlaşılmaktadır. Söz konusu fatura içeriği ürünleri davacı çalışanı … teslim almıştır.
Davalı firmanın takibe konu ettiği 17.11.2009 tarih ve 13.891,78 TL tutarındaki fatura içeriği ürünleri de, davacı taraftan … teslim almıştır. Bu durumda, …’in davacı şirket çalışanı olduğu kanaatindeyim.
SONUÇ :
Yukarıda ayrıntılarıyla arzettiğim nedenlerden dolayı, kök rapordaki görüş ve kanaatimde herhangi bir değişiklik oluşmadığı,
Davacı şirketin, davalı şirkete 22.124,34 TL borçlu olduğu” yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
… 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas …Karar dosyasının incelenmesinde, dosyamız davacısının bu dosyada da davacı tarafta yer aldığı, davalının … Tic. Ltd.Şti., dava konusunun deri ticaretinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, bu kapsamda dava konularımızın benzer olduğunun anlaşıldığı, mahkemece 16/05/2016 tarihinde davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/3385 Esas 2019/777 Karar sayılı 11.02.2019 tarihli ilamıyla “Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik yapılan icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davacı, isticvabında davalı tarafından gönderilen bir kısım malların teslim alındığını, ancak davaya konu malların teslim alınmadığını belirtmiştir. Davalı tarafından, dosyaya sunulan, davacı tarafından teslim alınmadığı belirtilen mallara ilişkin, sevk irsaliyesi altında isim ve imza bulunmaktadır. Mahkemece bu kişinin davacının çalışanı olmadığı SGK kayıtlarında tespit edildiği belirtilmiş ise de ülkemizdeki sigortasız çalışmanın yaygın olduğu gözetilerek bu konuda öncelikle davacı asilin isticvabı sağlanarak sevk irsaliyesinde ismi bulunan kişinin davacının çalışanı olup olmadığının sorulması, yine bu kişinin davacıya ait işyerinde sigortasız işçi olarak çalışıp çalışmadığı konusunda davalı delilleri de sorularak gerektiğinde sevk irsaliyesinde adı bulunan …’in çağrılarak davacıya ait işyerinde çalışıp çalışmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahmemece eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle kaldırılmasının ardından yapılan yargılama sonucunda fatura konusu ürünlerin davacının sigortasız çalışanı … tarafından teslim alındığının kanıtlandığı, davacının davalı defterlerinde kayıtlı bulunan alacaktan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 30/06/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Eldeki davada, İstanbul BAM 16. HD’nin kaldırma ilamı, bilirkişi raporu, … 7. ATM dosyası ve dosya kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça, davalı tarafından düzenlenen faturalara konu ürünlerin teslim edilmediği, …isminde bir çalışanlarının bulunmadığı iddia edilmiş ve SGK kayıtlarına göre dava dışı çalışan …’in davacı şirket çalışanı olarak görünmediği tespit edilmiş ise de davcı şirketin de taraf olduğu … 7.ATM … Esas … Karar sayılı dosyasının temyiz edilmeksizin kesinleştiği, iki davanın da temelini oluşturan aynı hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında davacının bu dosyadaki kendisi açısından kesin delil niteliği taşıyan maddi olgu ile bağlı olacağı anlaşılmış, bu dosyada dinlenen tanık beyanları mahkememizce de itibar edilebilir bulunmuş, tanık beyanları ile ek bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı vekilinin 23.01.2015 havale tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği … numaralı … Muavin Defter dökümünden, davacı şirketin, davalının 14.08.2009 tarih ve 7.066,04 TL tutarındaki faturasını ticari defterlerine işlediği, söz konusu fatura içeriği ürünlerin davacı çalışanı … tarafından teslim alındığı, davalı firmanın takibe konu ettiği 17.11.2009 tarih ve 13.891,78 TL tutarındaki fatura içeriği ürünlerin de sevk irsaliyesine göre davacı taraf adına … tarafından teslim alındığı, netice itibariyle …’in davacı şirket çalışanı olduğu kanaatine varılarak taraflar arasında deri ticaretinin bulunduğu, davalı tarafça teslim ediliği ispatlanan faturalara konu ürünlerin fatura karşılıklarının davacı tarafça ödenmediği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine, davacının ağır kusuru ve kötü niyeti tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 434,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye ‭354,2‬0 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 8,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
8-Davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 15/02/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)